www.haberyorumgazetesi.com
www.haberyorumgazetesi.com

GERİ DÖNÜŞ YOK

 GERİ DÖNÜŞ YOK

İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş, kaldırım işgali ile ilgili net konuştu; "Karardan geri dönüş asla söz konusu değil, herkes buna uyacak. Uymazsa eşyalarını toplayacağız, gireceğiz Zabıta kuvvetiyle."

Gazeteci Şerif Gürbaş`ın sorularını yanıtlayan İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş, kaldırım işgaline getirilen yasaktan geri dönüşün asla söz konusu olmadığını söyledi.

"ZABITA KUVVETİ İLE GİRECEĞİZ"

Başkan Aktaş, "Bir karar aldık. Ahmet’in, Ali’nin, Veli’nin hoşuna gitsin diye, veya bir oda başkanı için değil. Bizim kararımız özünde doğru bir karar, 18 tane maddeden oluşuyor. Sokaklarda 40 santim uyguladık, kim uydu? Bu uygulamanın arkasında kesin duracak mıyız, bu karardan geri dönüş var mı? Karardan geri dönüş asla söz konusu değil, herkes buna uyacak. Uymazsa eşyalarını toplayacağız, gireceğiz Zabıta kuvvetiyle."dedi.

Hasbahçe sohbetlerinin bu haftaki konuğu İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş oldu.

Başkan Aktaş, belediye hizmetlerinden siyasi hedeflerine, paralel yapı tartışmalarından özel hayatına tüm merak edilenleri cevapladı. 

Başkan Aktaş, Haberyorum Gazetesi Genel Müdürü Ümit Karaş ile Reklam ve Pazarlama Müdürü Osman Gürbaş`ın da katıldığı kahvaltılı söyleşide Gazeteci Şerif Gürbaş`ın sorularını yanıtladı...

-Alinur Aktaş kimdir, sabah kaçta kalkar, gece kaçta yatar, nelerden hoşlanır nelere kızar, bir gününüz nasıl geçiyor, kısaca anlatır mısınız?

"GÜNDE 5 SAAT UYUYAYBİLİYORUM"

Alinur Aktaş, 1970 İnegöl doğumlu. 1987’de İmam Hatip Lisesi mezunu, 1993 yılında Uludağ Üniversitesi İktisadi Bilimler Fakültesi mezunu. Bizim CV’mizi artık 3 dönem Belediye Başkan adayı olmamız, 2,5 sene de yöneticilik yapmamızdan dolayı herkes biliyor. Alinur Aktaş mobilyacı ve mali müşavirdir. Belediye başkanlığı bir meslek değil ama 10,5 yıldır da İnegöl’ün Belediye Başkanı. Alinur Aktaş, her ne kadar bu iş meslek olmasa da bu işi 11 yıldır icra etmesi hasebi ile de belediye ile bu işi ziyadesi ile sahiplenmiş birisi. Ben her sabah, sabah namazına kalkarım. 6,30’da ayakta olurum. Gece 2’den önce hiç yatmam. Gazeteleri gece okurum, gün içerisinde okumam. Tatil günleri de dâhil günde toplamda 5 saat falan uyurum. Uyuyamıyorum, 02.00-02.30’dan önce yatamıyorum. Düzenli yemek yemem. Bu kendi sağlığıma da yaptığım bir kötülüktür. Biraz işimizin yoğunluğu, biraz da ihmalkârlığımız dolayısı ile. 2 tane çocuğum var biri erkek 20 yaşında, mimarlık okuyor. Kızım ise 9,5 yaşında 4. sınıfa gidiyor. Alinur Aktaş nelerden hoşlanır? Yoğun bir tempoda çalıştığı ve işini ciddi kanıksadığı için açıkçası hizmet etmek bizim şiarımız. Bir şeyler üretmek, proje takip etmek… Bunun yanında okumaya çalışıyorum. Günlük gazete, dergilerden ziyade kitap kurcalamaya çalışıyorum. Araba kullanmayı seviyorum ama genelde şoför ile hareket ettiğimiz için çok fazla kullanamıyorum. Dostlarımla, akrabalarımla birlikte olmaktan müthiş keyif alıyorum. Nelere kızar derseniz gençliğimiz ve belki de siyaseten tecrübeliğimizden dolayı fevri çıkışlarımız olmuş olabilir ama genel anlamda sakin ve sabırlı bir yapım vardır. Muhakkak suretle herkesin kızdığı bir nokta vardır. Benim ise özellikle kızdığım nokta, bir iş ile alakalı ciddi şekilde tembihlemiş olmama rağmen, özellikle işin takip edilmesi gerektiğini ifade etmiş olmama rağmen işin ihmal edilmesine müthiş bozulurum. Daire müdürü arkadaşlar da belediyede çalışanlar da bunu çok net bilirler, çok ciddi tepki veririm onunla alakalı. Onun haricinde çok fazla kızdığım özellik yoktur. Biraz da yoğun çalışmamız hasebiyle o tip konulara mümkün olduğu kadar toleranslı olmaya çalışırım. Biz de ihmaller yapabiliyoruz, işimizle alakalı aksatmalar yapabiliyoruz.

-Başkanlık döneminizden önce sıklıkla yaptığınız, şimdilerde ise imkân bulamadığınız ve özlemini çektiğiniz neler var?

"DOSTLARLA HASBİHAL YAPMAYI ÖZLÜYORUM"

Dostlarımla buluşmayı, hasbıhal etmeyi, biraz daha belediye başkanlığı ve belediye psikolojisinden sıyrılıp samimi sohbetler yapmayı özlemiyor değilim. Dönem dönem yapmaya çalışıyoruz, istişare ediyoruz ama çok sık yapamıyoruz ve onun özlemini kesinlikle çok çekiyorum. Benim şuan farklı birkaç grubum var. Akil Adamlar grubum var. Daha önce partimizde görev yapmış 50 yaş üstü olan 30 kişilik grubumuz var. 4-5 ayda bir onlarla bir araya geliyoruz. Bazen yemek yiyoruz, bazen çay-kahve içerek sohbet ediyoruz ve genel bir değerlendirme yapıyoruz. Eleştiriyorlar, onları dinliyorum. Bunun yanında seçim öncesinde teşekkül ettirdiğimiz farklı iş kollarından 14-15 kişilik bir grubumuz var. 3-4 ayda bir de o arkadaşlarla bir araya gelerek onları dinliyorum, önerilerini ve tekliflerini almaya çalışıyorum. Ama dediğim gibi Belediye Başkanlığı öncesi farklı gruplarla bir araya geldiğimiz, hasbıhal ettiğimiz arkadaşlar ile bir araya gelmeyi çok özlüyorum.

-Belediye Başkanlığında 3. dönemi ve dolayısıyla da son dönemi yaşıyorsunuz? Özetle ilk başkan olduğunuz günden bugüne özel hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu?

"ÖZEL HAYAT DİYE BİRŞEY KALMADI"

Belediye başkanlığı makamı hizmet etme açısından keyifli bir makam ama meşakkatli, sorumluluğu olan bir makam. Beni kimse yanlış anlamasın, birçok kişinin olmak istediği, arzu ettiği çok özel bir makam. Muhakkak önce bize bunu nasip eden Cenab-ı Hakk’a şükrediyoruz, bizi tercih edenlere de teşekkür ediyoruz ama bu makamlar gelip geçici. Fakat şu bir vaka, Belediye Başkanı olduktan sonra hayatınız değişiyor. Biz bu noktada Avrupa gibi falan değiliz. 11 yıldır Belediye Başkanıyım hala gittiğim toplumlarda insanlar sizinle çok üst düzeyde ilgileniyorlar. Bu bana göre normal bir şey değil. 11 yıl oldu artık. Hadi yeni seçilmiş bir belediye başkanı olsam neyse. 11 yıl oldu. Ki ben mümkün olduğu kadar halkın içine girmeye çalışan, düğün, cenaze ve farklı cemiyetlere gitmeye çalışan bir insanım. Ama bizim toplumumuzda bu durum maalesef böyle. Şikâyetçi olduğum için söylemiyorum. Zaten özel hayat diye bir şey kalmadı. Evimize doğru dürüst yemeğe de gidemiyoruz. Allah’a hamdolsun yerelde olduğu için akşama evimize yatmaya gidebiliyoruz. Belediye Başkanlarının vakti saati olmadığı için bundan sonraki süreçte siyaset düşünecek ve özellikle belediye başkanlığı düşünenlere şunu ifade edeyim; özel hayat ile ilgili ciddi bir değişime uğrayacaklar. Bu riski, durumu göz önüne alarak hareket etsinler. Ben 11 yıldır hiç pikniğe gitmedim desem yeri var. Eskiden her Pazar pikniğe giderdik. Çünkü bir düğün, cenaze veya davetli olduğumuz yer varsa gitmeye çalışıyoruz. Maalesef özel durumumuz kalmadı.

-Filmi en başa sarsak, bugün başkanlık makamında ilk gününüz olsa işe nereden başlardınız? Öncelikleriniz neler olurdu?

"BELEDİYECİLİĞİN 3 TANE FORMÜLÜ VAR"

Şunu unutmamak lazım, siyaset uzun soluklu bir iş, ama belli dönemlerde ve seçimle geliyorsunuz. Şu bir vaka; seçimle, siyasi kaygılarla sonda yapılacak bazı işleri başta, başta yapılacak bazı işleri sonda yapabiliyorsunuz. Yerel yönetimlerin bu manada ciddi sorgulanması gerekiyor. Avrupa’da bazı ülkelerde Belediye Başkanları atama ile gelir, meclisler seçimle gelir. Doğuda ise bu Türki cumhuriyetlerde ve Rusya’da mesela Valilik makamı var, Belediye Başkanlığı yok. Avrupa’da da Valilik, Kaymakamlık makamı yok. Bunu şunun için ifade ediyorum; şu iş önce şu iş sonra diye alakalı bir sıralama yapılabilir, ama bir kere yaptığınız işin bir okulu falan yok. Bir stajyer eğitimi falan yok. 25 yaşını dolduran, ilköğretim mezunu olan 1. dereceden hüküm yememiş herkes Belediye Başkan Adayı olabilir, bağımsız veya bir siyasi parti kanalı ile seçilebilir. 5 sene yetki sizde, bütçeniz belli. Bu şartlar dâhilinde neler yapabilirsiniz. Mesela dönem dönem eleştiri alıyorum, şehir ekonomisi ile mobilya ile fazla ilgilendiğime dair. Aynısı olsa yine aynısını yapardım, kesinlikle bu konuda pişman değilim. Muhakkak değiştirebileceğim, revize edebileceğim bunlar muhakkak suretle olabilirdi, ama genel anlamda zaten 1-1,5 yıl bu işi tanımayla, anlamayla geçiyor. Dolayısı ile bu manada çok üstün bir siyasi ve belediyecilik tecrübeniz yoksa nihayetinde yapacağınız konu çok farklı değil. İyi mühendis olmak iyi belediye başkanı olmak demek değildir. Belediyeciliğin 3 tane formülü var. Belediye yönetmek demek proje yönetmek demek, insan yönetmek demek, bütçe yönetmek demek. İnsan yönetmek derken. Hem çalışan, hem de bu işten hizmet alan vatandaş boyutuyla bakıyorsun. Dolayısı ile gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine 236 bin tane potansiyel hizmet alanınızda olan insan var. Bunların bu manada hepsinin ayrı ayrı istek ve ihtiyaçları var. Bu şekilde düşünmek lazım. Dolayısı ile yine muhtemelen o 1 yıl hamlığı giderebilmek adına gözlem ve staj döneminden sonra bir şeylere başlanır. 5 yılda bir seçimle geliyorsunuz. 5 yılda 30-40 yıllık projeleri hayal etmeyle alakalı bu bir bütçe meselesi bir imkân meselesi bir siyasi yetki meselesi. Dolayısı ile 3 aşağı 5 yukarı yine aynı olurdu diye düşünüyorum.

-Alinur Aktaş`ın hayallerindeki İnegöl`ü anlatır mısınız? 15 yılsonunda hayallerinizdeki İnegöl`ü görebilecek miyiz?

"HUZURLU BİR İNEGÖL HAYAL EDİYORUM"

İnegöl; 100-120 yıl önce Kafkaslardan, Rumeli’den, Balkanlardan göç almış, bunun yanında da son 30-40 yıl içerisinde ticari potansiyelinden dolayı Anadolu’nun değişik yerlerinden göç almış bir yer. Fakat İnegöl’de bazı konular çok ciddi ileri gitmiş bazı konular da çok sıkıntılı. Elbise bu bedene artık dar geliyor. Bunu belki yıllardır konuşuyoruz. Mobilyası ile alakalı gelişime açık, OSB’si var, ticari anlamda bir hareketliliği var, nüfusu var. Altyapısından, üstyapısından, sosyal kültürel faaliyetlerinden, caddesinden, sokağından, parkına bahçesine varana kadar İnegöl’ün ciddi sıkıntıları var, hala devam edenler var. Dolayısı ile böyle bir yapı içerisinde Alinur’un nasıl bir hayali var? Bir kere her ne kadar farklı şehirlerden gelmiş olsa da İnegöllü olmaktan keyif alan, şehri ile gurur duyan ve şehrine her halükârda sahip çıkan İnegöllülerin olduğu, yani öbür şehirde kazanan bu şehirde yaşamaktan mutlu olan, refah seviyesinin yüksek olduğu, sosyal ve kültürel hayatın da canlı olduğu caddesiyle, sokağıyla, güvenliğiyle huzurlu bir İnegöl hayal ediyorum. Buna dair gelişmeler var mı? Kesinlikle var ama yeterli değil. Türkiye’deki birçok şehrin yapısal anlamda yaşadıkları sıkıntıları bizler de burada yaşıyoruz. Burada topu bir başkasına atmak adına söylemiyorum, bizim de bu noktada sıkıntılarımız var, uygulamadan kaynaklanan problemler var, ama ben o ideale doğru gitmemiz gerekliliğini ve gittiğimizi düşünüyorum.

-Mesai arkadaşlarınıza güveniyor musunuz? Hiç arkamdan iş çevirirler endişesi yaşadığınız oldu mu? Ya da elimden gelse işine son veririm dediğiniz kimse var mı?

"KALPAZANLIK YAPAN OLDU..."

Mesai arkadaşlarıma kesinlikle güveniyorum, güvenmesem zaten iş yapamam. Böyle bir şey düşünülemez. İnsan ortağına güvenmeli, mesai arkadaşına güvenmeli… Ama takdir edersiniz ki, bu güvenle beraber devamlı sorgulama yapmak lazım. Ben de kendime göre sorguluyorum, aldığım duyumları değerlendirmeye çalışıyorum. Hiç arkamdan iş çeviren olur mu? İnsanoğlu çiğ süt emmiş. Çevirirler tabi, niye çevirmesinler. Geçmişte bunlar siyasi partilerde, bir sivil toplum kuruluşunda bırakın cemaatler arasında Allah rızası için bir araya gelmiş insanlar arasında bile bu işler oldu, olur mu olur. İnsanoğlunun olduğu her yerde muhakkak suretle sıkıntı, problem olabilir. Elimden gelse işine son veririm dediysem veririm zaten. O konuda tereddüt etmem. Ama şu var, memur atmak dünyanın en zor, hatta imkânsız işlerinden bir tanesi. Para basan oldu, tabiri yerindeyse kalpazanlık yapan oldu ama maalesef adam göreve devam etti. Adamı içeri aldılar, 6 aydan az hüküm giydiği için görevine devam etti. Sonradan emekli oldu. Mevzuattan kaynaklanan sıkıntılar var, ama biz de kendimize göre belirli yöntemlerle çalışmayı arzu etmediğimiz arkadaşlarla farklı bir kuruma geçmesini veya farklı bir görev alanına geçmesi ile alakalı kendimizce uygulamalar yaptık veya emekli ol dedik. Bu noktada hem çalışma arkadaşlarıma güvenirken, hem de bir taraftan ihtiyatlı olmak zorundayım.

 

-Sizinle ilgili kulaktan kulağa dolaşan bazı iddialar var. Meselâ sizin önümüzdeki dönemde büyükşehir belediye başkanlığına aday olacağınız, bu nedenle de propagandanızı güçlü yapmak için geçtiğimiz günlerde el değiştiren İnegöl`deki bir yerel gazeteye gizli ortak olduğunuz iddia ediliyor. Bu iki iddia ile ilgili ne söylemek istersiniz?

"GAZETE ORTAĞI DEĞİLİM, AMA SATILMASINA ARACI OLDUM"

Ben her bulunduğum ortamda da ifade ediyorum, anı yaşayan bir insanım. Daha şimdiden 4 sene 4 ay sonraki seçimler için bir plan yapmam mümkün değil. Herkesin bir planı var, Cenab-ı Allah’ın bir planı var. Ömrümüz o kadar yetecek mi? Siyasi büyüklerimiz tarafından tercih edilecek miyiz? Bizim konjonktürümüz buna bizi hazır hale getirecek mi? Bunlar hepsi birer ayrı konu. Benim bu noktada ‘Büyükşehir Başkanı Adayı olayım’, ‘Milletvekili adayı olayım’ gibi bir beklentim yok. Bu konuda hep söylediğim bir şey var; hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahret için çalışma mantığı ile siyaset yapıyorum. Yarın öbür gün siyaseten hangi göreve getirirlerse getirsin, ona da hazırım veya olası Mart 2019 tarihinde yapılan seçimlerle beraber özel sektöre, kendi hayatıma ve işime razıyım. İkincisi belirli hedeflerden dolayı bir yerel gazeteyi satın aldığımı asla kabul etmiyorum. Hasbelkader İnegöl Belediyesi’nden ihale almış bir firmayı İnegöl’deki bir gazeteci ile buluşturdum. Birisi dedi böyle bir şey düşünüyorum öbürü de satıyorum dedi Onların ikisini bir araya getirdim. Benim 2012’den beri aktif ticaretim yok. Ben yeni bir ortaklık gerçekleştirdim, karton işine girdim. Dolayısı ile benim bir ticaretim var. Ben nasıl bir gazeteye gider ortak olurum. Asla söz konusu değil. Bir de mantık çerçevesinde olayı değerlendirelim. İnegöl’de hepsi birbirinden değerli 4 tane günlük gazete var. Onlardan bir tanesi de sizsiniz. Bu gazetelerin hepsi bizim gazetelerimiz. Dönem dönem kızdığımız, fevri davrandığımız, karşılıklı husumet içerisinde olduğumuz anlar olabilir. Bunların reklam, tanıtım, ilan, haber yapma kuralları ve kaideleri belli. Dün açıp bakıyorum gazeteleri, ne yapmışız, Huzur Mahallesi’nde temel atma töreni yapmışız, ne yapmışız, kaldırım işgalleri ile alakalı basın açıklaması yapmışız. Var mı gazetelerde? Var. Bu gazeteler doğruyu da yanlışı da kendilerince yazmaya çalışıyorlar. Benim bir gazetenin ortağı olmamla ben nasıl bir siyasi rant elde edebilirim ki, güçlü olma adına? Bu tamamen bir yakıştırmadır. Konunun benimle yakından, uzaktan hiçbir alakası, bağı söz konusu değildir. Dolayısı ile benim bir yerel gazeteye ortak olmak gibi bir düşüncem söz konusu değil. Artı ben ticareten boş birisi değilim, bir ticaretim var. Yeni bir sürece başladım. Dolayısı ile bu noktada birikimlerimi değerlendirmek zorundayım.

 

-Bir başka iddia size yakın partili bazı isimleri yeni ilçe yönetime sokmak istediğiniz ve bu konuda ilçe başkanı Adem Demirel ile ciddi bir tartışma yaşadığınız iddia edilmekte? Bu doğru mu, böyle bir talebiniz ve akabinde tartışmanız oldu mu?

"YÖNETİM İÇİN 50 CİVARINDA İSİM VERDİM"

Siyasette bu tip konular her zaman konuşulur, bahsedilir, dile getirilir. Dün akşam AK Parti yönetim kurulu toplantısındaydım. Orada da ifade ettim. En mükemmel listeyi hazırlarsanız hazırlayın, milli takım gibi bir liste hazırlayın, İnegöl’ün en meşhur adamlarını bu listeye alın yine listelerle alakalı meclis üyeliğinde de parti yönetiminde de konuşulur. Hiçbir liste ile ilgili yüzde 100 doğru, tam isabetli dendiğini görmedim ve yorumlar yapılır. Girenler bazıları girdiğini başkasından bilebilir veya giremeyenler senden bilebilir. Ben genel merkez ilk Hacı Turan’ı, Kırşehir Milletvekilini İnegöl’e yolladığında Besler 1’de oturduk. Ben, Hacı Turan ve Bülent Temelli. Dedi ki; ‘Biz Belediye Başkanlarımız ile uyumlu çalışacak ilçe başkanlarımız ve yönetimlerimiz olsun arzu ediyoruz. O yüzden Belediye Başkanlarımızın düşünceleri bizim için önemli’ dedi. Bülent Temelli’ye sordu, ne düşünüyorsun dedi; ‘Ben milletvekili aday adaylığı düşündüğüm için yeni dönemde olmak istemiyorum, ama her zaman bu parti için çalışırım’ dedi. Teşekkür etti ve ‘Eğer devam etme düşüncen varsa bunu düşün’ dedi. Nihayetinde ondan sonraki süreçte araştırmalar yapıldı. Biz o gün Mustafa Ersan ismini verdik. Lise mezunluğunun problem olabileceğini ve konunun konuşulacağını söyledi. Konuşuldu ve nihayetinde geldiğimiz noktada bana isim sorduklarında ben Adem Demirel, Sedap Öpçiner ve Erdal Akkaya isimlerini bizzat veren bir insanım. Adem Demirel ismini vermişim, İmam Hatip’ten benim üst devremdir, sevdiğim bir ağabeyimizdir. Partimizde 5 sene görev yaptı, temiz kaliteli bir arkadaş. İlk başlarda bir acemilik, çekingenlik olabilir ama zaman içerisinde bunların hepsi giderilir. Tecrübe zaman içerisinde kazanılan bir şey. Yönetim oluşturma ile alakalı benim bir tarzım var. Kanarya severler derneğini kursak bile bende havuz listeler vardır. Ben hemen çıkarıyorum o listeleri. Adem Demirel ağabeyimize yaklaşık 50 civarında isim verdim. Bu 50 civarındaki isimden 20 tanesi şuan yönetimde. Ben neyi konuşayım ki? Eğer derseniz ki tek tek bu listeyi sen mi yaptın? Ben yapmadım. Mesela bu listede 1 tane Erzurumlu olacak, ben 3 tane Erzurumlu ismi verdim. 3’ünün birden olması mümkün değil ki zaten. Dolayısı ile benim bu liste ile alakalı asla bir sıkıntım, şikâyetim söz konusu olmadığı gibi, genel anlamda biraz genç gibi dursa da tecrübeli, kaliteli isimlerden oluşan bir yönetim olduğunu düşünüyorum. İlk 3-5 ay içerisinde bu işin hamlığı da atılır, güzel bir şey ortaya çıkar. Ben fikirlerimi, kanaatlerimi, her şeyimi içeride ifade ederim, kol kırılır yen içinde kalır. Dışarıdan asla bunları kalkıp konuşmam, şimdi artık icraat zamanı.

-Milletvekili Hüseyin Şahin ile aranızdaki problemi herkes gibi bizde merak ediyoruz. Bu problem nedir, ne zaman başladı,  ne zaman bitecek? Aranızda yaşanan bu problemin İnegöl`e zarar verdiğini düşünüyor musunuz?

"BİR PROBLEM YOK Kİ BİTSİN"

Alinur Aktaş ile Hüseyin Şahin arasındaki problem hep konuşulur. Hüseyin Şahin, İmam Hatip’ten benim 2 üst devre mezunum. Kendisine ağabey diye hitap ettiğim, genel anlamda birbirimize merhabamız olan, uzun boylu bir arkadaşlığımız olmasa da parti sürecine kadar ağabey veya kardeşim diye merhabalaştığımız bir arkadaşımızdı. 2004 süreci ile beraber benim Belediye Başkanlığım, Hüseyin Şahin ağabeyimizin de İl Genel Meclis Üyeliği süreci başladı. Herkesin kendine göre bir siyaset yapma tekniği var. Dolayısı ile de belki siyaset yapma tekniğinden kaynaklanan bu tip detaylar, itilaflar ortaya çıkmış olabilir. Yoksa benim Hüseyin Şahin ile herhangi bir problemimin olması söz konusu değildir. Ben hayatım boyunca kimsenin siyaseten geriye gitmesi, tepetaklak olması, onun aleyhinde bir kulis faaliyeti oluşturulması için bir çalışma yapmadım. Allah’ın ismini vererek söyleyebilirim. Ben konuşacağımı kişinin yüzüne söylerim. Bana göre Hüseyin Şahin şuan Bursa’nın 11 milletvekili arasında en başarılı milletvekillerinden bir tanesidir. Hepsi birbirinden değerli vekillerimiz, ağabeylerimiz, arkadaşlarımızdır ama en başarılılardan bir tanesidir. Burada Bülent Arınç’ı hariç tutalım. Bir ağırlığı var ve 3. döneminden dolayı yeni dönemde olmayacak. İsmi tartışılmayacak, 3 dönem kuralını bile bozabilecek kalitede marka bir isim. 10 isim içerisinde diyelim, çalışkan gayretli isimlerden bir tanesi. Sadece İnegöl özelinde kalmayıp birçok ilçe ile ilgilenen bir ağabeyimiz, arkadaşımızdır. Son 1 yılda performansın çok ciddi yükseldiğini görüyorum. Ankara’da ciddi bir çevresinin olduğunu, iş yaptırma noktasında ciddi hareketli, heyecanlı olduğunu görüyorum. İnegöl ile alakalı eğitim ile alakalı bir toplantı yaptık, bu dönem yapılacak okullar ile alakalı stratejiler belirledik. Dolayısıyla ortak takip edilecek projeler ile alakalı sıkıntılarımızı kendisine ilettik. Ben diğer milletvekillerini de bu manada kullanmaya çalışıyorum. Hastane yerinin olması konusunu baştan Başbakan Yardımcıma ilettirdim, SGK binasının arsasının bizim borcumuzdan düşülmesi ile alakalı. Ne oldu kötü mü oldu? 400 bin TL civarında borcumuzdan düşüldü. Mis gibi. Tahsis yapsak ne olacaktı, bir lira para gelmeyecekti. Devlet bize arsayı satarken parayla satıyor biz ver Allah ver… Nereye kadar vereceğiz? Belediye sınırsız gücü olan bir kurum değil ki. Dolayısı ile biz bu manada farklı vekillerimiz üzerinden gitmeye çalışıyoruz. Nihayetinde Hüseyin Şahin İnegöl milletvekilidir. Bizim onun üzerinden gitmemiz kadar doğal bir şey olamaz. Aramızda bana göre başlamış bir problem yok ki bitsin… Benim Hüseyin Şahin’in siyasi hayatı ile alakalı asla bir hesabım kitabım, Hüseyin Şahin gelecekte ne olur gibisinden bir düşüncem yok. Allah herkesin bahtını açık etsin. Nihayetinde öncelikle sağlık sıhhat nasip etsin. Eğer Hüseyin Şahin siyasetten bir şey elde ederse bu sadece Hüseyin Şahin’in değil, İnegöl’ün de kazanımı olur. Ben kişilere bakmam. Hasbelkader başka bir milletvekilimiz olsa başka bir bakanımız olsa ben gemiyi yürütmek adına elimden gelen bütün gayreti ortaya koyarım.

-Büyükşehire merkez ilçe olduk. Belediyenin bütçesi azaldı, sizin de bazı yetkileriniz. Vatandaş endişeli, hizmetlerde aksaklıklar yaşanıyor. İnegöl nereye koşuyor?

"GEÇİŞ SÜRECİNİN SIKINTILARINI YAŞIYORUZ"

Katı atık bertaraf bedelleri ile alakalı konu 1 sene ertelenirken, beraberinde 6 ay İller Bankası’ndan hiçbir kesinti olmayacak. Bu çok ciddi bir müjde. Sabah İller Bankası’ndan aradılar. Bu konu ile alakalı, özellikle İnegöl gibi ilçeleri aradıklarını söylediler. Yüzde 25 oranında İller Bankası payını bir önceki aya göre arttırdılar. Bu güzel bir gelişme. Bu ay ciddi rahatlıyoruz, ama 7-8 ayın da yorgunluğu var. Bu 7-8 ayın yorgunluğu 1 ayda geçmez. İstikrarlı, sürekli bir süreç olursa bunun ciddi bir rahatlama getireceğini kendilerine ifade ettim. Bu konudan kaynaklanan sıkıntılarımız olabilir, ama ağlamak bizim şiarımız değil, çözüm üretmek lazım. Bir de beraberinde ben Büyükşehir yasasının imar, ulaşım ve altyapı konusu ile alakalı yüzde 100 doğru bir proje olduğuna inanıyorum. Yani bir şehrin imarının, altyapısının ve ulaşımının tek elden planlanması yüzde 100 doğru bir mantık. Yeteri kadar planlanıyordur, planlanmıyordur bilemem, ama önümüzdeki yıl 2015’in 2. yarısından itibaren Büyükşehir, İnegöl’de korkunç derecede çalışmalar yapacak. Sıfır soruna indirecek. Zaman her şeyi gösterecek. Diğer konulara geldiğinizde bu Büyükşehir Belediye Başkanının, İlçe Belediye Başkanının uygulamalarından veya finansman konusundan kaynaklanan bazı aksaklıklar yaşanabilir. Geçiş süreci ile ilgili sıkıntılar var gibi gözüküyor, yoksa bizim için hafif raylı sistem, mobilya fuar alanı, kültür merkezi, meydan sorun değil. Hastane işi çok yakında bitiyor, hiçbir sıkıntı yok. Orada belediye binası ve çok harika bir meydan kazandıracağız İnegöl’e. Biz ne yapmayı düşündük. Giderlerimizi daha kısmaya, daha verimli çalışmakla birlikte beraberinde biraz şehrin rantını da kullanarak, yap-işlet-devret projelerine de fırsat vermeye başlayacağız. İnegölspor tesislerinin kalkması ile beraber orada biraz daha etrafına ticari üniteler yükleyerek, belediye gücüyle projeyi gerçekleştirmekten ziyade özel sektör gücünü kullanacağız. Yeni yasa bunu gerektiriyor. Geçiş sürecinin sıkıntıları olduğunu düşünüyorum. Yoksa orta ve uzun vadede bunların hepsi tıkır tıkır işleyecektir. Aynı sistem Avrupa’da da var. En son 1 ay önce Fransa’da gittim gördüm, aynı sistem orada da var.

 

-Devletin her kademesine sızdığı iddia edilen paralel yapı ile ilgili partinizin ciddi bir mücadelesi var. Artık onların hiç bir talebini yerine getirmiyorlar. Sizde bir AK Partili Belediye Başkanı olarak, paralel yapı ile gerektiği gibi mücadele ediyor musunuz? 17 Aralık sonrası onlardan gelen herhangi bir talep oldu mu? 17 Aralık öncesi ve sonrası o camia ile görüşleriniz arasında ne gibi farklar var. O yapının içerisindeki insanlarla ilişkileriniz devam ediyor mu?

"BU SÜRECİN BİR AN EVVEL NETİCELENMESİNİ İSTİYORUM"

Ben 11 yıllık belediye başkanlığı sürecimde şahıslardan, adı paralel veya benzeri kişilerden ziyade Allah rızası için, samimiyet ve gayretle mücadele eden, bu şehrin ufkunun, vizyonunun açılması için ekonomide, kültürde, sanatta, sporda, sosyal hayatta, dini hayatta mücadele eden herkese destek vermeye, katkı koymaya elimden geldiğince çalışıyorum. Bunu hangi grupla görüşürseniz görüşün aynı şeyi teyit edecektir. Dolayısı ile 17-25 Aralık süreçlerinde yaşanan bir şey var ve ben hala hayretler içerisindeyim. Samimiyetinden zerre şüphe duymadığım bazı insanların maalesef bazı şeyleri sorgulamaması, bazı şeyler ile alakalı at gözlüğü ile olaylara bakması bana da acayip geliyor. Dolayısı ile bu manada kurumsal olarak birileri bana gelmiyor da bırakın benim onlar hakkında ne düşündüğüm, gelmiyorlar da. Belki onlar içinden bazı arkadaşlar bazı olayları anladılar, bazı konuları idrak ettiler. Yani ben burs vermeyi de kurban vermeyi de Allah rızası için yaparım. Bunu başka başka yapan gruplar, cemaatler, cemiyetler de var. Dolayısı ile bu manada zaten o arkadaşlardan bu konuda bir gelim söz konusu değil. Bir de ben Sayın Cumhurbaşkanımızın da, Başbakanımızın da konuşmalarından da biliyorum, samimiyet ile hareket eden Rıza-ı İlahi’yi kazanmak adına hareket edenlerle işimiz yok, sadece bu devlete şekil şemal vermeye çalışan ve tabir yerinde ise yönetenleri bir piyon gibi kullanıp, perde arkasından bu işleri Hacivat-Karagöz gibi hareket ettirmeye çalışanlar ile bizim işimiz. Dolayısı ile bu noktadaki hiçbir oluşuma bizim destek vermemiz asla söz konusu değildir. Bu konuda çok netim. Bana gelen arkadaşlara da bunu dilimin döndüğünce ifade etmeye çalıştım. Dolayısı ile İnegöl’de Türkiye genelindeki seyirden farklı bir seyir yok. Derdi Allah rızası olanın asla ve asla yollarından şaşmaları mümkün değildir. Bu sürecin bir an evvel neticelenmesini çok arzu ediyorum. Çünkü biz Ergenekon süreci ile 3-4 sene bir sürü mevzular yaşadık. Hangi komutan içeride? Kalmadı. Bunların bir an evvel bitmesi lazım. Şu bir vaka; olayların bütününün çok iyi incelenmesi ve irdelenmesi lazım. Fotoğrafın görünen boyutuna bakarsak ciddi sıkıntılar yaşarız, ama gerçekten şuan devletin istihbaratının, devleti yönetenlerin çok iyi bildiği bazı konular var. Eğer bu memlekette yolsuzluk vardıysa, 17 Aralık’tan önce de vardı, 17 Aralık’ta da vardı, 17 Aralık’tan sonra da var. Dolayısı ile bunu 17 Aralık ile özdeşleştirmek ve ondan sonra süreci 180 derece çevirmek çok akıllı, sağlıklı ve mantıklı bir iş değil.

-Geçtiğimiz hafta Bursa`da büyükşehir belediye meclisinde bir tartışma yaşandı. MHP İl Başkanı Hasan Toktaş, kendilerine haksızlık yapıldığını ifade ederken, partili bazı bakanların yolsuzluk iddialarını da gündeme getirdi.  Tabi sizin ve partili arkadaşlarınızın buna sert tepkisi oldu. Bu tepkinizin sebebi bakanların yolsuzluk yapmadığına olan inancınız mı?Yoksa başka bir sebep mi?

"KENDİMİ AZARLANMIŞ ÇOCUKLAR GİBİ HİSSETTİM"

17 Aralık’tan önce de yolsuzluk olmuş olabilir, 17 Aralık’ta da olabilir sonra da olabilir. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bizim parti büyüklerimizin hepsine yürekten inanıyor ve güveniyoruz. Cenab-ı Allah kimseyi yanlışın, hatanın içerisine düşürmesin. Benim gözümle görmediğim bir şeyde kimseyi eleştirmem söz konusu değil. Hepsinin çok samimi insanlar olduğuna inanıyorum. Ola ki yanlışları varsa zaten hem Cenab-ı Hakk’a, hem de bu millete bunun hesabını verecekler. Lakin bir kere Büyükşehir Belediye Başkanımız ile 5-6 dakika konuşma imkânı bulan ve orada bir şeylere anlaşmışsın. Bana göre Büyükşehir Belediye Başkanımız asla hiçbir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yapmayacağı çok büyük bir nezaketi yaptı ve kendisine söz verdi. Nezaket gösterilmiş, söz verilmiş oraya çıkmışsınız. Giriş konuşmasında kimse bir şey demedi, niye konuşuyorsun diye kimse ses çıkarmadı. Asla ve asla bir partinin il başkanı, yöneticisi kalkıp orada kürsüden konuşamaz. Öyle bir şey literatürde yok. Çıkmışsınız yok kol saatinden yok ayakkabı kutusundan yok bilmem neden insanları orada rencide eden ve bizim parti büyüklerimiz ile alay eden bir tavır içerisindeydi. Kendimi azarlanmış çocuklar gibi hissettim. Bana göre çok büyük saygısızlıktı. Ben Hasan Toktaş’ı gördüğümde başkanım diye hitap ediyorum. Seversin veya sevmezsin bir partinin il başkanı. Kendisi de Allah’ı var bana büyük bir nezaket içerisinde. İnegöl’de siyaset yaparken çeliştiğimiz zamanlar oldu. Ben göreyim yine aynı tavır içerisinde olurum, ama asla benim oradaki konuşmayı ve o konuşmanın içeriğini takdir etmem söz konusu değildir. Bana göre çok büyük bir ayıp yaptı, ama çok güzel de bir şov yaptı kendi adına. Dolayısı ile aynı hareketi gelip AK Parti İl Başkanı oradan bir MHP’liyi, CHP’liyi eleştirel manada konuşsa, belki aynı dozajda olmazdı ama aynı tepkiyi verirdim. Ne alakası var kardeşim? Burası Büyükşehir Belediye Meclisi. Belediye’nin sorunlarının, sıkıntılarının tartışıldığı mekân. Ben orada şu lafı söyledim; ‘Git parti binanda bu açıklamayı yap, niye burada yapıyorsun?’. Haksızlık yapılmış. Zaten Büyükşehir Belediye Başkanı ile 5-6 dakika konuştun, bir şeyin garantisini aldın ve program yapıldı. Eğer bunu da kamuoyu ile paylaşmak istiyorsan çağır gazetecileri, öyle ilginç haberlere herkes gelir. Anlat derdini sıkıntını. Ama kalkıp sana büyük bir nezaket gösteren Büyükşehir Belediye Başkanını zor durumda bırakıyorsun. Böyle bir tavır hoş olmadı.

-Gelelim kaldırım işgallerine, oda başkanları bu kararın kendilerine danışılmadan alındığını iddia ediyor. Bu karardan geri dönüş olacak mı?

"ZABITA KUVVETİYLE GİRECEĞİZ"

Yaptığımız bir hareketle şehirdeki esnafın, tüccarın işine sıkıntı veriyorsak zaten bizim bu işi yapmamızın bir amacı yok. Adama bisiklet lazım ise gider bisikletçiden alır, et lazımsa kasaptan alır, konfeksiyon lazımsa bunu konfeksiyon dükkanından alır. Konfeksiyon olan adam gidip de berberden, ayakkabıcıdan almaz. Ama maalesef şehirde bu konuda ciddi bir yozlaşma var, kahvehanelerden kaynaklanan böyle bir sıkıntı var. Bunları toparlamak demek şehrin ekonomisine ket vurmak demek insanların cirolarını yüzde 30-40 aşağı düşürmek manasına gelmiyor. Kasaba mantığı ile yolda ayağına takılacak ürün mantığını ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bununla alakalı kiminle istişare yapılır, kimine bilgilendirme yapılır. Bana herhangi bir oda başkanımız bu işin özünde sıkıntı olduğunu söyleyebilir mi? Asla söyleyemez. Geçen hafta Sebze ve Meyveciler Odası Başkanı geldi. Salı Pazarı’ndaki Hadim uygulamasını söyledi. Geçen haftaki Salı’ya baktık, bu haftaki Salı’ya baktık. Hadim’in kendi müdürü geldi, bana bunları anlattı ve ‘Başkanım çok teşekkür ediyoruz, biz olumsuz bir tepki çekiyormuşuz, kendimizi toparladık’ dedi. Yani bütün Hadim’lerde şuan düzenlemeler yapılıyor. Herkes kendini 2 Şubat’a göre ayarlıyor. Bir karar aldık. Ahmet’in, Ali’nin, Veli’nin hoşuna gitsin diye veya bir oda başkanı için değil. Bizim kararımız özünde doğru bir karar, 18 tane maddeden oluşuyor. Sokaklarda 40 santim uyguladık, kim uydu? Bu uygulamanın arkasında kesin duracak mıyız, bu karardan geri dönüş var mı? Karardan geri dönüş asla söz konusu değil, herkes buna uyacak. Uymazsa eşyalarını toplayacağız, gireceğiz Zabıta kuvvetiyle. Bunu gözdağı vermek adına söylemiyorum, ben bu şehirde yaşıyorum sokakları altından döşesem kıymeti yok. İnsanların ekonomisi düzgün olmadıktan sonra ne kıymeti var. Ama şehrimizin, sokağımızın, caddemizin nasıl genişlediğini inşallah uygulama bittikten sonra göreceğiz. Sokaklar harika olacak.

2015 yılında İnegöllüleri hangi projeler bekliyor.

"EN BÜYÜK KILAVUZUM SEÇİM BEYANNAMESİ"

2014 yılının geçiş sürecinden dolayı toparlanma yılı olduğunu ifade ettik. Seçim beyannamesi benim en büyük kılavuzum. Şu andan itibaren çentik atmaya başladı. Proje devam ediyor, proje aşamasında, bitti gibi. 10 konu başlığında 105 civarında proje. Benim hedefim bu. Ama ana projeler anlamında bakıyorsanız mesela Kültür Saray yıkılacak, hastane binası hakeza önümüzdeki yılsonunu bulur herhalde. 1 yıl daha kullanılmasından bahsediliyor. Tek tük de olsa hala orada devam eden üniteler var, o bina hala kullanılıyor. Hakeza o projeye başlayacağız. Yine İnegölspor tesislerinin olduğu yere başlayacağız. Ana projelerimiz ile alakalı startımızı vermek durumundayız. Bunun yanında da park, bahçe ve benzeri uygulamalar ile alakalı çalışmaları sürdüreceğiz. Bir de 2015’in 2. yarısından sonra özellikle bazı belde ve köylerimizde ve merkezdeki ana arterlerde su ve kanalizasyon ile alakalı Büyükşehir çok çalışma yapacak. 2015’in 2. yarısı ve 2016, şehirde ciddi altyapı çalışmalarının olduğu yıllar olacak. Yağmur suyu ve kanalizasyon suyu ayrılacak. Genel anlamda proje olarak onlardan bahsedebiliriz.

İnegöl pazarları ile ilgili neler düşünüyorsunuz yeni bir çalışma var mı?

"ÇOK MODERN PAZARYERİ YAPACAĞIZ"

Perşembe pazarımız ve Cuma pazarımız MER-PA’da devam ediyor. Bizim özellikle Cumartesi pazarı ile alakalı bir uygulamamız olacak. Bir de Pazartesi pazarında uygulamalar yapıyoruz, pazarı biraz daraltarak daha verimli hale getireceğiz. Ama 2015 senesinde Cumartesi pazarında yeni yeraltında otoparkı olan çok modern bir pazaryeri yapacağız. İnşallah bu yapı içerisinde diğer belde ve köylerimiz ile alakalı 2015 yılı içerisinde bir şey yok, ama onlar da zaman içerisinde özellikle Yeni İnegöl’de Akhisar ve Huzur Mahallesi arasında bir pazaryerinden bahsetmiştik, o uygulama hayata geçecek.

 

Büyükşehire bağlandıktan sonra en çok şikâyet aldınız konu nedir?

"ALT YAPIYA MÜDAHELEDE SIKINTI YAŞANIYOR"

Altyapı ile alakalı geç müdahale konusundan çok sıkıntı duyuyoruz. Hatta belediye olarak biz müdahale etmek zorunda kalıyoruz. BUSKİ de burada bir yapılanma içerisinde. Sanırım bu sıkıntı kısa zaman içerisinde halledilecektir. Köyler ve beldeler devreye girdi, ekipleri güçlendirmeleri gerekiyor.

3. dönemin ilk yılında sanki eski heyecanınız yok gibi, Bunun sebebi nedir.?

"DAHA FAZLA ÇALIŞIYORUM"

Övgüler kadar eleştiriler de önemli. Aynı heyecanınız yok gibi bir algılama var. Beni sosyal medyadan bir takip etsinler nerede ne yapıyorum. Dün akşam MODEF toplantısından 11’e 5 kala çıktım, oradan AK Parti yönetimine gittim. Ondan önce 2. OSB’de toplantıdaydım. Ben gerçekten daha fazla çalışıyorum. En az 1. ve 2. dönem kadar hatta onlardan daha fazla çalışıyorumdur. Fakat dönemin başındayız, bu tip yakıştırmalar yapılabilir. Zaman içerisinde projelerimiz bittiğinde, İnegöllüler onun rahatlığını yaşayacaklar. Yoksa tüm cenaze, düğün gibi yerlere katılmaya çalışıyorum.

Başkan olduğunuzda İnegöl ün hangi sorunları vardı? hangileri çözüme kavuştu?

"YENİCE’DE, CERRAH’TA NASIL OSB OLUŞUR?"

İnegöl’ün en büyük sorunu şehirleşme ile alakalıydı. Hala tam olarak bu sorunu kaldırdığımız söyleyemem. İnegöl’ün görsel anlamda ciddi bir sıkıntısı vardı, büyük bir köy gibiydi. İnegöl’de geçmişte hizmet etmiş büyüklerimizin önemli çalışmaları vardı, ama İnegöl caddesi ile sokağı ile kendini yenilemeye çalışıyor. Konut konusunda ciddi bir sıkıntı vardı. Mobilya sanayi ile alakalı ciddi bir sıkıntı vardı, bir açmazın içerisindeydi. Tarla ortalarında koltuk fabrikaları yapılmaya çalışılıyordu. Yenice’de, Cerrah’ta nasıl Organize Sanayi Bölgesi oluşur? İçim gidiyor. Maalesef projeyi biz de onaylayacağız. Hala daha bitmedi. Giderayak birilerine inşaat ruhsatları verilmiş. Bitmedi ki daha. Ama biz göz göre göre 1. sınıf tarım arazilerini maalesef açmak durumundayız. Zaten şuan fiili olarak var. Onaylamak durumunda kalacağız. Niye? Sıkıntı. Ben bu konuda birçok şey söyleyebilirim ama ticareten de, mobilya sektörü olarak da, kültürel, sosyal ve sportif hayat olarak da İnegöl’ün ciddi gelişmeler kaydettiğini düşünüyorum.

Belediye Başkanı olarak siz ve yardımcılarınız zaman zaman yurt dışına seyahat ediyorsunuz. Şimdiye kadar yurt dışından görüp İnegöl`e kazandırdığınız herhangi bir proje var mı?

"GÖZ ÖNÜNDEYİZ MİLLET BİZİ KONUŞUYOR"

Bu sene 4 tane iftar çadırına gittim. Türkiye Belediyeler Birliği bedavaya götürür gitmem. Veya Belediyenin bütçesi ile encümen ve meclis kararı ile gidilen yerler vardır. Millet küçücük küçücük beldelere gidiyor. Bizim geçmişteki belde belediye başkanlarımız New York’lara, Amerika’lara, Kanada’lara falan gittiler, ama biz göz önündeyiz millet bizi konuşuyor. Kanunun el verdiğine herkes gider, ama şunu ifade edeyim ben daha önce OSB ile Amerika’ya gittim, arıtma tesisleri için gittik, çamur kurutma ile alakalı gittik. Başka yere gittik, park yapımı ile alakalı gittim veya bir başka yerde Oylat ile alakalı gittim. Muhakkak her yerden bir alıntı yaparsınız. Tecrübe kolay kazanılan bir şey değil. Her şehrin kendine has bir özelliği vardır. Orada gördüğünüz bazı uygulamaları burada hayata geçirirsiniz. İftar organizasyonları 1 akşamlık organizasyondur. Kosova’ya 20 saatlik bir gezi yaptık, Bosna’ya 18 saatlik bir gezi yaptık. Benimle birlikte gelen arkadaşlar perişan oldular. Oruç da tutuyorsunuz. Bu nasıl gezi dediler. Bu işi yapmak en az 3-4 günlük. Onun haricinde Belediye özelindeki gezi senede 1-2 tanedir.

-Yakından ilgilendiğiniz iki spor kulübü var. İnegölspor ve Belediyespor. Biri şampiyonluğa diğeri ligde kalmaya oynuyor. Sezon sonu bu iki kulübü nerede görürüz.

"İNEGÖSPOR`U ACİLEN 1. LİGE ÇIKARMAMIZ LAZIM"

İnegölspor da Süper Lig’de olsa o da kümede kalmaya oynar. Biz voleybolun Süper Lig’indeyiz. 30 trilyon bütçesi olan Halk Bankası ile Fenerbahçe ile Galatasaray ile oynuyoruz. Fenerbahçeli Mirkoviç’in değeri, İnegöl Belediyespor’un bütçesi kadar. Yani devler ve cüceler mücadele ediyor. Böyle bir şey içerisinde takdir edersiniz ki tutunmaya çalışacağız. Bana göre ben hala söylerim 4. yıldaki hedefimiz Avrupa kupalarıydı, ilk 6’ya girmekti ama beraberinde şehrin tanıtımıydı. Dolayısıyla ben voleybolda ciddi bir gelecek adına yatırım yaptığımızı düşünüyorum. Güzel şeyler olacak. Bizim İnegölspor’u acilen 1. Lig’e atmamız lazım. Ne yapıp edip 1. Lig’e atmamız lazım. Bu sene güzel bir fırsat geçti, inşallah onu gerçekleştirmeye çalışacağız.

- 2019 yerel seçimlerinden bir gün sonra Alinur Aktaş ne yapıyor olacak. O güne dair ne hedefliyor?

Olası bir 30 Mart seçimlerinde 31 Mart, 29 Mart’ta belli olmayacak. Aylar öncesinden süreç belli olacaktır. Buna göre bir pozisyon alırız. Ama ben hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünyaya çivi çakacakmış gibi taktiğini siyaset için kullanıyorum.

-Geriye doğru baktığınız da yaptığınız en büyük doğrunuz ve en büyük yanlışınız nedir?

Ben her akşam günün muhasebesini yaparım. Haftalık veya aylık kendime göre değerlendirmeler, beyin fırtınası yaparım ama muhakkak suretle şehre kazandırdığımız proje anlamında, uygulama anlamında bir şeyler vardır. Bilerek ve isteyerek yaptığımız bir yanlış yok, ama fevri davranıp kızdığımız, birinin kalbini kırmamak gerekirken veya bir personel ile ilgili uygulama yapmamamız gerekirken yaptığımız şeyler olmuş olabilir. Genel anlamda çok pişman olduğum bir şey hatırlamıyorum. Belki düşünsem aklıma gelir.

-Eleştirilmeyi sanırım çok sevmiyorsunuz. Zira sizi eleştiren gazetecilere zaman zaman ciddi tepkiler verdiniz, sonrasında bir vesile ile normale dönüldü. Eleştirilmek sizin zayıf noktanız mı? Yoksa eleştirenlerin size haksızlık yaptığını mı düşünüyorsunuz?

"BİZDE ETTEN VE KEMİKTENİZ..."

 Hatasız 4-4’lük bir adam değiliz, ama şu bir vaka; bu işlerin karşılıklı olduğunu düşünüyorum. Bir de bu tip ilişkileri seçim sathı mahalline endekslemek çok tarzım değil. Ben Süper Kanal ile geçmişte bir sıkıntı yaşadım, seçimden sonra kendim gideceğimi söyledim. Fikret Beyi çağırdım kendisi ile helalleştim. Sizin gazeteniz ile bir sıkıntı yaşadım, özellikle yerel seçimlerin atlatılmasını bekledim. Sizin de bizim de ortak dostlarımız geldiler, yerel seçim sürecini geçmek lazım dediler. Çok hatasız bir adam olduğumu iddia etmiyorum, muhakkak suretle hatalarımız olmuştur, nefsi davrandığımız anlar olmuştur ama eleştirilmek noktasında ilk zamanlar gibi değilim. Herkes eleştirebilir ama burada bu eleştirilerin yapılan hizmetler ile alakalı olması lazım, yapılan uygulamalarla alakalı olması lazım. İtiraf ediyorum, bizim bir misyonumuz var, parti olarak bir tarzımız, duruşumuz var. Dolayısı ile bize, gelenek ve göreneklerimize, inancımıza yakışmayan festivaller yapmak, belirli tarzlar uygulamak bize tabi ki yakışmaz. Ama şunu unutmamak lazım biz belediyeyiz, şehirdeki birçok insanın ihtiyacını karşılamak durumundayız. Dolayısı ile bunun asgari ve üst bir standardı, sınırı olması lazım. Belki buralardaki yanlış anlaşılmalardan kaynaklanan yaklaşımlar olabilir, farklı uygulamalarla alakalı yaklaşımlar olabilir ama ben olayın bütününe ve fotoğrafın büyüğüne bakıyorum. Dün akşam biz MODEF’te 3 saatlik çok verimli bir toplantı yaptık. Çok ciddi kararlar aldık. Şubat 15’te Dubai’ye bitubi görüşmelerine gideceğiz 20 firmamız ile beraber. Geçen yıl Katar ve Kazakistan’a gitmiştik. Önümüzdeki yıl tasarım merkezinin geliştirilmesi ve ünlü tasarımcılar ile İnegöl’ün buluşturulması ile alakalı projemiz var. İMOS’tan üye arkadaşlarımız da toplantılarımıza katılıyorlar. Bunlar bu şehrin geleceğine yönelik çok önemli çalışmalar. Ben fotoğrafın bütününe bakıyorum. Birilerinin eleştirmesinden ziyade, nihai olarak biz nereye koşuyoruz işin o kısmına bakıyoruz. Dolayısı ile ben bu konuda samimiyetle eleştiri getirenlerin kalplerini kırdıysam haklarını helal etsinler. Allah razı olsun, teşekkür ederim. Bizim kendimizi toplamamıza vesile olanlar da var. Herkes önce aynada kendini sorgulayacak, iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batıracak.

-Fuar nereye yapılacak?

"KESİNLİKLE İNEGÖL`E..."

Fuar kesinlikle bu 80 dönümlük 105 adadaki yere yapılacak yalnız şu bizim 2 tane AVM’miz var. Bunlardan çıkacak netice önemli. Yer burası şuan. Başka bir yerimiz yok. Oraya katılanların elde ettikleri doneler önemli. Onlarla beraber biz bu süreci ilerleteceğiz. Onlar bu işin içinden çekilirlerse fuarda ciddi bir zayıflama olabilir. Fuarın o zaman formatını değiştireceğiz, işi şenlik havasına sokacağız. Bütün İnegöl’ü fuara sokacağız. Caddeler sokaklar renklenecek. Fuar olacak ama formatı farklı olacak.

-Hastane yerini doğru buluyor musunuz?

"YENİ İNEGÖL`Ü İSTEMİŞTİM"

Artık bitti, bunu konuşmaya gerek yok. Ben Yeni İnegöl’de olmasını arzu ediyordum, bitti. Bundan sonra bu hastaneyi nasıl geliştirebiliriz anlamında çalışacağız. Baştan bunu Yeni İnegöl diye söyledim. Şu saatten sonra neyi tartışayım? Hastane bitmiş, Bursa’nın en büyük hastanelerinden bir tanesi olmuş.

-En çok hangi gazete ve yazarı okuyorsunuz?(Ulusal ve yerel)

"ZAMAN GAZETESİ OKUMUYORUM"

İnegöl’de 4 tane günlük gazete var, hepsini muhakkak suretle okuyorum. 4 gazeteyi de dikkatlice incelerim ve köşe yazıları varsa okurum. Düzenli tek yazan bir siz varsınız, diğer 3 gazetede her gün yazan yok. Nihayetinde bu konularda genelde şehirle alakalı, belediye ile alakalı dikkat çekici güncel konular oluyor. Ben bir kere bunu kesinlikle takip ediyorum. Ulusal anlamda sorarsanız Bursa medyasında takip ettiğim bazı insanlar var Selahattin Adıgüzel, Ahmet Emin Yılmaz veya Hakimiyet’te, Kent gazetesinde takip ettiğim isimler var. Bunun yanında ulusal basında Sabah’ta okuduğum köşe yazarları var. Yeni Şafak, Akit’i okuyorum, bir de dönem dönem internetten okuyorum. Zaman gazetesi okumuyorum, abone falan değilim, almıyorum.

-Evde ve işyerinde hazır su mu içiyorsunuz çeşme suyu mu?

Hazır su içilmeyen bir yer var mı? Belki bazı evlerde, köylerde olabilir ama herkes hazır su içiyor. İşyerinde belediyede hep hazır su içiyoruz, ama evde hazır su da içiyoruz çeşme suyu da içiyoruz.

-TOKİ`de oturur musunuz?

Ben oturduğum eve 2007’de taşınırken eşim çok ciddi tepki vermişti bana. Köy yolunu ne yapacağız dedi. Şimdi keşke biraz daha köye doğru taşınsaydık diyor. Ben TOKİ’de niye oturmayayım, otururum. Rahat, huzurlu bir ortam olduktan sonra. Hatta TOKİ’nin olduğu alan çok havalı. Belki ulaşım ve bazı sosyal ihtiyaçlarla alakalı sıkıntı olabilir ama onlar da zamanla oturur. Bütün TOKİ’lerde başlangıçta sıkıntı vardır. Ben Tavşanlı’da da Uşak’ta da Kütahya’da da TOKİ gördüm. Hepsinde başlangıçta sıkıntı var.

-Alıverişinizi nerede yaparsınız?

Benim kıyafet ile alakalı bana danışmanlık yapan beraber çalıştığımız Abdülkerim Baştürk’tür. O beğenir ben gidip alırım. Pazarlığı falan sevmem. Ama günlük ev alışverişi ile hiç alakam yoktur

-İnegöl dışında, Bursa`nın hangi ilçesinde yaşamak istersiniz?

Ben İnegöl dışında yaşamamak için elimden gelen bütün gayreti gösterirdim. Bursa’da Osmangazi’de yaşamak isterdim, ama İnegöl’ü çok seviyorum.

-Muhalefet olsanız ilk neyinizi eleştirirsiniz?

Eksik kalan konuları eleştirirdim. Ben de bazı yolların asfalt ile ilgili problemlerini eleştirdim, bazı sokakların lambalarının yanmamasını eleştirirdim. BUSKİ kazdı, kapat diyoruz, testim bitmedi diyor. Ben de her sabah oradan geçiyorum.

-Hakkını helâl etmeyeceğiniz kimse var mı?

Hakkımı helal etmeyeceğim kimse yok.

-Sizi heyecanlandıran ve sabahlatan bir projeniz oldu mu?

Ben zaten geceleri uyumadığım için 02.30-03.00 benim için normal saatlerdir yatmayla alakalı. Hesap makinesidir, hesap kitaba yoğunlaşmışımdır. Şuan hit projelere çalışıyorum. Bu dönemin hit projesi, 5-6 tane. Onlarla alakalı çalışıyorum. Mesela Belediye binasının yapılacağı ile ilgili heyecanlıyım. Belki o binada doğru dürüst oturmayacağım, çünkü 4. dönemi yok bu işin. Dolayısı ile şehre faydası olan bütün projeler beni heyecanlandırıyor.

-Ah çözsem de kurtulsam dediğiniz 3 önemli sorun nedir?

Bu şehirde herkes ‘Ben İnegöllüyüm’ demek zorunda. Ben bunu çok ciddi önemsiyorum. Belki de bu dönem en çok önem vermemiz konulardan bir tanesi. Herkes memleketi gibi İnegöl’de yaşamaya çalışıyor, sıkıntı var. Bir kere şehir bilincinin arttırılması, şehircilik kültürünün arttırılması bana göre önemli bir konu, önemli bir sorun. İkinci konu altyapı ile alakalı sıkıntılar var. Umarım 2015-16’da bu da ciddi derecede halledilmiş olacak. Üçüncü konu da mobilya ile alakalı hala yapmamız gereken atraksyonlar var. Bunları da yapabilirsek, mobilya tasarım merkezinin neticelerinde tasarım değeri yüksek mobilyalar üretmek, daha yüksek ihracat yapmak… Bizim burada yapmamız gereken hamleler var. Onları yapmamız lazım. Buna bağlı olarak yeni fuar olmazsa olmaz. Bu iş yine bana bakıyor. Belediye bütçesi ile veya bir sermayenin bütçesi ile yapılacak bir iş değil.

-Belediye Başkanı olmasaydınız, şuan hangi mesleği yapıyor olacaktınız?

Belediye Başkanı olmasaydım kesinlikle mobilya işi yapardım. Ama bundan sonra mobilyayı çok düşünmem diye düşünüyorum. Belediye Başkanı olmasaydım yüzde 99 mobilyacıydım. Hem de iyi bir mobilyacıydım.

-Başkanlığınız döneminde sizi en çok sevindiren ve üzen ne oldu.

11 yılda çok olaylar yaşadım. Hasbelkader işini çözdüğümüz aileler var. Aileyi emekli ettik. 19 bin 300 TL Bağ-Kur borçları vardı. Aile hem sosyal güvenceye kavuştu hem de maaş alıyorlar. Bu ve benzeri o kadar çok olay var ki. Bunlar sevindiren olaylar. Parayla pulla değeri ölçülmeyecek olaylar. Üzen olaylar, kalbini kırdığımız insanlara üzülmüşüzdür. Gerçekleştiremediğimiz projeler ile alakalı üzüldüğümüz nokta vardır. İnegöl olaylarına çok üzüldüm. Hiç hak etmediğimiz bir muamele gördük. Elinde bira şişesi ile ‘Ya Allah Bismillah Allahuekber’ diyerek belediye ve polis karakolu taşlayan bir topluluğu Türkiye’nin hiçbir yerinde görmedim. Ayrıca polisin ölme olayına da çok üzüldüm.

Bunları ölçmek çok mümkün değil. Bana göre AK Parti’de alınan oyların büyük bir kesimi Tayyip Erdoğan’a ait oylardır. Yüzde 3’ü bana ait 5’i bana ait diye bilemezsin. Oradaki samimi bir arkadaşımızın çalışması, hayır duası… Herkesin bu işte katkısı, desteği var ama bu bir gerçek; artık Alinur Aktaş’ı herkes tanıyor. Alinur Aktaş, eğer bir markaysa marka. Herkes biliyor. Tanınmışlık oranı yüksek. Çıkıp anket yapsak ‘İnegöl’de tanıdığınız siyasetçi kimdir?’ diye belki de en çok benim ismim çıkar. O yüzden oranlama noktasında bir şey söyleyemeyeceğim.

-En gereksiz gördüğünüz yatırım hangisi oldu.?

Şimdiki aklım olsa taksi duraklarını yapmazdım. Çünkü kooperatif de şoförler odası da şokta. Bana ilk geldiler gidin dedim, 6 ay sonra yine geldiler, bu sefer olgunlaştırdık dediler ama tek çatıda toplanamadılar. Muhtarlık binaları da daha rantabl olabilirdi. Girişteki kalaslar da yanlıştı. Aslında sanatsal değeri vardı, ama biz pek anlamadık o işleri.

 

-Kendinizi yorgun hissediyor musunuz?

Asla yorgun hissetmiyorum. Her gün hayat yeniden başlıyor benim için. Kesinlikle bir sıkıntı yok.

-En son okuduğunuz kitap

 Gülsüm Hanım romanı. Songül Yılmaz hanımın yazdığı kitap. Gerçek hayattan uyarlanmış bir roman.

-En son izlediğiniz film.

Bütün filmleri takip ederim, En son Deliha`yı izlemiştim.

-Sevdiğiniz müzik türü ve sanatçı

Ben sanat müziği dinlerim, okuyan kim olursa olsun.

-Ne tarz giyinmeyi seversiniz?

Koyu renkler, takım elbise giymeyi severim. Hafta sonları spor giyinmek güzel oluyor.

 

-Yemeklerde tercihiniz?

Patlıcan musakka, kuru fasülyeyi severim.

-Hangi Günde kaç saat uyuyorsunuz?

Günde 5 saat uyuyorum.

İbadet etmeye vakit bulabilir misiniz?

Allah kabul etsin namazımı kılarım, kaçırdığım oluyordur.

AK Parti dışında hangi partide siyaset yapardınız?

Bu soruyu hiç düşünmedim. AK Parti zaten herkesin gönlünü, gözünü doyuran bir parti. Eğer illa bir yerde siyaset yapmak zorunda kalırsam Saadet Partisi’nde yapabilirim.

İnegöl spor mu Belediyespor mu?

İnegölspor mu Belediyespor mu denildiğinde ikisi de lazım. İkisinin de ayrı ayrı fonksiyonları var.

Son Sorum Olsun

-Bugüne kadar hep ilçe halkı sizden isteklerde bulundu. Sizin ilçe halkından bir isteğiniz var mı?

Biz sadece insanlardan kurala, kaideye, temizliğe, çevreye, huzura, güvenliğe dikkat etmelerini istiyoruz. Bir de yaşadığımız şehri sahiplenmelerini istiyorum. Başka hiçbir şey istemiyorum. İnsanlar İnegöllü olmaktan gurur duymalı. İnegöl insanları heyecanlandırmalı. İnegöllülerden başka bir isteğim yok. Yaşadığımız şehre sahip çıkalım.

 



  • BIST 100

    9645,02%-0,50
  • DOLAR

    32,56% 0,14
  • EURO

    34,89% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2433,75% 0,06
  • Ç. ALTIN

    4017,93% -1,36