Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Pakoğlu, şu ifadeleri kullandı: ?Mustafa Kemal Atatürk, ülkemizde gerçekleştirilen Cumhuriyet Devrimleri´nin gerçekleştirilmesi çalışmalarını, Medeni Kanun´nun kabul edilmesi ve Türk kadınına siyasî ve sosyal hakların verilmesi izledi. 3 Nisan 1930´da belediye seçimlerinde Mustafa Kemal Atatürk, ´Kadının en büyük görevi analıktır. İlk terbiye verilen yerin ana kucağı olduğu düşünülürse, bu görevin önemi tam olarak anlaşılır. Milletimiz güçlü bir millet olmağa azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı, kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir. Kadınlar toplum yaşamında erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır´ derken kadınların eşit haklara sahip olmasını sonuna kadar savunmuş ve yapmış olduğu devrimler arasında kadınlara çok önem vermiştir?
?Bütün bu düşüncelerden yola çıkacak olursak, kadınlar dünyamızı güzelleştiren annemiz, kardeşimiz, emekçimiz, eşimiz, hayat ortağımız, baş tacımız olmalıdır. Tarlalarda erkeklerle birlikte çalışan, el emeklerini satmak için kasabada, pazar yerinde çalışarak, sonra da kendi ihtiyaçlarını satın alan, köyüne dönen ve sonrada köyde kocalarına, kardeşlerine yardımcı olan kadınlardır. Birçok Avrupa ülkesinde bile kadınların oy kullanamadığı 5 Aralık 1934 yılında, büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, Türk Kadını seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir?
?Bizler Kadınlarımızı daha iyi yerlerde görebilmemiz ve şiddetin sona ermesi için mücadelemizi her zaman ve her yerde sürdüreceğiz. Bizler torba yasalarda değil, Anayasa´da adalet istiyoruz. 5 Aralık 1934 tarihinden bu yana Dünya Kadın Hakları Günü olarak kutlanan bu anlamlı gün dolayısı ile hayatın bütün yükünü beraber sırtladığımız, sergiledikleri başarılarla bize ilham veren kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı verilişinin 85. yıldönümünü kutluyor, İstiklal Savaşımızda kahramanca mücadele eden kadın kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyoruz?
