BİR GARİP HİKÂYE VE RÜYA
Piyangocu Recep sevdiği arkadaşına büyük bir borç takmıştır. Recep kul hakkından korktuğu için borcunu ödemek istemektedir. Fakat borç büyüktür ve alacaklısı ani bir şekilde vefat etmiştir. Aklına bir fikir gelir. Alacaklısının yeğenini arar ve bak benim amcana yüklü bir borcum vardı. Amcan vefat etti, bu nedenle borcumu sana ödeyeceğim der. Yeğen kabul eder. Recep yeğene bir piyango bileti verir ve bu bilete büyük ikramiye çıkacak, böylelikle amcana olan borcumu senin vasıtanla ödemiş olacağım der.
Gün gelir ve büyük ikramiyenin çekilişi yapılır. Yeğene gerçekten de büyük ikramiye çıkmıştır. Gider Ankara’dan parayı alır ve mutlu bir şekilde evine döner. Neyse akşam olur ve yeğen hayaller kurarak uykuya dalar.
Büyük ikramiyenin sahibi olan yeğen gece rüyasında yıllardır hayalini kurduğu Şahin marka bir araba satın alır. Ama aldığı araba kâbusu olur. Çünkü arabasıyla ilk turlayışında birine çarpar ve ölümüne sebep olur. Çarptığı adam ise herkes tarafından sevilen şahsiyetlerden biridir. Neyse yeğenin çarptığı adamı kalabalık bir cemaat toprağa verir. Akşam olur mezarlıkta ilginç bir olay yaşanır ki, mezarcı gördüklerine inanamaz. Yeğenin çarptığı adamın mezarından bir ışık gökyüzüne yükselmektedir. Sabah olur hemen ailesine haber verirler. Olay kulaktan kulağa tüm şehre yayılır. Akşam vakti tüm ahali mezarın başında toplanır. Işığı görmek için sabırsızlıkla beklemeye başlarlar. Hava karardığında gerçekten mezardan gökyüzüne bir ışık yükselir. Ahaliden bazıları bu Nur’ dur, mübarek bir insan olsa gerek, mezarı açalım, bunu başka yere defnedelim türbe yapalım derler. Başlarlar mezarı kazmaya, mezar açılır bir bakarlar, ne görsünler. Adam mezarında nasıl olduysa yüz üstü dönmüş. Sırtında arkadan çarptığı Şahin’in farı. Yani göğe yükselen Nur değil, Şahin’in farıdır… Hikâye ve Rüya böyle… Ne kadarda saçma değil mi?
Ama siz siz olun hikâye ve rüya deyip geçmeyin, her hikâyenin ve rüyanın kahramanları vardır ve gerçekleşme ihtimalleri yüksektir.
Ramazan Sokağına Dair…
Genç Gazete’deki köşe yazarı arkadaşım Taha Kerem, dünkü yazısının bir bölümünde Ramazan Sokağını ele almış ve geçtiğimiz yıllara göre ilginin arttığına dikkat çekmiş. Geçmiş Ramazanlarda çocuklarımın zoruyla birkaç kez gittiğim Ramazan sokağına bu yıl gitmek nasip olmadı. Ama bana Ramazan Sokağına ilişkin özellikle bu mübarek ayların ruhuna yakışmadığı, kendini bilmez gençler yüzünden ailelerin rahatça dolaşamadığı ve zaman zaman kavgaların yaşandığına dair şikâyetler geldi. Bu nedenle gelecek yıl Ramazan Sokağının farklı bir mekânda, kimsenin kimseye sürtünmeden yürüyebildiği geniş bir alanda yapılması, ya da iptal edilmesi temennisiyle…
