www.haberyorumgazetesi.com
www.haberyorumgazetesi.com

Cahiliyenin Daniskası

Cahiliyenin Daniskası

İlçe Müftüsü Kazım Güzel, Peygamberden önceki cahiliye dönemini kötüleyen insanların günümüzde içlerinde bulundukları cahiliyenin farkında olmadıklarını ve cahiliyenin daniskası olduklarını ifade etti.

Aile Hayatını İyileştirme Derneği tarafından ailelere yönelik düzenlenen eğitim seminerlerinin bu haftaki konuğu İlçe Müftüsü Kazım Güzel oldu. Güzel, ?Gençliğin Sorunları ve Özlenen Gençlik? konulu semineriyle ailelere önerilerde bulundu.

PROBLEMİ OLUŞTURAN SEBEPLERE EĞİLMELİYİZ

Programda konuşan İlçe Müftüsü Kazım Güzel, ?Kur´an ve sünnet ölçüsünde koyuna bakmak istedim. Din felsefesi, sosyolojisi, pedagojik formasyon açısından olaya baktım. Ardından da genel manada olaya toplumsal yönden sosyolojik dinamikler açısından yaşanan bir vaka olarak bakalım istedim. Bir türlü net karar veremediğim için 3 ana başlık etrafında konuşacağım. Üzerinde geniş geniş, teferruata durulacak bir konuyla ilgili konuşuyoruz. Konu, derinlemesine incelenmesi gerektiği kadar genişleyerek olaylara farklı pencerelerden bakılması gereken bir husus. Günümüz gençliğinin problemi dediğimizde aklımıza bir şey gelmeli. Günümüz insanının problemini konuşurken insanlığın problemini konuşmuş oluruz. Bugünün gençliğinin duygu, düşünce, irade, aklıyla, yapısıyla Hz. Adem´den bugüne insanlığın genel anlamda duygusu, düşüncesi çok da farklı değil. İnsanoğlu´nun öfke, gazap, şehvet, akıl kuvveti var. Bunlar Hz. Adem´den beri değişmiyor. Bunlar, gençlik döneminde insanın hayatındakien zirve noktasına gelir. Bu meselelere imtihanın en zirvede olduğu nokta olarak bakmalıyız. İçtimai bir hadisenin sebebi aslında başka bir içtimai hadisedir. Yani, sosyal bir problem varsa başka bir sosyal problemin sonucu ya da neticesidir. Toplumumuzdaki problemleri de bu sebep-sonuç ilişkisi içerisinde düşünmeliyiz. Aslında biz çoğu zaman problemlerin tam da çözümün ana noktası olduğunu göz ardı ederek olaylara bakıyoruz.Elimizde bir yara çıktığında doktora gittiğimizde doktor o yarayla ilgilenmez. Tahlili yapıp iç bünyede onu oluşturan sebepleri ortadan kaldırır. Anarşiden tutun gençliğin kötü alışkanlıklarına kadar her türlü problemin arkasında sebep-sonuç açısından problemin üzerine yoğunlaşıyoruz. Problemi oluşturan temel etkenin üzerinde duruyoruz. Tahlilini yapıp asıl sebebinin ne olduğu noktasında olaya bakmıyoruz. Memleketimiz 70 yıldır terörle uğraşıyor. Terörün aslında İslam kardeşliğinin ölçüsünü aşıp ulusalcılık hastalığına yakalanmamız sonucu olduğunu kabul etmeyişimizin memleketimize faturası çok büyük oldu. Kafatasçılık, kavmiyetçilik, kabilecilik, bölgecilik, aşiretçilik ne derseniz deyin? Olayın çok başka boyutlara taşınan yönleri var. Problemlerin üzerine yoğunlaşıyoruz, problemleri oluşturan etkenleri çoğu zaman inmiyoruz. Bu nedenle problemlerin çözümünü yapamıyoruz. Kur´an bize hemen bir esas getiriyor, problemi çözmenin yolu problemi oluşturan etkenleri ortadan kaldırmaktır.?

CAHİLİYENİN DANİSKASI

?Hz. Peygamber´in geldiği bir toplum var, buna cahiliye toplumu diyoruz. Cahiliye toplumuna bakarsanız terör diz boyu, anarşi almış başını gidiyor, katliam, sömürü, insan haklarının çiğnenmesi, kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi, haksızlık, hukuksuzluk, ahlaksızlık, iffetsizlik, arsızlık, zulüm, fitne, fesat nereye giderseniz her taraf perişan? Günümüz Müslümanının bile kafasında şöyle bir şey var; cahiliye deyince Peygamberimizden önceki dönem akla geliyor. Peygamberimizden önceye gittiğimizde şöyle perişandı, rüşvet, katliam vardı diye başlıyoruz anlatmaya. Halbuki anlattığımız şeylerin aynısı bugün Müslüman cemiyette de aşağı yukarı aynı. Daha bilimsel ve teknolojik imkânlarla yapılıyor ama bunu biz cahiliye görmüyoruz. Herhalde cahiliyenin daniskası bu olsa gerek. Bu bakış açısıdır ki Müslümanların dirilişini hayata hayat verişini, ben de varım deyişini, Peygamberin yetiştirdiği o asıl saadet ruhundaki insanı yetiştiremeyişini oluşturan sebep budur. Cahiliyenin bir zihniyet olduğunu, anlayış olduğunu, yaşam tarzı olduğunu gözden kaçırıyoruz. Bu cahiliyeyi de içinde çok rahat yaşadığımız halde çoğu zaman kanıksıyor, rahatsız da olmuyoruz. Peygamberden önceki dönemi anlatıp bir güzel kızdığımız cahiliyeyi lanetlerken kendi cahiliyemize hiç ses çıkarmıyoruz. Musa´nın Firavun´una düşman olduğumuz kadar kendi Firavunlarımızla mücadelemiz, kinimiz yok. Gençlik meselesine bakarken de, sosyal adalete bakarken de terör meselesine bakarken de eğitime bakarken de hayatın bütün boyutlarında böyle bakıyoruz. Kur´an´ın ortaya koyduğu bu temel esası örselememizden, gözden kaçırmamızdan dolayı Müslümanlar olarak problem çözme becerimiz çok zayıf.?

?GENÇLERE KARŞI SORUMLULUĞUMUZU YERİNE GETİREBİLİYOR MUYUZ??

?Peygamberimiz çocuklarınıza güzel davranın, iyilik ve ikramda bulunun, onları en güzel şekilde terbiye edin diyor. Burada da modernitenin bizi aldattığı bir nokta var. Tüm aileler vekâlet yoluyla bu işi çözmeye çalışıyor. Bu işi öğretmenler vasıtasıyla halletmeye çalışıyorlar. Anne-babalar eğitimde ne kadar sorun varsa öğretmenleri sorumlu tutarak işin içinden çıkıyor. Öğretmenler iyi veli arıyorlar, veliler de iyi öğretmen alıyorlar. İkisi de bir türlü bulamıyorlar. Çünkü herkes sorumluluğunu diğerine yıkıyor. Bu noktada Peygamberi ahlak, Kur´an´ın ortaya koyduğu esas ve yasa her Müslümanın bireysel sorumluluk, toplumsal mesuliyet anlayışıyla bu işe bakması gerekiyor. Gençlik meselesinin çözümünde eğitim konusuna bakmamızda da bu meseleyi çözmemiz, halletmemiz gerekiyor. Peygamber efendimizin hadisini ele alıyoruz; ?Her doğan İslam fıtratı üzerine doğar.´ Fıtrat-ı selime vardır doğuştan. O fıtrat-ı selimeyi takip eden daha sonraki müdahale var. O müdahale anne-babadan taraftır. Fıtrata müdahale ilk anne-babadan gelir. Ya pozitif ya negatif müdahale olur. Anne-babalar olarak çocuklarımızın fıtrat-ı selimesinin muhafaza edilip onun üzerine tevhidi, İslam´ı, ihsanı, takvayı, ihlası, kulluğu, sorumlulukbilincini, haram-helal duygusunu ne kadar verdiği noktasında kendisini muhasebe etme noktasında çok da üzerine düşeni yapabilmiş değil. Toplumdaki büyükler gençlere karşı görevlerini ne kadar yapabiliyorlar? Zamanımızda gençler büyüklere şöyle saygılıydı diye başlayan çok güzel ağıtlar yakıyoruz ama toplumdaki büyükler gençlere karşı görev ve sorumluluklarını ne kadar yerine getiriyor? Aile çocuğuna karşı, öğretmen ve okul öğrencisine karşı vazifesini hakkıyla yerine getirebildi mi? Gencin içinde yaşadığı çevre, Müslüman toplum gencin ne kadar Müslümanca yetişmesine katkı sağlıyor? Herkes kötü ortamda kötü çevreden şikâyet ediyor. Bu bir acziyet. Kötüler kötülükleriyle iyilere kötü bir ortam, kötü bir çevre oluştururken, iyiler neden kötülere iyi bir ortam ve çevre oluşturamadılar? Peygamberler geldikleri kötü ortamlara, çevrelere ağıt yakarak mı karşılık verdiler, iyi bir çevre oluşturarak mı?? ifadelerini kullandı.

Haber ve Fotoğraf: Onurhan BAYRAKTAR



  • BIST 100

    9669,35%1,52
  • DOLAR

    32,59% 0,35
  • EURO

    34,85% 0,37
  • GRAM ALTIN

    2490,11% 0,24
  • Ç. ALTIN

    4182,30% 0,25