www.haberyorumgazetesi.com
www.haberyorumgazetesi.com
https://www.hasaneroglu.com
www.haberyorumgazetesi.com

DÜNYADA SÖZ SAHİBİ OLACAĞIZ

DÜNYADA SÖZ SAHİBİ OLACAĞIZ

Saloni Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Özbek, Haber Yorum Gazetesi Genel Yayın yönetmeni Şerif Gürbaş’ın konuğu oldu.

Gazeteci Şerif Gürbaş’ın hazırlayıp sunduğu İnegöl’ün geleceğini konuşuyoruz programında İnegöl mobilya sektörüne ilişkin soruları yanıtlayan Saloni Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Özbek, sektörün geleceğinin umut verici olduğunu ve mobilyanın gelecekte İnegöl’ü dünyada söz sahibi yapacağını ifade etti.

Haluk Özbek’i tanıyabilirmiyiz?
DÜNYADA 200 NOKTAYA ÜRÜN SATIYORUZ

“Üniversite mühendisiyim ve makina mühendisiyim. Yaklaşık 21 yıldır mobilya sektöründeyim. Saloni mobilya olarak hem Türkiye’de hem de yurt dışında çeşitli ülkelerde üretimde ve perakende olarak faaliyet gösteriyoruz. Şuan Türkiye’de 30’a yakın kurumsal firma olarak 80-90’a yakın noktada ürünlerimizi satıyoruz.  Dünyada 40’ın üzerinde ülkede 200 noktada ürün satıyoruz. Ürünlerimizin büyük bir kısmını ihraç ediyoruz. Evliyim 4 çocuk babasıyım. 46 yaşındayım”. 


Haluk Özbek titiz, prensipli ve işinin delisi olarak biliniyor. Haluk Özbek güne nasıl başlıyor ve nasıl bitiriyor…
SIRRIMIZ İYİ EKİPLERLE ÇALIŞMAK

“Mobilya sektörü diğer mesleklerde ki gibi sadece makine ağırlıklı bir meslek, yada siz bir icat yaparsınız, bir formül geliştirirsiniz ve o formülle ömür boyu iş yapabilirsiniz. Mobilya mesleği böyle bir meslek değil. Mobilya mesleği içinde biliminde olduğu, endüstrinin de olduğu, sanatında olduğu, psikolojinin de olduğu, duygularında olduğu bir meslektir. Dolayısı ile sanat tarafını son zaman sanatı daha çok vurgulamaya çalışıyoruz. Kendi mobilyamızda sloganımızı mobilya sanatı olarak değiştirdik. Öncelikle bir işverenin, bir patronun öncelikle kendisini iyi yönetmesi lazım. Ekiplerini iyi yönetmesi lazım. Dolayısı ile neler yapmamız gerektiği konusunda bir işveren olarak, bir mobilya yatırımcısı olarak dediğimizde, dedik ki bu işin patronu öncelikle iyi düşüncelere sahip olmalı, zihnini iyi çalıştırmalı, mobilyacı iyi bir zihne sahip olmalı, ben onu sık sık yapmaya çalışıyorum. Mutlaka araştırmacı olmalıyım diye düşünüyorum. Mesleğimle ilgili sürekli bilgilerimi güncel ve taze tutmaya çalışıyorum. Ama en büyük sırrımız tabi, iyi ekipler ile çalışmak. İyi ekipler ile çalışmaya çalışıyorum. Evet gereken zamanlarda örneğin bir koleksiyon hazırlığı zamanında dönem dönem sabah 5 ile 5 buçukta kalktığım dönemler oluyor. Tabi bu sürekli olmuyor. Onun dışında günüme 8 buçuk, 9 gibi başlıyorum.” 


Mobilya sektörü ile tanışmanız ilk nasıl oldu?
MÜHENDİSLİĞİN MOBİLYA İLE İLİŞKİSİ VAR

“Kalabalık bir ailenin çocuğuyum. Daha üniversitedeyken bile İnegöl’de yapılacak en iyi iş mobilya mesleğidir. Dolayısı ile üniversitedeki zamanımda dahil ben gelecekte ailemle beraber mobilya mesleği yaparım diye düşünmüştüm. Önden planlı bir işti. Aksine benim mesleğimin makine mühendisliğinin mobilyacılık ile çok alakası var. Çünkü mesleğe girdiğimde en büyük sorununun, Türkiye’de üretilen mobilya sektöründeki en büyük sorunun ürünlerin sağlamlık ve kalite probleminin olduğunu gördük. Bu bir makine mühendisliği konusudur. Yani ürünün sağlam tasarımı, sağlam üretilmesi, ürünün iyi bir statüde olması, kullanılacak parçaların en doğru bir şekilde planlanarak kullanılması tam bir makine mühendisliği konusudur. “


Şuan sektörün önemli firmaları arasındasınız. Başarınızdaki sır nedir. Başarıya giden yolda size ışık olan, örnek aldığınız kişiler ve firmalar oldu mu?
SAĞLAM VE İYİ ÜRÜN YAPMAYA ÇALIŞIYORUM

“Bu mesleğin burada hayat bulmasını sağlayan İnegöl’ümüzün geçmiş atalarımıza çok teşekkür ediyoruz. Mobilya sektörü bir okosistem gerektiriyor. Mobilya mesleği tek başınıza istediğiniz kadar sermayeniz, aklınız, eğitiminiz gibi neyiniz olursa olsun bir ekositem gerektiren yani kümelendirme gerektiren bir meslek. Geçmişinin olması gereken bir meslektir. Yan sanayisi, iş gücü, müşterisi gibi faktörleri gerektiren bir meslek. Biz İnegöl’de öncelikle böyle bir ön kredi ile başlamış olduk. İnegöl’de mobilya sektöründe başlamak bize böyle avantajlar getirdi. Sizde doğru adımlar atarsanız, çok karmaşık ve zor bir meslek değil. Ben bütün meslektaşlarımızın iyi şeyler yapmasını istiyorum. Bu yüzden kendi youtube kanalımdan sırlarımızı bile paylaşarak bizim eksilerimiz İnegöl’ü, İnegöl’ün eksilerinin bizim mesleğimizi etkilemesini istemiyorum. Bir komşumuzun işinin bozulması, bir komşumuzun problemli bir ürün yapması bize zara verdiği gibi, iyi bir şey yapması, iyi marka oluşturması bize çok çok büyük faydalar sağlamaktadır. Dolayısı ile İnegöl ekosistemini çok çok önemsiyorum. Hatta buna katkıda koymamız gerektiğini bile düşünüyorum. Ama mutlaka bir sır söylemek gerekiyorsa, sağlam ve iyi ürün yapmaya çalışıyorum. Helal kazanç olması için çabalıyoruz. Müşterilerimize sevk ettiğimiz, sattığımız ürünlerin bedelinin hak edilmiş bir kazanç olmasına çalışıyoruz. Öbür taraftan mutlaka ekiplerimizi çok önemsiyoruz. Ben hayatımda her şeyi ekiplerime borçluyum. Üretim mühendisliğini çok önemsiyorum. Hatta İnegöllü hemşerilerimizin mutlaka bu konuyu çözmesi lazım. Şirkette 3 kişi dahi çalışsa, ufak bir üretim hane, küçük bir iskelet hane olsa dahi olsa mutlaka mühendis ekipler çalışmalıdır. Günümüzde biliyorsunuz üniversite bitirmiş genç kardeşimiz işsiz.  Siz şirketinize 10 işçi alarak 10 aileyi kurtarabilirsiniz. Fakat iyi mühendisler, iyi yönetim ekipleri yüzlerce işçi kardeşimize, emekçi kardeşimizin yaşayacağı sürdürülebilir ekmek kazanacağı sistemin kurulmasını sağlayabilir. Onun için hem üretim mühendisliğini hem de tasarım mühendisliğini çok önemsiyoruz. 20 yıldır İnegöl’de hiçbir komşumun ürününü taklit etmedim ve yapmadım. Şirket kararımız var bir yabacının bile taklidini yapmıyoruz. 


Akilli mobilyalar bir slogan mı, gerçekten farklı ürünler mi üretiyorsunuz?
YENİ SLOGAN ‘MOBİLYA SANATI’

“2006 yılından itibaren şirketimiz dünya mobilya sektörüne 3 tane mekanizma ile girdi. Koltuklarda kullanılmak üzere konfor ve yatak mekanizması olmak üzere. Tabi Ergun metali elimizden çıkarınca patentlerini de oraya devrettik. Fakat o dönemde bu mekanizmalar bu ürünler çok beğenildiği için ve bize has olduğu için, dünyada ilk kez biz geliştirdiğimiz için o mekanizmalar ile çok ürünler yaptık. Dolayısı ile o dönemde öyle bir slogan kullanmayı tercih ettik. Yaklaşık 10 yıl gibi bir süre kullanmış olduk ama son dönemde şirketimizde sanat tarafını öne plana çıkartmak yani kaliteli el işçiliğini, kaliteli ustalığını ön plana çıkardık. Çünkü dünyada rekabet etmenin en iyi yolu sadece teknoloji değil. Aynı zamanda kaliteli ustalıklar, sanat dediğimiz olay eğer biz sanat değeri katabilirsek bir ürüne bunun bedelinin sınırsız olduğunu düşünüyoruz. Dünyada bunun bir karşılığı olduğunu düşünüyoruz. Dünyada ki gelişmiş ülkelerin örneğin Çin’de de otomobil üretiliyor ama Çin’de bir Ferrari halen üretilmiyor. Ferrari çünkü bir sanat tarafı var. Bizde kendi şirketimizde bu kadar yoğun üreticinin olduğu yerde, artık teknolojiye de ulaşımın olduğu bir dünyada sanat tarafını önemsediğimiz için sanat tarafını ön planını ön plana çıkardık. Zaten gelecek dönemlerde de göreceksiniz. Saloni sanat ismi ile Kafkas danslarının olduğu, heykel, sanat, resim, müzik ve hat gibi sanat dallarının da olduğu bir şirket kurmayı düşünüyoruz. Bunu da ulusal çapta düşünüyoruz. Hem toplumumuza karşı görevimizi yerine getirmiş olacağız. Hem de mesleğimize bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Akıllı mobilyaların dolayısı ile nedeni o gün yapmış olduğumuz teknik olarak enteresan, farklı mekanizmalardı. 10 yıldan uzun bir süre kullandık bu sloganı. Artık mobilya sanatı sloganıyla devam edeceğiz inşallah. “


Mobilya sektörü için mobiliyum AVM projesi çok önemli bir çalışma oldu. Bu projenin hayata geçmesinde siz başroldeydiniz. Peki şuan geldiğimiz noktada AVM sizin arzuladığınız noktaya geldi mi, daha neler yapılabilir? 
BURANIN DÜNYAYA TANITILMASI LAZIM

“Öncelikle şunu söylemem gerekiyor evet Mobiliyum AVM’nin fikir babası olmayı Allah bana nasip etti. Ama bu projenin başlamasını, bu projeyi yapmalıyız Haluk, bu iyi bir fikir, bu iyi bir proje ilk arkamda duran, beni motive eden, beni bu işe sokan Şefik Akyol beydi. Evet, ben bu projeyi başından beri yönettim. A etabı bitinceye kadar, B etabının da kaba inşaatına kadar ben yönettim. Oradan ayrıldım kendi işime döndüm. Başka arkadaşlara devrettim. Bununla beraber arkamızdan gelen ilk yönetim kurulumuz gibi o gün ki meslektaşlarımızın da ilk desteği ile biz bu projeyi o denem yürütmüştük. İnegöllü meslektaşlarımızın inanması ile de çok hızlı yürüdük. O gün biz projeyi kurgularken 5 tane fonksiyonu ne olsun demiştik. Bunun ilki 365 gün fuar mantığı ile ihracat desteği yapabilecek, üreticilerimizin örnek şovromlarının olduğu bir alan oluşturmak. Yani ihracat yapabilecek 365 gün fuar alanı mantığıydı. Devamında proje işleri, toptan satışlar, perakende satışlar gibi fonksiyonlarla başladık. Sağ olsunlar benden sonraki arkadaşlar B etabının kaba inşaatını bitirerek oraya tekrar bir değer kattılar. Fakat biraz perakendenin öne çıktığını gördük. Oysa burası 600-700 milyon değeri olan bir yatırım ve Türkiye’nin en büyük fiziksel alanı olan binalarından bir tanesi. 180 tane üreticimizi temsil eden içeride müessesemiz var. 225 metrekarelik bir kapalı alanı var. Dolayısı ile bir dünyalının ev mobilyası adına aradığı hemen hemen her şey var. Dolayısı ile burayı perakende olarak düşünmek çok ucuz bir şey. Evet perakendeden faydalanmalıyız, ama perakende de 3.üncü, 4.üncü sırada bir iş olmalı. Buranın dünyaya tanıtılması lazım. Çünkü gelen misafirler ‘biz bu zamana kadar neden öğrenmedik mobiliyumu, ne kadar iyiymiş, ne kadar güzelmiş’ diyorlar.  Bundan 7-8 ay önce ticaret bakanımızın daveti ile bir sunum yapmıştım Almanya’daki şirketimizle ilgili hatta sağ olsunlar bakanımızda; ‘ya siz bu projeyi bitirdiniz mi?’ diye sormuştu. Hatta çok beğendiler ve takdir ettiler. İhracat anlamında iyi değerlendirmediğimizde, bugün İnegöl’ümüzün ihracata ihtiyacı var. İhracat için çok fazla gayret etmeliyiz. Hatırlarsınız fuar alanımız çok küçük kaldı. Temsili kabiliyeti zayıf, herkes maalesef giremiyor.” 


İnegöl’e yeni fuar alanı gereklimi? 
FUARLAR HEP OMALI

“İnegöl’ün mutlaka iyi bir yerel fuar alanına ihtiyacı var. Mobiliyum gibi 10 tane AVM’de olsa, İnegöl’ün bir fuar alanına ihtiyacı var. Şu gerekle bir fuar alanına ihtiyacı var. 
1: fuar dönemleri Türkiye’den ve dünyadan misafirlerin İnegöl’ü ziyaret etmesi için iyi bir neden ve iyi bir bahane.
2: İnegöl’ümüzün enerjisi genç yatırımlarından geliyor. Dolayısı ile benim de çok gözlemlediğim 150 civarında yaşları 25 ile 28 veya 35-40 yaşları arasında harika yatırımcılarımız var. Ben İnegöl’ün geleceğinin bu gençlerin inşa edeceğini düşünüyorum. Bu gençlerimizi biz daha çok desteklemeliyiz. Onlara hem bildiklerimiz aktarmalıyız. Hem elde ettiğimiz bütün fırsatlardan onları da haberdar etmeliyiz ve faydalanmalarını sağlamalıyız. Dolayısı ile bu gençlerimizin ilk sektöre tutunacağı alanlar; Adam mobiliyum’da yer tutamaz kiralayamaz ya da o fırsatı kaçırmış olabilir. İstanbul’da yer tutamaz ya da böyle bir imkana gücü yoktur ama bu gençlerimizin ilk fırsatı fuar alanı oluyor. Ben eskiden böyle düşünmezdim. Yani mobiliyum olunca fuar alanına gerek kalmayacak diye düşüyordum. Şimdi öyle düşünmüyorum. Şimdi aksine iyi bir yerel fuara İnegöl’ün her zaman ihtiyacı var. Hatta ben şahsi olarak katkı koymayı bile düşüyorum. Böyle bir proje olursa, ben katılmayı bile düşünüyorum. Olsun yeter ki motive edelim insanları. Bu gençlerin ilk girişimleri ile ilgili, ilk şirketlerinin yükünü, ürünlerini ilk tanıtmaları ile ilgili ana alan fuardır. Onun için İnegöl’ün iyi bir yerel fuara ihtiyacı var diye düşünüyorum.”


2 Fuar mı? Yoksa Tek fuar mı sizin görüşünüz nedir?

“İki fuarda olabilir ama maksimum iki olmalı, ben tek fuardan yanayım. İki fuarda dönem dönem görevini yerine getiriyor fakat, her zaman tek fuar daha değerli, daha doğrudur.” 


Mobilya halen İnegöl için 1 numaralı sektör, ancak yaşanan sıkıntılarda en çabuk ve çok etkilenen bir sektör. Kırılgan bir yapısı var, bunun sebebi nedir?
MOBİLYA SEKTÖRÜNÜN NİTELİĞİ ARTTIRILMALI

“Benim kendi tespitim şu lütfen yanlış anlaşılmasın. Türkiye ve İnegöl’de çok fazla üretici var. Müthiş bir girişimci ruhumuz var. Bu girişimci ruhunu, enerjisini bizim mutlaka dünyaya satmamız lazım. Yani ihracat değeri taşıyan firmalar olmalıyız. İhracat değeri taşımadığımız zaman, bir Karlılıkta zorun var. Çünkü ihracatta daha yüksek karlılık var. İhracatlar firmaları daha iyi geliştiriyor. Geleceğe daha iyi hazırlıyor. Yani gelişmemiş pazarlardan bahsetmiyorum ve burada da gelişmiş pazarları hedef almamız gerekiyor. Bir üretici üretimin yüzde 50’den fazlasını ihracata satıyor ise ve bu ihracatını da gelişmiş pazarlara yapıyor ise bu firmanın zarar etmesi mümkün değil. Çok büyük hatalar yapmazsa. Bununla beraber mutlaka şirketlerimizin dediğimiz gibi ben bunu çok önemsiyorum. Üretim mühendisi ve tasarım mühendisliğini firmalarımız çözmeliler. Değerli ürün üretirsek, değerli tasarımlar yaparsak, değerli hizmeti üretirsek biz bunu daha çok değerli satabiliriz. Değerli üretmenin tek yolu kaliteli üretim organizasyonunu beceremiyoruz. Yani kaliteli üretim organizasyonu için, kaliteli üretim etiklerini oluşturamıyoruz. Nitelikli eğitim eksiğimiz var. Hem üretim taraflarında hem de yönetim taraflarında eğitim eksiklerimiz var. Satış, pazarlama, sunum, imaj, ürün yönetimi, reklam yönetimi, üretim mühendislerinin yönetimi, tasarım mühendislerinin yönetimi gibi eksiklerimiz var. Dolayısı ile kusurlu ürün üretimi yaptığımız da müşteriyi kaybediyoruz. Bütün İnegöl’ün en büyük problemi nedir diye düşündüğümüzde kar problemi var. İnegöl’ün en büyük şanslı problemi nedir dediğimiz de ise mobilya sektörüdür deriz. Çünkü mobilya sektörünün katma değeri hiçbir sektörde yok. Yani bütün girdileri ithal dahi olsa yüzde 40 net Türk insanının emeğini ihraç etmiş olursunuz. Dolayısı ile İnegöl’ün bu yıl ki ihracat rakamlarını biliyoruz. 500 milyona yakın mobilya ihracatımız var. 1 Milyar 200 bin dolar toplam ihracatımız var. 950 milyon dolar dış ticaret fazlamız var. Türkiye’nin en iyisi. Toplam ihracatında ürettiği ihracat fazlası anlamında ki cari fazlası Türkiye’de ki bir numaralı şehir İnegöl’dür. Bunu sağlayan sektör mobilya sektörüdür.  Mobilya sektörünün niteliğini artırırsak hem İnegöl’ümüz, hem de Türkiye’miz daha mutlu olur diye düşünüyorum.”


İnegöl mobilyasının son çeyrekte olağanüstü büyümesindeki en önemli faktör nedir. Yerel dinamiklerin büyümedeki payı sizce ne kadar?
CİROLAR YÜKSEK AMA FİRMALAR KAR ETMİYOR

“Tabi ki yöneticilerimizin büyümemizde büyük bir etkisi var. Örneğin İnegöl Ticaret Sanayi Odası başkanımızın bir mobilyacı olması bizim için büyük bir şans. Keza eski başkanlarımızın da aynı şekilde etkisi çok. Bence son zamanda kurulmuş olan İMOS şuan Okan beyin başkanlığında iyi çalışıyor. Mobiliyum elinden gelen gayreti gösteriyor. Mobilyacılar odası yıllardır gayret ediyor çalışıyor. İnegöl’ümüzde ki birkaç STK’nın bu konuda duyarlılığı var. Sektörle ilgili mobilya ile ilgili. Dolayısı ile hep beraber büyük bir gayret var. Fakat demin dediğim eksikleri ile beraber var. Biz biraz daha üretim mühendisliği tarafını çözersek yani nitelikli ürün, nitelikli hizmeti çözersek ben eminim Türkiye’de ki, İnegöl’de ki mobilya sektörünün ürettiği ciro İnegöl’de ki mobilya sektörü 3 ile 4 milyar dolar seviyelerinde bir ciro üretiyor. Çok yüksek bir ciro ama bu ciro kar etmiyor. Karsızlık var ve kar edemediği için işletmeler sermaye olarak zayıf, kar edemediği için yeteri kadar devlete vergi veremiyor. Kar edemediğimiz için işletmelerimizde nitelikli personel, nitelikli fiziksel iyileştirmeler yapamıyoruz. Onun için bizim üreticilerimizin biraz daha nitelikli ürün üretip acilen karlı satış yapmaları gerekiyor. Her şeye rağmen mobilya sektörümüz ileriye gidiyor.” 


İnegöl sizce mobilyanın başkenti olabilmişmidir?
RAKAMLAR BAŞKENT İNEGÖL DİYOR

“Şuan rakamlar ortada bu yüzden kesinlikle diyebiliriz. Ben kendime ait firmama ait tabelaları bile değiştirdim. Türkiye’nin mobilya ihtiyacının yüzde 50’den fazlasını İnegöl üretiyor. Ve bugün yeni gelen firmalarımız ile birlikte şuanda çok iyi firmalarımız var. Genç gelen firmalarımız ile beraber Ben eminim Türkiye’de bu sektörü domine edecek, bizim İnegöl’ümüz inşallah ben öyle düşünüyorum.” 


Markalaşma konusunda İnegöl sizce zayıf mı?
MARKA OLMAK ZOR BİR SÜREÇ

“Biz bunun öneminin henüz pek farkında değiliz. Çünkü İnegöl’de hazırcılığın ekosistemi var. Yani o İnegöl mobilya hazinesini hep beraber kullanıyor ve sömürüyoruz. Tabi çok büyük katkı koyanlarda var. Ama hiç katlı koymadan sadece İnegöl’de mobilyacılık yaparak para kazanan, zengin olarak ilerleyen şirketler var. Dolayısı ile bu İnegöl hazinesini artık biz çok fazla rahatsız etmemeliyiz. Mobilya sektörüne katkı koymalıyız. İyi isim olmak, iyi marka olmak bunlardan bir tanesi. İyi bir marka olmak şu demek değil, yani televizyonlarda reklamlara çıkalım, çok şovrumlar açalım hayır kesinlikle bu demek değil. Benim kendi şirketimde 10 yıldır 10 takım ve üzeri takım üretiliyor ve bizde 10 yıldır pazarlama taksisi yok. Biz ucuza da ürün satmıyoruz ve bedava ürün vermiyoruz hiç kimseye ama 20. Yılımızdayız. İlk 10 yılda yapmış olduğumuz kaliteli yatırımları, üretim mühendisliği yatırımları, tasarım mühendisliği yatırımları bize rahat ticaret imkânı sağladı. İnşallah yılsonuna kadar 50’ye yakın tabelalı mağazamız olacak yurtdışında. Biz bayilik verelim diye de uğraşmıyoruz. Firmalar diyor ki, biz sizin ürününüzden memnunuz. Örneğin Çilek mobilya İnegöl’de örnek aldığımız ve el üstünde tutulması gereken bir markadır. Bu firma marka olmak için çok çok uğraşmıyor. Doğru şeyler yapıyor sadece ve doğru şeyler yaptığınız zaman marka oluyorsunuz zaten. Ben marka olacağım deyip de yola çıkılmıyor. Böyle bir şeye gerek yok zaten. Marka olmak zor bir süreç ama siz doğruları yaparsanız, bir bakmışsınız 10 yıl, 15 yıl, 20 yıl sonra Türkiye’de ve dünyada müşterileriniz sizi bir noktada konumlandırıyorlar. Bence marka olmak tamda bu. Bizim bunu sağlamamız lazım. Firmaların ömrü çok önemli çünkü bu 10 yıllar, 20 yıllar kolay oluşmuyor. Türkiye’de bir şirketin 20 yıla ulaşma oranı yüzde 2’lerde evet bu küçük bir oran ama firmalarımız doğru işler, doğru üretimler yaparsa, iyi hizmet verirse bence herkes çapında marka olur diye düşünüyorum. İyi hizmeti ve iyi üretimi ön plana almamız lazım. Bütün İnegöl’ün özellikle sektörün haritasını iyi çıkartıp buna göre hareket etmesi lazım. Biz şunu bilmiyoruz bir kere, İnegöl mobilyasının Türkiye’de ki memnuniyet oranı nedir? 100 binlerce ürün ve takım satılıyor bu memnuniyet oranı nedir. Eğer Türkiye çok memnun ise biz neden para kazanamıyoruz. İnegöl mobilya karlılığı makul oranlarda değil ve neden karsızlık problemi var. Bunu eğer ölçersek ve sorgularsak daha doğru üretiriz diye düşünüyorum. İnegöl ekosisteminin bence öncelikle marka olmaktan ziyade iyi yönetilmesi lazım. Hem üretim taraflarının, hem satış taraflarının diye düşünüyorum. “


Tüm dünyayı etkileyen korono virüsü sektörü ciddi etkileyecek gibi. Bu konuda önlem aldınız mı ön görüleriniz neler?
ÜLKEMİZ SÜRECİ İYİ YÖNETİYOR

“Ben 46 yaşındayım ve küresel anlamda böyle bir şey ile ilk kez karşılaşıyorum. Fakat önümüzde Çin gibi yaşanmış bir örnek var. İlk Çin’de çıktı bu rahatsızlık ama Çin bugün bu rahatsızlığı kontrol altına aldı. İyi izole etti bence bu krizi bizim sağlık bakanımızda çok iyi yönetiyor. Ülkemiz ben ce bu sıkıntıyı iyi yönetiyor. Devletimizin bu konuda ki direktiflerini doğru şekilde uyarsak ve söylenenlere liyakat edersek en az hasarla ve kayıpla bu krizi, sıkıntıyı atlatırız diye düşünüyorum. Hatta bunun içine iki haftalık sokağa çıkma yasağı dahil edilebilir diye düşünüyorum. Bunu da normal karşılamalıyız ve gerçek hastaların ortaya çıkarak tedavi görmesini sağlamalıyız. Çinli ve İtalyanlı meslektaşlarımıza da üzülüyorum. Bu problem bize şunu gösterdi. Dünyada yaşayan bütün canlıların bir birlerine ne kadar bağlı olduğunu Çin’in bir köyündeki bir vatandaşın nefesinin İtalya’nın, Amerika’nın bilmem ne kentindeki üst düzey bir yönetici veya bir siyasetçinin nefesine karıştığını çünkü bu nefesle bulaşan bir hastalık. Nefesten çıkan bir mikrobun ikinci bir kişinin vücuduna girmesi ile bulaşan bir rahatsızlık. İnegöl mobilya sektörünün en kısa sürede bunu da atlatacağını düşünüyorum. Mutlaka sıkıntı olacaktır ama en az hasarla atlatacağımızı düşünüyorum. Çin’de ki ve İtalya’da ki mobilya ticaretlerinin bir kısmı aslında Türkiye’ye doğru akmaya başlamış bulunuyor. Tabi bu hakkaniyetli bir rekabet değil. İtalya’da ki siparişlerin, Çin’de ki siparişlerin bu yolla bize gelmesini ben şahsen istemezdim. Bizim elimizde olmayan nedenler ile biz bir iş fazlalığı yaşamaya başlamıştık aslında. Türkiye bu işi doğru bir şekilde izole ederse sadece mobilya değil, diğer bütün sektörler bundan şanslı çıkar diye düşünüyorum” 


Korona virüsü küresel bir kriz olarak büyümeye devam ediyor. Bu kriz tüm ülkelerin başta ekonomilerini ciddi şekilde etkilemeye başladı. Bu konuda iş adamı olarak genel anlamda devletten beklentileriniz neler bu süreç Türkiye açısından nelere gebe…

ÇARKLAR KISA SÜRELİĞİNE DURABİLİR
“Bu tür konular sıkça olarak tartışılıyor. Bizim Ülkemiz bu konularda çok müşfik davranan bir ülkedir. Ben eminim bu konuda irade ve siyaset otoritesi gerekli tedbirler alacaktır. Tabi ki şuanda vergi borcu ödemesi, piyasa borçları, banka borçları, kredileri mutlaka vardır. Onlara bu konuda mutlaka yardımcı olmak gerekir. Burada ki işin özü şu olması gerekmektedir, Ben eminim devletimizde zaten böyle bakıyordur. Müesseseler mola verebilir, ara verebilir, tatil verebilir, çarklar kısa süreliğine durabilir ama kalıcı durmamalıdır. Yani şirketlerimizi kaybetmemeliyiz, üreticilerimizi kaybetmemeliyiz. Her üreticinin kaybetmesi Allah korusun yüzlerce çalışanımızın, ailelerimizin mağdur olması ve işsizlik problemine yenilerinin ilave olması demektir. Ben eminim şirketlerimizin neye ihtiyacı varsa bununla ilgili ticari kaybı da olabilir. Bununla ilgili raporlar hazırlanarak devreye girecektir diye düşünüyorum.”


30 Yıl sonra İnegöl’ün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
DÜNYADA SÖZ SAHİBİ OLACAĞIZ

“Biz Türkler olarak çok uzun vadeli olarak plan yapan bir millet değiliz. Keşke yapabilsek, yapmalıyız da diye düşünüyorum. İnegöl gerçekten bereketli bir şehir fakat bereketinin yanında maalesef dönen dönem şehrimiz küçük bir köy gibi davranıyor. Örneğin maalesef çok fazla dedikodunun üretilebildiği bir şehir. Ben 30-40 yıl sonrasında bugün ki bu kolay yıpratılmaların, kolay insan harcamaların, kolay dedikoduların olmayacağını veya daha az olacağını düşünüyorum İnegöl için. İnegöl Türkiye ortalamasının üzerinde bir zenginlik üretiyor ve bu arttırarak devam ettiriyor. Az önce belirttiğim gibi 150 civarında ki genç işadamlarımızın harika yatırımlar ve markalar oluşturacağını düşünüyorum. İnegöl mobilya sektörünün sadece Türkiye’de değil, dünyada daha çok söz sahibi olacağını bence örneğin 40 yıl sonra dünyanın gelişmiş ülkelerinde yüzlerce İnegöl markalarının olacağını düşünüyorum. Mobilyanın daha da öne çıkacağını düşünüyorum. Burada tabi bize de düşen çok büyük bir yük var. Sürekli işsizlikten şikâyet ediyoruz. Örneğin işçi bulamıyoruz, usta bulamıyoruz da diyoruz ama biz ne veriyoruz çalışanlarımıza, biz ne kadar ücret veriyoruz. Biz kendimiz zenginleşirken, çalışanlarımızla biz bunu ne kadar paylaşıyoruz. Bizim bunu da tartışmamız lazım. Çalışanlarımız bu kadar değerli işler yaparken, onları asgari ücrete mahkum edip öbür taraftan 700-800 dolarlara ürün satarsak tabi ki çalışan bulamayız. Verelim bizler daha yüksek ücretler 4000- 5000 bandında ücretler verelim bakın o zaman nasıl işçi buluyoruz. Türkiye’nin her tarafından çalışmak için insan gelir o zaman İnegöl’e çalışmak için. Diğer sektörler bu paraları veremeyebilirler. Mobilya sektörü çok kolay çalışanına bu paraları verebilirler. Tabi sadece iş verenler yetmiyor bu konuda, buna STK’lar ve devletimizin de dahil olması gerekiyor. Şöyle bir tespit yaptım; Bir takım ürünü 100 dolar daha değerli sattığınız zaman çok rahatlıkla çalışanınıza 1000 Türk Lirası ve üzerinde ücret artışı yapabiliyoruz. Çünkü o zaman daha iyi vergi verebiliriz. Karsız bir firma devletin üzerine yüktür ama şirket daha karlı bir hale gelirse ki işte orada işveren devreye girmelidir. Biz ürünümüzü daha kaliteli ve daha iyi bir hizmet haline getirmeliyiz. Evet çok güzel dev fabrikalarımız ile olabilir ama sadece bunu düşünmemeliyiz. İyi firma veya iyi isim yapmanın da peşinde olmamalıyız. O zaman ürün hak ettiği değer ile satılır. Avrupa kıtasının, mobilya üreticilerinin yarı fiyatına ürün satsak ki şuanda Avrupa’da ki mobilya üreticilerinin neredeyse hemen hemen benzer malzemeyi kullanıyoruz. İşçiliklerde, sanat tarafında, tasarım tarafında ve mühendislik tarafında eksikliklerimiz var. Malzemeler neredeyse hemen hemen aynı malzemeyi kullanıyoruz. Bu malzemeyi doğru şekilde şekillendirip müşteriye sunarsak daha büyük karlılıklar olur. Bununla beraber çalışan problemi de çözülür. O zaman 30- 40 yıl sonra İnegöl’de 4-5 milyar dolar ihracat yapan bir mobilya sektörü de olabilir.”


Gençlere mobilya sektörünü Tavsiye eder misiniz?
GENÇLERE MOBİLYA SEKTÖRÜNÜ TAVSİYE EDERİM

“Kesinlikle tavsiye ederim, yüzde yüz tavsiye ederim. Şu sebeple tavsiye ederim, Türkiye’nin hangi şehri var dünyanın 120 ülkesinden misafiri geldiği. Bakın dünyanın 120 ile 150 ülkeden İnegöl’e misafir geliyor. İnegöl’de küçücük bir atölye doğru bir ürün yaptığında bu 120 ülkeden gelen misafirlerin karşısına bu ürünü çıkartabiliyor. Dolayısı ile firması için bir kaynak ve bir pazarlama elde edebiliyor. İnegöl böyle bir şehir dolayısı ile ben gençlerimize bu sektörü tavsiye ederim, ama mutlaka 5 ile 10 yıl arasında bu meslekte bir ön tecrübe her hangi bir ticaret alanında çalışmalarını tavsiye ederim." 



  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,34% 0,29
  • EURO

    35,09% -0,01
  • GRAM ALTIN

    2308,86% 1,39
  • Ç. ALTIN

    3843,45% -0,29