www.haberyorumgazetesi.com
www.haberyorumgazetesi.com

Emanetin Emini Olmamız Gerekiyor

Emanetin Emini Olmamız Gerekiyor

İlçe Müftüsü Kazım Güzel, Ümmet-i Muhammed´in perişan bir vaziyette güvenden uzakta olduğunu belirterek; ?Güvenliğe tekrar ulaşmanın yolu; emanetin emini olma vasfını yeniden fert, aile, cemiyet, millet, devlet, ümmet inancını kazanmaktan geçiyor.

İlçe Müftülüğü tarafından önceki akşam Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle Sani Konukoğlu Konferans Salonu´nda ?Hz. Peygamber ve Güven Toplumu´ konulu konferans düzenlendi.Konferansa Belediye Başkan Vekili Turgay Yel, İl Müftüsü İzani Turan, ilçe vaizleri, din görevlileri ile vatandaşlar katılım gösterdiler.

ÜMMET-İ MUHAMMED´İN EVLATLARI PERİŞAN DURUMDA

Kuran-ı Kerim tilavetiyle başlayan konferanstakonuşan İlçe Müftüsü Kazım Güzel, ?Peygamberi anlama ve onunla hayatımızı anlamlandırma, onun getirdiği Kur´an ve sünnet emanetini tanıyıp hayatımızı ona göre sürdürme adına, 1989 yılından beri kutlanan Kutlu Doğum programlarımız vesilesi ile Allah Resulü ve O´nun getirdiği değerler her zaman, her kesime ulaşma fırsatı buldu. 2011 yılından beri Kutlu Doğum programları bir tema üzerinde gerçekleştiriliyor. Bu yılki konumuz ?Hz. Peygamber ve Güven Toplumu´. Allah, dağlara taşlara, yere göğe arz edip, onların sakındığı emaneti insana sunmuş, insanoğlu bu emanete talip olmuştur. Bu emanete sahip olan insan, bu emanetin emini olursa, bunun adı mümin olmuş. Bu emanete hıyanet ederse kâfir olmuş. Allah bu emanete emin olanlardan eylesin. Allah´ın Cibril-i Emin´e verdiği; Cibril-i Emin vasfını, onun davasını tebliğ eden HâtemulEmbiya´ya, hem kendisi hem de insanlığa verdirmiş Muhammed-ül Emin olarak onu tanıtmış ve tanınmasına vesile olacak bir kalitede yaratmış. Mümin nefsinden, hevesinden, gururundan, şehvetinden, kininden, Allah´ın gönderdiği vahiy ile emin olmuş.  Mümin, dünya ve ahirete dair bütün endişelerini, Allah´ın gönderdiği vahiye güvenip, sırtını O´na dayadığında, O´na tevekkül ettiğinde dünya ve ahiret güveni içerisinde olur. Mümin, Allah´ın emir ve yasakları çerçevesinde yaşadığında, tüm mahlûkatın kendisinden emin olduğu bir kemalata ulaşır. Ve Efendimizin ifadesi ile; ´Bütün varlıkların kendisinden emin olduğu kimsedir müminin tarifi.´ Can güvenliği, nesil güvenliği, akıl emniyeti, mal güvenliği, din emniyetini, Peygamberler silsilesi yeryüzünde hem sağ olma mücadelesi vermiş hem de onun hâkimiyeti için ömür tüketmişlerdir. Peygamberlerin sürdürdüğü bu davayı, onun temsilcileri olan Ümmet-i Muhammed bugün temsil etmekte ve sürdürmektedir. Gel gör ki, o davanın temsilcileri olan Ümmet-i Muhammed evlatlarıyla perişan durumdalar. Güvenlikten uzak bir durumdalar. Güvenliğe tekrar ulaşmanın yolu; emanetin emini olma vasfını yeniden fert, aile, cemiyet, millet, devlet, ümmet inancını kazanmaktan geçiyor. O zaman bu vasfımızı kazanma adına sorumluluklarımızı hatırlama, bu Kutlu Doğum programlarını bir fırsat bilmek arzusu ve temennisi ile programımıza katılan herkese teşekkür ederim? dedi.

KÂİNAT, İNSANOĞLUNA EMANETTİR

Allah´ın insanoğlunu yeryüzünün halifesi olarak halk ettiğini belirten Bursa İl Müftüsü İzani Turan ise, ?O halk ediliş esnasında meleklerin bir sözü vardır; ?Ya Rabbi biz seni hakkıyla tespih ediyoruz. Bir eksiğimiz yok. Yeryüzünde kan dökecek insanı mı yaratacaksın?´. Allah´ımız; ?Sizin bilmediklerinizi ben biliyorum. Bu alan sit alanıdır. Bu alan benim alanımdır. Benim bildiklerimi siz bilmiyorsunuz.´ İşte Allah C.C. bir başka Ayet-i Kerime´de insanın tarifini yaparken, insanın misyonunu anlatırken; ?İnsan yeryüzünü inşa etmekle görevli´. Yani kısaca kainat, insanoğluna emanettir. İşte konumuzda zaten emanet, emniyet, emin, mümin, iman çerçevesi içerisinde sürüp gidecek, inşallah vakti saati geldiğinde de geçip gideceğiz? diye konuştu.

YERYÜZÜNÜ İMAR ETMEMİZ GEREKİYOR

Adalet, güvenlik, emniyet, emin olmak, merhamet, şefkat ve buna benzer kavramların dinimizin temel taşlarını oluşturduğunu ifade eden İzani Turan, ?İman diyoruz, mümin diyoruz. Hâlbuki biz, görülmeyen, gözlerimizin görmediğine teslim oluyoruz ve bir şeye itimat ediyoruz, yöneliyoruz. O da kendi yaratılışımıza bakıyoruz, kâinata bakıyoruz... Bazen kâinat kitabını okurken, bazen de Rabbimizin kitabını okurken, kâinatın yaratıcısının var olduğuna iman ediyoruz. Yani bu kâinatı yaratan bir Allah var. Sahipsiz olamaz. Nasıl ki biz sahipsiz değil isek, nasıl ki bağlar, bahçeler sahipsiz değil ise. Biz gayb olan yani gözümüzle görmediğimize, Rabbimize itimat ederek iman ediyoruz ve imanla güven duyuyoruz. Herhangi bir olay karşısında besmele çekiyoruz. Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah´a sığınırım. Tıpkı çocuklar gibi, bir şeyden korkar, ya annesinin yanına varır yahut da babasının yanına varır. Niye? Çünkü onlar koruyacaktır. İşte yeryüzünü bize emanet olarak veren Allah´ımız, aynı zamanda bizi güvenilir bulduğu için yeryüzünü bize emanet etti. Ancak bu kâinata karşı biz hakikaten çok güvenli davranmıyoruz. Bir Ayeti Kerime´de Rabbimiz; ´Yeryüzünü, semavatı, denizleri insanoğlu kendi elleri ile bozdu, yaşanır olmaktan çıkardı´ buyuruyor. Biz yeryüzünü imar etmemiz gerekirken, yeryüzünü bozuyoruz. Denizler istifade edilmez bir noktaya geldi. Teneffüs etmiş olduğumuz hava kirlenmeye başladı. Dolayısıyla kainata çok emin olduğumuz söylenemez? açıklamalarında bulundu.

Haber ve Fotoğraf: Onurhan BAYRAKTAR



  • BIST 100

    9915,62%2,05
  • DOLAR

    32,50% 0,29
  • EURO

    34,79% 0,33
  • GRAM ALTIN

    2443,62% 0,22
  • Ç. ALTIN

    3980,20% 0,00