FİRAVUN MANTIĞINDAN ÇOK ÇEKTİK

AHİD tarafından geçtiğimiz cumartesi akşamı Anadolu İmam Hatip Lisesi Konferans Salonu’ndaatH ‘Toplumsal Barış’ adlı konferans düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak katılan Abdullah Büyük ‘İslam kardeşliği ve toplumsal barış’ konularında katılımcıları bilgilendirdi. Sinevizyon gösterisiyle başlayan konferansa İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş, İnegöl İlçe Müftüsü Bayram Canbey, Saadet Partisi Yönetim Kurulu Üyeleri, İlim Yayma Derneği Başkanı Mustafa Özrazgat da katıldı.

MANEVİ VE AHLAKİ KONULARDAKİ HİZMETLERİMİZ SÜRECEK  

Programın açılış konuşmasını yapan Aile Hayatını İyileştirme Derneği Başkanı Naci Köseoğlu, “Hocamız 1999 yılında ailelerdeki bu yangını fark edip ilk önce Konya’da aile mektebi çalışmalarını başlatmış ve 2001 yılında bu aile mektebi hizmetlerinin Türkiye’ye açılımını yaparak değişik illerde aile yapısının korunmasına vesile olmuştur. İnegöl’de de 2007 yılında AHİD’i kurup aile mektebi seminerlerini 4 yıldır aralıksız olarak sizlerin de desteğiyle devam etmektedir. Özellikle anne babaların eğitimi, ailede iletişim, çocuk eğitimi gibi manevi ve ahlaki konularda aile yapısını sağlamlaştırabilmek için akademisyenler, uzmanlar, ilahiyatçılar ve eğitimcilerden oluşan bir ekip ile bu hizmeti devam ettireceğiz. Belediye Başkanımızın da desteği ile geçen yıl evlilik okulunu gerçekleştirdik ve ileriki yıllarda da devam ettirmeyi umuyoruz. Eğitici ve yazarlardan oluşan konferanslarla halkımıza hizmet vermeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

FİİLEN KÜS DEĞİLİZ AMA HÜKMEN KÜSÜZ

Abdullah Büyük Hocaefendi, tüm katılımcılara gösterdikleri ilgiden dolayı teşekkürlerini sunarak başladığı konuşmasında, “Toplumsal barış diyince akla ‘biz küs müyüz?’ sorusu gelir. Biz fiilen küs değiliz ama hükmen küsüz. Yardımlaşma, paylaşma gibi güzel durumlar pek yaşanmıyor. Aramızdaki küslükleri bu akşam bitirmeye çalışacağız. Hayatımıza bir mikrop gibi, bir virüs gibi girmiş ama farkında olamadığımız milyonlarca kötülükler toplumumuza, bir Peygamber toplumunun bünyesine tesir etmiştir. Bugün 2013 yılında yeryüzünde yaşayan bizler sevgili Peygamber efendimizin bin 500 sene sonrasının talebeleri, kardeşleri ve ümmetiyiz. Hatalarımızla, günahlarımızla, yanlış ve doğrularımızla da olsa bu gerçeği hiç kimse değiştiremez.  Bu 3 güzel vasfımızı ölçü alarak bir demet gibi sizlerin gönüllerine tutacağız” dedi.

MÜSLÜMANLAR, FİRAVUN MANTIĞINDAN ÇOK ÇEKTİ

Abdullah Büyük, hala yaşamakta olan firavun mantığından Müslüman halkı çok çektiğini belirterek, “Firavun mantığı; Müslümanları camide namaz kılarken, oruç tutarken görüp sosyal hayattan, siyasi hayattan, ekonomik hayattan dışlama mantığıdır. Bu mantık firavunun yaşamış olduğu dönemden günümüze kadar devam etmiştir. Firavun öldü fakat fikirleri kıta kıta dolaşıyor. Firavun mantığı İslam âlemini derinden koparmaya yetti ve arttı bile. Onlara göre biz çağ dışı insanlarız. Daha sonra ırkların üstünlüğü meselesi çıktı. Bunun sonucunda insanlar kasap gibi doğrandı” ifadelerini kullandı.

‘SİZİN NE KADAR GÜZEL BİR DİNİNİZ VAR’

Yaşamış olduğu anılardan da bahseden Büyük, “Bir gün İstanbul’da havaalanında uçağımı beklerken yanıma bir kız geldi. Lavaboya gideceğini söyleyerek bana bir sepet emanet etti. Geri geldiğinde sepette ne olduğunu sordum ve ‘kedi’ cevabını aldım. Ben bu kıza bir hadis söyleyemezdim, ona nasihatte de bulunamazdım çünkü az vaktim vardı. Ona Peygamber efendimizin en çok sevdiği hayvanlardan birinin kedi olduğunu söyledim. ‘Bir kadın kediyi odaya hapsetmiş ve bu nedenle kedi açlıktan ölmüş. Bu yüzden de kadın cehennemlik oldu diyor Peygamber efendimizin’ diyerek o kızın frekansına uygun olan girişi yaptım. Konu başlığı kedidir. Kedi bir fırsattı benim için. En son anons yapılırken kız bana ‘sizin ne kadar güzel bir dininiz var’ dedi. Peygamberimizi devreye koyarak, sünnetini devreye koyarak, hadisi şerifini devreye koyarak bir mesaj veriyorum. İslam dışı olan bir kızcağız ‘sizin ne kadar güzel bir dininiz var’ diyor. Çok basit gibi algılamış olduğunuz bu örnek aslında çok büyük mana taşır” dedi.

İNSANLARA TARİKATÇI DAMGASI VURUYORLAR

Bugüne kadar Müslümanların üzerinde birçok oyun oynandığını söyleyen Büyük, ”ci ve–cu ekleri ile birbirlerimizden uzaklaştırıldık. Keşke ağzımız kurusaydı da nurcu demeseydik yerine Said Nursi efendinin talebeleri deseydik ve bunun gibi birçok örnek var. Tarikatçı damgaları vuruldu. Tarikatçı kelimesi de binlerce lise talebesinin aklına bir hortlak gibi sokuldu. Bir insanın gönül faaliyeti küçük bir tarikatçı kelimesi ile kalplerimizde kurban edilemezdi” dedi.

DAYAK ATMAYI BİZLERE YEŞİLÇAM ÖĞRETTİ

Abdullah Büyük, kadına şiddet olaylarının henüz yeni yeni gündeme çıktığını belirterek,”Bize Yeşilçam filmlerinden dayak atmayı öğrettiler. Romantik aşk demiş oldukları Halit Ziya Uşaklıgil’in Aşkı Memnu kitabındaki kayınvalide ile damat arasında geçen romantik aşkı yüzde 99’u Müslüman olan halkımıza haberi olmadan vermeye çalıştılar” dedi..

İSLAM İLE İNSAN ARASINA GİREN ENGELLERİ CİHAD KALDIRIR

İnsanların birbirlerinin farkına varmak zorunda olduğumuzu belirten Büyük, “Eğer inanmış olduğun Müslüman kardeşinizin, cebinizde taşımış olduğunuz tükenmez kaleminiz kadar değeri yoksa ona diyebilecek bir şey yoktur. Osmanlı 500 sene boyunca dünyaya hükmetmiştir. Ama 3 önemli konu üzerinde durmuştur. Birinci olarak medresesi vardır, ikincisi tekkesi vardır ve son olarak kışlası vardır. Medresede toplumu ilim ve bilimle eğitmiştir. Tekkeler kurarak toplumun manevi boşluğunu doldurmuştur. Ve üçüncüsü kışla. Kışla cihaddır. Cihad ruhu ile yaşayan insan münafık olmaz. Gel gör ki bizi öyle tariflerle yönetmişlerdir ki gece gündüz cihad ile yatmış kalkmış bir toplum cihad kelimesinden korkmaya başlamıştır. Oysaki İslam ile insan arasına giren engelleri cihad kaldırır” açıklamalarında bulundu.