"KAYNAK VAR TAKSİMAT BOZUK"

 

Saadet Partisi Bursa Milletvekili Adayları İsmail Özdemir ve Özgür Öztürk, beraberlerindeki SP İlçe Başkanı Ertan Sütçü ve yönetim kurulu üyeleri ile birlikte İnegöl Manavları Kültür ve Dayanışma Derneği'ni ziyarete ederek istişarelerde bulundular.

İTTİFAK GÜZEL BİR ŞEY

Ziyaret esnasında bir konuşma yapan İnegöl Manavları Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Erdoğan Kızmaz, İlçemizdeki gerek siyasi partilerimiz gerek sivil toplum kuruluşlarımız çeşitli sebeplerle bir araya geliyoruz. Bu dönem dönem sizlerin değişik ortamlardaki ziyaretleriniz oluyor, bizler ziyaretlerde bulunuyoruz, seçimler bu işlere vesile oluyor. Böylece birbirimizle istişarelerde bulunuyoruz. Beraber yaşadığımız bir kent var ve bu kentin daha iyi yönetilebilmesi, ülkemizin daha iyi yönetilebilmesi adına karşılıklı görüş alışverişinde bulunuyoruz. 7 Haziran seçimlerinde çalışmanızın karşılığını almanızı temenni ediyorum. Bir ittifak yapıldı, bunlar güzel şeyler. İnşallah Mevla'm sizleri yolunuzda başarılı kılar, ülkemize güzel hizmetler yapmayı nasip eder. Hoş geldiniz, teşekkür ederim” dedi.

 

HALKIN GERÇEK GÜNDEMİ BEYANNAMEYE NAKIŞ NAKIŞ İŞLENDİ

Kendisini tanıtarak konuşmasına başlayan Saadet Partisi Bursa Milletvekili Adayı Özgür Öztürk, Saadet Partisi halkın gerçek gündemini takip ve tespit etmiştir. Bu manada yapması gereken her şeyi seçim beyannamesine nakış nakış işlemiştir. Bu manada sizlerden de seçim beyannamesinde ifade ettiğimiz hususlara sahip çıkmanızı istiyorum. 7 Haziran'da siyasi kargaşalardan, sorunlardan, kavgalardan, ekonomik sıkıntıdan kurtulmak için bir fırsat var. Bu fırsatı değerlendirmenizi rica ediyorum. BBP ile yaptığımız ittifak sonucunda baraj sorunumuz da kalmadı. Bu manada desteğiniz ne kadar kuvvetli olursa biz de o kadar güçlü gireceğiz” şeklinde konuştu.

 

BU İSTİKRARIN SÜRMESİ MİLLETE KÖTÜLÜK OLUR

1 Eylül'den beri seçim çalışmalarını başlattıklarını belirten Saadet Partisi Bursa Milletvekili Adayı İsmail Özdemir ise, Bursa'nın her yerini gezdik. Bu düzen bozuk bir düzen, her geçen gün zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapıyor. Aradaki farkı sürekli açıyor. Bir tarafta küçük bir mutlu azınlık, diğer tarafta toplumun büyük kesimi kredi alarak, mal satarak hayatını sürdürmeye çalışıyor. Bu fakirlikten, yoksulluktan, yokluktan değil, Allah'ın ülkemize bol bol verdiği nimetleri yanlış taksim eden ekonomi yönetimi yüzünden insanların büyük bir kısmı sıkıntı çekiyor. Şimdi istikrar sürdün diyorlar. Çiftçi batıyor, köylü batıyor, esnaf dükkanını işletiyor ve zarar ediyor, işçi çalışıyor aldığı para kendisine yetmiyor bankaya koşuyor, çiftçi-köylü ürününü satıyor parası yetmeyince bankaya koşuyor. Sanayici aynı şekilde, memur aynı şekilde… Bu bankaları zengin ediyor. Böyle istikrar olmaz. Bankalar zengin olmaya devam ediyor, halkın büyük kısmı batıyor. Böyle istikrar sürsün demek milletimize kötülük yapmaktır” diye konuştu.

KAYNAK VAR AMA TAKSİMAT YANLIŞ

Türkiye'de açlık sınırının bin 450 TL olduğunu fakat asgari ücretin 950 TL olduğunu belirten Özdemir, Devletin açıkladığı yoksulluk sınırı 3 bin 950 TL iken asgari ücret 950 TL. Biz yoksulluk oranını düşürdük deniyor. Bu mümkün değil çünkü devletin kendi açıkladığı rakamlarla bu yalanlanmış oluyor. Asgari ücret mutlaka yoksulluk sınırına çekilecek. Bu mümkün değil. Mümkün değilmiş gibi gösteriliyor ama mümkün, sadece taksimat bozuk. 2008 yılında 10 bin dolar kişi başına düşen milli gelir açıklandı. 5 kişilik bir ailenin evine senede 50 bin dolar para girmesi lazım. Kimin evine giriyor? Türkiye'de 200-300 bin ailenin evine giriyor. Bu, uygulanmakta olan ekonomik modelden kaynaklanıyor. Şuanda uygulanmakta olan ekonomik model enflasyon odaklıdır. Milletin gözünün içine baka baka; enflasyon düşerse ekonomi sağlıklı olacak diyorlar. Düşmesi için de memura, işçiye, emekliye zam vermeyeceğiz, gelirlerini arttırmayacağız ki harcayamasınlar, harcayamayınca mal fiyatları düşecek, enflasyon düşecek, ekonomi sağlıklı olacak diyorlar. Bu tamamen yanlış, milleti aldatmaktan başka bir şey değildir. 20 sene önce margarin sattırmak için tereyağ sağlığa zararlı diyorlardı, 20 sene sonra özür dileyip yanlış söylediklerini belirttiler. Bugün de insanlarımızı açlığa razı etmek için enflasyon yalanını söylüyorlar. Kaderine razı ol, bu kadar, daha fazla yok diyorlar. Çalışma Bakanımız Faruk Çelik; olsa biz vermez miyiz, yok ki böyle bir şey diyor. Ona göre yok ama aslında var. Geçen sene devlet bütçesinden 52 milyar TL faiz ödendi. Her hafta 1 milyar TL. 1 milyar TL de 10 ton altın yapıyor. Buna buluyorsun da millete vermeye nasıl bulamıyorsun? Saray yapmaya buluyorsun millete vermeye nasıl bulamıyorsun? Demek ki var, taksimat yanlış. Hedef enflasyonu düşürmekse mezarlıkta enflasyon sıfır. Kapatalım alışverişi enflasyon sıfıra düşsün. Enflasyon ekonominin hedefi olmaz, ekonominin hedefi milletin refahını sağlamaktır. Bunu geçmişte yapmış bir partinin temsilcisiyiz” ifadelerini kullandı.

KADIN CİNAYETLERİNİN ARTMASININ SEBEBİ…

Türkiye'yi AB'ye sokmak için Avrupa'nın bütün değerlerinin Türkiye'ye ithal edildiğini belirten Özdemir, Biz sizi AB'ye alacağız ama bizim değerlerimizi toplumunuz kabul etsin, sonra kavga çıkmasın diyorlar. Nedir sizin değerleriniz? Zina suç değil, bir kadın istediği erkekle yatabilir, kocası bile karışamaz. Türkiye'de zinayı suç olmaktan çıkarttırdılar. 80 senede Türkiye'de 800 bin boşanma olmuş, son 8 yılda 1 milyon boşanma olmuş. Adam gidiyor boşanmak için, niçin boşanacaksın dendiğinde karısının kendisini aldattığını söyleyince hakim bu yüzden boşayamayacağını, bizim ceza kanunlarımızda bunun suç olmadığını söylüyor. Bu sefer adam kadını vuruyor, kendi kabul ettiği kurallarla boşanıyor, kadın cinayetleri artıyor. Eşcinsellik Avrupa'da serbesttir, teşvik edilir. Devlet başkanları vardır erkek erkekle açıkça ilişkide bulunur, kadın kadınla açıkça ilişkide bulunur. Siz de bunu toplumunuza kabul ettirin dediler. Peki, ne yapacağız? Medeni hukuku değiştirip eşcinsellere dernek kurma hakkı verdiler. Altıparmak'ta Gökkuşağı Derneği var. Üniversitelerin hepsinde eşcinsel dernekler kurdular. Ne iş yapar bunlar? Konferans ve seminer veriyor, kitap yazıyor, erkeğin erkekle ilişkide bulunması iyidir, güzeldir, kadının da bulunması iyidir, güzeldir… Son olarak Avrupa'nın bize ithal ettiği; Allah'a, peygambere hakaret etmek ifade özgürlüğüdür deniyor. Başbakanımız da mitinge katılarak buna destek verdi. Son olarak AB 1915'te Türkler Ermenileri katletmiştir, bu yüzden Ermenilerin Türklerden tazminat isteme hakkı vardır diyerek siyasi bir karar aldı. Biz eğer AB'ye girmiş olsaydık kendi ellerimizle Ağrı, Van, Kars, Erzurum'u Ermenilere vermek zorunda kalacaktık. AB ülkeler arası anlaşma değil tek bir devlettir. 27 üyesi var. Eskiden Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği vardı, onun içindeki Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan vardı, hepsinin meclisi, Başbakanı vardı ama Sovyet parlamentosuna bağlıydı. Biz de AB'ye girince meclisimiz olacak, Başbakanımız olacak ama Avrupa parlamentosu karar verecek bizim hakkımızda. Biz oraya en fazla 100 milletvekili sokabiliyoruz” dedi.  

İSTİKLAL SAVAŞI'NIN BİR ANLAMI KALMADI

İstiklal Savaşı yapmadan önce 3 partinin çıktığını hatırlatan Özdemir, Birinci grup; ‘Biz İstiklal Savaşı yapamayız, yapsak da kazanamayız, kazansak da bu millete iş verecek, fabrika yapacak paramız yok, gelin Amerika'nın himayesine girelim, onlara çalışalım' diyerek bu Amerikan Muhipleri Cemiyeti kurdular. Bir başka grup çıktı; ‘İngiliz Sevenleri Partisi' kurdu. Tarih kitaplarımız bunlara mandacılar diyor. Bunların karşısına üçüncü bir grup çıkarak; Amerika'dan da İngiltere'den de güçlü Allah vardır. Ya İstiklalimizle yaşarız ya ölürüz dediler ve Milli Görüş partisi kurdular, Kuvayi Milliye. Milletimiz onları destekledi, 250 bin şehit verdik ve yer altı, yerüstü kaynaklarımız bize kaldı. İstiklal Savaşı'nı yapmayıp mandacıların istediğini kabul etseydik, milletimiz onları iktidara getirseydi kimse ölmeyecekti ama 80 sene önce yer altı ve yerüstü kaynaklarımız yabancıların olacaktı. Afrika böyle yaptı, mandacılığı kabul etti. Dünyanın en zengin kıtası olmasına rağmen halen daha açlıktan ölüyorlar. Kaynakları yabancıların eline geçti, 100 dolara onlara çalışıyorlar. Bizim madenlerimiz; Uludağ'daki Volfran Suudi Arabistan'ın petrolünden daha değerli, Beypazarı'ndaki soda yataklarımız Suudi Arabistan'ın petrolünden daha değerli, fosfat yataklarımız, uranyum yataklarımız, bor madenimiz… Uzaya giden araçların yakıtı bordan yapılıyor. Borla çalışan otomobil yaptılar 3 kiloluk bor yakıtı bir otomobile 10 sene yetiyor. Dünyada bulunan bor madenlerinin yüzde 70'i Türkiye'de ama bu madenleri işleme hakkını elinde tutan Etibank'ı 40 milyon dolara Amerikalı şirkete satıyorlar. İstiklal Savaşı'nın bir anlamı kalmadı. Yabancıya toprak satışı 600 dekara çıkarıldı. Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımıza özel mektup yazarak; ‘Yapmayın, etmeyin, bu vatana ihanettir, gelin vazgeçin' dedi ‘Sırtına alıp götürecekler mi bu toprakları' diye cevap geldi. Tabi ki götürmeyecekler, onlar buraya gelip bizi gönderecekler. İsrail'de yaptıkları gibi… Ege, Akdeniz bölgesinde 8-10 köyü İngilizler alıp etrafını çevirmişler, buraya yabancı giremez diyorlar. Yabancı kim? Bu ülkenin özbeöz evladı. 3 cep telefonu şirketimiz yabancıların, Türk Telekom yabancıların, bankacılık sektörünün yüzde 70'i yabancıların, araç muayene istasyonları yabancıların, BURSAGAZ yabancıların, teleferik yabancıların… Barajları, Halk Bankası, Ziraat Bankası ve en son Merkez Bankasını da satacaklar. Merkez Bankası'nın yüzde 21 hisselerini özel bankalara sattılar. Cebimizde taşıdığımız kâğıt para bu devletin parası değil. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası A.Ş.'nin parası. Sadece demir paralar bizim. Eğri oturup doğru konuşalım. Önümüzde bir seçim var. Nereye oy vereceğiz?  Ülkemizi AB'ye sokalım diyenler var, hayır sokmayalım diyerek alternatifini kurmuş olanlar var. 900 milyon nüfuslu D-8 birliği kurmuş olanlar var. Meclisteki iktidar partimiz ve muhalefet partisi Türkiye'yi AB'ye sokmak istiyor. AB'ye girince Mehmet Akif'in o gün mandacılara karşı cevap verdiği İstiklal Marşı da yasaklanacak” açıklamalarında bulundu.

 

HBR: Onurhan BAYRAKTAR