www.haberyorumgazetesi.com
www.haberyorumgazetesi.com

TEŞVİKLER SEKTÖREL OLMALI

TEŞVİKLER SEKTÖREL OLMALI

MOSFED Başkanı Ahmet Güleç, devlet teşviklerinin bölgesel değil, sektörel olması gerektiğini söyledi.

 Hasbahçe Tesislerindeki söyleşide Gazeteci Şerif Gürbaş`ın konuğu olan MOSFED Başkanı Ahmet Güleç, bölgesel teşviklerde sistemin çok başarılı olmadığını belirterek, "Bu işte sektörel teşvikler olmalı. Her sektör her yerde olacak diye bir şey yok. Bu zihniyet değişmeli. İnegöl'de destekleyeceğin sektör farklı olacak, Ordu'da destekleyeceğin sektör farklı olacak. Artık sanayi ve hizmetlerde bunun gelmesi lazım. Tavşanlı dibimizde leblebisi çok meşhur, orada mobilya teşviki vermenin mantığı yok. Dünyada artık böyle bir anlayış yok. Süreklilik çok önemli. Katma değerli yüksek sektörleri transformasyon yapmaya çalışıyor kamu otoritesi. Bu da doğru bir şey ama üretim yapmadan, sermaye birikimi oluşturmadan bunu neyle yapacak, nereden sermaye bulacak. Emek yoğun sektörlerin dünyada geleceği yok."dedi.

Haberyorum Gazetesi Genel Müdürü Ümit Karaş ile Reklam ve Pazarlama Müdürü Osman Gürbaş`ında katıldığı söyleşide Gazeteci Şerif Gürbaş`ın mobilya sektörüne ilişkin sorularını yanıtlayan MOSFED Başkanı Ahmet Güleç ilginç tespitlerde bulundu.

 İşte o röportajın ayrıntıları...

 Ahmet Güleç Kimdir kısaca sizi tanıyalım?

"1979 yılında İnegöl'e geldim. 4 yıl İmam Hatip, 2 sene de İnegöl Lisesi'ni bitirdikten sonra 1985 yılında Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni kazanarak okudum. Okul bittikten sonra İnegöl'e gelerek mobilya üzerine çalışmaya başladım. O günden bu güne mobilya sektörünün içinde çalışan bir mobilyacıyım."

 Son 10 yıla dönüp baktığımızda Ahmet Güleç`in sektöre öncülük ettiğiniz görüyoruz. Mobilyaya dair önemli görevlerde bulundunuz. Görev yaptığınız süreçte hangi çalışmalara imza attınız?

 "Ben ticareti bilmeyen birisiydim. O günkü şartlarla MÜSİAD'ın Köln Mobilya Fuarları ziyareti oldu ve dünyadaki mobilya firmalarını tanıma imkânımız oldu. O günkü şartlarda hem İnegöl'den, hem Ankara'dan, hem de İstanbul'dan mal alıp Türkiye'ye toptan olarak mal satan bir sektördük, iyi bir şirkettik. Dünyada çok farklı olduğunu gördük. O geziden sonra resmi görev almamayı ve mobilyada büyümeyi hayal ettim. En önemli sorunlardan biri de, o günkü şartlardaki mobilyanın dağınık üretim yapısı ve dünyaya açılamaması. Birinci hedefim İstanbul'a gelip kısa sürede ticarete önem veren bir firma kurmaktı. Beklenmeyen gelişmeler oldu. İnegöl'den evlendim, askere gittim. Daha sonra gelip yeniden İnegöl'de başladım. İstanbul'daki hayalimi ertelemiş oldum. İnegöl'de daha faydalı olalım, STK'lara daha fazla görev verelim istedim. O günkü Türkiye'de Türkiye'nin ekonomisi ve siyaseti için fikir üreten MÜSİAD'tı. Hala daha öyledir. Türkçenin güzel kullanılmasından tutun, anayasaya varıncaya kadar birçok konuda, Türkiye'de en fazla yayın yapan bir STK var ve yaptığı programları hep diğer kurumlar tarafından takip edilmiş bir sektör. 94'lü yıllarda ekonomiyle ilgili çok çarpıcı tespitler yapmış ve raporlar yayınlamış bir kuruluş. 4-5 yıl önce Türkiye'nin gidişatını görmüş. Böyle bir kuruluşta görevler aldık. Önce yönetime girdim, arkasından başkanlık yaptım, daha sonra da Yüksek İstişare Heyetine seçildim. Şuan da MÜSİAD'ın Yüksek İstişare Heyeti üyesi olarak devam ediyorum. O günkü şartlarda değişik dernekler vardı, İnegöl'de dernek yoktu, ama biz Türkiye'de bulunan derneklerle irtibat kurduk. 2 tane ulusal derneğe üye oldu; MOSDER ve MOBDER. Bunlardan birisinde kısa sürede başkan olunca diğerlerinden istifa ettim. İnegöl'ün markalaşma ve pazarlama sorunu var. Dünyaya baktığımızda bizden iyi üretim yapan yok. Bu işin mükemmeliyeti ve sonu yok. Dolayısıyla İnegöl Mobilya Tanıtım Grubu kurup, İMOS olarak bunu dernekleştirdik. Bu derneklerin de bir araya gelip, bir üst çatı oluşturması gerekiyordu. Buna öncülük ettik. En son bütün bu dernekleri bir araya getirerek Türkiye Mobilya Dernekleri Federasyonunu (MOSFED) kurduk. Bizim tim olarak ihracatı yönlendiren teşkilatımız var. Kısa sürede bunların da bizim için önemli olduğunu göz önünde bulundurarak, İstanbul Ağaç Mamulleri ve Orman Ürünleri İhracatçılar Birliği'nin yönetim kurulu başkanı olarak seçildim. MÜSİAD genel anlamda hem STK, mobilya dernekleri anlamında da bu dernekleri birleştirerek MOSFED, bir yandan da yarı kamu niteliğine sahip olan ve Türkiye'nin daha fazla ihracat yapması gerektiğine inanan bir timin üyesiyim."

 İnegöl mobilya sektöründe Türkiye`nin ve dünyanın neresinde? İnegöl için Türkiye`nin başkenti diyebilir miyiz?

 "Başkentlik hikâyeleri benim ciddiye aldığım şeyler değil. Herkes kendini bir şeyin merkezi olarak görüyor. Kendinle dünyaya bakmak bir iddiadır. Dünyanın her yerinde dünya haritası farklıdır ve her ülke dünya haritasını çizerken kendini merkeze alır. Ben merkeziyetçi olaylara bakmak çok doğru değil. İnegöl'ün Türkiye'deki konumu tartışılmaz. Ciddi anlamda mobilya üreten ve geliştiren bir şehir. İnegöl'ün hayatı, can damarı mobilya sektörüdür. Böyle bir şehir dünyada az. Her şeyi mobilyadan olan ve diğer sektörlerini de geliştiren ve büyüten bir şeydir. Bu anlamda İnegöl dünyada ilklerdendir. Bu İtalya'da da var Çin'de de var Amerika'da da var Portekiz'de de var ama bizde sadece mobilya var. Bugün mobilyayı İnegöl'den çekin hiçbir şey kalmaz. Çok iddialıyız dedikleri sektörler ne kimyası, ne tekstili, ne kamu kuruluşları hiçbirisi İnegöl'ü besleyemez ve İnegöl bir hayalet şehir haline gelir. Mobilya ile İnegöl bir rüya şehri, ekonomi şehri, işsizliği olmayan bir şehirdir. İnegöl bu anlamda mobilya için önemlidir, mobilya İnegöl için çok önemlidir. Hangi sektörün dünyanın neresinde geliştiği değil de ülke olarak bakarlar. Almanya dediğin zaman makinesi, mühendisliği, otomotiv sektörü akla gelir. İtalya'da 3F çok önemlidir, yemek (food), mobilya (furniture) ve modada (fashion) çok iddialı olduğunu söyler. İsviçre'ye baktığın zaman bir saat merkezidir. Yeni üretim dünyasında Çin ve Uzak Doğu gerçeği ile her şey sil baştan oldu. Çin her şeyde üretim birincisi oldu. Artık anlayışlar da dengeler de değişiyor."

 Mobilya sektörünün İnegöl`de her geçen gün gelişip büyüdüğü görüyoruz.  Bu gelişme ve büyüme sadece rakamsal bazda mı, yoksa kurumsallık, bilinirlik ve yatırım anlamında da büyüme söz konusu mu?

"Algımız doğru oturuyor. En büyük sorunlarımızdan biri algı. İnegöl Mobilyası'nın algısı, Türkiye'de gittikçe güçleniyor. Mobilya şehri anlamına, farklılık şehri anlamına geliyor. Burada bir şey var. Biz İnegöl olarak Türkiye'nin ve dünyanın mobilya ticaretinden az pay alıyoruz, daha fazla katma değer almamız lazım. Bununla ilgili daha yolun başındayız. Ölçek ekonomisini yönlendirmek, dünyadan daha fazla pay almak, daha çok marka çıkarıp dünya pazarlarından daha çok pay alma ile ilgili yolun başındayız. Algımız doğru yolda. Böyle devam ederek istediğimiz hedeflere ulaşacağız."

 Bu gelişme ve büyüme diğer mobilya üreten şehirler de böylemi, İnegöl`e has bir durum mu?

"İnegöl küçük bir şehir ve yüzde 80'i mobilya. Artık geçmişten çok farklı durumdayız. İnegöl artık her yıl mobilya ihracatını artırıyor. Bir yandan da bunun sürekliliği ile ilgili çalışmalarımız var. Bunu sürekli hale getirebilmek için belirli hamlelere ihtiyacımız var. Algı çok önemli. Doğru yolda olmak ve Türkiye'ye bu mesajı vermek çok önemli. İkincisi de tasarım çok önemli. Daha fazla tasarıma daha fazla önem vererek bu süreklilik devam etmez. Test laboratuarı bir anlamda öyleydi ama besleyemedik. Bunun sebebi sadece İnegöl mobilyası değil. Yabancı bir firmanın aşırı kâr hırsından da kaynaklanıyor. İnegöl'e gelip Almanya fiyatları veriyorsan olmaz. Türkiye'ye yönelik bir pazarlama aracı kullanacaksın. Sadece buraya gelmekle bir şey ifade etmiyor, yol parası hariç hemen hemen Almanya ile aynı fiyatları veriyorlardı. Bu doğru bir şey değildi. Onun gitmesini bir eksiklik olarak görmüyorum. Kalması iyiydi ama ille de kalsın diyerek gereksiz paralar vermez mobilyacımız. Çok az kazanıyoruz. Mobiliyum İnegöl için son 10 yılın en önemli projesi. Ticaretimizi geliştiren bir proje. Fikir bulmada ve üretmede doğru ürün üretiyoruz ama bunu ticarete döndürme ile ilgili sorunumuz var. Bu açığı da Mobiliyum önayak olacak ve pazarı büyütecek. Mobilya yaklaşık 11 şehirde gelişiyor, benzer gelişmeler her yerde oluyor. Ama İnegöl daha çok algıyı oluşturup daha erken hareket ediyor. İnegöl Türkiye'nin mobilya sektörünün fikir merkezi ve bu başı çekiyor."

Peki diğer şehirlerdeki sektör temsilcilerinin İnegöl`deki bu gelişmelerle ilgili görüşleri nedir, İnegöl`de ki bu hareketliliği nasıl yorumluyorlar. Örnek alıyorlar mı?

"Diğer sektör temsilcileri de bu gelişmeleri olumlu görüyorlar. İnegöl önemli diyerek bizden sonra aynılarını yapıyorlar. Bizim işadamları derneğimiz varsa Kayseri'de de işadamları derneği var. Bizim fuarımız varsa Kayseri'de de fuar var. Ama nedir? Biz mobilya şehirleri ve mobilya firmaları olarak birbirimizin rakibi değiliz birbirimizin kardeşi olabiliriz. Dünyadaki pastadan daha fazla pay almak için İnegöl ile diğer şehirlerin kardeşçe hareket etmesi lazım. Biz rakipçe hareket ederek birbirimizin önünü tıkayan yapıda olmamamız lazım. Onun için hepimiz aynı federasyonun çatısı altındayız ve beraber Türkiye mobilya sektörüne katkı vermeye çalışıyoruz".

 Mobilyacımızın gündeminde ki en önemli konulardan biri yeni fuar alanı.  Ancak fuar konusu sanki bir sürüncemede kaldı. Nedir son durum, fuar için ne bekleniyor.?

"Ben fuarcılığı bir bina gözüyle görmüyorum. Bir sektördür. Bir yeri kiralayıp fuar da yapabilirsin. İnegöl mobilyasının fuarı, İnegöl'de mobilya fuarı birbirinden çok farklıdır. İnegöl'de mobilya fuarı da İnegöl mobilyasının pazarlamasının bir unsurudur. Biz gerçek anlamda İnegöl'de mobilya fuarı yapmıyoruz. Fuarın bir özelliği uluslar arası olması lazım. Bir şenlik, festival, hafta yapabilirsin, ama İnegöl'de yapılan mobilya fuarı bugüne kadar yapılmış İnegöl mobilya pazarlamasının en önemli unsurlarından bir tanesidir. O hafta içerisinde İnegöl'e yabancı ve mobilyacı getiriyoruz, fuar merkezinde işini bitiren arkadaşlar daha sonra şehri dolaşarak İnegöl mobilyasının müşterisini arttırıyor. Yeni nesil bir fuar merkezinin İnegöl'de yapılması ve geliştirilmesi bir ihtiyaçtır ama İnegöl mobilyasının fuarı derseniz İnegöl mobilyasının fuarı sadece İnegöl'de olmuyor. İstanbul Mobilya Fuarı İnegöl'ün en önemli fuarlarından bir tanesi. Guangzhou'da Ağaç, Mobilya ve Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçılar Birliği'nin yaptığı listede İnegöl 28 firmadan 17 firma oldu. İtalya'ya gittiğimiz vakit yine İnegöl mobilyacıları çok etkin olacak. İnegöl mobilyasını dünyanın her yerinde temsil etmemiz lazım. İnegöl'de bir fuar merkezine ihtiyacımız var. Burada yılda 1-2 sefer yapılan bir şenlik, etkinlik fuar değil, kongre bile olsa böyle bir yere ihtiyacımız var. Şehrin bütününe hitap edecek, İMOS'un, tasarım merkezinin, AR-GE'nin yürütüleceği merkez olarak fuar merkezine ihtiyacımız var. Bunu kim yapacak, kaynağı var mı bilmiyorum ama ihtiyacımız var. Kim yaparsa Allah razı olsun deriz. Mobilyacılara yeri ihtisas edip mobilyacıların kendilerinin yapmaları da sağlanabilir. Baltayı taşa vurmaya gerek yok. Yeri İMOS'a versinler. Yeni yönetim de bu işin altından kalkar, İnegöl'e bir fuar merkezi kazandırırlar. Şuanda İMOS bu görevin altından kalkar."

 Yeni fuar alanı, talep eden tüm mobilya firmalarına cevap verebilecek mi?  Zira sizin fuarların yılda bir kez yapılması yönünde bir görüşünüz vardı. Şayet yeni fuar alanı da yetersiz kalırsa, yine 2 fuar mı düzenlenir, yoksa katılacak firmalara kriter mi uygulanır?

"Bir fuar merkezi olursa fuar işini bir seferde bitirmemiz lazım. Eğer başka bir etkinlik yaparsak fuar değil, başka bir etkinlik yapabiliriz. Mesela yılda bir kez uluslar arası çapta çalıştay yapabiliriz. Senede 1 fuar yeter, çünkü o kadar fuar var ki yetişemiyoruz. Bizim daha çok dünyaya gitmemiz lazım. Meksika'ya gittim, İnegöl'ün 10 yıl gerisinde. Oralara gitmemiz lazım. Kafamızı kuma gömmememiz lazım. Fuardan bahsediyoruz ucuz bir şey değil. Bu parayı İnegöl'de harcayacağımıza dünyada harcayalım. Öyle bir fuar merkezi yapalım ki, dışarıdan her isteyenin katılabileceği bir yer olsun."

 Gelişi muhteşem olmuştu ama gidişi suskun oldu. TÜV`ün İnegöl`den gitmesini nasıl değerlendiriyorsunuz. TÜV`ün gitmesi İnegöl açısından kayıp mıdır? Artı Test laboratuvarına talip olan TSE, bu boşluğu doldurur mu? Bu konu da ne  gibi girişimler var.

"Kalsaydı iyi olurdu ama, gitti diye ağlayacak halimiz yok. Neticede başka rakipleri de var eninde sonunda İnegöl'e gelecekler, daha iyi imkânlarla gelecekler. Başka uluslar arası laboratuarlar da var. TSE'nin Türkiye'de yapması gereken bir şeyin arefesine geldi. Bunu yapması lazım. Türk malı imajını kuvvetlendirmek için TSE'ye çok iş düşüyor, ama TSE'nin Türkiye'de örgütlenmesi yetmiyor. TSE standartlarının dünyaca kabul edilmesi ve tercih edilmesi gerekir. Yurtdışına gittiğimizde ‘TSE var mıdır?' dendiği zaman o TSE'nin yapılanması ve bir dünya markası için çok önemli. Bizim dünyaya daha katma değerli mal satmamızın birinci kapısı da TSE. Bugün TSE, THY gibi bir patlama yapması gereken kurumdur. İnşallah yaparlar. Bunu yapmaları lazım. 500 milyar dolar ihracat yapmamızın anahtarı o. THY dünyanın her yerine gidiyor ve iftihar ediyoruz. TSE'de imkânlar da var. Sadece para meselesi değil, dünya kadar parası var ama biraz daha durumdan vazife çıkarması gerektiğini düşünüyorum"

 İnegöl mobilyasının tanınması için her türlü girişim yapılıyor. Her yıl fuarlar öncesi gerek yurt içi gerek yurt dışında ki yazılı ve görsel medyaya reklâmlar veriliyor. Ancak geçtiğimiz günlerde tasarım merkezinin açılışına gelen dünyada ünlü tasarımcı Kerim Rashid, İnegöl mobilyasını daha önce hiç duymadığını ve tasarımların birbirine benzediğini ifade etti. Herkesi şaşırtan bu açıklamayı İnegöl mobilyacısı nasıl yorumlamalı?

"İnegöl mobilyasını hiç duymadım dedi. Aslında ne kadar doğru iş yaptığımızın da bir işareti. Dünyaca meşhur bir tasarımcıya kendimizi duyuramadık. Biz MOSFED'in gala gecesinde ABD'deki High Point fuarının yöneticisini ve Furniture Today gazetesinin sahibini getirdik. Bu arkadaşlarımızın tespiti; ABD'de Türk mobilyası bizim için beyaz bir kâğıttır dediler. Türkiye'de mobilya üretildiğini bilmediklerini söylediler. Biz gidip kendilerini davet ettik ve dediler ki, bu mallar dünyanın her yerine satılır. Bizim daha fazla tanınmamız lazım. Kendi içimize kapanmamamız lazım. Bizim sadece heyet getirme gibi bir sorunumuz yok. Heyet getirmeyle ve televizyona reklam vermekle reklam olmaz. Daha etkili mecralar seçmemiz lazım. Bütçelerimizi de ona göre ayarlamamız lazım. İstanbul Fuarı'na da bu tartışmalardan ötürü gittik. İnsanlar bilsin, kadınların çok izlediği dizilere bunları verelim mobilyamız tanınsınla olmaz. Bu bir yol ama tek yol değil. Bize dünyada daha fazla tüccar lazım, daha fazla tüccarı getirebilecek altyapı lazım ve gerçek mobilya tüccarını getirmemiz lazım. 1. sınıf, ana işi mobilya olan insanları getirmemiz lazım. Bunu en iyi mobilyacı bilir, mobilya dernekleri bilir, mobilya federasyonu bilir. Bunlarla istişare yaptırmak lazım. Fuar şirketleri kendi portföylerine ve belli şirketlerin portföylerine güvenerek bize mobilya getirdikleri vakit doğru sonuca ulaşamayız. Biz daha çok sektörle işbirliği yapmalıyız. Biz pazar araştırması yapıyoruz; ‘İyi ki geldiniz, gelmeseydiniz bu bilgiye sahip değildik' diyorlar. Belli şehirlerde gidiyoruz pazarda dükkân dükkân tanıtım yapıyoruz. Bunu sektör sektör yapmak lazım. Televizyonlarla reklam olmaz. İşin reklam boyutunu ve pr boyutunu birbirinden ayırmamız ve İnegöl'ün ticaretini büyütecek insanlara yönelmemiz lazım. Karim Rashid gibi bir insanın Twitter'de İnegöl mobilyasını paylaşmasını olumlu olarak görüyorum. Onu takip eden milyonlarca tasarımcılar var. Bu faaliyetleri arttırmamız lazım."

 İnegöl mobilyacısının devlet teşviklerden yeterince faydalanamadığı biliniyor. Sektör temsilcilerinin bu konuda bilgi eksikliği ya da iletişim sorunu mu var. Ya da öz sermaye ile yatırımın daha kolay ve bereketli olduğun mu düşünülüyor?

"Devlet desteklerinden yeterince istifade etmek için yeterince iletişimimiz yok. Onun için Exim Bank'ı getirdik. ÜR-GE'yi arttırmaya çalışıyoruz. Ekonomi Bakanlığı'nın tasarım tebliği çok önemli. En büyük sorunlarımızdan bir tanesi kurumsallıktır. Kurumsallığımızı tamamlamadığımız için müteşebbislerimiz çok yoruluyor ve bazen treni kaçırıyorlar. Trenin kaçmaması için kurumsallığa önem verilmesi lazım. O kurumsal yapısı kendisini daha ucuz bir üretim yapısına döndürecek. Önce yük gibi görülecek ama sonra devlet teşvikleri olsun verimlilik olsun katma değer olsun kendisine geri dönecek."

 İnegöl mobilyacısının yaşadığı başlıca sorunlar nedir? Bu sorunlar genel anlamda sektörün yaşadığı sorunlar mıdır? Bu sorunların aşılması için neler yapılabilir.?

"İnegöl mobilyasının sorunları Türkiye mobilyasının sorunlarıyla aynı. İnegöl'ü küçük bir Türkiye olarak düşünün. İstanbul Sanayi Odası'nda bir sektör raporu açıkladılar. O sektör raporuna baktığınızda, İnegöl'ün sorunlarını anlatıyor. Küçük firmalar, kayıt dışı firmalar, daha fazla katma değer yapamayan ve pazarı yakalayamayan firmalar…Türkiye'nin şartlarıyla bu dönüşüm, vergi yükünün adil şekilde paylaşılmaması ile ilgili bir sorun da var. Neticede Türkiye mobilya sektörünün sorunları ile İnegöl mobilya sektörü sorunları birbirinin aynısı. Biz bu sorunu daha çabuk çözebiliriz. İnegöl bir araya gelerek pazardan daha fazla pay alabilir."

 En önemli gördüğünüz iki sorun nedir ?

"Birincisi kurumsallaşma sorunu, ikincisi de dünya pazarını yeterince tanımama. Kurumsallık en büyük sorundur. Ekip olacak bir de işi bilen olacak. Kurumsal olunca illa pazarlama diyince iç-dış pazarlama ayrı kişiler olacak anlamına gelmez. 5 kişiyi de yürütecek, 5 kurumu da yürütecek tek kişi de olabilir. Tanınırlık yok. Girişimcimiz ne kadar kendini, şehrini ve sektörünü analiz ederse o kadar başarılı olur. Bir aşamadır, bir süreçtir. Bence bunu yapacak ama demek ki birinci aşama değil, henüz işin girişindeyiz. İMOS bunun güzel bir örneği, 3. başkanını değiştiriyor. Kadrolarını yeniliyor. Hep birinci işimiz mobilya oldu. MÜSİAD 95'lerden beri 8-9. Başkanını değiştiriyor. Sorun aslında mobilya sektöründe değil, sektör kendini yeniliyor. İnegöl'ün genel ticareti ve genel siyasetiyle ilgili bir sorun varsa onu da kendileri bilir".

 Mobilya İnegöl`ün adeta lokomotif sektörü durumunda. Ama sanki belli başlı kişilerin omuzun da gidiyor. Bu ne zamana kadar böyle sürecek. Daha farklı kulvarlar açılıp farklı kişilere de sorumluluk yüklenemez mi?

"Bu iş gönüllülük işi. Birileri işini unutuyorsa herkes unutmuyor. STK'ların başkan ve yönetim kurulu vardır, çok fazla dağıtamaz. Çok başlılık da iyi olmuyor. İMOS'la beraber eşgüdümlü güzel bir kuruluş yapılıp o fuar yapılabilir. Mobiliyum kendi başına ayrı bir kulvar, ne kadar güzel. İnegöl'ün tasarım merkezi de bütün İnegöl'e hizmet edecek noktaya geldi. Üniversitenin daha çok akademik yönüne ağırlık veren kurumlar oluşturulabilir. MODEF şirketi fuarcılık değil de akademiye de daha çok önem verebilir. İlle fuar yapmak zorunda değiliz, uluslar arası bir kongre de düzenleyebiliriz. Dünyada 4-5 tane mobilya tasarımıyla ilgili önemli tasarımcı var. Bu tip insanları İnegöl'e getirebiliriz. İnegöl'e 2-3 ayda bir ulusal basını ve medyayı yöneten ekonomi müdürlerini getirebiliriz, genel yayın yönetmenlerini getirebiliriz. Bunlar getirilemeyecek şeyler değil. Birisi yapmıyor diye biz yapmaya kalktığımız vakit her şey onlarda yapılıyor deniyor. Önemli olan o fikirleri bulmaktır."

 Sektörü uçuracak, İnegöl`ü bir adım öne çıkaracak, daha neler yapılabilir. Hayal ettiğiniz çılgın bir proje var mı.

"İnegöl mobilyası markası çıkarsa bu marka 1 milyar dolarlık satış demektir. Ama bu çok ortaklı mı olacak, ortaklık yapısı nasıl olacak, bir müteşebbis çıkıp buraya yatırım yapacak, merkezi İnegöl olacak. Böyle bir markanın cirosu 10 yılda 1 milyar dolar civarındadır. İnegöl'ün şu anki satışının toplamı kadar ilave satış yapabilir. Böyle bir girişim zor bir girişim ama yapılabilir. Fikri atıyoruz, birileri yapsın".

Son dönemde İnegöllü mobilyacıları birbirine çok daha yakın görüyorum.  Bu kaynaşmanın sektöre olumlu katkıları oluyor mu?

"Kaynaşmak pozitif enerjiyi doğurur, pozitif enerji de başarıyı getirir."

 İktidar mobilyacıyı yeterince muhatap alıyor mu? Sorunları aktardığınızda sonuç alabiliyor musunuz? Mesela devlet şöyle bir adım atsa sektörde çok şey değişir dediğiniz bir şey var mı?

"Çıkışta olan bir ülkeyiz. Merkez ülke ideali olan bir ülkeyiz. Bu ülkeyi yönetmek kolay değil. Sadece bugünkü sorunlar yok. Geçmişin sorunları var. Geçmişin avantajları da bazen geleceğin sorunları olabiliyor. Bu durumda işbirliği içerisinde olduğumuz 3 tane kurum var. Gündeme getirdiğimiz her soruna destek veriyorlar ve bizden önce koşuyorlar. 73 yılında kurulan birlik isimlerini değiştirdik. Bu önemli bir başarı. İsim değiştirmek o kadar kolay değil. Başta bakanımız, müsteşarımız ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Kalkınma Bakanlığı ve Sanayi Bakanlığı ile ilgili ciddi görüşmelerimiz oluyor. Ama bizim Türkiye'nin genel sorunları sadece bugün isteyelim, yapalım, büyütelim diye değil. Çok kronik ve kapsamlı sorunlarımız var. Daha çok üretip bir zihniyet değişikliği meydana getirirsek Türkiye'de daha fazla üretim yapmanın altyapısını oluşturmakla ve daha fazla dünyaya satmayla ilgili bir derdimiz var. Bunda daha yolun başındayız. Hem daha fazla üretim istiyoruz hem daha katma değerli istiyoruz. Kolay bir şey istemiyoruz. Türkiye diyor ki; daha teknolojik üreteceğim. Daha teknolojiyi kullanabilmek için sermaye birikimi, bilgi birikimi, süreç gerekiyor. Onun için mobilya sektörü anlamında doğru yönetildiğimizi ve pazardan daha fazla pay almamız için gereken hazırlıkların başında olduğumuzu düşünüyoruz. Bazen kronik şeylerle karşılaşıyoruz. Devletin kendini aşamamış kesimi olabilir ya da o vizyona sahip olmayan kişiler olabilir. Onların da zaman içerisinde değişime uğrayacağına inanıyorum. Türkiye artık daha büyük hamlelerinin altyapısını oluşturdu. 2002'den bu yana altyapı oluşturdu. Yeni Türkiye projesine inanıyorum. Yeni anayasası ile yeni sistemi ile Türkiye'yi bölgede ve dünyada bir güç yapacağına inanıyorum. Biz böyle çalışırken saha da boş değil. O topu sadece 1 rakiple değil yüzlerce rakiple oynuyorsun. Bu ince ve uzun bir yol. İktidar değişse de Türkiye'nin artık bu idealinden vazgeçeceğini sanmıyorum. Neticede bu halk bu dönüşümü benimsedi ve tabanı buldu. Kendi kültürümüzle devletimizin alışkanlıkları milletin birleştiği bir ortam oldu. Tepeden inmeci, bu halk aptal anlayışı Türkiye'de geride kaldı."

 Bölgesel teşvikleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

"Bölgesel teşviklerde sistemde çok başarı yok. Bu işte sektörel teşvikler olmalı. Her sektör her yerde olacak diye bir şey yok. Bu zihniyet değişmeli. İnegöl'de destekleyeceğin sektör farklı olacak, Ordu'da destekleyeceğin sektör farklı olacak. Artık sanayi ve hizmetlerde bunun gelmesi lazım. Tavşanlı dibimizde leblebisi çok meşhur, orada mobilya teşviki vermenin mantığı yok. Dünyada artık böyle bir anlayış yok. Süreklilik çok önemli. Katma değerli yüksek sektörleri transformasyon yapmaya çalışıyor kamu otoritesi. Bu da doğru bir şey ama üretim yapmadan, sermaye birikimi oluşturmadan bunu neyle yapacak, nereden sermaye bulacak. Emek yoğun sektörlerin dünyada geleceği yok. Bir şeyin el işi olması kötü değildir. Bir sandalyeyi 70 liradan satarsın, iyi bir tasarımcıya çizdirirsin 700 liraya satarsın ama aynı atölyede üretirsin. Bazen emek yoğun sektörlerin de dünya pazarından daha fazla pay alması gibi bir durum var. Teknoloji kullanmıyor, kötüdür algısını değiştirmemiz lazım. Meşhur olan her zaman iyi değildir. Önemli olan avantajlarımızı bilerek daha iyi kullanmaya çalışmaktır. İnegöl mobilya üretecek. İster 1. bölge olsun ister 6. bölge olsun İnegöl'de mobilyayı destekleyeceksin. İnegöl'de mobilyanın 100 birimlik artışı, mobilya şehri olmayan başka bir şehirdeki 100 birimlik bir artıştan daha kıymetlidir. Onun için bölgesel değil sektörel olarak düşünüyorum. Bölgesel olarak düşünürsem sektör sektör olması gerektiğini düşünüyorum. Hem bölgesel hem sektörelin birlikte ele alınması gerekiyor"

 Son olarak fuar açılıyor. Ne söylemek istersiniz?.

"Hayırlı, bereketli geçmesini diliyorum. Bence Karim Rashid'in bütün İnegöl kataloglarını önüne koyduktan sonra, hepsi bir katalog gibi demesini de göz önüne alarak müteşebbislerimizin fuarlara giderken, mümkün mertebe komşusundan farklı, kendisine özgü bir koleksiyonla çıkmasının başarının sırrı olduğuna inanıyorum. Komşusunu taklit etmenin kendisine ve Türkiye'ye bir faydası yok. İnegöl mobilyasının tamamen taklitçilikten uzak olması lazım. Tasarım merkezinin kıymetini bilirsek bunun için kuruldu ama bunun kıymetini verecek yine mobilyacılarımızdır. Bu neticede İnegöl'ün bir kuruluşu. Katma değeri, kârı, değeri İnegöl'de kalacak. Onun için İnegöl'ün sahip çıkması lazım. İnegöl'ün hiçbir imkânını kullanmadan tedarikçi marifetiyle Kalkınma Bakanlığı'nın BEBKA vasıtasıyla kurulmuş olan bir kuruluş oldu. İnegöl'e bir değer getirdi. Katkısı olanlara teşekkür ediyoruz ama daha fazla katkı konulması lazım. Belediye Başkanına mobilya sektörüne verdiği destekler için müteşekkirim ama daha fazla vermesi gerekiyor. İTSO'nun yaptığı faaliyetlerin yüzde 80'inin mobilya sektörüne ait olması lazım. Daha fazla yapması lazım. Dünyaya nasıl daha fazla mobilya satılabilir konusunda daha fazla çalışmalar yapılması lazım".  



  • BIST 100

    9669,35%1,52
  • DOLAR

    32,59% 0,35
  • EURO

    34,85% 0,37
  • GRAM ALTIN

    2490,11% 0,24
  • Ç. ALTIN

    4182,30% 0,25