www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


28 ŞUBAT YENİDEN HORTLADI

28 ŞUBAT YENİDEN HORTLADI


28 Şubatı dönemini hatırlayın, her gün gazete ve televizyonlarda inanan insanlara yönelik akla hayale gelmeyecek çirkin iftiralar suçlamalar, karalamalar yapılırdı.

 

Ana haber bültenlerinin ağzı salyalı anchormanleri irtica hortladı propagandaları ile adeta din ile alay ederlerdi.

 

Sokaklarda cüppeli sarıklı, eli asalı,  uzun sakalları ile zikreden Aczmendiler, sözde kandırılıp iğfal edilen ve kanal kanal gezip duygu sömürüsü yapan Fadime Şahin ve sahte şeyh Ali Kakancı’nın bitmek bilmeyen ahlaksızlıkları ana haber bültenlerinden adeta bir dizi film edasıyla verilirdi.

 

Aslında ortada oynanan bir tiyatro vardı, ama paralı aktörleri bu tiyatroyu öylesine güzel oynuyordu ki, insanlar iki gözü iki çeşme yanakları ıslanmış vaziyette olup bitenleri izliyordu.

 

Aslında oynanan tiyatronun arka planında statükoya baş kaldırmış, rantçıların hortumlarını kesmiş, bir kısım mutlu azınlığın tekerine çomak sokmuş, Siyonizme dur demiş bir iktidarı, özelliklede koalisyonun büyük ortağı Refah Partisi’ni itibarsızlaştırıp, iktidardan uzaklaştırmak yatıyordu.

 

Refah Partisine ne kadar yakın kurum kuruluş ve insan varsa laiklik karşıtı ve Atatürk düşmanı gibi gösteriliyor, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmekle suçlanıyordu.

 

28 Şubat’tı bu millete yaşatanlar iki kutupluydu. Başını dış güçler çekerken, yerli işbirlikçileri de piyon olarak kullanıyorlardı. Dış güçlerin asıl hedefi İslam alemi üzerinde kurdukları planları kazasız belasız sürdürmek, yerli işbirlikçilerinin amacı ise rant düzeninin devam etmesiydi.

 

Askerin, medyanın, iş dünyasının, yargının ve bazı STK’ların içerisinde bulunduğu yerli işbirlikçiler kurdukları tezgahı Türk milletine yutturmayı başardılar. Halkın oyları ile iktidara gelmiş siyasiler, önce iktidardan uzaklaştırıldı, ardından yasaklı hale getirildi. Yine o dönemde hayat bulmaya çalışan Anadolu sermayesi, 28 Şubat post modern darbesi ile yerle yeksan edildi.

 

Halkın iktidarını dış güçlerle bir olup yıkanlar görevini layıkıyla yapmışlar ve artık bin yıl sürecek denilen bir süreç başlamıştı.

 

Darbecilerin kurdukları ve destekledikleri hükümetler kısa sürede ülke ekonomisine çok büyük ve kapanması zor ekonomik yaralar açtılar. Ama Allah’ın lütfü olsa gerek, bu hükümetlerin ömrü uzun sürmedi. Halk arayıştaydı. Öyle bir parti gelmeliydi ki iktidara çekilen bütün acıları unutturmalı, 70 milyonu kucaklamalıydı.

 

İşte uzun yıllar milli görüş partilerinde görev yapan insanların ekseriyette olduğu, sağcısının solcusunun muhafazakarın içerisinde yer aldığı AK Parti kuruldu ve 28 Şubat sürecinde ne kadar darbe yiyen, haksızlığa uğrayan mütedeyyin sağduyulu insan varsa AK Parti’yi destekledi. AK Parti’de kendilerine verilen desteği karşılıksız bırakmayarak, daha önce hiç bir hükümetin yapamadığı hizmetleri yapmaya başladı. Bütün yasakları bir bir kaldırdı. Baskılar kalktıkça milletin AK Parti’ye olan desteği de arttı.

 

Memnun olmayanlar kadar memnun olanlar vardı. AK Parti iktidarından. Memnun olmayanlar yine 28 şubatı yapan dış güçler ve yerli işbirlikçileriydi. Ama bu kez yerli işbirlikçilere “ağacı kesen baltanın sopası” misali Müslüman bir camiada destek vermekteydi.

 

17 Aralık itibari ile başlayan iktidarı yıpratma ve devirme operasyonu, aynı 28 Şubatta olduğu gibi AK Parti’ye yakın camiaları karalaya karalaya devam ediyor. Ancak bu işbirlikçiler, kantarın topuzunu öylesine kaçırdılar ki, en son dünya mazlumlarının umudu olan İHH’yı bile karaladılar. Bundan sonra adı AK Parti ile anılan kim varsa hazır olsun. Hazır olun bundan böyle her iftira itina ile atılabilir. Her türlü kaset itina ile hazırlanabilir. Allah bizi bizimle imtihan edenlere hidayet versin, hidayetleri mümkün değilse eğer, “onların evlerine ateşler salsın yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkân vermesin.”diyeceğim ama bana yakışmaz…