www.haberyorumgazetesi.com

İsmail Özdemir


28 ŞUBATÇILAR

.


Tarih tekerrür ediyor.28 Şubat 1997’de Erbakan Hükümeti’ni devirmek için gazete küpürleri ile savcılık iddianameleri oluşturan sapık zihniyet, kendilerini mahkeme yerine koyarak daha mahkemeler karar vermeden, kendileri kararlar vermişler ve kendi tezgahladıkları münferit olayları bahane ederek, İslâm’a saldırmışlardı.

 

Bugün aynı tezgah, aynı senaryolarla yine, daha İddianame aşamasında ve dava bile açılmamış bir münferit olay üzerinden İslâm’a ve Müslümanlara saldırıyorlar.Parti Liderleri, sözde köşe yazarları hep bir ağızdan saldırıyor.

İslâm Dini’ne göre 6 yaşında bir çocuğun evlendirilemeyeceğini açıklayan, dinimizin bu konudaki görüşlerini ortaya koyan, Diyanet İşleri Başkanı’ını da hedef tahtasına koyarak İslâm Dinine saldırıyorlar. Bu onların genlerine işlemiş. Meşhur Atasözümüzde;  “Can çıkar huy çıkmaz” boşuna söylenmemiş. Bu saldırılar seçimlere kadar artarak devam edeceğe benziyor. Bu tezimi desteleyen; Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Bey’in 29.Ağustos.2022 tarihinde bir video kanalında yaptığı açıklamaları sizinle paylaşmak istiyorum.

 

Karamollaoğlu, seçimlere doğru giderken dini hassasiyetler üzerinden bir provokasyon yapılacağı endişesi taşıdığını belirterek şu ifadeleri kullanmıştı."AKP hükümetinin ciddi yanlışlıkları var. Ama doğrudan doğruya mesul olanları tenkit edeceğinize İslam'a saldırmaya kalkarsanız bundan büyük gaflet olmaz, AKP'nin lehine de daha mükemmel bir hava oluşmaz. En çok şahit olduğum şey bu husus. Benzer olaylar ileride artacak diye endişe ediyorum. Yani belli kesimlerin cami cemaatine yönelik birtakım saldırıları olabilir. Geçmişte yapılanlar olabilir. Bir yerde bir hata yapılıyor, hatayı yapana değil İslam'a saldırılıyor. Bu sefer de camiye giden insan bu saldırıyı kendisine yapılmış olarak görüyor ve onun karşısına çıkıyor. İlerde bu konularda bir provokasyon olmasından korkuyorum" 

 

Bu feraseti gösterdiği için kendisini tebrik ediyorum. Ancak; bu provakasyonları yapanlarla kolkola girmesini anlamıyorum. Milli Görüşçü; basiret, feraset ve dirayet sahibidir. Dirayet; Hak ve Batılı, doğru ve yanlışı ayırt ettikten sonra Batıla ve yanlışa karşı durmakla olur. Ellerinden gelse Müslümanları bir kaşık suda boğacak bu zihniyet iktidara gelirse, 28 Şubatların tekrar yaşanması kuvvetle muhtemel.Çünkü bu zihniyetin temsilcileri; yakın zamanda, Diyanetin 4-6 yaş Kur’an Kurslarını eleştirmiş ve hatim merasimlerinin video ve fotoğraflarını paylaşarak savcıları göreve davet etmişlerdi. Cami cemaatine, Kur’an kurslarına saldıranlar dün olduğu gibi bugün de aynı kesimler. İktidara getiren ve götüren Allah C.C.dır. Hak ve Batıl’ı doğru ve yanlışı ayırt edenlere düşen Hak ve Hakikatı sonuna kadar en güzel şekilde dile getirmektir. Makam ve mevkii hesabı yapmadan, hesabî değil, hasbi bir şekilde Hakk’ı savunmaktır. Hiçbir Peygamber, hiçbir Allah dostu neye mal olursa olsun, İslâm düşmanları ile, zalimlerle ittifak yapmamıştır. ”Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir, “Görünen köy kılavuz istemez” atasözlerimizi hatırlamakta yarar var. İslâm ve Kur’an düşmanları eğer iktidara gelecek olursa, ne yapacakları bellidir. Yine eskiden olduğu gibi Cumhuriyet mitingleri ile Laiklik elden gidiyor yalanları ile Devletin savcılarını gazete küpürleri ile dava açmaya zorlayacaklar. Emniyet mensuplarımızı; Hatme yapan, dua eden, zikir çekenlerin üzerine baskınlar yaptırtacaklar. Tesbih ve takkeleri suç unsuru sayarak, talimatla davalar açtıracaklar. Ordumuzu ihtilal yapmaya davet edecekler. Bu ABD ve yandaşlarının en çok arzuladığı bir durumdur. Çünkü eğer ordumuz iç meselelerle meşgul edilirse; PKK-YPG ile mücadele edemeyecek, Ege denizinde Yunan oldu bittileri ile ilgilenemeyecek.Yerli silah sanayinin geliştirilmesi için çalışmak yerine, ABD’nin hurdaya ayırdığı silahları ithal ederek, ne PKK-YPG ile mücadele edebilecek, ne de dış tehditlere karşı koyabilecek. AKP’nin yanlışlarını görüyoruz, ancak bu yanlışlar başka bir yanlışla düzeltilemez .Din ile Kin bir yerde durmaz.