www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


HARAMLARI MEVZUATA UYDURMAK!

Çoğunluğu Müslümanlardan oluşan ülkemiz, anayasada demokratik, laik bir hukuk devleti olarak tanımlanır.


 

Çoğunluğu Müslümanlardan oluşan ülkemiz, anayasada demokratik, laik bir hukuk devleti olarak tanımlanır.  Bu tanıma göre halk, özgür iradesi ile sandığa gider ve fikrini, karakterini ve yaşantısını benimsediği ismi seçerek aday olduğu makama taşır.

Seçilen isimler TBMM’de anayasaya bağlı kalacağına yemin ederler ve göreve başlarlar. O üzerine yemin edilen anayasa ise, her ne kadar mıncıklanmış olsa da 82 anayasasıdır. Yani darbecilerin hazırladığı kanun maddeleri ile dolu bir anayasadır.

Ama öyle bir anayasamız var ki, hangi inancın evlatları hazırlamışsa artık, Yüce Allah’ın birçok emir ve yasakları ile Müslümanları devlet işlerinde karşı karşıya getiriyor. Yıllarca bu durumu kadınlarımız kızlarımız başörtüsü konusun da yaşadılar.

Sadece başörtüsü mü, mesela ülkemizde seçilen siyasiler inandıkları din üzerine yemin edemiyorlar. Bu laiklik ilkesine aykırı kabul ediliyor. Halbuki en kutsal ve kişiyi bağlayıcı kılan yemin, kişinin inancı üzerine ettiği yemindir.

DİNİN KARIŞTIRILMADIĞI TC. ANAYASASINA GÖRE, ÜLKEMİZDE İÇKİ ÜRETMEK VE SATMAK, KADINLARI PAZARLAMAK, KUMAR OYNATMAK,  FAİZ ADI ALTINDA PARA ALIP SATMAK SERBEST.

Ancak bu serbestliğin olması için kişi ya da kurumların anayasadaki mevzuatlara uyma şartı var. Yani her önüne gelen öyle gelişi güzel içki üretemez ve satamaz, kadın ticareti yapamaz, kumar oynatamaz ve de para alıp satamaz.

Bu işleri yapacak olanların öncelikli olarak vergiye tabi olması gerekiyor. Vergi mükellefi olduğunuzda ve gerekli mevzuatları yerine getirdiğinizde bu ülkede kadın da satabilirsiniz, içki de.. Kumarda oynatabilirsiniz, bankacılık adı altında para da alıp satabilirsiniz.

Peki, vergiye tabi olmadan bu işleri yaparsanız ne olur, bir kere cezası çok ağır. Bunu göze almanız gerekir. İki, adınız toplumda farklı şekilde anılmaya başlar.

Mesela kaçak içki üretip satarsanız vicdansız, milletin sağlığı ile oynayan üç kağıtçı ve düzenbaz oluverirsiniz. 

Kadın ticareti yaparsanız p..evenk derler ki, toplumda bu tip kişilerin itibarı hiç yoktur. Ama bu işi yasal mevzuata uygun ve de vergiye tabi yaparsanız, hele de en çok vergiyi veren olursanız devlet tarafından ödül bile alabilirsiniz.

Yine kaçak yollardan kumar oynatıyorsanız bu da çok tehlikeli bir iştir.  Yakalanıp fişlendiğinizde toplum nezdinde adınız hokkabaz ve haramzade oluverir. Ama vergiye tabi olursanız, size daha çok imkan sunulur. Mesela atları haftada bir koştururken, haftada 6 gün koşturabilirsiniz.  Daha farklı şans oyunları ile vatandaşa umut olabilirsiniz.

Hele bir banka kurup para alıp satmak yok mu? İşte bu işlerin içerisinde en karlı ve en itibarlı olanıdır. Zira bugün devlete en fazla vergi ödeyen kurumlar para alıp satan faiz yuvası bankalardır. Banka sahipleri devlet nezdinde en önemli şahsiyetlerdir. Ama bu para alıp satma işlerini şayet banka kurmadan yaparsanız, hem cezası çok büyük hem de adınız tefeciye çıkar ki, tefecilerin de sonu genelde mezarlıktır.

.  

Ancak Yüce Allah’ın haram kıldığı, bu büyük günahları kişi hangi mevzuata göre yaparsa yapsın, Allah nezdinde büyük bir günah işliyor demektir.

Devleti yönetenlerin bu günah yuvalarını kapatmak için derhal çözüm bulmalıdır. Toplumun başına büyük belalar açan bu günahları, kanunlarla legal hale getirenler ve destekleyenler büyük vebal altındadır.

Kimse Allah’ın yasak kıldıklarına tavır ve tepki koymadan falanca parti iktidara gelirse din elden gidecek diye caka satmasın. Din 1450 yıl önce gelmiş ve bir yere gideceği filan da yok. Gidecek olan bir şey varsa, o da bu günahlara ses çıkarmayan dertlenmeyen Müslümanların imanlarıdır.