www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


AKTAŞ´I BİR BEN BİLİRİM?


Kamuoyu, günlerdir AK Parti aday adaylarını konuşurken, nihayet  beklenen açıklama önceki gün Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapıldı. İçerisinde büyükşehir belediye başkanlarının da olduğu 40 ilin AK Parti belediye başkan adayı açıklandı. Bizi ilgilendiren ise AK Parti Bursa adayının kim olacağıydı.

AK Parti Bursa adayının kim olacağına dair bazı isimler günledir kulislerde konuşuluyor, sosyal medyadan paylaşılıyordu. İsmi zikredilenler arasında mevcut belediye başkanı Alinur Aktaş, eski milletvekili Hüseyin Şahin ile eski bakanlar Faruk Çelik ve Mehmet Müezzinoğlu vardı.

Bursa´da çok parçalı bir teşkilata sahip olan AK Parti´de bir kısım siyasetçiler, kendilerine yakın gazetecilere kulis bilgileri yayıyor, bu gazeteciler de bu kulis bilgilerini gerek gazetelerinden, gerekse sosyal medyadan anlık paylaşıyorlardı.

Bir kısım gazeteci Faruk Çelik´i BŞB Başkanı görmek isterken, bir kısın gazeteci ise mevcut Başkan Alinur Aktaş´ın devamından yanaydı. Belediye başkan adaylarının açıklanacağı günlere yakın da, eski bakan Mehmet Müezzinoğlu ve eski milletvekili Hüseyin Şahin´in ismi ön plana çıktı. Hatta ulusal medya da  bu iki ismi tam zikredilmeye başlamıştı ki, Alinur Aktaş´ın adaylığının kesinleştiğine dair bilgiler sosyal medyadan paylaşılmaya başladı.

Resmi açıklama yapılmadan Aktaş´ın adaylığının duyurulması, acaba algı operasyonu mu yapılıyor dedikodularına sebep olsa da, hemen bir gün sonra, Aktaş´ın adaylığı parti genel başkanı Erdoğan tarafından da açıklandı.

Aktaş´ın adaylığı, Bursa teşkilatlarında olduğu gibi, İnegöl´de ki bazı teşkilat mensuplarında da şok etkisi yarattı.  İnegöl´de Aktaş ile yıldızı barışmayan siyasetçiler ve iş dünyasının temsilcileri Aktaş´ın adaylığı ile adeta sükûtu hayale uğradılar.

Bursalı hemşerilerimiz ya da Bursa´da AK Parti´ye gönül veren partililer, Altepe sonrası göreve getirilen Aktaş´ı henüz tanımıyorlar. Aktaş´ın yaptığı birkaç popülist politika ile kendisinin aranan isim olduğuna bir anda kanaat getirdiler, ancak zamanla yanıldıklarını anlayacaklar?

Aktaş´ı en iyi ancak yaşayanlar bilir, İnegöllüler bilir, hatta en iyi de ben bilirim?

Mesela İnegöllü bir gazeteci olarak şahsım, Alinur Aktaş´a muhalif olarak bilinirim. İşte bu çok yanlış bir algı. Ben Aktaş muhalifi bir gazeteci değil, yanlışları ve eksiklikleri cesurca yazabilen, vatandaşların sorunlarını dillendiren biri kalemim. Benim kırmızı çizgilerim de belli, siyasi ve fikri yapımda. Mesela Aktaş, fikri yapıma en uygun siyasilerden biri. Ancak fikri ya da siyasi yapısı bana yakın olması, onun yanlış ve eksiklerini dillendirmeyeceğim anlamına gelmez, aksine bizim inancımız, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır, ya da bir yanlışı gördüğünüzde elinizle, yada dilinizle düzeltin diye emreder. Bizim buğz edecek yaşımız geçti?

Tabi insanoğlu nefs taşıyor. Kimse eleştirilmek istemez. Hal böyle olunca, Aktaş şahsımın eleştirilerine daha fazla tahammül edemeyerek gazetemize cephe aldı ve o gün bugündür, gazetemizi ekonomik olarak bitirmenin derdine düştü. Her bu muhabbet açıldığında anlatırım, benim Aktaş hakkında yazdıklarımı herkes okur, bilir de, kimse Alinur Aktaş´ın gazetemize yaptıklarını bilmez, çünkü bu zamana kadar bunu hiç bu sütünlardan dillendirmedim.

Şimdi dillendirmenin sırası mı, evet sırası;

ister inanın, ister inanmayın, O Koca tarihi Bursa´ya O koca Osmanlıya başkentlik yapmış Bursa´ya atanan ve şimdilerde de aday gösterilen Alinur Aktaş, 5 yıldır gazetemizi bitirmek için nasıl uğraş veriyor, anlatayım.

İşte 5 yı önce başlayan muhalif habelerimize karşılık Aktaş, önce gazetemizin belediyeye girişini yasakladı. Ama, Şerif Gürbaş bugün neler yazdı diye de merak edip, her gün periyodik olarak bayiden gazete alıp gizli gizli okudu. Sonrasında yakın çevresine gazetemizi almamalarını, reklam, ilan matbu işler vermemeleri konusunda ricalarda bulundu. Bu insanların birçoğu, özellikle Aktaş´tan nemalananlar, bu ricayı geri çevirmedi ve gazetemizin aboneliğini durdurup tüm ilişkilerini kesti. Sonra partilerinin kutlama ilanlarını kaldırttı, akabinde seçim çalışmalarında ki anlaşmaları engeldi. Yetmedi, Bursa Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Recep Altepe´yi kafaladı, oradan gelen cüzi miktardaki ilan ve bannerları engelledi.

Altepe´ye, davamıza zarar veriyor şeklinde bizi şikayet edip reklamı kestiren o Aktaş, Bursa´da Altepe´yi yerden yere vuran gazeteleri besliyordu ki, bunu geç fark eden Altepe, görevden alınmasına yakın bir zaman kala, diğer yerel basına olduğu gibi, gazetemize de reklam vermeye başladı, ama 3 ay sonra görevden alınıp yerine göreve atanan Aktaş´ın ilk icraatı ise, gazetemize verilen reklamı durdurmak oldu. Bahanesi ise tasarruftu! Ama Aktaş bize tasarruf uygularken, Bursa´da holding gazetelerini coşturuyordu. İnegöl´de kendisine muhalif gördüğü gazetemizi bitirmeye çalışan O Aktaş, Bursa´da eniğinden enceğine kadar tüm basını besliyordu. Zira hedefinde, atandığı Bursa´ya yeniden Belediye Başkanı adayı olmak vardı.

Aktaş´ın Bursa´da görmezden geldiği bir basın daha vardı, Kanal 16 Televizyonu. Aktaş, Kanal 16´yı da bir sebepten dolayı kendisine muhalif görüyordu. Diğer medya kuruluşlarına yüz binleri veren İnegöllü Aktaş, maalesef sadece gazetemize değil, Bursa´da kendisini ispatlamaya çalışan İnegöllü meslektaşımız Hasan Özdemir´i de bitirmek için elinden geleni yaptı.

Aktaş´ın istediği, ?ya susacaksın, ya da benden olacaksın.? İşte gazetemiz 5 yıldır sürdürdüğü muhalefetin bedelini ekonomik olarak öderken, Aktaş, yaptığı yanlışlara, usulsüzlüklere, adam kayırmalara, adaletsizliklere ve de tüm saçma sapan işlere rağmen siyasetin zirvesinde yol almaya devam ediyor.

Ben Aktaş´ın yeniden aday olmasına üzüldüm mü, evet üzüldüm, zira Aktaş´ın makamının büyümesi, ateşinin büyümesi demektir, zira makamlar ateşten gömlektir? Bundan sonra ne ile karşılaşacak, başına ne gibi işler gelecek, geldiğinde kim sahip çıkacak, ya da o başına gelen musibetlerle nasıl baş edecek Allah bilir?

Evet değerli İnegöllüler, Bursa´da İnegöllü bir adayımız var diye sevinip el çırpanlar gibi, maalesef ben sevinemiyorum. Zira, yanlışlarına rağmen kendisini alkışlayıp pohpohlayarak ateşini körükleyenleri besleyen, diğer taraftan da gazetecilik yapmaya çalışarak yanlışlarını yüzüne haykıranlara tahammül edemeyerek, her türlü müdahaleyi yapan bir zatı o göreve layık görmüyorum?