Şerif Gürbaş


Alinur Başkan Sen Bari Yapma!

.


1973 yılında Cuma Mahallesi’nde doğdum. Çocukluk yıllarımda futbol oynamadan geçen tek bir günüm yoktu. Bu merak 1993 yılına, askere gidene dek sürdü. 

Çocukluğumuzda tabi şimdiki gibi halı sahalar yoktu. Mahallemize en yakın nerede boş bir arsa, ya da yeşil alan varsa, hemen eşyalarımızı çıkarır, taşlardan minyatür kaleler yapar, top oynardık.

Çocukluğumda en çok top oynadığımız alanlar, eskiler iyi bilir, şimdilerde belediye binasının yapıldığı alanda bulunan DSİ sahası ve meslek lisesine ait o koca alan idi.

Mahmudiye, Kemalpaşa ve Hamidiye Mahallesi’nden birçok gencin ortak kullandığı bu iki sahada gerçekten çok güzel anılarımız var.

DSİ sahasında daha çok kurumlar arası, ya da sınıflar arası turnuvalar düzenlenirdi.  Meslek Lisesi sahası ise 8 yaşından tutunda, en yaşlısına kadar 10’larca insanın top oynayıp eğlendiği alandı.  

Meslek Lisesi idarecileri zaman zaman sahaya girilmesini engellemek için bazı önlemler alırlardı. Hatta bir ara etrafını demirlerle ördüler, kapısına da kilit vurdular.  Ama her şeye rağmen bizler o sahaya girer topumuzu oynardık. O zamanlar futbol aşkı işte böyle bir şeydi.

Halı sahalar kurulup yaygınlaşmaya başladıktan sonra, kıyıda köşede kalan tüm boş arsa ve sahalara zamanla kamu kurumları ve evler inşa edildi.  O günlerden günümüze binlerce İnegöllünün hatıralarının olduğu bir meslek sahası kalmıştı. Meslek lisesi sahasına duyduk ki, kaymakamlık binası yapılmak isteniyormuş.

Açıkçası duyunca çok üzüldüm. Oradan ne zaman geçsem hatıralarım yeniden canlanır ve orada eskisi gibi her yaştan insanın spor yapabileceği bir tesisin yapılmasını hayal ederim. Ama gel gör ki, yerel idarecilerimiz şehrin göbeğinde kalan son yeşil alana da göz dikmişler.

Kültür park içerisine yapılacak kaymakamlık lojmanı ile ilgili tartışmalar tazeliğini korurken, trafiğin en yoğun yaşandığı eski hastane alanına belediye sarayı yapılması ve yine bu yerin 100 metre kuzeyine hükümet konağı yapılmak istenmesi büyük hata olur, kabul edilebilir bir hizmet olmaz.

30-35 yıl önce İnegöl’ün nüfusu 40 bin civarında iken, yeşil alan sıkıntısı olmadığı gibi, gerek hastane, gerekse hükümet binasının yeri trafik içinde sorun teşkil etmiyordu. Yıllar sonra o bölgeye 10’a yakın okul inşa edildi. Nüfusumuz 300 binlere dayandı. Motorlu araç sayısı keza 50 binin üzerinde. Hastane taşınmadan önce bazı saatlerde trafik durma noktasına geliyor, ambülanslar çıkış yapmakta büyük zorluklar yaşıyordu. Hastane taşındıktan sonra bu sorun bir nebze olsa da azaldı. Ancak belediye başkanlık binası tamamlandıktan sonra ve hükümet konağı yapıldıktan sonra o bölgede trafik sorunu yeniden baş gösterecektir. Artı merkezde kalan ender yeşil alanı, bina dikmek suretiyle yok etmek, gelecek nesillere yapılacak en büyük kötülük olacaktır.

Gelin aklın yolu bir iken, henüz vakit geçmiş değilken herkesin üzerinde mutabık kalacağı bir alan üzerine hükümet binamızı inşa edelim.

Daha yakın zamanda inşa edilen otobüs terminali, hastane, sebze ve meyve hali şehrin göbeğinde kalıp, İnegöl’ün yükünü kaldıramaz halde iken, yıkılıp rahatlayan bölgeleri yeniden eski haline döndürmeyelim. İnegöl hepimizin ortak yaşam alanı. Halkın tamamını ilgilendiren kararları alırken, ben yaptım oldu mantığıyla değil, ortak akılla hareket edelim. Yukarıda çocukluğumun geçtiği alanda inanıyorum ki, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ta top koşturmuştur. Zira kendisi ile aynı mahallenin çocuğuyuz. Özellikle Alinur Başkanın meslek sahası konusunda hatıralarını canlandırması ve bu yeşil alana vefa gösterip sahip çıkması gerekir diye düşünüyorum. Netleşmiş bir karar varsa şayet, bu kararı ancak, o sahada çocukluğu geçen hatıraları olan Alinur Başkan bozar.  O da buna müsaade ediyorsa artık, kendisine diyeceğim tek bir cümle var. O da, Sende mi Brütüs…