www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


ALLAH BİZE YETER

ALLAH BİZE YETER


İnegöl sadece iktidar mensuplarının, yerel idarecilerin, bürokratların ya da nüfuslu STK’ların yön verip şekillendireceği bir ilçe değil. Bu şehir de yaşayan 230 bin ferdin söyleyecek elbet bir sözü var.

 

Peki, İnegöl’deki 230 bin kişi yaşadığı sorunu nasıl dile getirecek? bu mümkün mü? Elbet değil. Bunun tek bir yolu var, MEDYA.

 

Bugün medya, tüm yurtta olduğu gibi, İnegöl’de çok önemli işlere imza atıyor. Kamuoyunu her konuda bilgilendiriyor, bilinçlendiriyor ve haberdar ediyor.

 

Yaşanan sorunlar ve şikâyetler en yetkili mercilere yine medya vasıtasıyla ulaştırılıyor. Toplumda çok farklı algılanan Gazeteciliğin aslında bir bakkal, bir manav, ya da bir kasaptan farkı yok. Tüm özel teşebbüsler gibi gazetecilerinde derdi, evine helal yoldan ekmek götürmek. Nasıl bir manav en kaliteli ve sağlıklı meyveyi müşterisine sunmak zorundaysa, biz medya mensupları da doğru haberleri, doğru bilgileri halkla paylaşmak zorundayız.

 

Ancak makam sahipleri, ya da maddi gücü eline geçirmiş bir takım nüfuslu camialar, hoşlanmadıkları bir haber, yada yorumla karşılaştıklarında hemen gardını alırlar ve o medya kuruluşunu o yorumu yapanı nasıl alt ederizin, nasıl pes ettiririzin derdine düşerler.

 

Bu Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi İnegöl’de böyledir. Ancak şu unutulmalıdır ki; bu şehirde kendisini en yetkili gören kişi, İnegöl’ün sahibi değildir. O sadece İnegöl’ü yönetme konusunda görevlendirilmiş, ya da seçilmiş görevli memurdur.  Yani yapacağı vazife gelip geçicidir. Hiç kimse, “Ben bu göreve atandım, ya da seçildim, benim dediğim olur, bir başkası benim yaptıklarıma karışamaz, ben en doğrusunu bilirim, yaparım” havasına giremez, girmemeli. Zira gün gelir, o çok güvendiğin görevden ve makamdan alırlarda cıs cıbıldak kalıverirsin.

 

Yine kendilerini Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi, İnegöl’de çok güçlü hisseden bazı camialar var. Ellerine geçirdikleri ticaretle ve bürokrasiyle kendilerine engel gördükleri kim varsa onu sindirmeye, hakkından gelmeye ve doğduğuna pişman etmeye çalışmaktalar.

 

Bu makam sahibi iktidar mensuplarının ya da maddi gücü eline geçirmiş nüfuslu camiaların karşısına geçip, onlara yanlışlarını haykırmak, her babayiğidin harcı değildir. Onların karşısında durmak ateşe dayanmak, yada suda nefessiz kalmak kadar zordur.

 

Ama ben gazetecilik mesleğini peygamberi bir meslek olarak görüyorum. “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”. Hadisi Şerifi’ini kendime ilke edindim.

 

Rızık Allah’tandır sözüne iman etmiş biri olarak; Hz. İbrahim misali “Allah bize kâfidir” diyorum.

 

Birileri varsın gazetemizi ve şahsımı hedef alsın, ellerindeki imkânları bizim aleyhimize seferber etsin. Bizi ticaretleriyle tehdit etsin. Hiç sorun değil. Biz Nemrutlar karşısında İbrahim olmaya, Firavunlar karşısında Musa olamaya devam edeceğiz.

 

Bizi ne onların ateşi yakabilir, nede azgın suları boğabilir. Biz Allah’a teslim olmuşuz bize O yeter. HASBUNALLAHİ VE NİMEL VEKİL’