www.haberyorumgazetesi.com

İsmail Özdemir


ALLAH C.C.DAN BAŞKA İLÂH EDİNMEMEK

.


Zamanımızın en tehlikeli hastalığı şirk yani Allah’a ortak koşmaktır.Allah C.C. kanunlarını bırakıp batılın kanunlarını kabul etmek, onları uygulamayı taahhüt etmek şirktir.Mevcut kanunlar bozuk ise de, kötü ancak iyi olanla değiştirilir.Peygamberimiz 1400 yıl önceden uyarmış:

''Ümmetimle ilgili korktuklarımın en başında gelen Allah’a ortak koşmalarıdır. Dikkat edin, ben size onlar aya güneşe putlara tapacaklar demiyorum. Fakat Allah’tan başkasının arzularına ve emirlerine göre yaşayacaklar.'' (İbni Mace 4205) Hristiyan iken Müslüman olan Tay kabilesi reisi olan, Adiyy bin Hatem R.A.
“Mekke fethedildiği gün ben Hırıstiyan olduğum için Mekke’den kaçtım . Bacım ise müslümanlara köle oldu . Zamanla Rasulullah bacımı serbest bırakarak azad etti . Bacımda İslâm’ı tanıdığı için müslüman oldu . Bunun üzerine Mekke dışına çıkarak beni aradı ve akrabalarımın yanında, Şam'da beni buldu ve bana : “Müslüman olduğunu , İslâm dininin çok güzel bir din olduğunu,İslâm’ı bize yanlış anlatmışlar, eğer Hz. Muhammed’den S.A.V. özür dileyip müslüman olursam benim için çok iyi olacağını bildirdi. Hem Mekke senin yurdun , kabile reisi olman itibariyle bir sürü malında vardır. Tekrar söz sahibi olabilirsin “diyerek beni ikna etti . Bende geri geldim.Mescidde Rasulullah’ı etrafında sahabelere “Onlar, ALLAH'dan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler,” Tevbe 31” ayetini okurken gördüm ve boynumda gümüşten bir Hac olduğu halde yanına geldim ve :"Ey ALLAH’ın Rasulu ; “Ben eskiden Hırıstiyandım ve Hırıstiyanlığı iyi bilirim . Biz hiç bir zaman alimleri , rahipleri rab edinmedik , onlara ibadet te etmedik dedim . Bu ayette ALLAH (c.c.) ne demek istemiş dedim.Bunun üzerine Peygamberimiz: “Ey Adiyy ! çıkar o boynundaki putu“. (Bende çıkardım ).
O rahipleriniz , alimleriniz , okumuş insanlarınız size ALLAH’ın kitabına muhalif olarak ALLAH’ın helâl kıldığını haram, haram kıldığını helal kılmadılar mı?ve (yasak- serbest) koymadılar mı ?
Bende "evet Ya Rasulullah ; onlar okumuş kimselerdi, böyle yaparlardı"Bunun üzerine :
Siz de onların bu kurallarını benimseyip uyardınız.“ işte onların bu yaptıkları Rabb’liktir . Sizinde onların dediklerini benimsemeniz , uymanız onlara ibadetinizdir“ dedi (İbn Kesir Tefsiri , C .7, sayfa 3456)       

Aynı zamanda hadistir: İmam Ahmed; Tirmizi , Cem’ul-Fevâid, IV, 68 ve İbn Cerir)                                                                                                                                                                                  Abdulkadir Geylani diyor ki; "Allah'tan başka her kime itaat ediyorsan, o senin ilâhın olur. Kimden korkuyor ve kurtuluşu kimden bekliyorsan onu ilah seçmişsin demektir. Zarar ve menfaati kimden biliyor ve Allah'ın o işi onun eliyle yaptığını görmüyorsan o senin için ilâhtır. Ey kalbi ölü olanlar! Ey güç ve kuvvetlerinin putlarına tapanlar; geçim kaynaklarını, mallarını ve memleketlerinin sultanlarını putlaştıranlar! Kim zarar ve menfaati Allah'tan değil de başkasından görüyorsa o, Allah'ın kulu değil, onun kuludur." 
"Yalnız dille şahadet getirmek sana fayda vermez. Çünkü kalbinde birçok ilâh vardır. İdarecilerden olan korkun, kalbine ilâhtır. Çalışmasına, kuvvetine ve yaptığın ticaretine güvenmen sana birer ilâhtır. Onları kalbinden çıkarmadıkça, 'Allah'tan başka ilâh yoktur' demen faydasızdır.. Neye, kime itimat ediyorsan sana ilâh o'dur."  
Ebul Hasan el Nedvi de; "Allah'tan başka kime itaat ediyorsan.. kimden korkuyor ve ondan kurtuluşu diliyorsan, onu ilâh seçmişsin demektir.Zarar ve menfaati kimden biliyor ve Allah'ın o işi, onun eliyle yaptığını görmüyorsan, o senin için ilâhtır"diyor. 
Mevdudi ise bu konuya şöyle açıklık getiriyor; "Durmadan, 'Allah'tan başka ilah yoktur' kelime-i şahadetini tekrarladığı halde (insanlar) Allah'tan başka birçok ilâhlar edinirler.. Şüphesiz ki, bu şahıslar Allah'tan başkasına dua etmez, O'ndan başkasını ilah ve Rab olarak adlandırmaz. Lakin bu dil iledir. Bunun yanında, bu iki kelimenin kullanıldığı manalarda birçok ilâhlar edinir de, zavallıların bundan haberleri bile olmaz." 
Seyyid Kutup da, yine ayetler ışığında şu izahları yapıyor; 
"Tevhid akidesinin, berraklığını ve sadeliğini korumak için Kur'an-ı Kerim'in şiddetle yasakladığı (Allah'a eş koşma) keyfiyeti, her zaman müşriklerin yapa geldiği gibi, bir takım şeyleri ilâh ittihaz edip, Allah'la birlikte onlara da ibadet etmek şeklinde olmaz. Bunun, muhtelif şekilleriyle bir de gizli olanı vardır ki: Mesela, ümitlerinin herhangi bir şekilde Allah'tan başkasından geldiğine inanmak şirkin bir çeşididir. Yani, gizlice Allah'a şirk koşmak demektir. İbn-i Abbas (ra) bir rivayetinde şöyle demektedir: "Ayette geçen öyle bir şirk çeşididir ki, bu gizlilik, gecenin karanlığında kaypak-siyah taş üzerinde yürüyen karıncanın ayak seslerinden daha hafidir (gizlidir). 
Hâl böyleyken, söz ile, 'biz hiç kimseyi Allah'a ortak koşmuyoruz' demenin bir yararı yok!