www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


Anca beraber, kanca beraber


31 Mart seçimlerinde parti liderlerinin söylemleri her görüşten insanı iyiden iyiye gerdi. Seçimler, siyasilerin arzu etmediği bir şekilde sonuçlanınca karşılıklı atışmalar restleşmeler halen sürmekte. Siyasileri dinleyen partililerde, sosyal medyada adeta birbirini yiyor. Saçma sapan paylaşımlar, algı ve iftiralarla birbirlerini karalama çalışmaları alabildiğine gidiyor.

Hâlbuki ülkemiz 31 Martta bir yerel seçime gitti. Vatandaşın sandığa yansıyan iradesi, demokrasinin bir tezahürüdür. Sonuç ne olursa, demokrasiye inanmış herkesin, sandıktan çıkana rıza göstermesi beklenir. Ha usulsüz bir durum söz konusu ise, hukukta gereğini yapar.

Ülkemizin ve vatandaşın asıl gündemi ise seçimden öncede seçimden sonra da aslında aynı, yani ekonomi. Ekonomik göstergeler gelecekle ilgili kaygıları her geçen gün arttırıyor. Dövizdeki tırmanış sanayicinin uykularını kaçırmakta. İnegöl´ün lokomotif sektörü olan mobilya sanayindeki üreticilerimiz yarına endişe ile bakmakta. Zira dövizin yükselmesi ile girdi maliyetlerinin artması, iç piyasa satışlarını ciddi ölçüde etkiliyor. İhracat yapan firmalar ise şimdilik memnun. Ancak onlarda iç siyasette yaşanan kısır tartışmalardan, batılı ülkelerle ilişkilerin  belirsizliğinden büyük rahatsızlık duyuyor.

İnegöl´de mobilya sanayinde yaşanan sıkıntılar, her zaman olduğu gibi, şehrin tamamını olumsuz yönde etkiliyor. Maaşını zamanında alamayan işçi, doğal olarak ödemelerini zamanında yapamıyor, ihtiyaçlarını ise sürekli öteliyor. Temel ihtiyaç maddelerindeki çılgın artışlar ise, çalışanların ve emeklilerin belini bükmüş durumda. Ancak ekonomide düştüğümüz bu girdap ve sancılı durum bizi asla yes´e düşürmemeli. Önemli olan birlik ve beraberliğimizin bozulmaması.

Ülke insanının istediği biraz olsun huzur. Siyasetçilerin asıl gündemi bırakıp kısır tartışmalarla birbirlerini alt etmeye çalışması yerine, uzlaşı ve diyalog içerisinde olması, özelliklede milli meselelerde istişareye ehemmiyet vermesi herkesin ortak beklentisi ve arzusu.

Bu ülkenin gerçekten birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Ancak hiçbir parti lideri, milli birlik ve beraberlik ancak benim etrafımda toplanmak koşuluyla mümkündür dememeli. Bu ülkenin kimliğini taşıyan, seçilme hakkını elde etmiş her kişi, bu ülkede söz hakkına sahiptir. Hangi ırktan ve hangi dilden olursak olalım, ortak paydamız vatan, devlet ve bayrak olmalıdır. Ülkemiz topraklarında gözü olan ABD, İsrail ve bilumum batılı devletler ve onların iç uzantıları ortak düşmanımız olmalıdır. Böl, parçala, yut taktiği ile adım adım coğrafyamıza yaklaşan siyonist ve emperyalist devletlerin, bizi bize kırdırmasına asla fırsat vermemeliyiz.

Camide saf tuttuğumuz, cenazesinde hüznünü, düğününde sevincini paylaştığımız akrabamızla, komşumuzla, arkadaşımızla, ya da bir futbol maçında hep birlikte gol diye ayağa kalktığımız çok uzaklardaki insanlarımızla ortak değerlerimiz olan devlet, vatan ve bayrak için kavgayı değil, diyaloğu seçmeliyiz. Siyasetçilerin sivri dili, birbirlerine karşı husumet dolu sözlerinden gaza gelip, birbirimizin değerlerine dil uzatmamalıyız. Tahammül ve saygı çerçevesinde her konu tartışılabilir. Ama kavga asla, zira bu vatan hepimizin, bu devlet, bu bayrak hepimizin. Bizim bizden başka dostumuz yok. Anca beraber kanca beraber?