www.haberyorumgazetesi.com

İsmail Özdemir


ASGARİ ÜCRET

.


Asgari ücret ülkemizde 1936 İş Kanunu ile yasal düzenlemeye kavuşmasına rağmen uygulamaya ancak 1951 yılında başlanabilmiştir. Zaman zaman işveren ve işçi kesiminin desteği alınarak  oy birliği ile belirlenen asgari ücret, çoğu zaman işçi kesiminin muhalefetine rağmen belirlenmiştir. 2023 Haziran ayında yapılan son asgari ücret toplantısında oybirliği ile alınan karar neticesinde; Net asgari Ücret Temmuz ayı itibariyle 11.402 TL. oldu.Döviz bazında 482 USD olarak en yüksek seviyeye ulaştı.Tabii ki; zaman içinde dövizde yaşanacak değişimler sonucu bu rakam değişecek.

Bence asgari ücretin alım gücünü altın bazında hesaplamak gerekir.Çünkü ABD Merkez Bankası FED’in karşılıksız para basması nedeniyle, Amerikan Doları USD, altın karşısında değer kaybediyor.

Asgari ücretle 1971 yılında 30 çeyrek altın alınabiliyordu.1981 darbe döneminde 4 çeyrek altına düştü.1992 yılında 12 çeyrek altın alınırken 2000 yılında 9 çeyrek altın alınabiliyordu.2003 yılında AK PARTİ yönetime geldiğinde asgari ücretle 7,5 çeyrek altın alınabiliyordu.2004 yılında Ak Parti döneminin en yüksek seviyesi olan 14 çeyrek altına yükseldi.Yani 2004 yılında Asgari ücretle 14 adet çeyrek altın alınabiliyordu.2023 Temmuz ayında yapılan zamla birlikte asgari ücretle ancak           yaklaşık 5 çeyrek altın alınabiliyor.Yani emek kaybediyor.2004 yılı asgari ücretin altın bazında alım gücünün en yüksek olduğu,14 çeyrek altın alnabildiği dönem ile kıyaslandığında, bugün asgari ücretin 35.000 TL olması gerekiyor.Bunun işveren kesimine getireceği ağır maliyeti ortadan kaldırmak için, maliyete giren faizlerin “Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler” olarak belirlenmesi gerekir.Faizli kredi yerine, faizsiz kredi sisteminin kurulması ile bugünkü kredi alternatiflerinden çok daha fazla alternatif bulunan “ADİL EKONOMİK DÜZEN” e geçiş bir an önce yapılmalıdır.Bu yapılmadığı sürece, her geçen gün zengin daha zengin, fakir daha fakir olmaya devam edecektir.

Asgari ücret ile verilen refah payının, yükselmeye başlayan faizlerle geri alınacağı çok açıktır. “Ağlamayan çocuğa meme vermezler” prensibinden hareketle, İşçi, memur, emekli, esnaf, köylü, çiftçi gibi bu toplumun yükünü taşıyan kesimler, bu faizci düzene karşı çıkmadıkları sürece emeklerinin karşılığını tam olarak hiçbir zaman alamayacaklardır.Bu mesele partiler üstü bir meseledir.Başta sendikalar olmak üzere, Esnaf Odaları, Ziraat Odaları ile tüm meslek örgütleri ve Sivil Toplum Kuruluşlarımız bu konuyu birinci öncelikli mesele olarak gündemlerine almalıdır. Siyasetin birinci gündemi haline getirmelidir.Faizsiz “ADİL EKONOMİK DÜZEN” fikrini ortaya koyan Rahmetli Prof.Dr.Necmettin ERBAKAN olmuştur.Bugün halen bu düzeni savunan ve bu düzenin işleyişini ortaya koyabilecek bilim insanlarımız vardır.Bu bilim insanlarımızı bir araya getirmek, konferanslar vermek, bununla ilgili toplumun tüm kesimlerinin anlayabileceği yayınlar neşretmek, yeni Sivil Toplum Kuruluşları kurmak çok önemli bir konudur.Faizin emeği,  nasıl sömürdüğü topluma anlatılmalıdır.Kayıkçı kavgasını andıran ve toplumu iki kampa ayıran siyaset anlayışı  terk edilmeli, “Tenceren dibin kara, senin ki benden kara” siyaset anlayışı bir kenara bırakılmalıdır