www.haberyorumgazetesi.com

İsmail Özdemir


AVRUPA`DA YOK OLMAK

AVRUPA`DA YOK OLMAK


Cumhurbaşkanımızın AB Avrupa Birliği ile ilgili yaptığı açıklamalar,  seçimlere dönük ,sadece milletimizin milli ve manevi duygularını sömürmeye dönük açıklamalardır.Muhtemelen AB yolunda büyük tavizler verilecektir. Verilecek bu tavizleri örtbas etmek için bu açıklamalar yapılmaktadır.

Daha önce “One minute” olayında olduğu gibi.”One Minute” olayından kısa bir süre sonra İsrail’in OECD üyeliği Türkiye tarafından onaylanmıştır.

       Daha önce 2007 yıllarında “Biz Türkiye’nin AB yolundan geri döndürülmesi mümkün olmayacak kanunlar çıkarttık.” açıklaması da kendisine aittir.

       AB ilerleme raporlarında Türkiye’nin önüne konulmuş 3 ana konu vardır.

1-Ermenistan’la barışmak.1915 olayları için özür dilemek.

2-Kıbrıs’ta Rumların idaresi altında tek bir devlet olmak. K.K.T.C’yi feshetmek.

3-Dicle-Fırat-Manavgat suları ve GAP bölgesini uluslar arası bir yönetime vermek.

      AB yeni fasılların açılabilmesi için bu konularda Türkiye’den somut adım atmasını beklemektedir.Muhtemelen önümüzdeki günlerde bu konularda adım atılacaktır.Bu nedenle Cumhurbaşkanı’mız milletimizin milli duygularını okşayacak açıklamalarla, millettin desteğini almak istemektedir.                                  Milletimiz diyecek ki; Cumhurbaşkanı’mız varken tehlike yok.

       Türkiye aslında AB’ye girmiş durumdadır.Gümrük Birliği ile zaten AB ülkelerinin pazarı haline geldik.AB ülkeleri bize mal satıyor, biz onlara satamıyoruz.Gümrük Birliği anlaşması yapılmasından bugüne AB ile dış ticaretimiz yaklaşık 400 milyar EURO açık vermiştir.AB ülkelerinden Kırmızı et ithalatı bile yapyoruz.Geçen senelerde Fransa Tarım Bakanı’mıza madalya verdi.

Fransa’da batmak üzere olan hayvancılığı kurtardığı için.

       Kültürel anlamda da AB’ye girmiş bulunuyoruz. Eşcinsellik, uyuşturucu ve alkol, fuhuş, kumar AB ülkelerinde olduğu gibi bizde de maalesef yaygınlaştı.

Çıkarılan yeni Medenî Hukuk ve çeşitli yasalarla bu yaşam serbest hale getirildi.

Son olarak AB kültüründe Peygamber’e hakaret etmek ifade özgürlüğü olarak tescillendi. Başbakan’ımızın da katıldığı yürüyüşte AB’nin ifade özgürlüğünü             biz de benimsedik. Yürüyüşün ardından tekrar hakaret içeren karikatürler yayınlandı ve dergi tiraj patlaması yaşadı.

       Hukuk alanında da çıkarılan yasalarla, uluslar arası mahkeme kararları bizim mahkemelerimizin kararlarının üstünde kabul edildi. Şu anda mahkemelerimiz verdikleri kararlarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini dikkate alarak karar vermektedir.

       Türkiye’nin AB’liğine girmesini istemek vatana ihanettir. Bunu inşallah gelecek yazımda ispat edeceğim.