www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


BAŞBAKAN VE BÜLENT TEMELLİ

BAŞBAKAN VE BÜLENT TEMELLİ


Osmanlı padişahlarından Sultan Abdülmecid tarafından yaptırılan Ortaköy Camii, Başbakan Erdoğan tarafından ibadete açıldı. Açılışta konuşan Başbakan Erdoğan, camilerin cemaatsiz kalmasından yakınarak“önce camileri dolduralım sonra gerisi gelir.”diyerek Ayasofya’nın açılabileceği mesajını verdi.

 

Başbakanımızın Ayasofya mesajı umut verici gibi görünse de, bana göre çok talihsiz bir açıklama. Zira Başbakanımızın mantığıyla hareket edersek, yani cami açılması için diğer camilerin dolmasını kabul edersek, bu ülkede uzun süre cami açılmaması gerekir. Çünkü camilerimiz Cuma ve Bayram Namazları dışında 3-4 safı geçmiyor. Kaldı ki, Ayasofya’nın açılması için camileri doldurun şartını koşan başbakanımız, gezicilere inat Taksime Cami yapacağını açıklayarak bir polemiğin fitilini ateşlemişti.

 

Yine başbakanımızın mantığıyla hareket edersek, bu ülkede yaşayan farklı inançlara mensup insanların ibadethanelerini de açmamak gerekir. Ama AK Parti döneminde bizzat devlet eliyle restore edilerek ibadete açılan onlarca kilise ve havra var. Bu kilise ve havralar acaba dolup taşıyor mu ki, milyonlarca lira harcanıp ibadete açıldı.

 

Şayet Ayasofya’nın ibadete açılması için, diğer camilerin dolmasını beklersek, Ayasofya kıyamete kadar açılmayacak demektir.

 

Gelelim AK Parti İlçe Başkanı Bülent Temelli’ye. İnegöl’ün müstakbel mahalle(Köy) muhtarları ile bir araya gelen Başkan Temelli, köylülerin evlerine su saati takılmasından duyduğu endişeye cevaben “Su saatleri bağlanarak ne kadar su harcadığınızı göreceksiniz. Şu anda bu saatler takılarak kontrol altına alınacak. Bu para ödenecek anlamına gelmiyor. Bu saatler takıldığında sizler kendinizi otomatikman kontrol edeceksiniz. Sizden para almayacaklar. 9 sene önce büyükşehire bağlanan ilçelerin köylerinde bile hala su parası alınmıyor” demiş.

 

Temelli muhtarların ağzına bir parmak bal çalmış resmen. Zira “Şu anda bu saatler takılarak kontrol altına alınacak. Bu para ödenecek anlamına gelmiyor.”derken, ileride su parası alınabileceğini ima ediyor aslında.

 

Büyükşehir yasasıyla şehirlileşen köylülerimiz de, kullandıkları suyun parasını ödemek zorundalar. Bu zaman kadar vermemelileri de zaten haksızlıktı. Zira bugün şehirde asgari ücret alıp ta, 350-400 TL kira veren ve kullandığı suyun parasını ödeyen binlerce gariban var.

 

Kaldı ki, bugün köylerde en gariban insanın 5-10 dönüm tarlası, damda ineği, koyunu, bahçesinde tavuğu var. Yani köylerdeki en gariban,  şehirdeki en garibandan daha varlıklı. Artı köylerde çok zengin insanlarda yaşıyor ve şuan su parası ödemiyorsa, bu da eşitsizlik ve adaletsizliğin daniskasıdır.

 

Eğer AK Parti, şehirde olan köyde de olacak politikası izliyorsa ki, yıllardır bu söylem dillerden düşmüyor, o zaman şehirdekilerin ödediği bedeli, köylülerinde ödemesi gerekir.

 

Bu arada ben de yarı köylü biri olarak, “köylülerde su parası ödemeli” tezini savunurken, şehirde olan ama hala köylerde olmayan güzelliklerinde bir an önce köylerimize kazandırılmasının yılmaz savunucusuyum. Bu nedir? Yoldur, temiz ve içilebilir sudur, kanalizasyondur, çocuklar için parktır, gençler için bilgi kültür evidir, ulaşım aracıdır, çöplerin toplanmasıdır, vs. vs…