İnsanlık tarihi boyunca HAK-BATIL mücadelesi devam etmiştir.Kıyamete kadar da devam edecektir.HAK TARAF; Allah C.C. koyduğu kurallara, emirlere göre bir dünya düzeni kurulması için mücadele eden taraftır.
BATIL TARAF ise, Allah C.C. koyduğu kurallara muhalefet eden, beşerin ortaya koyduğu kurallara göre bir dünya düzeni için mücadele eden taraftır.Allah C.C. Bakara Suresi 42. Ayet-i Kerime’de “HAK ile BATIL’ı birbirine karıştırmayın, bile bile HAKK’ı gizlemeyin” buyuruyor.Peygamber Efendimiz S.A.V. “HAK üzere bir topluluk kıyamete kadar var olacaktır.” Buyurmuştur. İnsanlık Tarihi boyunca HAK tarafı temsil eden başta Peygamberler olmak üzere, Muvahhid ve Mücahitler olmuştur.HAK ile Batıl’ın arasını ayırarak HAKK’ın Hakimiyetini tesis etmişler, HAKK ve ADALETE dayalı bir düzen kurmuşlardır.Onlardan sonra gelenler, Batılın hile ve aldatması ile HAKK düzenden uzaklaşmaya başlamışlar ve HAKK ile Batılı karıştırmışlar, bunun sonucunda insanlık birçok bela ve musibetlere uğramıştır.Allah C.C. merhameti ve şefkati ile yine HAKK ve ADALAET’e dayalı bir düzen kurulması için Peygamberler ve Liderler göndermiş ve yeniden HAKK ve ADALET’e dayalı düzen kurulmasını takdir etmiştir.Bugün yine insanlık HAKK ve ADALET’e dayalı bir düzenden uzaklaşmış, BATIL’ın tasallutu altına girmiştir.Bunun sonucu insanlık büyük bir bunalım ve buhran içindedir.
İnsanlığı bu girdiği bunalım ve buhrandan kurtarmak için önümüzde tek bir yol vardır. HAK ve BATIL’ı birbirinden ayırmak.Bunu yaparsak ALLAH C.C. o zaman ancak yardım edecektir.Kur’an-ı Kerim bunun için gönderilmiştir ve diğer bir adı FURKAN’dır.Yani Hak ve Batıl’ı ayıd eden demektir.Bugün insanları peşinden sürükleyen birçok Siyasi Hareket, insanlığa huzur ve saadet getireceğini vaad ediyor.Ancak ortaya koydukları çözüm yolları, BATIL’ın ortaya koyduğu çözüm yollarıdır.Bunlar da batıldır.Faizci Ekonomik düzen, Avrupa Birliği normları, AB kriterleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını benimseyerek insanlığa huzur ve saadet getirmek mümkün değildir.Biz bunları göstermelik olarak kabul ediyoruz, aslında bunları uygulamayacağız demek, insanları aldatmaktan başka bir şey değildir.Hak ile Batıl’ı birbirine karıştırmaktır.Çünkü göstermelik olarak bunları kabul ederek, iktidara geldiğini zannedenler, hiçbir zaman muktedir olamadılar.Batılın ortaya koyduğu çözüm yollarını benimseyen siyasi hareketler, o prensiplere inananlar tarafından kuşatılıyor ve geri dönüşüne asla müsaade etmiyorlar.Yani izlenen politikalar, Liderlerin konuşmaları ve propaganda konuşmaları ile yeni bir taban oluşuyor. Bunun en canlı örneği Saadet Partisidir. Aslında parti programında “Türkiye’nin AB’ye tam üye olmasına karşı olan, AB ile ancak özel statülü ortaklık öneren Saadet Partisi,bugünkü parti yönetiminin parti programına aykırı olarak, izlediği Avrupa Birlikçi politika sonucu tabanda bir değişim başlamıştır.Türkiye’nin AB’ye tam üye olmasını savunan İL ve İlçe Başkanları ve üye tabanı oluşmaya başlamıştır.
Saadet Partisi Genel Merkezinin de çalıştığı Metropol araştırma şirketinin 2020 ve 2021 yıllarında yaptığı ve yayınladığı anketlerde çıkan sonuç, Saadet Partisi tabanının nasıl bir değişim gösterdiğini ve Saadet Partisinin geri dönülmez bir yola girdiğinin çok açık delilidir. Ankette Türkiye’nin AB’ne tam üye olmasını istiyormusunuz sorusuna Saadet Tabanı yüzde 52 ile evet diyor, yine diğer ankette İstanbul sözleşmesinden çıkılmasını onaylıyormusunuz sorusuna yüzde 83 Hayır cevabı veriyor.Göstemelik bile olsa, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine karşı olduğunuzu yüksek sesle dile getirmezseniz tabanınız sizi terk eder, yerini böyle bir taban alır.
Batıl Düzeni bir an kabul etmiş görünen İslâm gömleğini çıkartmış olur.Mecelle’de bir hüküm vardır.”Kötü emsal olmaz” Kötü olan kötü olanla değiştirilemez.Kötü olanı ancak iyi olanla değiştirmek isteyebilirsiniz.Allah C.C. nasib ederse muvaffak olursunuz.Ancak kötü olanı kötü olanla değiştirmek isterseniz büyük bir vebale girmiş olursunuz.AB kriterleri, AB normları, AB uyum yasaları, AİHM kararları batıldır.İnsanlığa huzur ve saadet getirmesi mümkün değildir.
