www.haberyorumgazetesi.com
www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


BELEDİYE MECLİSİNE YAKIŞMAMIŞ


 

Onun hikâyesi 1882´de Trabzon´da başlar. Rüşdiye´yi ve idadiyi Trabzon´da bitirir. İdadiyi okurken bir yandan medrese eğitimi alır. Allah´la ahidleşmesi bu yıllara denk düşer: "Bir Ramazan günü ikindi vakti camide müezzinin Kur´an okuduğu sırada kendinden geçer ve samimi bir lisanla, kalple:"Ya Rabbisenin bu kitabının lisanını anlamayı bana nasip eyle, ben de ölünceye kadar senin kitabının dellalı olayım.?der.

Sonra İstanbul yılları yani aksiyon yılları başlar. 1905´te Daru´l-Muallimin´e girer. Okulu bitirdikten sonra Daru´l-Fünun Edebiyat şubesine kaydolur. Birara kısa süreliğine İstanbul´danayrılır fakat İstanbul´dan ayrı yapamaz, kaldığı yerden devam etmek üzere geri döner. Zamanın meşhur âlimlerinden dersler alır. Bu zatlar arasında BabanzadeAhmed Naim, İzmirli İsmail Hakkı, Mehmed Akif, Ali Fehmi Câbiç, Şevki Efendi, Mustafa Asım ve Muğlalı Ali Rıza Efendi vardır. Bu isimlerdenyaptığı tahsil onu başta Arapça olmak üzere kelam, fıkıh, mantık ve felsefede söz sahibi yapar. Daru´l-Fünunu bitirdikten sonra İstanbul Sultanisinde Arapça muallimi olarak göreve başlar.Buradaki görevinden sonra İstanbul´un diğer köklü okullarında uzun yıllar muallimlik yapar. 1947´de Vefa Lisesinde felsefe hocalığı yaparken emekli oldu.

Kahramanımızın asıl aksiyon dolu yılları ise ilginçtir 1947´de emekli olduktan sonra başlar, vefatına kadar devam eder. Sanki kendisinden sonra gelecek nesillere bir örnek olsun diye, günümüzde ´unumu eledim, eleğimi astım, emekli oldum şimdi dünyanın tozunu şöyle bir atayım!´ diyen bizlere mesaj verir.

Bugün Cumhurbaşkanından Başbakana, birçok işadamı ve siyasetçinin mezunu ve mensubu olduğu İmam Hatip Okullarını kurma fikriyle bir mücadele başlatır. Okulların açılmasıyla ilgili birçok engel varken o ümidini hiç yitirmez ve ´Allah var, gerisi teferruat. O bir kapı açar elbet!´ şuuruyla mücadelesini sürdürür. İmkânları var eden Allah, onun karşısına Adnan Menderes gibi yaptıklarının bedelini hayatıyla ödeyen bir Başbakan ve Tevfik İleri gibi yaptıklarının bedelini ailesinden koparılıp hapsedilen bir Bakan çıkarır. Okullarımızın açılışına vesile olan kahramanımız, bu iki isimle birlikte bir mücadeleye girişir. Sonunda "zafer inananlarındır."

1951´de İstanbul İmam Hatip Okulu açılır ve ilk müdürü olarak tayin edilir. Vefatına kadar 1961´e kadar okullarımıza hizmette bulunur. Tüm gayreti çağın gereksiniminin farkında, temsilcisi olduğumuz İslam medeniyetinin bilincinde olarak insan yetiştirmek olan üstadımızın düsturu kendi ifadesiyle kelimeleredökülür: "Asrın ihtiyaçlarını müdrik, Doğuyu ve Batıyı bilen münevver, aydın desinler diye dinden taviz vermeyen, dindar desinler diyede dinden taviz vermeyen, tavizsiz fakat müsamahakâr bir gençlik..."

Hülasa, Allah´tan geleni gücü nisbetinde hayatına uygulamaya çalışmış, hayatı ciddiye almış, Allah´a verdiği sözü tutmuş hatta tuttuğu sözüne karşılık İmam Hatip Okullarının bugünkü durumu göz önüne getirildiğinde değil ömrünün sonuna belki kıyamete kadar İslam´a hizmet etme imkânını kazanmış, ömrünün sonuna kadar mücadeleyi vazife bilmiş, öğrencilerine, "Derse gelemediğim gün cenazeme gelin" diyecek kadar işine aşk derecesinde bağlı meçhul kahraman...

Sizlere hayat hikâyesinden bir kesit sunduğum şahsiyet, ülkemizi ve şehirlerimizi yöneten günümüz idarecilerinin, paraya yön veren günümüz sanayici ve işadamlarımızın mezun olduğu İmam Hatip Okullarının mimari ve ilk müdürüolan Celalettin Ökten. Namı diğer Celal Hoca.

İmam Hatip Mezunlar Derneği (İHMED) önceki akşam Celalettin Ökten Hoca´ya vefa gecesi düzenledi, Programda Celal Hoca´nın hayatı anlatıldı ve rahmet ve dua ile anıldı.  Gazetelere de haber oldu.

Bense Celal Hoca´nın ismini ilk kez,2013 yılında gerçekleştirilenİnegöl Belediye Meclisi´nde duymuştum.  Dönemin Saadet Partili Belediye Meclis Üyeleri Hakan İnkaya ve Tamer Uşak imzalı bir teklifsunulmuştu belediyemeclisine.

Dilekçede, Kemalpaşa MahallesiOkullar Caddesi´ne, İmam Hatip Okulları kurucusu ve ilk müdürü Celalettin Ökten isminin verilmesi önerilmişti.   İmam Hatip mezunu Alinur Aktaş´ın ifadelerini dün gibi hatırlıyorum. Sokak yada cadde isimlerinin değiştirilmesi, adres karışıklığına neden oluyor demişti Başkan Aktaş.

Ve teklif AK Partili meclis üyeleri tarafından ret edildi. Bugün geldiğimiz noktada, mezunu ve mensubu olmaktan onur ve gurur duyulan imam hatip okullarının kurucusu bir ismin, okullarcaddesine verilmesine kadar da anlamlı ve isabetli olurmuş. Açıkçası bu ret kararı, başta Alinur Aktaş olmak üzere, diğer imam hatip kökenli meclis üyelerine hiç ama hiç yakışmamış.