www.haberyorumgazetesi.com
www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


BESAŞ´tan Ekmek Çıkmaz


 

Bugün batıda olduğu gibi ülkemizde de, birbirinden farklı görüşlere sahip siyasi partiler var. Sosyalist, komünist, milliyetçi, muhafazakâr, demokrat, liberal. vs. düşünce ve anlayışlara sahip bu partilerin asıl gayeleri, iktidar olmak ve 78 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına eşit ve adaletli bir şekilde hizmet etmek.

Çoğunluğun tercihi ile iktidara gelen siyasi partilerin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına uyma zorunluluğu bulunuyor.

Örneğin, anayasanın eşitlik ilkesine göre, ?herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar?

Anayasanın eşitlik ilkesi çok açık ve net iken, bu ülkede yıllarca inançları nedeniyle başörtüsü takan kız öğrenciler okullara alınmadı. Başörtülü öğrenciler için okullarda ikna odaları kuruldu. Kabul etmeyenler okuldan uzaklaştırıldı, mezun olamadı, mağdur edildi.

Yine irşat hizmeti veren cemaatlerin üzerine gidildi. 4 kişi bir araya gelip sohbet edemez oldu. 12 yaşından  küçük çocuklara Kuran-ı Kerim-i öğrenme yasağı getirildi.  İmam Hatip Liselerinin önünü kesmek için eğitim sisteminin ayarları ile oynandı. İnancından ötürü birçok asker TSK´dan ihraç edildi. Ekranlarda filmlerle, gazetelerde karikatürlerle Müslümanlar sürekli aşağılandı. Ve tüm bu yapılan zorbalıklar, Cumhuriyetin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk´ün devrimleri adına yapıldı.

Şimdilerde laikliği, tüm inançlara saygılı bir sistem olarak tanımlayanların geçmişte yaptığı zorbalıkları unutmak mümkün değildir.

Müslüman bir ülkede inançları doğrultusunda yaşamak isteyenlere ne siyaset, ne ticaret, ne eğitim, ne de memuriyet  hakkı tanımayanlar, kurdukları zulüm düzenini her 10 yılda bir yaptıkları askeri darbelerle pekiştirmeyi bildiler.

Tabi zulüm ile abad olunmaz, gün geldi, devran döndü, dindar siyasetçiler rüştünü ispatladı ve iktidar oldu. Hataları ile sevapları ile de 15 yıldır aziz milletimize hizmet vermekteler.

Ancak iktidar olmalarına karşın halen Kemalist sistemin etkisinden kurtulup muktedir olamayan dindar siyasetçiler, maalesef Hakk´ın uygun görmediği, kendi seçmenini üzen bir çok yanlış kararlara imza atmışlardır. Takdir edilecek tarafları ise inançlı insanlara yönelik baskıları sonlandırmış ve kimsenin yaşam alanına müdahalede bulunmamıştır.

Bugün İslam´ın yasakladığı kerhaneler, meyhaneler, kumarhaneler, kadınlı erkekli plajlar ve havuzlar ve faiz yuvaları ardına kadar açıktır.

Hülasa laik düşünceye sahip insanların yaşam alanlarına herhangi bir müdahale söz konusu değildir. Ama laik kesim kendi yaptığı zulümleri unutmuş olacak ki, kendilerine zerre miskali bir dokunuş hissettiklerinde ortalığı velveleye vermekteler.

İşte son iki gündür, Bursa Büyükşehir Belediyesi´nin 2016 yılında aldığı karar neticesinde BESAŞ´ın alkol satışı yapan yerlere ekmek satış izni vermemesini, kendisini laik olarak tanımlayan siyasetçisinden gazetecisine, STK´sından trolüne kadar herkes sert dille eleştirip, kararı alanları ve uygulayanları yerden yere vurmakta.

Bir kere bu karar bugün alınmış bir karar değil. 2016 yılından bu yana alkollü içecek satışı yapan marketlerin bayilik talepleri kabul edilmiyor. Artı bu kararın alınmasındaki amaç, ekmek almaya gönderilen çocuklarının marketlerde alkolle tanışmanın önüne geçmek. Zaten vatandaşlarda bu uygulamadan oldukça memnun.

Dolayısıyla karara sert tepki gösteren ve buradan oy devşirmeye çalışan laik kesimin siyasetçisine ve onların şakşakçısı gazetecilere buradan yazıyorum; Hiç boşuna kürek sallamayın, BESAŞ´tan ekmek çıkmaz.