www.haberyorumgazetesi.com

İsmail Özdemir


BOĞAZİÇİ CUMHURİYETİ !!!

​​​​​​​Prof. Dr. Melih Bulu'nun, 2 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanması ile başlayan eylemlerle ilgili yazmadan duramadım.


Prof. Dr. Melih Bulu'nun, 2 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanması ile başlayan eylemlerle ilgili yazmadan duramadım.

 

“Boğaziçi Üniversitesi’nin temelleri 1863 yılında bir eğitmen, mucit, teknisyen ve mimar olan Dr. Cyrus Hamlin ile tanınmış hayırsever ve zengin bir tüccar olan New York'lu Mr. Christopher Rheinlander Robert tarafından Birleşik Devletler sınırları dışındaki ilk Amerikan koleji olan Robert Kolej’in İstanbul’da kurulması ile atılmıştır.

Mart 1971'de dönemin başkanı Dr. Everton, Robert Kolej'in üzerine herhangi bir kampüs üzerinde bağımsız bir üniversitenin kurulması için Türk hükümetini teşvik eden önergenin 26 Ocak 1971'de Yönetim Kurulu tarafından kabul edildiğini açıklamıştır. Çalışmalar 1971 yazında sonuçlandırılmıştır. Binaları, kütüphanesi, laboratuvarları, tüm imkanları ve personeliyle 118 dönümlük bugünün Güney Kampüsü,       10 Eylül 1971'de tamamen Türk hükümetinin üzerine geçmiştir. Boğaziçi Üniversitesi, yüz yıldan fazla Robert Kolej'in kampüsü olarak kullanılan alana resmi olarak kurulmuştur.”(Boğaziçi Üniversitesi Kurumsal sayfası)

 

Türkiye’de toplamda 209 üniversite vardır.131 devlet üniversitesi (11 teknik üniversite, 2 güzel sanatlar üniversitesi ve 1 yüksek teknoloji enstitüsünün yanı sıra Polis Akademisi ve Milli Savunma Üniversitesi) ve 78 vakıf üniversitesi bulunmaktadır. Üniversitelerin haricinde 5 meslek yüksekokulu mevcuttur.

 

Üniversitelere rektör atanması, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra kurulan Yükseköğretim Kurumu'yla (YÖK) başladı. Böylece 1981'de, 35 yıldır uygulanan rektörlük seçimleri kaldırıldı.

 

1946'da kabul edilen kanunda, rektörlerin seçimle görev başına gelmesi öngörülüyordu.

 

1992'de rektörlerin belirlenme sürecini düzenleyen kanun maddesi değişti ve seçimler geri getirildi.

 

Kanuna göre, devlet üniversitelerinde rektör adayları, profesör unvanına sahip akademisyenler arasından önce öğretim üyeleri tarafından seçiliyor, daha sonra YÖK adayların üçünü Cumhurbaşkanının onayına sunuyor, Cumhurbaşkanı bunlardan birini atıyordu.Rektörler 4 yıllığına görev alıyor ve en fazla iki dönem bu görevi yürütebiliyordu.2016'da AKP milletvekilleri TBMM'ye Cumhurbaşkanına doğrudan rektör atama yetkisi veren bir kanun tasarısı getirdi, tasarı muhalefetin itirazları üzerine geri çekildi.

 

Bundan 3 ay sonra yayımlanan bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile bu uygulama yürürlüğe girdi.

 

Buna göre, devlet üniversitelerinde rektör YÖK tarafından önerilecek üç aday arasından Cumhurbaşkanınca atanıyor. Vakıf üniversitelerinde ise rektör, mütevelli heyetinin belirlediği adaya YÖK'ün olumlu görüş vermesinin ardından Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor.

 

KHK’lar yani Kanun Hükümünde Kararnameler,TBMM tarafından ortadan kaldırılmadıkça ve yerine geçecek bir kanun çıkarılmadıkça geçerli.Hukuka ve Adalete uygun olup olmadığı ayrı bir tartışma konusu.

 

Abdullah GÜL,Ahmet Necdet SEZER ve diğer Cumhurbaşkanları tarafından da geçmişte birçok uygunsuz atamalar gerçekleştirildi.SEZER tarafından biri kendi oyu olmak üzere 2 oy almış kişi, rektör olarak atanmış ve  “1 oyla rektör” başlıklarıyla yerel ve ulusal basında yer almıştı.

 

Bu uygulamalara şiddete başvurmadan usulüne uygun tepki de gösterilebilir.Ancak gösterilen tepkiler, amacının dışına çıkarsa bu toplum vicdanında asla kabul edilemez.

 

1-Boğaziçi bir devlet üniversitesi, orada tahsil görenler de, öğretim görevlileri de bu milletin evladı.Fakat bu tepki eylemlerinde hiçbir tane TÜRK BAYRAĞI göremiyoruz.Bunun yerine EŞCİNSELLERİ temsil eden Gökkuşağı renklerinden oluşan 7 renkli bayrağı görüyoruz.

 

2-Bu Milletin evlatları, bu milletin değerlerine saldırmaz.Bu milletin uğruna canını vermeye hazır olduğu KABE-İ MUAZZAMA’yı ayak altına sermez, ona hakaret etmez.

 

3-Bu milletin evlatları, yine bu milletin polisine el kaldırmaz.Devletin ve Milletin malına zarar vermez.

 

4-Tepki eylemlerinde,Terör örgütlerinin sloganlarını içeren pankartları ve terör örgütlerinin militanlarını görüyoruz.

 

5-Boğaziçinde yaklaşık 16.000 öğrenci öğrenim görüyor.Eylemlerde bulunan çok az sayıda öğrenci var.

 

6-Eylemlerde üniversite dışından eylemlere katılanlar çoğunlukta.Eylem yapanlar birkaç yüz kişiden ibaret.

 

Bu ve bunun gibi tespitler bu eylemlerin meşruiyetini ortadan kaldırmaktadır.Devlet-Millet-Bayrak-KABE düşmanlığına dönüşen bu eylemlerin heme durdurulması gerekir.Muhalefetin ise böyle gayri meşru hale gelmiş bu eylemlere destek olmaması gerekir.

 

Bunun yerine sivil eylemler yapılabilir.Mesela; cesaretiniz varsa 16.000 öğrencinin, 10.000 tanesinden imza toplayın görelim.Bakalım öğrencilerin çoğu sizin gibi mi düşünüyor.