www.haberyorumgazetesi.com

İsmail Özdemir


BÖLÜCÜLÜK

İslam Dünyası kan revan içinde. Her gün yüzlerce Müslüman birbirini öldürüyor. Ölen “Allah” diyor. Öldüren de “Allah” diyor.Peki Müslümanlar bu hale nasıl geldi?


      Maalesef daha Hz.Peygamber döneminde ortaya çıkan münafık,  Abdullah bin Ubey ve daha sonra ortaya çıkan Abdullah bin Sebe gibi münafıkların ortak özellikleri Müslümanları bölmek ve parçalamaktı.

Bunun için Müslümanlar arasında yalan ve yanlış haberler yayarlardı. İslam Beldelerine mektuplar göndererek, oradaki Müslümanları yanlış bilgilendirirler ve farklı coğrafyada yaşayan Müslümanların birbirlerine düşman olmasını sebep olurlardı.

 

       Hz Ali K.V. kendisini,  İlahlaştıran Abdullah bin Sebe’yi yakmak istemişti. Daha sonra bu fikrinden vazgeçmiştir. Münafıklar asla Müslümanların birlik ve beraberlik içinde olmalarını istemezler.

Tarihi Cem’el vakasında taraflar bir gün önce anlaşmışlardı. Bunu duyan Abdullah bin Sebe, hemen gizli bir toplantı düzenlemiş ve anlaşmanın bozulmasını sağlamıştır.

 

      Günümüzde de, Müslümanların birlik ve beraberliklerine engel olacak, her türlü propoganda, vaaz ve toplantılar yapanlar, gönüllü olarak Abdullah bin Sebe’nin görevini üstlenmiş durumdadır.

Halbuki Peygamberimiz S.A.V. buyuruyor:

 

Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim Müslüman’ı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir Müslüman’ın kusurunu örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter (Buhârî, Mezâlim )

 

"Ey Allah’ın kulları kardeş olun. Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zülüm etmez. Ondan yardım elini çekmez ve onu küçük görmez. Takva işte buradadır. Kişiye şer olarak Müslüman kardeşini hakir ve küçük görmesi yeter." (Müslüm)

 

İmanın şartı 6 ‘dır. Bunlara iman eden Mü’min kardeşimizdir. İslâm düşmanları Müslümanları tek bir millet olarak görür. Hepsini yok etmeye çalışır. Buna gücü yetmeyeceğini bildiği için, Müslümanlar arasında fitne ve fesat çıkarmışlar. Müslümanları birbirleri ile çarpışır hale getirmişlerdir.

 

Müslüman; herkesin içinde aleni bir şekilde, başka bir Müslüman’ı veya Müslüman grubu eleştiremez,                      sosyal medya, görsel ve yazılı medyada eleştiremez.Hele hele, hakaret hiç edemez.Her Müslüman kendi Mezhebini, tarikatini, grubunu sevebilir.Ancak diğer mezheplerdeki, tarikatlardaki veya gruplardaki Müslümanlara açıktan eleştiri yapamaz.Yaparsa Müslümanların arasına fitne ve fesat tohumları eker. Bunun devamında gruplar, mezhepler arasında kavga çıkar. Daha sonra ise savaşlar çıkar.

Vaaz ve sohbetlerde de yanlışlıklar genel olarak konuşulur. Yanlışı yapan kişi veya grup zikredilmez.              Hata ve yanlışı yapanın kendisine usulü adabınca söylenir. Bunun aksi kavgaya sebep olur.Anarşi çıkar.

 

Peygamberimiz S.A.V. bir hata gördüğünde, isim vermeden, kimseyi hedef almadan, yoksa ben mi yanlış görüyorum dercesine “Bana ne oluyor ki, sizden bazılarının şöyle şöyle yaptığını görüyorum.” derdi.

 

Peygamberin yolundan giden Müslüman Kardeşlerime tavsiyem şudur:                                                                                                -Hiçbir Müslüman aleyhine konuşmayınız. Size hakaret etse dahi.O hakaret edeni kendi cahilliği ile baş başa bırakın.Hz.Ali K.V. kendisine kafir diyen Haricilere Müslüman muamelesi yapmıştır.

-Müslümanları kendi etrafında toplamaya çalışan, diğer Müslümanlara açıktan hakaret eden, saldıran Hoca ve Vaiz’lerin peşinden gitmeyin. Çünkü onlar, Müslümanların birliğine hizmet etmiyorlar.

-Peygamberlerin dışında herkes hata yapabilir. Kim inanırsa ki; “-Benim Hocam hata yapmaz.”Şirke düşer.

-Peşinden gittiğiniz hocaların İslâm’a, Kur’an-ı Kerim’e ve Sünnete uymayan davranışlarını sorgulayınız.

Yoksa peşinden gittiğiniz kimseler Cehenneme girmenize vesile olabilir.