www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


BU ÜLKEDE ADALET VARSA?

BU ÜLKEDE ADALET VARSA?


Anayasanın ilk 3 maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti,  demokratik ve laik bir ülkedir. Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Yani yönetim şeklimiz millet iradesinin sandığa yansıdığı ve sandıktan çıkan siyasi iradenin devleti yönetmeye hak kazandığı bir rejim türüdür. İktidara gelen siyasi irade laiklik ilkesine göre, 83 milyonun inancını özgürce ifade edebildiği ve yaşabildiği bir ortamı sağlamakla yükümlüdür. Anayasanın bu 3 maddesinin değiştirilmesi ise teklif dahi edilemez.

Hal böyle iken 1960’ta, 1971’de ve 1980’de, yani her 10 yılda bir, millet iradesine darbe vuruldu. Yine 28 Şubat 1997’de çeşitli komplolar, entrikalar ve baskılarla iktidarı istifaya zorladılar. Tam her şey düzeliyor, Türk demokrasisi yerli yerine oturuyor derken, bu kez de TSK içerisine çöreklenmiş FETÖ’cü hainler, 15 Temmuz 2016’da darbe teşebbüsünde bulundu, çok şükür ki, muvaffak olamadılar.

Darbeleri gerçekleştirenler, anayasanın ilk maddesini, yani halkın kendi kendini yönetme iradesine darbe yaparak büyük bir suç işlediler. Ama bu suçu işleyenlerin hiçbiri yargılanmadı ve ceza görmedi. Bir ara 1980 darbesini yapan Kenan Evren ve arkadaşları ile ilgili bir hukuk yolu açılmıştı. Ama ardı gelmedi, ya da getirilemedi. 60 ve 71 ihtilalini yapanlar ise belki bu dünyada paçayı kurtardılar, ama yarın huzuru mahşerde mutlaka yaptıklarının hesabını verecekler. 28 Şubat post modern darbesini yapanların ise yaptıkları yanlarına maalesef kar kaldı. Zira üzerlerine hiç gidilmedi. Darbeye teşebbüs edenler içerisinde tek hesap sorulan 15 Temmuz 2016 gecesi darbeye kalkışan FETÖ’cü hainler oldu. Mahkemeleri devam eden bu hainlerin bir kısmı müebbet hapisle yargılanıyor. Tüm yaşanan acılara  rağmen bugün hala milletin iradesini tanımayan, kendilerini bu ülkenin asıl sahibi zanneden bir zümre var ki ortamını bulsalar,  örgütlenip yeniden darbeye teşebbüs ederler.

Peki anayasayı çiğneyerek suç işleyen bir tek TSK’nın içerisindeki cuntacılar mı? Mesela devletin laiklik ilkesini ihlal eden fikri bozuk siyasilere, medya patronlarına ve onların kalemşorları ile onları besleyip büyüten iş dünyasının ensesi kalınlarına ne demeli. Geçmişte gazete manşetlerinden ve köşelerinden, televizyonların ana haber bültenlerinden İslam’a saldıranlar, inançlarımızı ve yaşantımızı hor görenler, Müslümanca yaşamak isteyen insanları fişleyip yargının önüne atanlar, örtülü kızlarımızı okullara ve kamu kurumlarına sokmayan zihni bozuklardan hesap soruldu mu? Maalesef hayır. Atatürk’ün devimleri içerisinde en çok savundukları laiklik ilkesini sözde savunan bu fikri bozuklar, iş siyasi propagandaya geldi mi, “biz herkesin inancına saygılıyız” diyorlar. Ama bu millet, geçmişte başörtülü kızlarımızı okul önlerinde nasıl coplattırdıklarını, diploma törenlerinde saçlarından tutup nasıl sürüklediklerini unutmuş değil. O fikri bozuklar yarın kazara iktidara gelseler ve gücü eline alsalar, adım gibi eminim ki, aynı zorbalıkları yine yaparlar. Zira bugünlerde sesleri yine hoyratça ve cesurca çıkmakta ve yine başörtüsü üzerinden inançlarımıza saldırmaktalar.

Yine bu topraklarda anayasanın “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” maddesini ihlal eden hainler var. Bin yıldır bu topraklarda etle tırnak olmuş Kürt ile Türk halklarını birbirine düşürüp kırdırmak suretiyle ülkemizi bölmek isteyen başta PKK olmak üzere, kökü içeride yada dışarıda tüm terör örgütleri ve bunlara destek veren ister siyasetçi ister işadamı ister sanatçı hepsi haindir. Bu hainlerin derhal yargılanıp tüm mal varlıklarına el konulmalı, faaliyetlerine son verilmeli ve vatandaşlıktan çıkarılıp sınır dışı edilmelidir.

Şayet bu ülkede gerçek adalet varsa darbe yapanlar ve ülkemizi bölmek isteyen terör mensupları ve destekçileri başta olmak üzere, milletin inancına (hangi inançta olursa olsun)milletin siyasi fikri ve iradesine müdahale eden herkes adil bir şekilde kin güdülmeden siyasi otoritenin baskısı altında kalmadan yargılanmalı ve cezaları kesilmelidir.