www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


Bugün duygularım çok karışık!

​​​​​​​Bugün 10 Ocak çalışan gazeteciler günü...


Bugün 10 Ocak çalışan gazeteciler günü...

Gün münasebetiyle Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi ilçemizde de bir çok kurumdan çalışan gazetecilere kutlama mesajları yayınlanmakta…Mesajlar genelde birbirine benziyor… Gazeteciliğin zorluğundan maşakatlerinden söz edilmekte. Mesaj yayınlayaların en çok istediği arzuladığı ise  gazetecilerin objektif olmaları…

Peki gazetecilik zor bir meslek midir.  Herkes yapabilr mi? Tavsiye eder misiniz derseniz. Bu sorulara iki cevabım olur…

Birincisi; şayet karakterli bir insansanız, amacınız şehrinize, ülkenize ve topluma faydalı işler yapmaksa, gözünüz karaysa, parayla pulla işiniz yoksa tam ideal bir meslektir gazetecilik.  Aslında bu karakterde olanlar için meslek türüne gerek yok. Zira insanda olması gereken hasletler bunlar zaten. Ama söz konusu gazetecilik olunca bu karakteristik özellikler olmazsa olmazlardandır…

Bunun dışında omurgasızsanız, gelene ağam, gidene paşam diyecekseniz, gününüzü gün edip laylaylom yapacaksanız, birilerinin adamı olmaktan çekinceniz yoksa, bir fikri şahsiyetiniz bulunmuyorsa hemen gazeteci olun. Zira gazetecilik bu tipler için çok daha müsahit ve kaçırılmaz bir meslek türüdür. Bu tiplere yandaş, candaş, yalaka gazeteci denir ki, günümüzde bu tiplerden sürüsü ile vardır.  Zira gücün yanında yer almak, ondan beslenmek ve 3 maymunu oynamak bu işin en kolay ve keyifli tarafıdır.

Omurgalı,  gözünü budaktan esirgemeyen, risk alabilecek gazeteciler için bu meslek her zaman meşakkatli ve zorlu olmuştur.  Hele medya sahibi isen bu iş sahada olanlardan katbe kat daha da zordur. Zira medya sahiplerinin sorumluluk alanı ve alacağı riskler sahada çalışan muhabir arkadaşlardan çok daha fazladır. Bu işin ekonomik boyutu, hukuki ve hayati riskleri çok ileri safhadadır.

Gazeteciğin 17. Yılını devirmiş biri olarak sanıyorum İnegöl’de en çok tehdit alan ve en çok ekonomik baskıya maruz kalan gazeteci benimdir diye düşünüyorum.

Zira hatırlayanlarınız olacaktır, Bir Ramazan Ayında askerimizi şehit eden PKK terör örgütü için attığımız O .. Çocukları başlığı, tüm ülke genelinde büyük takdir topladığı gibi, PKK’yı da alabildiğine rahatsız etmiş ve gazetemizi telefonla arayarak ölümle tehdit etmişlerdi.  Hatta ismi bende gizli kalsın, ilçemizdeki bir derneğin eski başkanlarından biri şahsıma bir suikast olabileceği istihbaratını paylaşmış ve savcılıktan koruma istememi tavsiye etmişti. Bende her sabah evden çıkarken Ayetel Kürsi okuyorum Allah’a emanetiz, ama kaderimizde varsa da şehit oluruz cevabını vermiştim.

Yine, FETÖ’nün 17-25 Aralık operasyonundan bir hafta önce kaleme aldığım rantın adı hizmet olmuş başlıklı köşe yazımla, o gün ismi hizmet hareketi olan cemaatin nasırına basmış olacağım ki,  hiç unutmuyorum, o gün mütevelli heyeti toplanmış abone olan firmalar gazetelerimizi iptal etmiş, eleman ilanlarını, reklam vs. ne varsa sonlandırmışlardı. O gün benim yazıma muhalefet ederek fetöye sahip çıkan bir şahsiyet ise benden artanları toplayarak her zamanki gibi bukelamunluğunu göstermişti…

Yine dönemin Belediye Başkanı Alinur Aktaş, yaptığımız mütevazi eleştirilerden pay çıkarmak yerine gazetemizi hedef almış, belediyenin abone olduğu gazeteler dahil, nazının geçtiği herkese gazetemizle olan ilişkini kesmesini rica ederek, bizi ekonomik dar boğazın içerisine sürüklemişti.

Diğer lokal tehdit ve kurumsal ambargoları ve ödediğim haksız tazminatları yazarak konuyu uzatmaya gerek yok.

Gazetecik öyle karşıdan bakıldığında elit bir meslek, ağalarla paşalarla oturulup yenilip içilen özenilecek bir meslek sanılabilir. İşin aslı gazetecilik yoldan çıkmışların seni de yolundan çıkarmaya çalışanlarla amansız mücadeledir. Bu mücadelede yalnızsan, arkadan da bir dayın yoksa madden kazanma şansın hiç yoktur. Bunları göze alan herkes gazeteci olabilir…