www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


Canlıya şiddet, insanlık suçudur

.


Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günüydü. Ülke genelinde bu konuya ilişkin çeşitli farkındalık programları düzenlendi. Bu programlar da kadınlarımıza, "siz bizim en değerlimizsiniz en kıymetlimizsiniz" mesajları verilerek 1 günlükte olsa gönülleri hoş edildi.   

Tabi dün dünde kaldı. Yarın 26 Kasım, açın gazetelerin 3’üncü sayfalarını, mutlaka bir kadına, bir çocuğa, ya da gücü yeten birinin bir zayıfa şiddet uyguladığını, ya da canına kıydığına göreceksiniz.

Bizim inancımızda ister insan olsun, ister hayvan her canlının yaşama hakkı ve hürriyeti vardır. Bu yaşama hakkı  ve hürriyeti devlet eliyle sağlaması gereken en önemli konuların başında gelmektedir.

Ülkemizde işlenen şiddet ve cinayetler her ne kadar kadınlar üzerinden masaya yatırılıp tartışıldada, aslında bu şiddet ve cinayetler hangi canlıya yapılırsa yapılsın hepsi birer insanlık suçudur. Bu şiddet ve cinayetlerin yine bir insan eliyle olması bir o kadar  üzücü ve düşündürücüdür.

İster insan olsun, ister hayvan, ya da üzerinde yaşadığımız doğa, hiç kimsenin hiçbir canlıya zulüm etmeye, onun hayatını karatmaya, ya da yok etmeye hakkı yoktur.

Özellikle Müslüman toplumlarda bir insanın bir masuma şiddet uygulaması, hele canına kıyması en son olacak iştir. Zira bizler Allah’a ve ahiret gününe iman etmiş insanlar olarak, aynı zamanda öldükten sonra bu dünyada yaptıklarımızın hesabını vermeye de iman etmişiz. Bu nedenle de bu tür kötülükleri bırakın yapmayı, aklımızın ucundan bile geçirmemeliyiz.

Peki ülkemizde bu tür suçlarda niçin artış yaşandı ve niçin önlenemiyor derseniz bir çok kişinin ortak cevabı eğitimsizlik olur. Evet, bu cevaba ben de sonuna kadar katılıyorum. Ama bu eğitimsizliğin adını doğru koymak gerekir. Bana göre bu şiddet ve zulümleri yapanlardaki eğitimsizliğin kaynağı büyük ölçüde ahlak ve maneviyat noksanlığıdır.

Zira şiddet uygulayan yada masum bir cana kıyan insanları incelediğimizde içerisinde üniversite mezunlarından tutunda, bir eli yağda bir eli balda olan, bir başka deyişle tuzu kuru olan insanlarında olduğunu görmekteyiz.

Şiddet ve cinayetleri yoksul ve eğitimsiz kesimin dışında, eğitimli, şöhret ve makam sahibi insanlarda işlediğine göre, geriye bir sebep kalıyor, o da ahlak ve maneviyat eksikliği ve de cezaların caydırıcı olmaması...

“Kısasta hayat vardır” ayetine iman etmiş biri olarak, insana dair işlenen her türlü cinayetin karşılığı olarak idamı savunmuşumdur.

Ama iş bu noktaya gelmeden önce, toplumu Allah ve ahiret korkusu ile yetiştirebilirsek, devletimiz idarede ve paylaşımda eşit ve adil olursa, inanıyorum ki bu konu, tereyağından kıl çeker gibi kendiliğinden çözülür.

Aksi taktirde, her yıl 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde yapılan bir dizi farkındalık programlarıyla, slogan ve açıklamalarla bu konun üstesinden asla gelinemez.