www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


DİKTATÖR MÜ DEDİNİZ?

Yaşı 40 ve üzeri olanlar Türk siyasetine damga vurmuş rahmetli Erbakan, Özal, Demirel, Ecevit ve Türkeş´in liderlik yaptığı yılları iyi hatırlar.


Yaşları birbirine yakın olan hatta sınıf arkadaşı olan bu liderlerin, zaman zaman seçim meydanlarında ya da televizyon ekranlarındaki propagandalarını izlemişsinizdir. Ancak hiç birinin diğerine, ağıza alınmayacak cümleler sarf ettiğini göremezsiniz. Hepsi birine karşı edeplice muhalefet etmiş ve yarın yüzüne bakacak bir yüz bırakmıştır.

Ancak bugünün siyasetçilerine baktığımızda bazılarının ağzından adeta salyalar akıyor. Hâlbuki şimdinin liderleri, az önce yukarıda isimlerini zikrettiğim o nezaket sahibi liderlerin ya öğrencileri, ya da yolunda gittiğini sandıklarımız.

İşleri devletin başına geçip ülkeyi yönetmek, millete refah ve huzur getirmek olan bu siyasetçiler, milletin oyunu almak için alabildiğince edepsizleşiyorlar ve siyaset dilini kirletiyorlar.

Hani eskilerin, ?eşeğin hatırı yoksa, sahibinin vardır´ kabilinden bir sözü var. İşte bu söz aslında bugünün siyasetçisinin kulağına küpe olmalı.

Bir parti lideri, siyasi rakibine laf söylerken, o şahsın temsil ettiği makamı ve onu oraya taşıyanların varlığını asla akıldan çıkarmamalı.

Zira demokrasinin vazgeçilmez unsuru dediğimiz partiler ve onların yöneticileri, varlıklarını gönül rızasıyla gayret gösteren partililere borçludur.

Her partinin ve ona gönül vermiş partilinin saygı duyulacak fikri ve siyasi düşüncesi elbet vardır. Bugün hiç beğenmediğimiz hatta nefret ettiğimiz HDP´lilerin bile, duran bir saatin günde 2 defa doğruyu göstermesi gibi, arada bir doğru cümleler kurduğunu görüyoruz, duyuyoruz.

Bu nedenle liderlerin birbirlerine, hele ki milletin omuzlayarak, en yüksek makama taşıdığı Cumhurbaşkanına edepsizce laf söylemeye hakkı yoktur, olamaz.

Halkın geçim sıkıntısı çektiği, hainlerin kol gezdiği, ülkemizin dış güçler tarafından tuzağa düşürülmek istediği bir dönemde, Cumhurbaşkanından dağdaki çobanına kadar, tek yumruk olmak zorundayız.

Peki siyasetçiler birbirini eleştirmeyecek mi? Elbette ki eleştirecekler, ama siyasi nezaketi elden bırakmadan. Ve ortaya attığı iddiaların aslı astarı olacak.

Bugün CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu´nun Cumhurbaşkanı Erdoğan´a yönelik diktatör eleştirisi, hatta daha da ileri giderek, yanına bozuntusunu da ilave etmesi, asla kabul edilebilir bir durum değildir.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu şayet diktatör görmek istiyorsa siyasi fikri, yada devlet yönetme şekli kendisine yakın olan Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong-Un´u  ziyaret etsin.

Kim Jong-Un ile bir gün geçirsin, halkı dinlesin, sokakları, ibadethaneleri, okulları gezsin, ticari ve sosyal hayatı incelesin. İnsanların traşları neden acaba aynı model diye bir sorsun.

Sonra izlenimlerini bir basın toplantısı düzenleyerek, yürekli bir şekilde açıklasın. Şayet Kuzey Kore´den tutuklanmadan elini kolunu sallayarak çıkabiliyorsa, gelsin ben onun elini öpüp başıma koyacağım.