Kültür ve Turizm Bakanlığı´nın yanı sıra medyaya yansıyan haber başlıklarından ve Elektrik, Elektronik Hizmet İhracatçıları Birliği verilerinden elde edilen bilgilere göre, son on yıllık dönemde önemli bir yükseliş yakalayan Türk dizi sektörü, ihracat oranları bakımından ABD´nin ardından ikinci sırada yer aldı.
Mevcut verilere göre, Türk dizileri ABD´den Rusya´ya, Ortadoğu´dan Balkanlar´a, Uzak Doğu´dan Latin Amerika´ya kadar dünyanın dört bir yanında milyonlarca izleyici kitlesine ulaşmış bulunuyor.
ABD dizileri, yıllarca tüm dünyaya ABD´nin ahlaksızlığını yaydı. Aile içi rezaletler, toplumsal ilişkilerde güvensizliğin yaygınlaşması, her türlü ahlaksızlığın özendirilmesi materyalist bir neslin ortaya çıkmasına vesile oldu.Huzurlu bir toplumun sigortası olan Aile Müessesi çöktü.Boşanmalar arttı.Evlilik dışı ilişkiler arttı.
Son 10-15 yıldır Türk dizileri de buna çanak tutmaya başladı. İstisnalar kaideyi bozmaz. İçlerinde genel Ahlak kurallarını önemseyenler çok az da olsa var.Fakat genel olarak aile içi ihanetler,toplumsal güvensizlik ve genel ahlak kurallarını çiğneyen senaryolar ile toplumumuz yozlaştırılıyor.
İslâm´ı baş tacı etmiş,600 yıl dünyaya HAK ve ADALET yaymış, ahlaksızlığı ortadan kaldırmış bir Osmanlı maalesef şimdi bu dizilerle karalanmaya çalışılıyor.Tarih çarpıtılıyor ve yanlış yorumlarla toplumumuz zehirleniyor.
Dizilerde tarihin çarpıtılmasına artık cesur tarihçilerimiz de isyan ediyor.Son olarak;TRT1´de yayınlanan "Payitaht Abdülhamid" dizisini eleştiren Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Böyle bir Abdülhamid yok, böyle bir devir de yok" ifadelerini kullanarak, Abdülhamid´in tarım politikasının da yerle bir edildiğini söylüyor.
"Onun yaptığı reformlarla, gelişen dışarıya açılan ordusunu besleyen bir tahıl üretimi maalesef aradan yüzyıl geçmeden bizim çok demokratik hükümetlerimiz tarafından yerle yeksan edilmiştir. 10 sene evvel sattığı mahsulâtı şimdi alıyor başka yerlerden bu şaşılacak bir şey." diye konuştu.
Muhteşem Yüzyıl dizisi ile İslâm Halifesi Kanuni Sultan Süleyman ve dönemi nasıl çarpıtılarak rezil edildi ise, şimdi yeni diziler aynı yolda devam ediyorlar.
Ben şahsen dizi film seyretmem, fakat medyada yer alan müspet veya menfi eleştirileri yakından takip ediyorum.Bunun sebebi Avrupa Birliği yolunda emin adımlarla ilerleyen Türkiye, Müslüman Toplumu nasıl bir dönüşümle AB toplumuna benzetecek onu merak ediyor ve takip ediyorum.
Son olarak ?Diriliş Ertuğrul? dizisinin ilk defa bu haftaki bölümünü biraz izledim bu nedenle dizi ile ilgili görüşlerimi yazmak istiyorum. Öncelikle dizideki Ertuğrul karakterinin.Ertuğrul Gazi ile uzaktan ve yakından hiç alakası yok.Saçlarına kuyruk yapan, saçı sakalı birbirine karışmış bir karakter gerçeği yansıtmıyor.İslâm toplumunda asla ayakkabı ile eve girilmemiştir.Girilmesi uygun görülmez.Dizide sürekli ve özellikle ayakkabı ile çadırın içinde bulunuluyor.
Yine Ertuğrul Gazi´nin arkadaşları da saçı-sakalı birbirine girmiş, vahşi insanlar gibi gösteriliyor.Bunlar da gerçeği yansıtmıyor.İntikam Dinimizde asla yoktur.600 yıl dünyaya hükmetmiş Osmanlı´nın temeli de intikam üzerine atılmamıştır.Osmanlı´nın temelinde tasavvuf vardır.Şeyh Edebali vardır.Tasavvuf afv etmeyi öğretir.
Yargılamadan infaz bugünün eseridir.İslâm´ı bir hayat nizamı olarak benimsemiş Osmanlı, Adalet sistemini en kamil manada tesis etmiştir.Savaş esirlerine nasıl muamele edileceği yine Dinimizde bellidir.
Yine sadece Cuma namazları canlandırılarak, sanki Cuma´dan Cuma´ya bir Müslümanlık algısı oluşturulduğu kanaati bende oluştu.Dizide Lais´i öldürürken Ertuğrul Gazi karakterinin ?Gök pusatına and olsun ki, zalim soysuz düşman intikamsız öldürülmeyecektir? ifadesi İslâm´a aykırıdır.Osmanlı´nın kuruluş felsefesine aykırıdır.
Ertuğrul Gazi, Selçuklu İslâm Medeniyeti´ni özümsemiş ve Şeyh Edebali´nin yoğurduğu büyük bir İslâm Mücahididir. Beş vakit namazı asla aksatmadan kılan, İslâm´ın emir ve yasaklarına sıkı sıkıya bağlı bir mücahid olarak tarihe altın harflerle yazılmıştır.
Şanlı tarihimizi dizi film olarak yapılmasında, yapımcılarımız tarihçilerimizle daha gerçekçi ve ahlakî senaryolar ile toplumumuza ve insanlığa hizmet etmeyi prensip edinseler hem para kazanırken hem de ahretlerini kazanmış olurlar diye düşünüyorum. Şair Arif Nihat Asya´nın şu mısraları ile bitirmek istiyorum:
Bize bir nazar oldu Cuma´mız Pazar oldu
Ne olduysa hep bize azar, azar oldu
