www.haberyorumgazetesi.com
www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


FETÖ´NÜN SİYASİ AYAĞI


Büyük Türk Milleti, 15 Temmuz´da belki yıllarca unutamayacağı bir darbe girişimine şahit oldu. Türk Silahlı Kuvvetlerinin içerisine sızmış bir grup hainin gerçekleştirdiği darbe kalkışmasında, 250 vatan evladı şehit, bin 600 civarında insanımız ise gazi oldu.

Darbenin bastırılmasının hemen ardından düğmeye basan hükümet, önce darbeye kalkışmış hainleri yakalayıp gözaltına aldı, ardından da FETÖ ile ilişkisi olan kişileri.

Bugüne kadar FETÖ ile ilişkisi olduğu saptanan onbinlerce kişinin devletle ilişkisi kesildi. Gözaltına alınıp tutuklananlar arasında vali, kaymakam, bürokrat, memur, işadamı ve sade vatandaşlar var. Özellikle bylock kullandığı tespit edilen birçok şahıs, halen gözaltına alınıp yargıya teslim ediliyor. Kimisi tutuklanıyor kimisi salıveriliyor.

Ancak vatan uğruna şehit ve gazi olmuş insanların yakınları ve günlerce sokaklarda demokrasi nöbeti tutan milyonların beklentisi, FETÖ´nün siyasi ayağına da gerekenin yapılması.

Zira FETÖ´cü hainlerin devletin içine sızmasına kapı aralayan, yaptıkları her türlü hukusuzluklara göz yuman, işadamlarına ihaleler vererek zenginliklerine zenginlik katan, her türlü bürokratik işlerini kolaylaştıranların yolu elbette makam sahibi siyasilerden geçti.

FETÖ ile geçmişte yakın ilişki içerisinde olan bazı siyasilerin isimleri zaman zaman basında yer almakta. Ancak yazılanların hiçbiri şuana kadar kendisini ele vermiş değil. Zaten 15 Temmuz darbe girşiminden sonra hiçbir siyasetçinin FETÖ´nün bir terör örgütü olduğunu inkâr etmesi mümkün değil. Bu sebeple de ismi yazılıp çizilen siyasetçileri, net bir ifade ile FETÖ´cü ilan etmek mümkün değil.

Ancak 17-25 Aralık sonrası bile birçok üst düzey siyasetçinin FETÖ´cülerle yakın ilişki içerisinde olduğu bilinmekte. Bu sebeple eli kanlı bu terör örgütünün mensupları ile 17-25 Aralık sonrası bir araya gelen, onların her türlü ekonomik ve bürokratik işlerini çözmek için yarışan, ihale veren, hukuk dışı işlerine göz yuman ve geçmişte yaptıklarını geri almak için mücadele etmeyen siyasetçileri,  hükümetin ve yargının es geçmesi, hesap sormaması kabul edilebilir değil.

Bir başka akla mantığa sığmayan ise, Başbakan Binali Yıldırım´ın, AK Parti içerisinde hiç FETÖ´cünün olmadığını ifade etmesidir.

Zira kendini gizlemeyi başarmış FETÖ´cülerin, halen devletin içerisinde asker, polis, bürokrat ve memur olarak görevine devam ettiği yazılıp çizilirken, siyasetin içerisinde gizlenmiş FETÖ´cü niçin olmasın sorusu, halen akıllardaki yerini koruyor.

Bu sebepledir ki, FETÖ´nün siyasi ayağına operasyon yapılması, siyasetteki hainlerin temizlenmesi, kahraman Türk Miletinin sabırsızlıkla beklediği bir durumdur.

Özelikle 17-25 Aralık sonrası dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ´cüleri hain ilan edip onlara savaş açmışken, FETÖ´ye hizmet hareketi diyen, FETÖ´ye Hocaefendi demeye devam eden, onların işadamlarıyla oturup kalkan, geçmişte onlara verdiklerinin karşılığını oy olarak bekleyen, kısaca FETÖ mensuplarından medet uman siyasiler varken, bu siyasilerin hesabı sorulmaması manidardır.

FETÖ´nün siyasi ayağına yönelik operasyonlara ilişkin beklentinin 16 Nisan Referandumundan sonra yapılacağına dair beklenti ise her geçen gün artmakta. Her nekadar Başbakan Binali Yıldırım, ?AK Parti´nin içerisinde FETÖ´cü yok? desede, Ankara kulislerinden edindiğim bilgilere göre çok yakında FETÖ´nün siyasi ayağına ciddi bir operasyonun olacağını işittim.

Açıkçası FETÖ´nün siyasi ayağına operasyon yapılmaya başladığında, hangi burnundan kıl aldırmazların ve k..çı kalkmışların hesap vereceğini çok merak ediyorum.

Mesela İnegöl´de hangi siyasetçi hangi sebeplerden görevden el çektirilir ve yargıya hesap vermesi gerekir. Bunu bir sonraki yazımda kaleme alacağım?