www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


GAZAMIZ MÜBAREK OLSUN


Rahmetli dedem Bıçakçı Mehmet(Pomak) vefat ettiğinde 13 yaşındaydım.  Oturduğumuz apartmanın yanındaki ahşap iki katlı evde oturuyordu. Son dönemlerinde yürümekte zorlandığı için henüz 12 yaşlarında iken, pejo motosikletle onu evden Kasım Efendi Camiine götürürdüm. Ne cesaret, o yaştaki bir çocuğun kullandığı motosikletine binmek. Şahsen ben şu halimle o yaştaki bir çocuğun kullandığı motosiklete binmeye cesaret edemem.

Dedem çarşının çok sevilen ve sayılan bir esnafıymış. O yıllarda dedemle İnegöl Belediyesi´nde çalışan temizlik işçisi (çöpçü) Osman amcanın şakadan kavgaları pek meşhurmuş. Anlatırlardı, özellikle köylülerin şehre geldiği Perşembe günleri eski Mümin Dere Marketin bulunduğu muhitte, dedem elinde bıçakla dükkândan çıkar, çöpçü Osman amcanın üzerine yürür, Osman amca elinde süpürge ile dedeme vurmaya kalkar, kavgayı gerçek sanan köylüler de ?aman yapmayın ayıptır yakışıyor mu size?? kabilinden sözlerle sözde kavgayı ayırmaya çalışırlarmış. Komşu esnaflar ise şaka yaptıklarını bildiğinden, kavgayı gülerek izlerlermiş. Hey gidi günler?

Rahmetli dedem, anlattıklarına göre iyi bir Demokrat Partiliymiş. Tabi o yıllarda yani iki partinin olduğu yıllarda ya CHP´lisindir, ya DP´li. Rahmetli amcam bıçakcı Sabri ve Rahmetli babam Bıçakçı Mustafa da sıkı Demokrat Partiliydiler.

Benim ise askerlik yıllarına kadar pek siyasetle işim olmadı. 1993 yılının Mart Ayı´nda askere gittim, acemelik dönemini Kütahya ve İzmir´de,  ustalığımı ise Ankara´da tamamladım.

1994 yılında Ankara´da askerdeyken yapılan yerel seçimlerde belediyelerde Refah Partisi rüzgârı esmişti. Hiç unutmam seçimlerin ertesi günü mesaiye gelen askeri personel, Ankara Büyükşehir Belediyesi dahil bir çok ilçede belediyeleri kazanan Refah Parti´sinin şaşkınlığını yaşamışlardı.

Askere kadar hiç ilgimi çekmeyen siyasete, askerden sonra birden merak sardım. Demokrat Partili bir ailenin ferdi olmama rağmen, biraz ana tarafım ağır basmış olacak ki, tabi askerden önce dinlediğim rahmetli Timur Taş Hocaefendi´nin kasetlerininde etkisi var,  Refah Partisi´ne üye oldum. 1996 yılında yapılan genel seçimlerde Refah Partisi 1. Parti olmuştu. İnegöl Belediyesi´nin başında da rahmetli Hikmet Şahin vardı o dönemde. Belediye´nin sünnet şöleni yapılacak, tüm teşkilatlar seferber olurduk. Kimi sünnet şöleninde kirvelik yaptığımı, kiminde ise köfte ekmek dağıttımı bilirim. Demirdöküm Fabrikasında çalıştığım o yıllarda az mücadele etmedim milli görüş karşıtlarıyla.

 Demirdöküm dedimde aklıma geldi. Demirdöküm Fabrikasında mesai arkadaşlığı yaptığımız Fahretin Bayraktar şimdilerde olduğu gibi, o yıllarda da Mili Görüşçü idi. Halen Saadet Partisi´nde kendisi? O yıllarda Demirdöküm çalışanlarından olan Belediye Başkan Yardımcısı Adil Kansu ise o yıllarda sıkı bir MHP´liydi. Laf söyletmezdi? Yemek molalarında çok hararetli tartışmalar yapardık karşıt görüşlülerle, ama kırmazdı kimse birbirini.

Refah Partili olmak zor zanaattı o yıllarda. Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın İstanbul Belediye Başkanlığı yaptığı o yıllarda, biz İnegöl´de aynı misyonun bir parçasıydık. AK Parti Eski Milletvekili Sedat Kızlcıklı, AK Parti Eski İl Genel Meclis Üyesi İsmail Tarık Şimşek, AK Parti Meslis Üyesi Sedat Öpçiner ile farklı mahallelerde aynı partinin birer neferiydik.

Refah Partisi çatısı altında birlikte yol arkadaşlığı yaptığımız, ama hiçbir araya gelmediğim insanlar da vardı o yıllarda.  Mesala Recep Altepe. O yıllarda kendisi il yöneticisiydi. Ama ben Bursa teşkilatlarından en çok Eski Milletvekili Altan Karapaşaoğlu ve  il başkanı Hilmi Tanış´ı hatırlıyorum. Bakan Faruk Çelik bile o yıllarda sıradan bir yöneticiydi.

Alinur Aktaş mı? Sanırım Aktaş o yıllarda eğitimi ile meşguldü. Yâda iş hayatına yeni atılmış geleceğini düşlüyordu. Nereden bilecekti, bir gün hiç emek harcamadan hasbel kader belediye başkanı olacağını?

Hikâyeyi nereye bağlayacağım; Mili Görüş binasının inşasında harç karmış tuğla taşımış ter dökmüş insanların bir kısmı halen siyasetin bir kanadında aynı mücadeletyi veriyor iken, hiç emek harcamayan birtakım insanlar ise binanın odalarına kurulmuş zevkü sefa sürmekte. 

En acısı ise, mücahit olmadan müteahit ve sonrasında da herşeye müsait olanların o kuruldukları makamı borçlu olduklarınasavaş açması? Ne diyelim gazamız mübarek olsun.