www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


Her genç meslek sahibi olmalı


Eğitim, bir ülkenin huzuru, barışı ve gelişimi için en önemli unsurların başında geliyor. Bu konuda batılı ülkeler kendi eğitim sistemlerini belirlemiş ve ufak rötuşlarla geliştirip üzerine koyarak çağı yakalamışlar ve hızla ilerliyorlar.

Ancak ülkemizin eğitim sistemi, adeta zıvanadan çıkmış gibi yılladır yerine oturtulamadı. Sürekli değişikliğe uğrayan eğitim sistemimiz, ülkemizin halen en çok tartışılan ve eleştirilen konuların başında geliyor.

Sürekli artış gösteren nüfusumuza paralel olarak artan derslik ve öğretmen ihtiyacı, son 10 yılda sayısı sürekli artan özel okullarla karşılansa da, eğitimdeki akademik başarı ve kalite henüz batılı ülkeleri seviyesine gelebilmiş değil.Daha çok okul ve daha çok derslikle sadece taş yapıyı hedefleyen bir eğitim sistemi ile de zaten, kalitenin ve başarının yakalanması mümkün değil.

Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızın sadece akademik başarıda değil bilimde, sanatta ve sporda da başarılı olması gerekmekte ve bunun için de eğitim sisteminde ciddi bir reforma ihtiyaç duyulmaktadır.  

Ülkemizde halen okul hizmetlisinin maaşını ve sigortasını düşünen, yaz tatillerinde bile bir sonraki yıl için okulun ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik arayışa giren okul idarecilerinin elini rahatlatmadan eğitim sisteminde yapılacak reformlarda başarılı olunamaz.

Eğitim ile ilgili öyle bir reform yapılmalı ki, çocuklarımız mezun olup hayata atıldığında elinde diploması dışında, kabiliyetine göre mutlaka bir mesleği olmalı. Meslek sahibi olan gençlerimiz üniversiteyi kazandığında, gittikleri şehirde mesleğini icra ederek, eğitim giderlerini karşılayarak hem ailesine yük olmaktan kurtulur, hem de çeşitli istismarların önüne geçilmiş olur. Yine meslek sahibi olan üniversite mezunu gençlerimizde devlet kurumlarına atanıncaya kadar hayatını ekonomik olarak idame ettirme şansı bulur. Meslek sahibi bir gençlik, aynı zamanda yok olmaya yüz tutmuş birçok mesleğinde yaşatılmasına vesile olur.

Eğitim sisteminde yapılacak reforma ile ilköğretimde başlayacak sanatsal faaliyetler neticesinde her gencimiz liseyi bitirdiğinde, kabiliyetine göre bir sanat dalını icra edebilmeli.  Bunun alt yapısının hazırlanması için belediyeler, milli eğitimle entegre olup her şehre, her ilçeye nüfusu ölçüsünde sanat ve kültür merkezleri kurmalı. Belirlenen sanat dallarına ilişkin her türlü ekip ve ekipmanlar, devletin gücü ve yerel yönetimlerle sağlanmalı.

Yine ilkokul çağından itibaren her çocuğumuz, fiziki yapısına ve kabiliyetine göre çeşitli spor dallarına yönlendirilmeli. Futbol ve basketbol gibi çok sevilen sporların yanı sıra yüzme, binicilik, atıcılık ve güreş gibi ata sporlarına teşvik edilmeli, saha ve şartlar oluşturulmalıdır.

Her üniversite mezunu gencimiz, Türkçeyi çok muntazam ve edebi konuştuğu gibi, en az bir yabancı dili ana dili gibi konuşabilmelidir.

En önemlisi de yarınlarımızı emanet edeceğimiz çocuklarımıza anaokulundan itibaren edebi, ahlakı, insan başta olmak üzere, tüm yaratılanı sevmeyi öğretmek, eğitim sistemimizin olmazsa olmazı olmalıdır.

Çocuklarımızı koca bir yıl, duvarlar arasına sıkıştırıp akademik başarıya kilitlemek, onların bir soru daha fazla bilmesini sağlayarak belki kendisinin değil de, ailesinin hedefindeki üniversiteyi kazanmasını sağlamaya çalışmak kadar yanlış bir şey olamaz.

Bugün toplumda infiale yol açan insanlık dışı tüm suçların sebebi kesinlikle yanlış eğitim sisteminden kaynaklanmaktadır.

?İnsanı yaşat ki devlet yaşasın? sözünden yola çıkarak, devleti ve insanlığı tehdit eden tüm suçların bastırılması huzurun, barışın ve kardeşliğin yeniden hayat bulması için özümüzden kopmadan çağı da yakalayacak minvalde yeni bir eğitim sistemine ihtiyaç vardır..