www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


İbrahim’e söyledim, size de söyleyeyim!

.


Darbeler, devalasyonlar, yüksek enflasyon, hayat pahalılığı, alım gücünün yetersizliği, eğitimde ve sağlıkta bitmeyen sorunlar, işsizlik, ihale yolsuzlukları, yandaşlara sunulan imkanlar, makamı kötüye kullanma, hısım- akraba kayırmacılığı, peşkeşler, imtiyazlar, israflar vs. Tüm bunlar, Türkiye’de gelmiş geçmiş hemen hemen tüm iktidarların ama az, ama çok halka yaşattığı gerçekler.

Yukarıda saydığım ve halkımızın kahir ekseriyetle şikayetçi olduğu bu gerçekler, partizanca bakıldığında, yada menfaat penceresinden bakıldığında maalesef görmezden geliniyor, inkar ediliyor ve yok sayılıyor.

Örneğin 28 Şubat 1997’de milli iradeye yönelik gerçekleşen post modern darbe, özellikle Atatürkçü ve sosyal demokrat fikre sahip insanlar tarafından kabul gördü ve alkışlandı. Yine TSK’nın mili iradeyi baskı altına alıp iktidar mensuplarını istifaya zorlaması, maalesef statükadan yana olan bir takım medya ve STK’lar tarafından da  desteklendi.  Ama aynı kesim 15 Temmuz’u inkar etmekte…yada 12 Eylül darbesini yapanlara lanet okumakta.

Yine 94 ve 2001 yıllarında devalasyonlar yaşandı. Yaşanan bu ekonomik krizlerde bankalar hortumlanıp batırılırken, döviz borcu olan binlerce insan işini gücünü kaybetti ve iflas etti. Bu krizler aynı zamanda hayat pahalalığını tetikledi ve halkın alım gücünü ciddi şekilde düşürdü. Bu durumu halkına yaşatan  dönemin başbakanları Tansu Çiller ve Bülent Ecevit, hatta Ecevit’in iktidar ortakları Bahçeli ve Mesut Yılmaz bedelini siyaseten ciddi şekilde ödediler. Tabi devalasyon dönemlernde bir gece de köşeyi dönenler olmadı değil, onların da kim olduğunu az çok halkımız biliyor.

Ülkemizde geçmişte yaşanan ekonomik krizler, darbeler, düşünceye vurulan pranga ve yasaklar,  yolsuzluklar, yandaşlara verilen ihaleler, hortumlamalar öyle ayyuka çıkmıştı ki, halk artık yeter dedi ve 2002 yılında kararını AK Parti ve onun lideri Recep Tayyip Erdoğan’dan yana kullandı.

20 yıldır işbaşında olan AK Parti iktidarında enflasyon tek haneli rakamlar kadar geriledi, faizler düştü İnsanlar ev araba sahibi oldu. Ak Parti iktidarı yıllarca mütedeyyin kesimin rahatsız olduğu sorunları çözdü, özgürlük alanları genişletildi. Ekonomide güneşli günler yaşayan, barışın kardeşliğin adımlarını atan  AK Parti tüm bu güzel işlerin karşılığını kazandığı seçimlerle aldı. Halk Reise öyle inandı ve sahip çıktı ki, 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünde bir sözüyle sokağa çıkıp canını ortaya koydu.

Ancak yapılan israflar, peşkeşler, millet işsiz gezerken, hısım akrabaya üçer dörder maaşlı bal kaymak işler ayyuka çıktı, Halk herşeye rağmen tüm bunları bile görmezden gelirken, yeniden çift haneli, hatta 3 haneli enflasyon oranları ve hayat pahalılığı halkın biran da gözünü açıverdi. Artık ne yandaş medya, ne sosyal medya trolleri yaşananların üstünü örtemiyor. Çünkü halk artık ne yaşıyorsa kendisi yaşıyor. Ve artık bahane kabul etmiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan sevgi ve şahsına duyulan güven halen hatırı sayılır oranlarda olsa da, O’nun etrafındakilere güven sıfırlanmış durumda. Bunu nereden anlıyoruz, (Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, bakanlık, milletvekilliği yada belediye başkanlığı yapmış kişilerin partilerini terk ettiklerinde, ya da görevden alınıp bir köşeye atıldıklarında arkasından söylenen sözlerden)

Garip olan ise; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok güçlü, dünyada sözüne itibar edilen ve dinlenen bir lider olduğunu anlatan makam ve mevki sahiplerinin, kendi liderlerinin ikazlarını kulak ardı ederek makam kovalamaca, ihale kapmaca, adam yerleştirmece oynamları. Ve oynadıkları tüm bu siyasi beka oyunlarını, devletin bekası ambalajı ile örtme çabaları.

Şöyle sokağa inip vatandaşa “nasıl geçinebiliyormusunuz” diye soran bir iktidar mensubu yok. Vatandaş elektriğini, doğalgazını, kirasını nasıl ödüyor, markete gittiğinde ihtiyaçlarını eksiksiz alabiliyor mu diye dert edinen bir makam sahibi yok. Çünkü  vatandaşa bir dokunsalar, bin ah işitecekler…Ne yapıyorlar! Kapısına geleni belediyelerin ve devletin sosyal yardımlaşma kurumlarına gönderip günü kurtarıyorlar ve üstüne üstlük bunu becerdiklerin de de teşekkür ve minnet bekliyorlar. Hani nerede o samimiyet ve tevazu!

Kendinize gelin beyler, ülkemiz ve belediyeler gırtlağa kadar boç içerisinde, enflasyon yüzde 100’ün üzerinde, alım gücü düşmüş, 25 bin dolar olacak dediğiniz GSMH yerle bir olmuş, mutfaklar yangın yerine dönmüş durumda. Öyle sizin iddia ettiğiniz gibi yaşanan ekonomik krizin sebebi de ne Rusya-Ukrayna savaşı, ne de hain stokçular…

 Tüm bu yaşananların sebebi,  hükümetin yanlış politikaları ve kendi içinizde verdiğiniz siyasi ikbal kavgalarıdır. Particiliği bırakın ve özünüze dönün.  Kimseyi ötelemeden, fikrine, inancına, kılık kıyafetine ve partisine  bakmadan kucaklayın.

 Bu millete evet çok hizmet ettiniz eyvallah, ama bu millette sizi, 15 Temmüz’da ipten aldı. Sizi 20 yıl iktidarda tutup, devletin her türlü nimetinden hoyratça nasiplendirdi. Yol hergeçen gün daralıyor. Ve bu gittiğiniz yolun sonu çıkmaz sokak. Her iktidar mensuplarının yaşadığı gibi, sizde bir seçim akşamı boynu bükük kalacaksınız.  2023’de belki de hiç ummadığınız, bu zamana kadar hiç tatmadığınız bir yenilgi ile karşı karşıya kalacaksınız. Finali güzel yapmaya bakın. Tüm bu okuduklarınızı İbrahim’e söyledim, size de söylemiş olayım, Dost acı söyler, ama doğru söyler