www.haberyorumgazetesi.com

İsmail Özdemir


İSLÂMSIZ SAADET OLMAZ

.


 

İslâm dini, hayatımızın her alanını kuşatan kurallar bütünüdür.Bu kurallar bireysel ve toplumsal hayatımızda mutlu ve huzurlu bir hayat sürmemiz için, Kainatın Yaratıcısı ve Hakimi Allah C.C. tarafından emredilmiştir.Nasıl ki; inanan, inanmayan, kulluk eden veya isyan eden herkes Allah C.C. verdiği nimetlerden istifade ediyorsa, O’nun koyduğu kurallara uyan kim olursa olsun istifade eder.

 

Kurallara uymayanlar ise, ister Müslüman olsun ister gayrimüslim olsun sıkıntılı bir hayat sürer.

Toplumlar da böyledir.Allah C.C. koyduğu kurallara uygun yaşayan toplumlar mutlu ve huzurlu hayat sürer, uygun yaşamayan topluluklar ise huzursuz ve mutsuz bir hayat sürerler.

 

Bireysel hayatımızla ilgili alkol, sigara, uyuşturucu, kumar,İslâm dışı kadın-erkek ilişkileri,nikahsız birliktelikler, fuhuş, zina gibi İslâm Dininin yasakladığı fiiller yüzünden aileler yıkılmış, intiharlar, kadın ve çocuk cinayetleri artmış, insanların birbirlerine itimadı kalmamış, yardımlaşma ortadan kalkmış.Güçlü olanın zayıf olanları ezdiği ve sömürdüğü bir düzen kurulmuş.Ahlâk ve maneviyat çökmüş.

 

Günümüzde Müslüman toplulukların da; sıkıntı, fakirlik, anarşi, terör vs. belalarla karşı karşıya olmalarının sebebi Allah C.C. koyduğu kurallara göre yaşamadıkları içindir.

 

İslâm bir bütündür.Bir kısmı kendisi değildir.Bir kısmını yaşayarak mutlu olunamaz.İslâm dinini ya bir bütün olarak kabul eder ve yaşamaya çalışırsınız ya da  zillet ve hüsrana razı olursunuz.

 

Maalesef son 150 yılda Müslümanlar Batılıların tuzağına düştüler.Yüzyıllar boyunca Müslümanlar üzerine hakimiyet kuramayan Yahudi ve Hrıstiyanlar, Müslümanları dinlerini yaşamaktan uzaklaştırarak ve kendilerine benzeterek zayıflatmışlar ve hakimiyetleri altına almışlardır.Osmanlı’nın son 100 yılı batılılaşma sevdası yüzünden gerileme ve çöküş dönemi olmuştur.

 

150 yıldır bir kısım gafil yöneticiler, İslâm’ın hayat normlarını, insan hakları prensiplerini bırakarak, batılıların hayat normlarını ve insan hakları değerlerini benimsemişler ve uygulamışlardır.Bunun sonucunda Müslümanlar da batılılar gibi yaşamaya başlamışlar ve toplumda durdurulamayan bir çöküş başlamış ve devam etmektedir.Batılı toplumlar da aynı çöküşü yaşıyor.Bugün batıda aile kavramı gitgide yok oluyor, yerini nikahsız birliktelikler alıyor.Babasını bilmeyen çocuklar artıyor.Eşcinsellik sıradan bir hal almış.Alkol ve uyuşturucu en doğal insan hakkı görülüyor.Bu nedenle sarhoş ve uyuşmuş batılı çalışmıyor.

 

İslâm dini Kelime-i şehadet,namaz, oruç. Hac ve zekattan ibaret değildir.İslâm’ın şartı beş değil, temeli beştir.

İslâm bir hayat nizamıdır.İslâm dininin; medeni hukuku, ceza hukuku, ticaret hukuku, dış siyaset hukuku, devlet yönetim hukuku, insan hakları normları gibi bireysel ve toplumsal hayatın tamamını kapsayan kuralları vardır.Hiçbir Müslüman bu kuralları bırakıp, batılı devletlerin dayattığı normları ve kuralları benimseyemez.

Hele hele bazı gafillerin şimdilik biz böyle yapıyoruz demeleri düpedüz ahmaklıktır.”Şimdilik” diye bir şey olmaz. Görmüyormusunuz 150 yıldır İslâm toplumu ne hale geldi.Batılılar, Müslümanları kendilerine benzetebilmek için, ellerine geçirdikleri maddi gücü kullanarak kendi normlarını kabul eden siyasileri destekliyorlar.Bu normları ve prensipleri uygulamayan siyasileri de iktidardan uzaklaştırmak için her türlü yola başvuruyorlar.

 

Osmanlı’nın son yüzyılında başlayan batılılaşma sürecini tıkayan padişahlar tahttan indirilmiş, yerine süreci devam ettirme eğiliminde olanlar getirilmiştir.150 yıl sonunda toplumumuz batılı toplumlarla aynı yaşam normlarına sahip hale getirilmiştir.Müslümanlar bunun doğal sonucu batıya köle olmuştur.

 

İktidara gelmek için batılıların normlarını, kanunlarını geçici de olsa kabul edenler diyorlar ki; “biz bunları aslında kabul etmiyoruz ama iktidara gelebilmek için  kabul etmiş görünüyoruz.Biz bostan korkuluğu değiliz.İnancımıza aykırı bir kanun önümüze geldi mi kabul etmeyiz.”Bu şeytan aldatmacasından başka bir şey değildir.Böyle söyleyenler yakın tarihimize bakıp ibret alsınlar.Nasıl iman ve İslâm kaleleri bir bir yıkıldı.Şimdilik dinine bağlı takiyyeciler kendi yanlışlarını meşrulaştırmak için bir de Peygamberimiz’e haşa iftira atıyorlar.

 

Hudeybiye Anlaşması’nı veya Peygamberimiz in Taif dönüşü müşrik bir kabilenin himayesinde Mekke’ye girmesini örnek gösteriyorlar. Halbuki Peygamberimiz hiçbir zaman Allah C.C. koyduğu kurallara normlara aykırı bir anlaşma yapmamıştır.Hiçbir zaman müşriklerin normlarını kabul etmemiştir.Hatta en sonunda müşriklerin; “bari bir gün sizin normlarınız kurallarınız, bir gün bizim normlarımız kurallarımız geçerli olsun” teklifini de reddetmiştir.Bu teklif üzerine Kafirun Suresi nazil oluş ve müşriklere “sizin dininiz(kurallarınız-normlarınız size, bizim dinimiz (kurallarımız) bize” diye cevap verilmiştir.

 

Köprüyü geçene kadar ayıya, dayı denir belki ama, bir an bile BATIL’a HAK denmez.