www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


KURTULUŞ ESKİYE DÖNÜŞTE!


Çocukluğumda eğitim, ilkokul 5. Sınıfa kadar zorunlu idi. Okullar yaz tatiline girdiğinde İnegöl´ün sanayisi ve çarşısı ilkokulu bitirmiş, ya da ortaokul öğrencisi çıraklarla dolup taşardı.

Okumak arzusunda olmayan çocuklarda, okumaya meyilli çocuklarda, yaz tatili başladı mı hiç vakit kaybetmeden bir ustaya emanet edilir ve meslek öğrenmeye başlardı.

Mobilya sektörü şimdilerde olduğu gibi, çocukluk yıllarımda da revaçta idi. Babalar çocukları elinden tuttuğu gibi sanayinin yolunu tutar, bir tanıdık mobilyacının, bir döşemecinin yanına götürür, eti senin kemiği benim der bırakırdı. İtiraz mı söz konusu bile değil?

Yine çarşı bölgesinde terzi, berber, kasap, lokanta ve ayakkabı tamircisi gibi küçük esnaflarda çıraklık yapan çocukları, metal sanayinde çalışıp akşam elleri yüzleri kapkara eve dönen çocukları hatırlarım. O yıllarda çalışmayan çocuk neredeyse yok gibiydi. En hayta çocuk bile, en basitinden simit satar kendisine harçlık, ailesine katkı yapardı. 

Çırakların kalfaya, kalfaların ustaya dönüştüğü o yıllar, gerçekten bereketli yıllardı. Bugün sanayi de ve çarşıda usta diyebileceğimiz ne kadar oto tamircisi, oto elektrikçisi, kaportacı, berber, terzi lokantacı vs. varsa, hep o yıllarda yetişmiş ve mesleklerini günümüze taşımış insanlardır.  Çıraklıkla başlayan, kalfalık ile pekişen ve ustalık ile elde edilen tecrübe ve kazanımlar sayesinde bugünün sanayisi kurulmuş ve gelişmiştir.

O yıllarda çocuklarını bir ustanın yanına emanet eden anne ve babaların gönlü de rahattı. Öyle sigaradır, alkoldür o yaşlarda bilmezdik. Hele ki uyuşturucuyu o yıllarda hiç duymadım, hatırlamam.

İnegöl´de herkes birbirini tanırdı o yıllarda. Ne mümkün ufak bir çocuk, ya da bir genç elinde sigara ile sokakta dolaşsın, ya da dere kenarında içki içsin. Anında ailesine haber uçurulurdu.

Ya şimdi? Günümüz Türkiye´sinde birçok meslek yok olma noktasına geldi. Artık ne sanayide, ne çarşıda çırak ve kalfa yetişmiyor. Çocuklar lise son sınıfa kadar okumak zorunda olduğundan herhangi bir mesleği öğrenme şansı bulamıyor. Meslek Liselerinde eğitim gören gençlerimiz ise doğru düzgün staj yapamadıkları için mezun olduklarında bir alaylı gibi mesleklerini icra edemiyorlar.

Yaz tatili başladı mı, her yer yaz spor okulu. Bütün çocuklar yaz dönemini, çeşitli sportif aktivitelerle ve eğlence ile geçiriyor. İnternet ve oyun salonları yaz aylarında dolup taşıyor. Yeni nesil anne ve babalar olarakta zaten evlatlarımızı kimsenin yanına çırak verip ezdirmek istemiyoruz!

Ama bence bu gidişata biri dur demeli. Mesela iktidar eğitimde bir devrim yapsa, her bölgenin ve her şehrin ticari ve kültürel yapısına göre 20-30 farklı meslek grubu belirlese.

Örneğin İnegöl´de mobilya sektörünün içerisinde 3-4 farklı meslek türü var. İskeletçi, döşemeci, vs. Yine toplumun her daim ihtiyaç duyduğu oto tamircisi, kaportacı, oto elektrikçisi, berberi, kasabı, lokantacısı, terzisi vs.

Devlet belirlediği bu meslek türlerini, lise son sınıfa kadar tüm öğrencilere haftanın bir günü tam gün zorunlu hale getirse. Öğrenciler, ebeveynlerinin de yardımıyla seçeceği meslek dalında çırak olarak çalışmaya başlasa ve lise son sınıfa geldiğinde o mesleği en azından kalfa olarak tamamlasa, sanırım bir çok meslek dalı yok olmaktan kurtulduğu gibi, üniversite okuyamayan,  ya da okuyupta atanamayan gençlerimiz, başı boş ne yapacağını bilmez duruma düşmez. En azından öğrendiği mesleği yaparak kendisine ve ailesine ekonomik olarak destek olur.

Bu konuda İnegöl İş dünyasına yön veren İTSO´nun, esnaf odalarının ve ilgili mercilerin bir araya gelerek detaylı ve makul bir proje hazırlayıp milli eğitim bakanlığına sunmasını rica ediyorum. İlklerin şehri İnegöl olarak memleket meselesi olan mesleki eğitimi yakından ilgilendiren böyle bir projeyi sunarak, yine bir ilki gerçekleştirip pilot bölge olabilir, hatta teşvik bile alabiliriz diye düşünüyorum.