İnegöl mobilyacısının sektörde örnek aldığı şehir hiç şüphesiz Milano. Milano mobilyada anlatılanlara göre bir numara. Ne zaman mobilya ile ilgili bir proje hayata geçirilse, İnegöl`ün Milano olacağı ifade ediliyor.
İnegöl`ün Milano olacağını öne süren en son kişi ise MOSDER Başkanı Ahmet Güleç oldu. Güleç tasarım merkezinin hayata geçmesiyle çok farklı model ve tasarımların üretileceğini ve İnegöl`ün Türkiye`nin Milano`su olacağını ifade etti.
Evet, İnegöl Mobilyası ve mobilyacısı, son 10 yıldır aldı başını gitti. İhracat rakamlarımız arttı. İşadamları sürekli yurt dışı fuarlarda arayış içerisinde. Mobilyacımızın bir kısmı kazandığını makine parkurunu genişletmeye ve teknolojisini yenilemeye harcıyor. Bununla ilgili sektörle ilgili daha birçok gelişmeyi sayabiliriz İnegöl mobilyasına dair.
Ama Milano olmak bence hiç kolay bir şey olmasa gerek. Sadece üretimle, tasarımla ihracatı arttırmakla Milano olunmaz.
Milano olmanın bir standartları olması gerekir. Milano demek, kalite demek. Bu tabi sadece üretilenin değil, üreticinin de kaliteli olması anlamına geliyor.
Meselâ Milano`da çeki, senedi dönen mobilyacı sayısı ne kadardır. Sigortasız işçi çalıştıran, işçisine öğle yemeği vermeyen, sağlıksız ve güvensiz koşullarda üretim yapan, sattığı malın arkasını aramayan Milanolu mobilyacı var mıdır?
Ya da parayı bulduğunda altına son model araba çeken, evini yenileyen yazlık alan, giyimi kuşamı değişen, yeni çevre edinen, kısaca lüks hayat yaşamaya başlayan, ama iş tedarikçinin 500-1000 lirasına gelince üzerine yatan, defalarca ayağına getiren, telefonları açmayan, alacaklı kapısına geldiğinde sekreterine, "şuan burada yok" dedirten Milanolu mobilyacı sayısı kaçtır?
İnegöl`de maalesef bu saydıklarımdan oldukça fazla var. Tabi işin çok düzgün yapan, 10 numara ticareti olan, sözünün eri, dürüst İnegöllü mobilyacı esnafımızı tüm bu saydıklarımdan ayrı tutuyorum. Allah sayılarını arttırsın diye de dua ediyorum.
Yani diyeceğim o ki, Milano olmak epey zaman alacağı gibi, bir o kadar da maliyetli gözüküyor. Bu nedenle ben Milano yerine, yine İtalyan şehri Venedik olmanın daha mantıklı olacağını düşünüyorum.
Zira İnegöl`ümüz Venedik olmaya daha müsait bir şehir. Ne zaman sağanak yağmur yağsa, cadde ve sokaklarımız göle dönüşüyor. Artı Venedik olmak Milano olmaktan çok daha az maliyetli.
Öyle fuar düzenlemeye, tasarım merkezi kurmaya, Mobilya AVM`ye, yurt dışı fuarlarla esnafın ufkunu açmaya hiç gerek yok.
Mobilyaya kafa yoran belediye başkanımız sağ olsun, 11 yıl alt yapıya dokunmadı. İnegöllüler şayet bu tür yağışlardan sonra hiç sesini çıkarmaz, gazeteler ve televizyonlarda hiç suya sabuna dokunmaz ve "bu bir doğal afettir"şeklinde işi Rabbül Alemine havale ederse, üç beş yıla kalmaz kendiliğinden Venedik oluveririz.
