www.haberyorumgazetesi.com
www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR


10 yıldır medya sektörünün içerisindeyim. Yaklaşık 5 yıl kadar muhabirlik yaptım. Zamanla yarıştığımız günlerdi. Çok önemli haberlerden çok gereksiz bir başka habere koşarken, bir günün nasıl geçtiğini anlayamazdık.

Sonrasında Allah nasip etti, Haberyorum Gazetesi`ni hayata geçirdik. Tabi muhabirlik ile gazete yöneticiliği arasında dağlar kadar fark var.

Yapılan her haberin direk sorumlusu ve muhatabı oluyorsunuz. Şahsım olarak bugüne kadar arkasında duramayacağım hiçbir haberi yapmadım, yapmamda.

Bazı haberler vardır belgeli ve ispatlıdır. Yani elinizde ya görüntüsü vardır ya da sesi. Bazı haberler de vardır ki bilirsin, ama belgesini ortaya koy dediklerinde çıkartıp koyamazsın.

İşte belgesini koyamadığınız haberlerde devreye vicdanınız girer. Vicdanınız şayet o haberin yapılmasına müsaade ederse, yaparsınız ama sonucuna katlanmak şartıyla.

Bugüne kadar yaptığım haberler içerisinde en çok tepki aldığım haber, terör örgütü PKK`nın bir Ramazan ayı içerisinde işlediği cinayetlere attığım "O... Çocukları" başlıklı haberdi.

Hani haberi, başlığı okutur derler ya, aynen öyle oldu. Ulusal gazetelerin internet sitelerine düşen bu haber, binlerce insan tarafından okundu.

 Dünyanın her yerinden vatansever insanlar tarafından tebrik ve takdir aldık. Tabi haberi okuyan sadece vatansever insanlar değildi. Haberin başlığından rahatsız olan terör örgütü yandaşları da gerek hakaret ve küfür dolu yorumlarla, gerekse gazetemizi bizzat arayarak ölüm tehditleriyle tepkisini gösterdi. Korktum mu asla... Zira kaderde ne varsa onu göreceğiz, Allah Teala ne yazdıysa onu yaşayacağız.

Yine bu süreç içerisinde gerek siyasîlere, gerek bürokratlara, gerekse de farklı alanlarda görev yapan insanlara yönelik haber ve yorumlarla mesleğimi icra ettim, etmeye devam ediyorum.

Eleştiri yaptığım insanların şeref ve haysiyetlerine halel getirecek haberler yapmamaya, onların manevî şahsiyetlerini rencide edecek yorumlara girmemeye özenle riayet eden biriyim.

Ancak bazen saygı duyduğunuz, önünde ceket iliklediğiniz, randevu alıp da görüştüğünüz şahsiyetlerin aslında kalıbının adamı olmadığına şahit oluyorsunuz ki,

"Artık mızrak çuvala sığmıyor, kalemin hakkını vermek gerekir" diyorsunuz, ama yine de vicdanınız elvermiyor.

Hem de ambargolara, hakaretlere ve tehditlerine rağmen...