www.haberyorumgazetesi.com

Nurettin Yeltekin


ORUCUN ÇEŞİTLERİ

Hanefiler'e göre diğer ibadetler gibi oruç da farz, vacip ve nafile çeşitlerine ayrılır.


Hanefiler'e göre diğer ibadetler gibi oruç da farz, vacip ve nafile çeşitlerine ayrılır. Bu üçlü ayırım Hanefiler'in, dinen yapılması gerekli olan şeyleri farz ve vacip şeklinde iki kademeli bir ayırıma tabi tutmuş olması sebebiyledir. Diğer mezheplerde "vacib" terimi ise her iki kategoriyi de içine alır. Nafile ise farz ve vacip dışında kalan dini ödevlerin genel adıdır.

A) FARZ ORUÇ

Farz olan oruç denince, ramazan orucu kastedilir ve zaten tayin edilmiş, önceden belirlenmiş (muayyen) olan oruç da budur. Mazeretli veya mazeretsiz olarak tutulamadığı zaman, başka bir zaman kaza edilmesi de aynı şekilde farzdır.

Bunun dışında bir de kefaret olmak üzere tutulan oruç vardır. Ramazan orucunun bozulması sebebiyle tutulması gereken kefaret orucu yanında ayrıca, zıhar, yanlışlıkla ve kaza ile adam öldürme, hacda ihramlı iken vaktinden önce tıraş olma (halk) ve yemin için tutulacak olan kefaret oruçları da farz oruç kapsamında değerlendirilmiştir. Kefaret orucu, yapılan bir hatanın cezası veya telafisi anlamını taşıdığından kişi için baştan belirlenmiş bir yükümlülük olmayıp, buna sebebiyet vermesi halinde gündeme gelebilen arızi bir yükümlülük niteliğindedir. Bu bakımdan ramazan orucu "muayyen farz", diğerleri ise "gayr-i muayyen farz" olarak nitelendirilir. Ramazan orucu sadece belirli bir vakitte, yani ramazan ayında tutulabilirken, diğerleri oruç tutmanın mubah olduğu her zaman tutulabilir.

Ramazan orucunun kazası da istenilen mubah günlerde tutabilir. Fakat İmam Şafii'nin kazaya kalan orucun aynı yıl içerisinde kaza edilmesi gerektiğine ilişkin görüşü de dikkate alınarak, herhangi bir sebeple kazaya kalan orucu mümkün olan en kısa zamanda tutmaya çalışmak uygun olur.

C) NAFİLE ORUÇ
Farz ve vacip olan oruçların dışında tutulan oruçlar nafile oruç olarak isimlendirilir. Daha önce namaz çeşitlerini ele alırken belirttiğimiz gibi, nafile, gereksiz anlamına değil, farz ve vacip olanın dışında, kısaca gerekenin dışında yapılan anlamına gelir. Daha fazla sevap kazanmak maksadıyla yapıldığı için tabir caizse nafile ibadet, bir bakıma fazla mesai yapmaktır. Nafile oruçların sünnet, müstehap, mendup veya tatavvu olarak adlandırıldıkları da olur.

Nafile oruç, mubah olan tüm günlerde tutulabilir. Ancak bazı günlerde oruç tutmak daha faziletli görülerek bugünlerde oruç tutmak sünnet veya mendup kabul edilmiştir. Peygamberimiz’in sıklıkla oruç tuttuğu veya oruç tutulmasını tavsiye ettiği günler, kısaca oruç tutmanın mendup kabul edildiği belli başlı günleri görelim.

Oruç Tutmanın Mendup Olduğu Günler

1. Şevval Orucu. Ay takviminde ramazan ayından sonraki ay, şevval ayıdır. Şevval ayında altı gün oruç tutmak müstehaptır. Bu oruçların bayramın hemen arkasından peş peşe tutulması daha faziletli olmakla birlikte ay içerisinde aralıklı olarak tutmak da mümkündür. Kaza veya adak oruçlarının bugünlerde tutulmasıyla da aynı sevap elde edilir. Peygamberimiz’in, ramazanı oruçla geçirip buna şevvalden altı gün ilave eden kişinin bütün yılı oruçlu geçirmiş olacağı yönündeki ifadesini (Müslim, “Sıyam”, 204), "Kim iyi bir amel işlerse, kendisine bunun on katı ecir vardır" (el-En‘am 6/160) ayetiyle birlikte değerlendiren kimi alimler, bire on hesabıyla, ramazan orucunun on aya, altı gün şevval orucunun da altmış güne karşılık olduğunu ve bu suretle bütün yılın oruçlu geçirilmiş sayılacağını söylemişlerdir.

2. Aşure Orucu. Muharrem ayının onuncu gününe "aşura" denilir. Hz. Peygamber'in bugünde devamlı olarak oruç tuttuğu rivayet edilmiştir. Fakat sadece o günde oruç tutulması doğru görülmemiş, bunun yanında bir önceki veya bir sonraki günün de oruçlu geçirilmesi tavsiye edilmiştir. Bir rivayete göre Peygamberimiz Medine'ye geldiğinde yahudilerin aşure gününde oruç tuttuklarını görünce, bu orucun anlamını yani ne için tutulduğunu sormuştu. Yahudiler, bugünün büyük bir gün olduğunu; Allah'ın Musa'yı ve İsrailoğulları'nı düşmanlarından bugünde kurtardığını ve Musa'nın bu sebeple bugünde oruç tuttuğunu, kendilerinin bugünde oruç tutmalarının da bundan kaynaklandığını söyleyince, Peygamberimiz "Ben Musa'ya sizden daha yakınım" demiş ve bugünlerde oruç tutulmasını emretmiştir (İbn Mace, “Sıyam”, 41). Aşure orucunu Cahiliye döneminde Araplar'ın tuttuğu ve Hz. Peygamber'in de ramazan orucunun farz kılınmasına kadar bu orucu tutmayı emrettiği rivayetleri de vardır (Müslim, “Sıyam”, 116). Daha sonra ramazan orucu farz kılınınca aşure orucu bir yükümlülük olmaktan çıkarılmış, fakat aşure günü oruç tutulması tavsiye edilmiş ve bugün oruç tutmak sünnet olarak devam etmiştir.

3. Her Ay Üç Gün Oruç. Her aydan üç gün oruç tutmak, bunu özellikle her ayın 13, 14 ve 15. günlerinde yapmak müstehap kabul edilmiştir. Kameri takvim (ay takvimi) hesabına göre bugünlere "eyyam-ı bid" denir. Peygamberimiz’in özellikle ayın 13, 14 ve 15. günlerinde olmak üzere her ay üç gün oruç tutmayı tavsiye ettiği rivayeti (Müslim, “Sıyam”, 181-182) yanında Hz. Aişe'nin, Peygamberimiz’in her ay üç gün oruç tuttuğuna dair rivayeti de bulunmaktadır.

4. Pazartesi-Perşembe Orucu. Her hafta pazartesi ve perşembe günleri oruç tutmak da teşvik edilmiş bir nafiledir. Peygamberimiz’in pazartesi ve perşembe günleri oruç tuttuğu ve soruya cevaben de "İnsanların amelleri Allah Teala'ya pazartesi ve perşembe günleri arzolunur; ben amelimin arzı sırasında oruçlu olmayı tercih ediyorum" (Ebu Davud, “Savm”, 60; İbn Mace, “Sıyam”, 42) dediği rivayet edilmektedir.

5. Zilhicce Orucu. Zilhicce ayının ilk dokuz gününde oruç tutmak tavsiye edilmiştir. Zilhicce ayının 10. günü kurban bayramının ilk günüdür. Peygamberimiz’in zilhiccenin ilk dokuz günü oruç tutmayı sürdürdüğü rivayet edildiği için zilhiccenin ilk dokuz gününün, yani kurban bayramından önceki dokuz günün oruçlu geçirilmesi müstehaptır. Fakat sıkıntıya ve halsizliğe sebep olacağı gerekçesiyle, hacda olanların 9. günü (arefe günü) oruç tutması mekruh görülmüştür. Peygamberimiz arefe gününün faziletine ilişkin olarak "Arefe gününden daha çok Allah'ın cehennem ateşinden insanları azat ettiği bir gün yoktur" buyurmuş, yine "Arefe günü tutulan orucun bundan önce ve sonra birer yıllık günahları örteceği Allah'tan umulur" dediği (Müslim, “Sıyam”, 196-197) nakledilmiştir.

6. Haram Aylarda Oruç. Haram aylar olarak anılan zilkade, zilhicce, muharrem ve receb aylarında, perşembe, cuma ve cumartesi günleri oruç tutmak müstehaptır.

7. Şaban Orucu. Şaban ayında oruç tutmak müstehap sayılmıştır. Aişe validemizin belirttiğine göre Peygamberimiz en çok orucu şaban ayında tutmuş, şaban ayının tamamını oruçla geçirdiği olmuştur. Fakat, pazartesiperşembe veya her ay üç gün ve benzeri gibi tutulagelen mutat oruç dışında şaban ayının ikinci yarısında oruç tutmak bazı alimlerce mekruh kabul edildiği gibi, Şafii mezhebine göre haram sayılmıştır.

8. Davud Orucu: Gün aşırı oruç tutmak yani bir gün oruç tutup ertesi gün tutmamak, Peygamberimiz tarafından "savm-ı Davud" olarak nitelenmiş ve bu şekilde oruç tutmanın faziletli olduğu ifade edilmiştir. Peygamberimiz bu şekildeki oruç hakkında "En faziletli oruç Davud'un tuttuğu oruçtur; o bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı" demiştir. Sahabeden Abdullah b. Amr, "Ben daha fazlasını tutabilirim" deyince, Peygamberimiz bunun faziletli bir şekil olduğunu ve daha fazlasını tutmaya çalışmamayı tavsiye etmiştir (Müslim, “Sıyam”, 187-192). Bu bakımdan gün aşırı oruç tutmak, en faziletli nafile oruç olarak değerlendirilmiştir.

Yukarıda belirtilen günlerde oruç tutmanın fazileti ve kişiye kazandıracağı sevaplar konusunda birçok hadis rivayet edilmiştir. Oruç tutmanın tavsiye edildiği günler incelendiğinde bunların belirlenmesinin gelişigüzel olmayıp, belli bir periyoda göre düzenlendiği görülür. Bu bakımdan oruç tutmanın ruhi ve bedeni yararları göz önüne alındığında yılın belli zamanlarında oruç tutmak oldukça yararlı, tutulacak oruçları Peygamberimiz’in önerdiği günlerde tutmak ise oldukça sevaplıdır. Bununla birlikte, oruç tutulması haram ve mekruh olmayan günlerde kişi kendi durumuna ve tercihine göre istediği zaman nafile oruç tutabilir. İslam ilmihali