www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


OSB yönetimi ne yapmak istiyor!


İnegöl sanayi kenti olduğu gibi, aynı zamanda bir tarım kenti. Buğday, ayciçeği, domates ve patates  başta olmak üzere çilek, elma, armut şeftali ve son dönemde ceviz gibi meyveclikte de ciddi üretimi olan bir şehir.

Çiftçilerimiz son dönemde yaşanan fahiş miktardaki girdi maliyetlerine rağmen halen takdire şayan bir şekilde üretmeye devam ediyor.

Sofralarımızda olmazsa olmazımız ekmekten tutunda, tüm yediğimiz gıdaların arka planında hiç şüphesiz çiftçilerimizin emeği ve gayretleri var. Onlar ekmez ise, onlar bu meslekten vazgeçer ise tüm insanlık için, hata tüm canlılar için tehlike çanları çalmaya başlarki, şuan dünyada bir gıda krizinin yaşanacağına dair söylemler konuşulmaya başlandı. Ülkemiz bu krizden ne kadar nasibini alır bilinmez. Ama, biz ülke olarak hem genelde, hem yerelde tarım sektörünü teşvik edici ve özendirici tedbirler almak zorundayız.

Evlerimizde elektronik eşyalar, mobilyalar yada tencere tava eksik olabilir, ama sofralarımızda ekmek, tencerelerimiz de pişirecek sebze olmazsa olmaz.  Tüm canlılar için öncelik beslenmedir. Sonra diğer yaşamsal ihtiyaçlar gelir.

Bu sebepledir ki, ne kadar ekilebilir  torağımız varsa, kıymeti bilinmeli ve  değerlendirilmelidir.  Çiftçimize de emeğinin karşılığı fazlasıyla verilmelidir.

İşte tüm dünya ülkeleri gıda krizine dikkat çekip açlık tehlikesini konuşurken, İnegöl’ü yönetenler sanayi kapasitemizi arttırma faliyetleri kapsamında ekilebilir arazilere gözlerini dikmiş durumdalar.

Sanayicinin Hamazabey OSB’deki arsa taleplerini bölgeye yakın köylerden temin eden OSB yönetimi, son olarak Tokuş Mahallesi’ndeki arazilere gözünü dikmiş, o caaanım buğday, yağlık ayçiçeği, üzüm, çeviz ve badem gibi çok önemli ürünlerin ekili olduğu tarla ve bahçeleri sanayiye dönüştürmenin peşine düşmüş.

Önceki gün bizzat gittiğim Tokuş’ta, köylülerle birlikte bende o tarlaları ve meyve bahçelerini gezdim. Gerçekten insanoğlu için, bölgemiz ve ülkemiz için çok değerli, sofralarımızın vazgeçilmezi ekmeğin ana maddesi buğday ekili tarlaları görünce şaşırdım kaldım. Hele köyün üst kısmında bulunan hazineye ait kıraç arazileri görünce, bu kadar da olmaz demekten kendimi alamadım. Yani hazineye ait kıraç araziler varken, suyu olan toprağı verimli ekili tarlaları alıp sanayiye dönüştürmek bana göre deli saçması…

Devletin tarımı koruma ve daha güçlü kılma adına çıkardığı 10 dönüm tarlayı böldürmeme çabasının yanında, yerel yöneticilerin yüzlerce dönüm araziyi sanayi imarına açıp üzerlerine fabrika kurmak istemesi kabul edilebilir bir şey değil.

Başta OSB Yönetim Kurulu Başkanı Kaymakamımız Eren Arslan olmak üzere, Yönetim Kurulunda söz sahibi olan Belediye Başkanı Alper Taban ve Ticaret Odası Başkanı Yavuz Uğurdağ,  bu yanlıştan derhal vazgeçmeli, hatta köylü istese bile  bu taralaları asla alıp imara açmamalı. Tarım sektörünü birkaç sanayicinin rantı uğruna heba edip, kendi ellerimizle lütfen kendimizi hançerlemeyelim.

Bakın, insanlar mobilyasız yaşar, ama ekmeksiz ve gıdasız yaşayamaz. Ben  o gün köylüyü dinlediğimde tek dertlerinin ekip biçmek olmadığını,  dönümüne 250-300 verildiğinde güle oynaya satacakları kanaatina vardım. Yani köylü bir yandan tarlasını ekmek biçmek istiyorum derken, diğer yandan rakamlar büyüdüğünde vazgeçebilir de…Ama böyle bir şey olsada bu karar yanlış. Dediğim gibi köylü istese bile, o verimli araziler üzerine sanayi tesisi kurmak insanlığa, hatta tüm yaşayan canlılara ihanettir. Bunun vebali büyük olur. Bırakın sene de  500 milyon dolar eksik kazanalım, yeterki toğrağımız, havamız, suyumuz temiz kalsın. Milletimiz kendi ürettiğimiz buğdayın ekmeğini yesin, kendi ürettiğimiz meyveyi sebzeyi tüketsin.

Ben bu uyarıları yaparken, sakın ola yanlış anlaşışmasın. Elbette sanayiye, üretime, istihdama, ihracata karşı değilim. Küresel güçlerin para baronlarının dünya üzerinde planladığı gıda krizi oyununa kimse alet olmamalı. Mümkünse tarımı destekleyen, çiftçinin moral motivasyonunu yüksek tutan projeler geliştirmeliyiz.

Son olarak; İnegöl’de tarım sektörünün en önemli temsilcisi olan Ziraat Odası Başkanı Sezai Çelik’i ve tüm siyasi partilerin temsilcilerini bu konuda birkaç kelam etmeye, tepki vermeye,çiftimize ve toprağımıza kısacası geleceğimize sahip çıkmaya davet ediyorum.