www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


RANT İDDİALARI ÜZERİNE?


 

Eski hastane alanına yapılmakta olan belediye binası projesi ile ilgili gündeme getirdiğimiz usulsüzlük ve rant iddialarına dün itibariyle son noktayı koyduk.

Zira yerel bir gazete olarak bizimde gücümüz bir yere kadar. Toplumun dikkate almadığı, yada almaktan çekindiği bir meseleyi daha fazla kaşımanın anlamı yoktu. Ancak yapmamız gereken son bir şey vardı. O da bizdeki bir bilgiyi, devletin ilgili mercilerine ulaştırmaktı. Bu bilgi zaten bugüne kadar gündeme getirdiğimiz rant ve usulsüzlük iddialarının en önemli dayanağı idi. Önceki gün bu bilgiyi adli makamları ulaştırdık. Neydi bu bilgi, belediye binasının zemin etüt projelerini hazırlayan Jemar Mühendislik Firması sahibi Ayhan Çamlıdağ ile ihale sonrası sondaj çalışması yapan Akademi Mühendislik firması yetkilisi arasında geçen telefon görülmesiydi. Bu görüşmede zemin etüt projelerinin değiştirilmesi için sondaj yapılacağı konuşulmuş. Detaylarına girmiyorum, Ayhan Çamlıdağ bu teklifi ret etmiş. Firma daha sonra kendi ekipmanları ile bu sondaj çalışmasını yaptı. Biz de sondaj çalışmalarını gündeme getirerek yetkililerin dikkatini çekmek istedik. Bizim amacımız burada üzüm yemekti, ama birileri bağcıyı dövmek olarak algılamış olacak ki, haberlerimizde art niyet aradı. Kimdi bu art niyet arayan kişi, Belediye Başkanı Alinur Aktaş.

Aktaş, yaptığı açıklamada iddiaları sert bir dille yalanlamış, elinde hiçbir bilgi ve belge olamadığı halde, çayını bile içmediği firmayı adeta bir avukat gibi savunmuştu. Ama elinde bilgi ve belge olan ve bunu olası bir usulsüzlük iddiası ile gündeme getiren şahsımı ve gazetemizi de suçlamıştı.

Aktaş´ın firmayı savunup, şahsımı suçlaması karşısında artık yapacak tek bir şey kalmıştı. O da yukarıda ifade ettiğim gibi konuyu adli makamlara götürüp gereğinin yapılmasını istemekti.

Tabi adli makamlara verdiğimiz bilgi ve belgeler nasıl bir netice doğurur bunu kestirmek mümkün değil. Zaten bizim yaptığımız haberlerde, kesin bir dile usulsüzlük yapılacağına dair bir iddiamız yoktu. Biz olasılılık üzerinden yürüdük. Hele ki, başkan Aktaş´ı zan altında bırakacak hiçbir ifademiz olmadı. Ancak Aktaş´ın iddialar gündeme geldikten sonraki suskunluğu bu konuyla ilgili şüphelerimizi hep sıcak tuttu. Uzun süren suskunluğun ardından Aktaş´ın çıkıp firmayı savunması, zaten hiç kimseyi tatmin etmedi. Açıklamasında kullandığı üslup, mimikler sanki bir suçlu psikolojisi taşıyordu. Ama ne olursa olsun, biz bu meseleye telefon görüşmesindeki o şüpheli ifadelere rağmen hep hüsnü zan ile baktık.

Mesele dün itibari ile yargıya intikal edip medyada geniş yankı bulunca, Sayın Aktaş alelacele sosyal medya hesabından duyuru yapmış ve kendini konunun dışında tutmaya çalışmış.

Aktaş, açıklamasında, konunun kendisini ilgilendiren bir mesele olmadığını, telefon görüşmesinin zemin etüt projesini yapan firma ile uygulama projesini yapan firma arasında geçtiğini belirerek savunma yapmış.

Eyvallah sayın başkan da, bu proje sizin hayata geçirmek istediğiniz en önemli en maliyetli proje. O proje üzerinde bir operasyon yapılmak istendiğini ima eden bir telefon görüşmesi gerçekleşmiş ve bunu dün itibari ile öğrenmiş bulunuyorsunuz. Bu saatten sonra bizi bağlamaz diyemezsiniz. Bu projenin güçlendirme çalışmalarını bizzat takip etmek, uygulamanın projeye uygun yapılıp yapılmadığını takip etmek zorundasınız.

Aktaş, kamuoyu ile paylaştığı açıklamasında bir de şunu sormuş; ?Madem ihaleyi alan firma zemin etüt projesini yapan firmayı aradı, o zaman ilgili firma niçin bizimle bu bilgiyi paylaşmadı. Ya da bilgi ilgili gazeteciye ulaştı da, niçin şimdi açıklama gereği duydu.?

Telefon görüşmesini yapan firma yetkilisi, bu bilgiyi sizinle niçin paylaşmamış bilemem, ama bu bilgi ulu orta her yerde konuşulmuş ve bana kadar ulaşmışken, hayretki her şeyden haberdar olan siz, bu bilgiye vakıf olamamışsınız, bu da ayrı bir muamma.

Peki, biz bu bilgiyi niçin en başında değil de, şimdi paylaştık derseniz. Çünkü biz size güvenmiyoruz Sayın Başkan. Sizin söylediğiniz sözleri, daha sonra yemin billâh ederek yalanladığınıza çok kez şahit olduk. Artı parantez, bu bilgiyi kamuoyu ile paylaşmamız halinde, şayet bir usulsüzlük olacaksa, kılıfına uydurma, önlem alma imkanı verebilir endişesi taşıdığımızdan, en güvenilir makamlarla paylaşmanın doğru olacağına kanaat getirdik.

Sayın Aktaş, siz bana sordunuz, bir soruda ben sorayım;

Usulsüzlük iddialarına uzun süre cevap vermemenizin sebebi, acaba bizim nasıl bir bilgiye sahip olduğumuzu, bu bilgilerin bize nasıl ve kimler tarafından ulaştırıldığını araştırmak ve öğrenmek için bir zaman kazanma stratejisi miydi?

Zira siz,  en basit eleştiri haberlerimize bile tekzip gönderen, şahsımı ve ortaklarımı karakola çektiren birisiniz. Ama ne hikmetse usulsüzlük ve rant iddialarına ilişkin ne bir tekzip gönderdiniz, ne de şikayetçi oldunuz. Bu bile iddialarla ilgili şüphemizi arttıran bir durumdur.

Açıklamanızın son paragrafında ise, yapılan haberlerin şahsınızı karalamaya yönelik olduğunu beyan etmiş ve bunun kul hakkı olduğunu belirterek, huzuru mahşere bıraktığınızı ifade etmişsiniz.  Sayın Aktaş, siz ne zamandan beri kul hakkını dert edinir oldunuz acaba.

Siz görev yaptığınız süre içerisinde kaç kişinin kul hakkına girdiniz, kaç masum insanın ekmeğinle, ticaretinle oynadınız, kaç kişinin rızkına takoz koydunuz, hiç düşündünüz mü. Bizim oğlan, yada öteki mahallenin çocuğu diyerek acaba kaç kişiye çifte vatandaş muamelesi yaptınız. Kaç kişiyi kişisel egolarınız ve ön yargılarınız nedeniyle suçlayıp, sabahın köründe karakollara çektirip, çocuk çocuğuna acı yaşattınız, kaç belediye çalışanını mağdur ettiniz, hiç şeceresini tuttunuz mu?

Ben sizin yerinizde olsam, bu saatten sonra o koltukta bir dakika daha oturmam, görev sürem dolmadan istifa eder, tüm ilçe halkından helallik ister ve bir köşeye çekilir ömrümün sonuna kadar tövbe istiğfar ederdim.