www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


REİS, BİZİMDİR BİZDENDİR


Milli Görüş hareketinin lideri Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan´ın siyasi yaşamını ve söylemlerini incelediğimizde, halkı hiç aldatmadığını ve hep dosdoğru olduğunu görürüz.

Siyasetini İslam medeniyeti ve ecdadımızın bizlere bıraktığı tarihi miras üzerine şekillendiren Erbakan, maalesef çok iyi anlaşılamadı. 40 yılı aşkın siyasi yaşamında sadece 3 kez koalisyon ile iktidara gelebilen Erbakan, kısa süren iktidar dönemlerine rağmen, gerçekten kalıcı eserler bırakarak gönülleri fethetmeyi başarmıştır.

Erbakan´ın siyasi söylemleri ve hayata geçirmek istediği projeler, ülkemiz insanı tarafından çok fazla anlaşılmasa da, dünyayı şekillendirmeye çalışan ve sömüren devletler, (ABD, İsrail ve Avrupa) Milli Görüş iktidarlarından büyük rahatsızlıklar duymuşlar ve engel olmaya çalışmışlardır.

Zira Erbakan´ın en büyük hayallerinden biri D-8 Projesini hayata geçirmekti. İçerisinde Türkiye´nin de olduğu, nüfusu 50 milyonun üzerinde olan 8 Müslüman devletin başını çektiği oluşum, çevresine tüm Müslüman devletleri toplamayı hedefliyordu. Kurulacak İslam ordusu ve ortak para birimi ile yeni bir dünya kurmayı amaçlayan D-8 projesi, maalesef bir türlü hayata geçirilemedi.

54. Cumhuriyet Hükümetinin Başbakanı olan Erbakan´ı çeşitli entrikalarla iktidardan eden dış güçler ve işbirlikçiler, milli görüş hareketini parti kapatmakla değil, ancak bölmekle önleyeceklerine inanıyorlardı.  Nitekim de bölmeyi başardılar.  

Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Abdüllatif Şener gibi Milli Görüş Hareketinin genç ve popüler isimleri, Erbakan´ı tek adam olmakla, istişareye önem vermemekle ve gençlerin önünü tıkamakla suçlayarak yollarını ayırdılar.  Hâlbuki Erbakan Hoca, istişareye en çok önem veren ve Refahyol iktidarında genç isimlere bakanlık vererek önünü açmış bir liderdi.

Milli görüş hareketinden ayrılan genç isimler, AK Parti´yi kurdular ve Erbakan´ın Hoca´nın 40 yılda ulaşamadığı tek başına iktidar olma başarısını, 1 yılda elde ettiler ve 15 yıldır iktidardalar.

Ancak milli görüş hareketi ile yollarını ayıran isimlerden olan Abdullah Gül, en yüksek makamlara kadar ulaştığı siyaseti yakın zamanda noktaladı. Bülent Arınç, her ne kadar bugünlerde yeniden vitrine çıkmaya çalışsa da partisinden uzaklaştırıldı. Abdüllatif Şener ise, daha ilk yıllarda Erdoğan´ın politikalarını beğenmediğini belirterek yol ayrımına gitmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, bugün partisinin alternatifsiz tek lideri.

Merhum Erbakan siyasi hayatı boyunca hiç yalpalamadı. 40 yıl önce ne söylediyse, 40 yıl sonra da aynı şeyi söyledi. Kanmadı kandırmadı. Kapalı kapılar ardında pazarlık masalarına hiç oturduğu görülmedi.

Dosdoğru bir yol izleyen, sadece Müslümanların değil, tüm insanlığın saadeti için mücadele veren Erbakan´ı anlayamayanların, bugün Erdoğan´ı anladığına hiç ihtimal vermiyorum. Peki, Erdoğan anlaşılmayan bir lider ise nasıl 15 yıldır iktidar ve hala bir umut!

Erdoğan´ı güçlü kılan ve iktidarda tutan irade, ne izlediği politikalar, ne söylemleri, ne de icraatlarıdır. Erdoğan´ı sürekli zirvede tutan irade, hiç şüphesiz sayısız iktidar nimetinin vazgeçilmez cazibesidir.

Bugün Erdoğan´ın ayağı tökezlese, iktidar gücünü kaybetse etrafını perdelemiş menfaat şebekelerinin çil yavrusu gibi dağılacağından adım gibi eminim.

Erdoğan´a sahip çıkacak yegane kişiler ise, yine adım gibi eminim, şuan nalına mıhına vursa da, bunu Allah rızası için yapan gerçek milli görüşçülerdir. Milli Görüşçülerin Erdoğan´a yönelik eleştirisi, Erbakan Hoca´nın tabiri ile O´nu evladı, ya da kardeşi gibi gördükleri içindir. Erdoğan´ın kılına zarar gelmesini istemeyecek tek zümre milli görüşçülerdir. Zira Reis bizimdir, bizdendir. Doğru işlerinde ve zor anların da her daim milli görüşçüleri bulacaktır.