www.haberyorumgazetesi.com
www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


SEÇİME GİDERKEN-2


24 Haziran seçimlerinde aday olan parti liderleri sahaya indi.  Her gün farklı bir ilde miting yapan liderler, ülkenin sorunlarını dile getirip çözüm önerilerini sunarken, diğer taraftan geçim sıkıntısı yaşayan işçi ve emeklilere de çeşitli vaatlerde bulunuyorlar.

Asgari ücreti 2 bin liranın üzerinde vaat edenler, emeklilere her iki bayramda 1000´er TL bayram harçlığı vermeyi taahhüt edenler var.

Bir başka lider ise öğrencilere iki milli bayramda 500´er TL harçlık vermeyi taahhüt ediyor.

Tabi tüm bu vaatlerin bütçeye ciddi bir maliyeti var. Benzer vaatleri geçmiş seçimler öncesinde de yapan muhalefete, iktidar cephesinden sert cevap gelmişti. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, emekliye bayramlarda maaş vermenin mümkün olmadığını, bunun bütçeye büyük zarar vereceğini ifade etmiş ve bu tür vaatlerde bulunanları ?bekara karı boşamak kolay? sözleriyle eleştirmişti.

Şimdi benzer vaatleri, ?bekara karı boşamak kolay? diyen iktidarda yapmaya başladı.

Tüm partiler benzer vaatlerde bulunduğuna göre, ekonomimiz çok iyi, her şey güllük gülistanlık. Yalnız son zamanlarda bir sorun var, dış güçler Erdoğan´ı istemiyor! bu yüzden döviz kurları ile oynuyorlar, hükümeti yıpratmaya çalışıyorlar. Dış güçlerin bu oyun da ancak Erdoğan´ı yeniden işbaşına getirerek bozulur. Bu söylem, AK Parti´nin iddiası.

Muhalefet ise aynı şeyleri düşünmüyor. Muhalefetin ekonomiye ilişkin endişeleri had safhada. Ülkenin tüm varlıklarının satıldığını, devletin iç ve dış borç sarmalında olduğunu, iktidarın devam etmesi halinde emekli ve memurların maaş alamayacağını iddia eden muhalefet, iş başına geldiklerinde ekonomiyi toparlayacak üretim ekonomisine döneceklerini ve böylelikle ülkenin yeniden ayağa kalkacağını savunuyorlar. Muhalefet cephesi, dövizin yükselmesini ise, ekonominin üretim ekonomisi değil tüketim ekonomisi olmasından kaynaklandığını ileri sürmekte?

İktidar ve muhalefet, ülke sorunlarına ilişkin çözüm önerilerini ve vaatlerini anlata dursun, bir kısım seçmen partisine yada liderine bir futbol kulübünün holiganı gibi bağlanmış olduğundan, karşı tarafın lideri ne söylemiş umurunda bile değil.

Holigan ruhlu partizanlar, partilerine seçimi kazandırmak adına, sosyal medya üzerinden akla hayale gelmeyen paylaşımlar yapmaktalar.  Rakip adayların konuşmalarını keserek, ya da kısarak iftiralarla algı yapmaya çalışan bu partizanların, kul hakkına girdiklerini ve bunun büyük bir günah olduğunu hatırlatmak isterim.

Sosyal medya kullanmayan seçmenler ise, liderleri TV ekranlarından, yada gazete haberlerinden tanımaya ve anlamaya çalışıyorlar. Ancak ülkemizdeki yazılı ve görsel medyanın, büyük bir kısmının iktidara yakın olduğunu varsayarsak, seçmenin rakip liderleri tanıma ya da anlama şanslarının çok fazla olduğunu da düşünmüyorum.

Partilerin kemik oylarını saymaz isek, kararsızların ve gezen oyların toplamı yüzde 20 civarında. Bu oran bir partiyi iktidara taşımak için çok ciddi bir yüzde. İşte bu kararsız seçmeni kim doğru ve reel çözüm önerileri ile ikna edebilirse, o aday ve parti ipi göğüsleyeceği kanaatindeyim

Özetle;  liderlerin seçim meydanlarında birbirini karalamaları, hakaret etmeleri veya sosyal medya üzerinden yapılan algı operasyonları ile kimse istediğini elde edemeyecek.

Doğru olan Hakkı hakikati anlatıp, takdiri milletimize, vicdanlı seçmene bırakmaktır. Gerisi kalp kırmak, kutuplaştırmak ve ülkeyi kaosa sürüklemekten başka hiçbir işe yaramaz, vesselam?