www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


SEFER Mİ? ZAFER Mİ?

SEFER Mİ? ZAFER Mİ?


Uzun ve yorucu seçim maratonu bitti. Seçimi kazanan taraf yoluna devam ediyor. Peki ya diğerleri.

 

Örneğin 1994 yılında rahmetli Hikmet Şahin ile sefere çıkan ve zafer elde eden milli görüşçüler, 30 Mart’ta büyük bir yenilgiye uğradı.  İnegöl’de 20 yıla damgasını vuran, iki dönemden fazla belediyeyi yöneten mili görüşçüler, bu dönem bırakın belediye başkanlığını, bir belediye meclis üyeliği dahi kazanamadı.

 

Milli görüşün kalesi durumunda olan İnegöl’de, bir belediye meclis üyeliği dahi kazanamamanın asla izah edilebilecek bir tarafı yoktur. Tabirimi mazur görsünler; 30 Mart hezimetini, kimse ayet, hadis yada tarihi hadiselerle izah etmeye kalkışmasın.

 

“Biz seferden sorumluyuz zaferden değil” inancı, elbette kaybedilen her seçim sonrası burulan yüreklere su serpmek için telaffuz edilebilir ve kabul görebilir. Ama yıllardır gecesini gündüzüne katan, cebindeki harçlığını, eşine, çoluk çocuğuna ayıracak vaktini, davası uğruna harcayan milli görüş erlerine de birilerinin hesap vermesi gerekmez mi?

 

Birileri çıkıp, “Bu yenilgi değildir, milli görüşçü asla kaybetmez, zira milli görüşçüler cihat ruhuyla mücadele ettiğinden zafer kazanmasalar da, Allah’ın rızasını kazanırlar.”tezini savunabilir. Üstüne, biz bu seçimde görevimizi fazlasıyla yerine getirdikte diyebilir.

 

Evet, milli görüşçüler güneş doğmadan önce uyanıp, sabah namazını eda eden, ardından rızkını aramaya çıkan müminler gibi, seçimlere 6 ay kala, daha henüz meydanlarda kimseler yok iken, yola koyuldular. 6 ay boyunca bıkmadan usanmadan, gecesini gündüzüne katarak, İnegöl’ü adeta karış karış gezerek çalmadık kapı, sıkmadık el bırakmadılar. Her yeri bayrak ve afişlerle donattılar.

 

Çalışma ve gayrete bakıldığında Saadet Partililer görevini en iyi şekilde yaptığını söyleyebiliriz. Ancak 30 Mart akşamı milli görüş davasına inanmış insanlar, hiç beklemediği bir sonuçla karşılaştılar.

 

Aslında sandıktan çıkan sonucu, çok insan üç aşağı beş yukarı tahmin ediyordu. En iyimser tablo çizenler bile, Saadet Partisi’ne yüzde 10-15 bandında şans tanıyordu.

 

Sonuç itibariyle 30 Mart seçimleri, Saadet Partisi için fiyasko ile sonuçlandı. Bu yenilginin faturasını bir yerlere kesmek, kimsenin haddine değil belki, ama alınan bu sonucu takdiri ilahiye bağlayıp,  aynı ekiple yola devam etmekte kabul edilebilir bir durum değil.

 

Bu nedenle İnegöl’de milli görüşün başını çekenler, görevini yapmış olmanın huzuru, ama yenilginin de sorumlusu olarak, kenara çekilmeli ve arkadan gelen kardeşlerine yolu açmalıdır. Zira seferden yorulan mili görüşçüler, artık zafer istiyor.

 

Zafer için de yapılacak tek bir şey var. Yeni bir beden ve yeni bir ruhla, özünü kaybetmeden ama kabuğun yenileyerek yeniden yola koyulmaktır. Eğer geçmişten ders çıkarılmaz ise, Saadet Partisi’ndeki kan kaybı sürecek ve milli görüş ruhen yaşasa da, bedenen ölecektir.