www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


SİYASETÇİ KÜSER Mİ?


 

Eski siyasetçileri hatırlayın Rahmetli Erbakan, Demirel, Türkeş, Özal ve Ecevit. Hepsi bir fikrin bir misyonun ve bir partinin liderliğini yapmış önemli devlet adamlarıydı. Hepsinin sevilen yanları olduğu gibi, eleştirilen ve kabul edilemez yönleri vardı elbet.

Bu siyasetçilerin hemen hemen hepsi, ülkemizde yaşanan askeri darbeler neticesinde hapis yatmış, siyasetten uzaklaştırılmış, hatta siyasi düşüncesinden ötürü işkenceye bile maruz kalmış insanlar.

Ancak hiçbiri ne devletine küsmüş, ne milletine.  Ne de kendilerine haksızlık yapanlara? Her biri yılmadan, usanmadan inandığı dava uğruna siyasi yaşamlarını sürdürmüşler ve bu millete ama iyi ama kötü hizmet etmişlerdir.

Siyasetle yakından ilgilenenler ve yaşı 40´ın üzerinde olanlar, yukarıda ismini andığım bu liderlerin siyasi hayatlarını yakinen bilirler.

Bu merhum siyasetçiler kendi dönemlerinde,  öylesine alaya alınırlardı ki, hatırlayın Zeki Alasya-Metin Akpınar ikilisi, Nejat Uygur, Ercan Akışık, Yalçın Menteş, Atilla Arcan, son dönemlerde Levent Kırca,  taklitleriyle izleyenleri güldürürler ve eğlendirirlerdi. Bu siyasiler bir başka ifadeyle sanat dünyasının veli nimetleriydi.

Yine ülkemizin en etkili gazetecileri,bu liderlerin nalına mıhına vurur, en ağır eleştirileri kaleme alır, ama bu liderlerin öfkesini üzerine çekmeyi başaramazlardı.

Günümüz siyasetçilerine gelince ne Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın, ne Başbakan Davutoğlu´nun, ne de muhalefet partilerin genel başkanlarının eleştiriye asla ama asla tahammülü yok.

Tabi ki her siyasetçi övülmeyi, beğenilmeyi ve başarılı bulunmayı ister. Bunlarinsani duygular ve nefsi arzulardır. Ancak lider, yada genel başkan pozisyonundaki siyasetçilerin geniş olması, toplumun her kesiminden gelecek tepkileri göğüslemesi gerekmektedir.

Yineİktidarı ya da muhalefeti eleştiren gazetecilere ve yayın organlarına baktığımızda da, her birinin karşı kutuptaki siyasetçilere ayar verdiğini alabildiğine eleştirdiğini görmekteyiz.

Meselabir gazetecinin,kendisiyle aynı fikre sahip siyasetçiyi eleştirdiğini görmek, mümkün değildir.

Şayet gazetecilik objektif olmayı gerektiriyorsa, gazeteciler sadece karşı fikirdeki siyasetçileri değil, aynı düşünceye sahip siyasetçiler de yeri geldiğinde en baba şekilde eleştirmelidir.

Ancak makamını ve şöhretini kaybetmek istemeyen siyasetçiler ile rantı hiç eksilmesin isteyen gazeteciler ölümüne yarıştığından, idealist siyasetçileri ve gazetecileri ancak rüyamızda görürüz.

Eyyamcı gazeteciler ile gözünü makam ve şöhret hırsı bürümüş siyasiler arasındaki rant ilişkisi sürdüğü müddetçe, eleştiren ve sorgulayan gazeteciler sürekli baskı altında tutulmaya, ötelenmeye ve bir takım ekonomik amborgalara maruz kalmaya devam edecektir.