www.haberyorumgazetesi.com

İsmail Özdemir


TARİH TEKERRÜR EDİYOR

.


Tarihten ibret alınmazsa elbette tekerrür eder.Peygamberimiz S.A.V. Medine’de bir devlet kurdu.Medine İslâm Devleti.10.000 olan nüfusun % 85’i Gayrimüslüm yani Müslüman değildi.yüzde 15’i Müslüman idi.En kamil manada insan hakları bu devlet tarafından verildi. Halen bu kadar geniş manada insan hakları hiçbir devlet tarafından verilmemiştir.Ne Fransız Laikliği, ne İngiliz sekülerizmi ne de ABD’nin sözde demokrasisi, Medine İslâm Devleti’nin ortaya koyduğu hak ve özgürlüklerin yanından bile geçemez.Yine Medine İslâm Devleti’nin ortaya koyduğu ve uyguladığı Adalet,Eğitim,Ahlâk,Ticaret, İç ve Dış Siyaset kuralları en mükemmel sistemdir.

Hangi devlet bu kurallara bağlı kaldı ise, yücelmiş, izzet ve şeref bulmuştur.Abbasi, Emevi, Memlük,Selçuklu,

Endülüs, Osmanlı gibi İslâm Devletleri, Medine Devlet modeline bağlı kaldığı oranda izzet ve şeref bulmuş, güçlenmiş dünyaya hükmetmiştir.İlim,fen,sanat vb alanlarda en üstün olmuşlardır.Bu prensiplerden uzaklaştığı ölçüde ise güç ve kuvvet kaybetmeye başlamış ve yıkılmışlardır.Osmanlı Devleti’nin son yüzyılında başlayan Batılılaşma akımı, batıyı kendimizden üstün görme, batının kanunlarını üstün görme hastalığı maalesef büyük imparatorluğun çökmesi ile sonuçlanmıştır.Bir siyasinin söylediği “Maaalesef Medeniyetimiz, batı medeniyeti karşısında mağlup olmuştur” sözü, bu sakat zihniyeti ortaya koyan bir örnek olarak tarihe geçmiştir.Halbuki “İslâm Medeniyeti asla mağlup olmamış, bu medeniyete sahip çıkmayan, bu Medeniyetin kurallarından uzaklaşan Müslümanlar mağlup olmuştur.Osmanlı İmparatorluğu’nda Avrupa hukukunun yaygın şekilde benimsenmesi, 1839-1876 arasındaki dönemde Tanzimat reformları ile başlamıştır.1850’de yayımlanan Ticaret Kanunu, kısmen Fransız Ticaret Kanunu’nun doğrudan çevirisiydi ve faiz ödemesi hükümlerini de içeriyordu. 18 Şubat 1856'da yürürlüğe giren Islahat Fermanı ise, Osmanlı tebaasını eşitleyen hukukî düzenlemedir. Artık Osmanlı tebaası üzerinden millet sistemi kaldırılmış; dini, dili ve etnisitesi ne olursa olsun Osmanlı sayılmak suretiyle eşit haklara sahiplendi. Cizye vergisi kaldırıldı, Osmanlı  cizye vergisi aldığı Yahudiden borç almak zorunda kaldı. Fransız Ceza Kanunu’nun çevirisi olan 1858 tarihli Ceza Kanunu kapsamında geleneksel had ya da tanımlı şer’î hukuk cezaları, din değiştirmeye (irtidat) karşılık hükmedilen ölüm cezası dışında tümüyle yürürlükten kaldırıldı. Bunu, her ikisi de yine temelde Fransız kanunları olan 1861 tarihli Usûl-i Muhakeme-i Ticaret Nizamnâmesi ve 1863 tarihli Ticaret-i Bahriyye Kanunnâmesi izledi.Osmanlı Devleti ilk dış borcunu Kırım Savaşı nedeni ile 1854 yılında İngiltere'den almış, sonraki yıllarda dış borçlanma artarak sürmüştür. Alınan dış borçlar kısa sürede devletin iflasına neden olmuş ve Osmanlı Devleti mali açıdan çökmüştür. Sultan Abdülmecit'in, 4 Ağustos 1854 tarihli fermanı ile 3 milyon sterlinlik dış borçlanma yapılmıştır. Rothschild Ailesi ile Osmanlı Devleti’nin ilişkisi Sultan II. Mahmut devrinde başladı. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında başlayan ilk ilişki, Lozan’a kadar devam etti ve Lozan ile borçlar Türkiye Cumhuriyeti’ne devredildi.

Yaklaşık 200 yıldır bir kısır döngünün içindeyiz.Batı kendi kanun ve kurallarını dayatıyor, bunları kabul eden ve uygulamayı taahhüt edenlere destek veriyor, yönetime gelmelerine destek oluyorlar.Desteklediği kimseler eğer yönetime geldiklerinde, batının kanun ve kurallarını uygulamazsa, bu sefer onların karşısında ki muhalefeti destekleyerek onların iktidardan indirilmesi için çalışıyorlar.İktidarda olanlar, iktidarı kaybetmemek için ya batının dediklerini yapıyorlar, ya da koltuklarını batının kurallarını ve kanunlarını uygulamayı taahhüt eden yeni taliplilere kaptırıyorlar.Maalesef bunların hepsi bu milletin evlatları, ancak bir türlü tarihten ibret almıyorlar.Genellikle hepsi:“Biz batılıları kandırmak için ŞİMDİLİK,onların kanun ve kurallarını kabul etmiş görünüyoruz” diyor.

200 yıldır bu kısır döngüye girmiş olanlar, vatan haini değil veya din düşmanı değil, ancak gafiller.

Çünkü göstermelik bile olsa, batılıları kandırıp iktidara gelene kadar bile olsa, göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa BATILILARIN kanun ve kurallarını uygulamayı taahhüt ettiğinizde, güç,kuvvet ve izzet sizden alınır.

Bu nedenle Peygamberimiz S.A.V. kendisine: “ Hiç olmazsa bir gün senin istediğin kanun ve kurallar geçerli olsun, bir gün bizim istediğimiz kanun ve kurallar geçerli olsun” teklifini geri çevirmiştir.Hatta Bana böyle bir teklif nasıl yapılır diye üzüntüye kapılmıştır.Bunun üzerine “Kafirun suresi” nazil olmuştur.

Maalesef ŞİMDİLİK DİNİ türedi.İktidara gelene kadar, zengin oluncaya kadar, köprüyü geçinceye kadar gibi sözler onları aldattı.Peşlerinden gidenleri de aldattı.Onların yaptıklarını doğru gören niceleri maalesef ahiretlerini berbat ettiler.Bu yüzden kul hakları oluştu,İtikaden ve ahlâken bozulmalar oldu.İşin daha vahim olanı, dün bu yanlışları yapanları eleştirenler, şimdi üç koltuk uğruna kendileri aynı yanlışlara talip oldu.Bugün iktidarda olanlar kendilerinden öncekileri Batının kanun ve kurallarını uygulayanları hainlikle suçlayıp, biz o makamlara gelelim bakın nasıl İslâm’a hizmet edeceğiz diyerek geldiler.Şimdi kendileri aynı suçlama ile karşı karşıya kaldılar.

Tarih tekerrür ediyor.”Müslüman bir delikten iki defa ısırılmaz.” Kendinize gelin.Sizden öncekilerin düştüğü tuzağa düşmeyin.Liderlerinizi uyarın.Onların sizin uyarılarınıza ihtiyacı var.