www.haberyorumgazetesi.com
www.haberyorumgazetesi.com

İsmail Özdemir


Yalancının Evi Yanmış Kimse İnanmamış


Gündem baş döndürücü bir şekilde gelişiyor. Güvensiz Müttefikimiz ABD ile Güvenli Bölge oluşturma mutabakatı, içeride ve dışarıda ciddi gelişmelere yol açtı.

Öncelikle Türkiye kamuoyunda algı oluşturmak için, Suriyelilerin geri gönderilmesi gündem edildi. İstanbul´da 550 bin Suriyeli kayıtlı olarak yaşıyor. Öyle bir algı oluşturuldu ki; ABD ile oluşturulacak Güvenli Bölge tamamlandığında sanki bunların hepsi oraya gönderilecek. Halbuki zamanlama olarak tam ABD ile Güvenli Bölge görüşmelerinin öncesinde gündeme atılan; İstanbul´da kayıtlı olmayan Suriyeli Mültecilerin geri gönderileceği konusu, tamamen algı yönetimi projesinin bir parçasıdır.

Yıllardır PKK-PYD´ye silah, mühimmat ve teknik destek veren ABD ile sözde Güvenli Bölge nasıl kurulacak?  İşte bu soruyu Milletimiz sormasın diye gündem önceden hazırlandı.

ABD ile ?Güvensiz Bölge?  İDLİB´de sıkışmış olan muhaliflerin oradan çıkarılması için kuruluyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin´in Soçi´de gerçekleştirdiği zirvede imzalanan 10 maddelik İdlib mutabakat zaptının 5. ve 6. Maddelerinde tespit edilen şu hususların gerçekleştirilmesi işinin Türkiye´ye verildiğini Putin´in açıklamalarından anlıyoruz.

5. Tüm radikal terörist gruplar silahsızlandırma bölgesinden 15 Ekim´e kadar çıkarılacak.

6. Çatışan taraflara ait tüm tanklar, çok namlulu roketatarlar, toplar ve havanların da aralarında olduğu ağır silahlar 10 Ekim´de İdlib´deki silahsızlandırma bölgesinden çekilecek.

İşte bu nedenle şu anda Rusya´nın desteği ile Suriye Ordusu İDLİB´e saldırıyor. Türkiye´yi Güvenli Bölge oluşturma işine zorlamak adına saldırılar gerçekleştiriliyor. İDLİB´de sıkışan bu gruplar ve silahlar kurulacak bu ?Güvenli Bölge? ye taşınacak.

ABD tarafı ise bu silahlı grupları ve silahları ileride İRAN´a karşı kullanmak üzere Güvenli Bölge´ye taşıyarak bir taşla iki kuş vurmuş olacak. Yine ortak harekat merkezi teklifi ABD tarafından talep edilmiş olup, Suriye´de bulunan PKK-YPG´li teröristler Güvenli Bölge dışında emniyet altında tutulmuş olacak.

Diğer taraftan Diyarbakır-Van-Mardin Belediye Başkanlarının İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınmaları ABD´nin değirmenine su taşıyor. ABD bölge halkını Türkiye´ye düşman etmek için her türlü şeytanlığı yapıyor. Daha 3 ay önce büyük bir farkla seçimi kazanmış olan Belediye Başkanları´nın Mahkeme Kararı olmaksızın tamamen İçişleri Bakanlığı´nın kararı ile somut deliller ortaya konmadan görevden alınması bölge halkının Devlete karşı güvensizliğini ve düşmanlığını arttıracaktır.

Bu Başkanlarla ilgili devam eden davalar olmasına rağmen, bunlara ?Arşiv kayıtlı adli sicil belgesi? verilerek seçimlere katılmalarına nasıl izin verildi?

Bu Başkanlarla ilgili devam eden davalar neden uzatılıyor da, sonuçlandırılmıyor?

Bu görevden almalar; yapılacak kabine değişikliğini engellemek veya İçişleri Bakanı´nın yerini garantiye almak için yapılmış olabilir mi?

Yeni Kabinede İçişleri Bakanı yer almazsa, Cumhurbaşkanı suçlanacak.

Bütün bu soruların oluşmasını engellemek Adalet Bakanlığı´na düşüyor. Bu Başkanlar görevden alındıysa, mevcut oluşmuş suçları var olması gerekiyor. Öyleyse mevcut delillerle bir an önce Mahkemeler karar vermelidir. Toplum vicdanı rahatlamalıdır. Aksi halde HDP´nin oyları artmaya devam edecektir.

İL                         2014      2019

DİYARBAKIR  % 55.10    62,93

VAN                 % 53.10    53,83

MARDİN          % 52,20    56,24    

Tablodan görüleceği gibi izlenen yanlış politikalar sonucu BDP&HDP veya Bağımsız Adayların oyları artmış.

Şimdi bu üç ilimizde seçim yapılsın, tahmin ediyorum ki, HDP oylarını arttıracaktır. Öyleyse görünen köy kılavuz istemez. Ben yaptım oldu mantığı ile bu ülke yönetilemez. Bağımsız, Adil ve hızlı bir Adalet sistemi acilen tesis edilmelidir.    

Kimse kendini mahkemeler yerine koyup birilerini terörle suçlamasın. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere İçişleri Bakanı ve diğer zevat 31.Mart.2019 seçimlerinde CHP-İYİ PARTİ ve SAADET PARTİSİNİ ellerinde hiçbir somut delil olmadığı halde terörle iltisaklandırmış ve suçlamıştı. Bu suçlamalarla ilgili Seçimlerden sonra hiçbir dava açılmadı. Bugün de aynı şekilde Belediye Başkanları terörle iltisaklandırılınca kimse inanmıyor. ?Yalancının Evi Yanmış Kimse İnanmamış? misalini hatırlatmak istiyorum.