www.haberyorumgazetesi.com

İsmail Özdemir


YANLIŞ BAŞKA BİR YANLIŞLA DÜZELTİLEMEZ

.


Bozulan bir şeyi düzeltecek bir çare vardır. Ama o çare de bozulmuşsa artık yapacak bir şey kalmaz.

Bir yanlış başka bir yanlışla düzeltilemez. Bugün insanlık çaresizlik içinde, yanıp tutuşuyor.Anarşi, terör, savaşlar, ekonomik sıkıntılar, gelir dağılımının gittikçe daha kötü hale gelmesi, ahlaki yozlaşma, fuhuş, çocuk ve kadın cinayetleri, ekonomik gücün bir avuç azınlığın elinde toplanması, sorunları giderebilecek güçte olanların bizzat sorunların kaynağı olması gibi daha birçok sayabileceğimiz olumsuzluk insanlığın başına musallat olmuş durumda. İnansın veya inanmasın herkes bu acıları yaşyor. Bütün bunların sebebi 100 yıldır dünyanın yönetimini elinde tutmaya çalışan Batı Medeniyetidir.Emperyalist batı dünyasıdır.

İnsanlığın girdiği bu bunalımdan kurtuluşunun tek çaresi Hak ve Adalete dayalı Yeni bir Dünyanın kurulmasıdır.İnsanların çoğu iman etmezler, ancak Hak ve Adalete dayalı bir yeni bir dünya herkesin ihtiyacıdır.Yaşadığımız asırda, Yaşanabilir bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye, Yeni bir dünya ideali ile Yeni Bir Dünya kurulmalı fikrini ilk ortaya koyan Milli Görüş olmuştur.Bu nedenle Milli Görüş, aslında tüm insanlığın içinde bulunduğu bunalımdan kurtuluş reçetesidir.

Milli Görüş’ün temsilcisi Saadet partisinin yer aldığı Millet İttifakının 28.Şubat.2022 de  yayınladığı “Güçlendirilmiş Parlamenter sistem” deklarasyonunda yer alan ifadeler Milli Görüş ilkelerine tamamen aykırı olduğu gibi, Millet ittifakının muhtemel iktidarında Ülkemiz adına yaşanabilecek olumsuzlukların da habercisidir.”AİHM kararlarının derhal uygulanmasını sağlayacak düzenlemeler yapılacak” ifadesi çok geniş bir alanı kapsıyor.K.K.T.C.ile ilgili aleyhimize alınmış o kadar çok karar var ki.PKK’lıların başvuruları ile ilgili Türkiye aleyhine alınmış o kadar çok karar var ki. Bunların derhal uygulanmasını sağlayacak düzenlemeler nedir acaba? Bunlar bu ifadelerin ne anlama geldiğini bilmiyor mu?

Hrıstiyanlık alemi, İslâm’ın ortaya koyduğu ve bütün insanlığın huzur ve saadetine vesile olacak İslam’ın prensipleri kabul etmemektedir.Ancak bir türlü kendi toplumları da dahil olmak üzere huzur ve saadeti temin edememektedir.Rusya-Ukrayna savaşı göstermiştir ki, dünyanın yönetimi batının eline bırakılamaz.

Hak ve Adalete dayalı bir dünyanın teminatı Osmanlı Devleti yıkıldıktan sonra, dünyanın yönetimi batılıların eline geçti. Ancak 100 yıl içinde milyonlarca insan Hrıstiyan devletlerin kendi aralarında yaptıkları savaşlarda perişan oldu. Birinci ve ikinci dünya savaşları, Sovyetler’in dağılması ile Asya’da ve Doğu Avrupa’da yaşanan çatışmalar, Bulgaristan,Bosna,Kosova’da ,Hırvatistan’da ve en son olarak Rusya-Ukrayna savaşı ile milyonlarca insan ya öldü, ya sakat kaldı ya da yerinden yurdundan edildi.

Dünyanın yönetimini 100 yıldır elinde tutan Batı dünyasının, Asya ve Afrika’da ve diğer kıtalarda yaptıkları katliamlar, insanlık dışı eylemleri de sayacak olursak, 100 yıldır insanlık kan ağlıyor.Hangi inançtan olursa olsun insanlık cehennemi bir hayat yaşıyor.

Şimdi bütün insanlığa 100 yıldır Cehennemi bir hayat yaşatan bu canilerin kanun ve kuralları ile insanlığın saadet bulacağına bir insan nasıl inanabilir.Avrupa Birliği normları, AİHM kararları nasıl referans alınır?

Milli Görüş’ün temsilcisi Saadet Partisi böyle bir metnin altına nasıl imza atabilir? Bu zalim Avrupa’yı nasıl İnsan haklarının koruyucusu görür.Bosna’da daha dün katledilen Boşnak kardeşlerimizin kemikleri sızlar. Milli Görüş hayra motor, şerre fren olmak için vardır. Saadet Partisi, diğer Siyasi Partilerimizi de bu yanlıştan döndürmesi gerekirken maalesef kendisi bu yanlışa ortak olmaktadır.İnşaallah en kısa sürede bu yanlıştan dönülür.Milli Görüş bütün insanlığın kurtuluşu için D-8’leri kurmuş ve 6 tane temel ilke ortaya koymuştur.AB normları, AİHM kararları yerine D-8 ilkelerini temel alınması gerekirdi.Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak imza koyduğumuz D-8 lerin canlandırılması ortak hedef olarak ortaya konmalıydı.Maalesef 6 partinin ortak deklarasyonunda D-8 projesi yer almamıştır.Bu çok acı bir durumdur.

Halbuki D-8 projesi,Türkiye Cumhuriyeti’nin resmen kurucusu olduğu bir projedir.D-8 projesi,D-60 ve D-160 lar olarak genişleyecek ve bütün insanlığın huzurunu, saadetini temin edecek bir projedir.