ŞARTLAR EŞİT DEĞİL
İnegöl`ün sektörel anlamda diğer şehirlerle aynı koşullarda rekabet etmediğini öne süren Ayhan, "Türkiye’de özellikle mobilya sektöründe teşvikler verilecekse, her bölgede aynı olması lazım. Çünkü ürettiğimiz ürün aynı, pazarımız aynı. Ama onlar elektrikten, sigorta primlerinden, vergilerden birçok şeyden muaf oldukları, düşük ödedikleri için üretimde de ucuz ürün ürettikleri için satışta bizden 1-0 önde başlıyorlar. Biz onları yalnızca özel çalışmalarımız, modellerimiz, tasarımlarımızla geçmeye çalışıyoruz."dedi.
BÜYÜKŞEHİR BÜYÜKLÜĞÜNÜ GÖSTERMELİ
Büyükşehir Belediyesi`nden beklentilerini açıklayan Ayhan, " Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne bağlandıysak bundan sonra Bursa, Büyükşehir Belediyeciliğini göstermeli. Yalnızca ufak tefek yol kazılarında, yolların düzenlenmesi, kaldırımların yeşil-beyaza boyanması ile biz Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne bağlandığımızı hissedemeyiz. Hissetmemiz için İnegöl’e büyük işler yapması lazım. Büyük işlerden biri fuar alanı, tanıtım. Bu sektörel firmalarımızın büyümesi için reklamlar. Reklam bütçesi ayırması lazım."
-------------------------------------------------------------------------------
Haberyorum Gazetesi`nin Hasbahçe Tesislerinde düzenlediği kahvaltılı söyleşinin bu haftaki konuğu Mobilyacılar ve Marangozlar Odası Başkanı Özcan Ayhan oldu.
Gazetemiz Genel Müdürü Ümit Karaş ile Reklam ve Pazarlama Müdürü Osman Gürbaş`ında katıldığı söyleşide Gazeteci Şerif Gürbaş`ın sorularını yanıtlayan Ayhan, İnegöl mobilya sektörünün 100 yıllık geçmişini değerlendirdi.
Sektöre ilişkin İlginç tespitlerde bulunan Başkan Ayhan, yeni fuar alanının mutlaka İnegöl`de yapılması gerektiğini belirtirken, büyükşehir belediyesinden de mobilyacının büyük bir beklenti içerisinde olduğunu dile getirdi.
İşte Gazeteci Şerif Gürbaş ile Mobilyacılar ve Marangozlar Odası Başkanı Özcan Ayhan`ın özel söyleşisi...
Özcan Ayhan kimdir? Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
1963 İnegöl doğumluyum. 2’si erkek biri kız 3 evlat sahibiyim. İlkokul ve ortaokuldan sonar sanayiye döndüm. Sanayiye dönme sebeplerimden bir tanesi biz 1976’da 5 kardeştik, büyük ağabeyimiz yanarak mobilya sanayinde vefat etti. Biraz ondan etkilenerek biraz da başımızda en büyük olarak o büyük ağabeyimiz vardı onun da boşluğundan dolayı ben de okul hayatımı bitirerek sanayiye döndüm. 1997-1998 yıllarında İnegöl Gençlergücüspor kulübünde başkanlık, yine İnegöl mobilyacılar odasında 2006-2010 yılları arasında başkan vekilliği ve 2010 yılından bu yana da oda başkanı olarak görev yapmaktayım.
Kaç yıldır mobilya işiyle iştigal ediyorsunuz? Mobilyanın geçmişten bugüne gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
10 KİŞİLİK ATÖLYELERDEN FABRİKALARA
İnegöl mobilya sanayinin 40 yılına çocukluğumdan beri şahidim. Ufak atölyelerden 15-20 kişi çalıştıranlara fabrikatör denildiği yıllardan bu günlere gelindi. Şimdi mobilya sanayicilerinin oluşmaya başladığı bir dönemdeyiz. Birçok arkadaşımız markalaşmak için sanayileşmek için uğraşıyor fakat bunlar da bir elin parmakları kadar. Yani İnegöl mobilya sanayinde gelişim var değişim var makineleşme var fakat markalaşma anlamında İnegöl’de hala bildiğiniz gibi bir tek firmamız var. Bunun arkasından 15-20 tane markalaşmak için uğraşan büyük bütçeler ayıran, kendilerini hazırlayan firmalarımız var. Arkasında bir 50 tane bu firmaları takip eden orta ölçekli firmalarımız var. 200 tane civarında da orta ölçeklileri takip eden var. Geriye kalan bin 500 tane firmamız hala İnegöl’de ufak esnaf ve sanatkâr. Yani çoğunluk ağırlık hala ufak firmalardan kurulu İnegöl mobilya sanayinde.
İnegöl`de resmi olarak kayıtlı mobilyacı ve çalışanı ne kadar? Net rakamlar var mı?
2500 MOBİLYACI 30 BİNİN ÜZERİNDE ÇALIŞAN VAR
Ticaret Odasına ve Mobilyacılar Odası’na 2 bine yakın kayıtlı üyeler var. Bir de 400-500 sayısı arasında vergi kaydı açılmış fakat odalara kaydolmayan esnaf var. Bunlar da yeni iş kanunları ile birlikte, yeni iş birlikleri ile birlikte İnegöl Zabıtası ile birlikte hızlı bir şekilde tespit edilip tekrar oda kayıtları yapılıyor. Mobilya sanayinde çalışan sayımız 30 bin ve üstü. Resmi rakamlara yakın olan sayı bu. Vergi kaydı olup odalara kaydolmayan 400-500 civarındaki firmalar ile yeterli şekilde son 4-5 aydan beri mücadele edilmeye başlandı. Zabıta ile işbirliği içerisindeyiz. Sokaklar tek tek taranıyor. Hızlı bir şekilde odamıza günlük 2-3 kişi yeni üyelik için başvuruyor. Bizim 1. aydaki seçimden bu güne aşağı yukarı 180 tane üye kaydettik. Hızlı bir şekilde devam ediyor.
Esnaf Odaları üyelerine yeterince hizmet verebiliyor mu?Ne gibi hizmetleriniz var?
11 ESNAF ODASI İNEGÖL`E FAZLA
İnegöl mobilyası diyince bizde ismi ile özdeşleşmiş esnaf odamız İnegöl Mobilyacılar Odası akla geliyor. Odalardan beklentiler büyük, özellikle bu oda da Mobilyacılar Odası ise İnegöl’ün marka bir ürününün ismi ile anılan bir esnaf odasıyız. Fakat imkânlar ve ekonomik şartlar o kadar yeterli değil. Biz de benim oda başkanlığıma geldiğimizde bir tek bizim genel sekreterimiz vardı çalışanımız. 1-2 tane kardeşimizi daha işe aldık. Personel sayımızı 2’ye çıkardık. Bu aralar bir de stajyer arkadaş alıyoruz, 3 personel ile İnegöl’deki bin 500-2 bine yakın mobilyacıya bunların tamamı bizim üyemiz olmasa dahi hizmet vermeye çalışıyoruz. Yaptığımız etkinliklerde hiçbir üye ayrımı yapmadan Ticaret Odası veya Mobilyacılar Odası üyesi diye ayrım yapmadan bu arkadaşları fuar gezilerimize ve her türlü etkinliklerimize davet ediyoruz. Tabi esnaf odalarının Türkiye’de ayrı bir parantez içerisinde fazlalığından bahsetmek istiyorum. Güç dağılımından bahsetmek istiyorum. İnegöl’de benim kanaatimce, 5-6’yı geçmemesi gereken esnaf odaları 11 tane. Burada güç kaybediyoruz. Üyeleri belirli bir merkez odalarda toparlarsak ekonomik gücün de fazlalaşacağını düşünüyorum. Birbirine yakın odalar da mevcut zaten. Bu tür odalar Türkiye çapında birleştirilirse hem personellerde kalite artar hem de yönetimlerde kalite artar.
Peki mobilyacımızın ve çalışanlarının başlıca sorunları nedir? Analiz etme imkânınız oldu mu?
ESNAF SANATKAR SANAYİCİ İLE BİR TUTULUYOR
Esnaf ve sanatkârımızın şuan özellikle orta ölçekli ve altındakilerin sorunları sanayici ile bir tutulması, yeni çıkan iş kanunlarının tamamen sanayicilere göre planlanması, bu iş kanunlarında yeni tedbirlerin alınması için birçok firmalarımızın üretim yaptıkları işyerlerinin fiziki şartlarının yeterli olmamasıdır. Ufak katlı işyerlerinde, 100-200 metrekarelik işyerlerinde çalışan birçok esnaf ve sanatkârımız var. Bu işyerleri zaten fiziki şartlara uygun değil ve ekonomik şartları bu iş güvenliği yasasını uygulayabilecek güçte değil. Esnaf ve sanatkârımızın eskiden ağabey kardeş ilişkileri içerisinde çalıştırdığımız işçilerimiz, maalesef artık en büyük sorunlardan birisi de budur. İşçilerimiz çalışırken bir esnaf dükkânında çalıştığını biliyor, ayrıldığı zaman bir fabrikadan istenebilecek bütün hakları istiyor ve burada bir çatışma doğuyor. Zaten esnaf ve sanatkârın gücü, sınırı belli. Tazminatlar, iş güvenliği yasaları işçimiz belki kanunen haklı, fakat çalıştığı yerin bir esnaf dükkânı olduğunu bilerek çalışıyor ve iş ayrılmaya geldiği zaman sanki OSB’de bir fabrikada, her gün dakikasında işine geliyormuş gibi bütün haklarını talep ediyor ve bu da işvereni çok zor durumda bırakıyor. Bu kanunlar yapılırken, özellikle Türkiye çapında esnaf ve sanatkârı koruyacak kanunlar ilave edilmeli. Çünkü Türkiye’de esnafı sanatkâr yetiştirir. Sanatkârın yanında yetişen bir çırak, kalfa ancak bu sanatı öğrenebilir. Fabrikada bir sanat öğrenebilme şansı yoktur, ancak orada bir makinenin operatörü olabilir ya da bir branşta bir işin sorumlusu olabilir fakat el sanatları elle yapılan işleri ancak bir ustamızın yanında çalışan kişi öğrenebilir. Bunları da korumak, kollamak gerekir. Kanunda da anayasamızda da bu mevcuttur. Maalesef bu göz ardı edilip Türkiye’deki bütün üretim yapan esnaf ve sanatkârlar sanayici ile bir tutuluyor. Bu bizler için sıkıntılı bir durum.
Mobilya sektörünün çalışma standartları var mı? Zira çok sağlıksız koşullarda üretim yapanlar var. Bu işletmeleri denetleyen kurumlar var mı?
HER AN DENETİM ALTINDAYIZ
Bütün sanayicideki şartlar esnaf ve sanatkâra da aynı. Esnaf ve sanatkârın yanında çalışan işçiden işveren sorumlu. Bize Çalışma Bakanlığı’ndan müfettişler, Maliye’den Maliye Müfettişleri, sigortadan Sigorta Müfettişleri gelip denetler. Aynı onlarda olan uygulamalar bizde daha kolay olur, kapımızı açıp gelip her türlü denetimi yapabilirler. Biz de aynı zamanda devlete vergi veren, istihdam sağlayan çok önemli dallarız, kurumlarız. Bu ufak esnaf ve sanatkâr belki de Türkiye’nin en önemli iş gücünü, istihdamı sağlayan kişileriz, fakat bizim sanayiciden ayrılır bir tarafımız yok. Bir işyeri çalıştırdığımız zaman işyerindeki sorumluluk sanayiciden aşağı kalır değil. O anlamda sıkıntılarımız var. Bu konularda yalnızca üst birimlerle değil, alt tabakaya inerek birebir bu konularla iyi bir araştırma yapılarak, esnaf ve sanatkârlarımızın sorunlarını dile getirip bunlara göre bir tedbir alınması gerekir.
En büyük sorunlardan biri hiç şüphesiz nitelik eleman yokluğu. Bu sorun nasıl ve ne zaman aşılacak, ne gibi çalışmalar yapılıyor?
MESLEK EĞİTİM KAMPÜSÜ SORUNU ÇÖZECEKTİR
İnegöl hızla büyüyor. Bu hızlı büyümeyle birlikte fabrikalarımız da büyümeye başladı. OSB’de yeni fabrikalar, Cerrah Sanayi, Yenice Sanayi, Kurşunlu Sanayi derken mevcut fabrikalarımızdaki çalışan sayıları da artıyor. 25-30 tane çalıştıran fabrikalarımız şimdi 300-400 tane eleman çalıştıran konuma geldiler. Bunlar da mevcut İnegöl’deki sanayimizden eleman çekerek bu açığı kapattılar fakat eskiye nazaran da İnegöl’e göç yavaşladı. İş ortamı olduğu için bir zamanlar Türkiye’nin her yerinden İnegöl’e hızlı göçler vardı. Şimdi eksi göçler olmasa da artı göçler yavaşladı. Elimizdeki mevcut fabrikaların da büyümesi ile birlikte, bir de İnegöl dışından şuan birçok sanayicimiz, fabrika sahipleri, diğer markalar gelip, İnegöl’de üretim yerleri açıyorlar. İnegöl böylece bir sanayi, bir pazar olmakta fakat yanlarında işçi getirmedikleri için ancak teknik elemanlarını getirip, diğer çalışacak elemanları İnegöl sanayinden karşılamaktadırlar. Bu açığı kapatmak için Starwood firması sahibi Sayın Mehmet Yıldız’ın Akhisar’ın üzerinde açtığı kampüs ve içerisindeki liselerin İnegöl’e çok faydalı olacağını düşünüyorum. Ben de kendi ufak oğlumu oraya yazdırdım. İnşallah buradan çıkacak teknik elemanlar önümüzdeki yıllarda 3-4 yıl sonra mobilya sanayimize ve diğer yan sanayilerimize faydalı ve nitelikli elemanlar kazandıracak diye düşünüyorum. Fakat bu da yeterli değil. İnegöl’de birçok meslek liseleri var. Bu meslek liselerinde okuyan kardeşlerimizin stajlarının yalnızca 6 ay veya 1 yıl ile sınırlı olması da yetersiz. En azından meslek liselerinde okuyan kardeşlerimizin staj gördükleri süre 2-3 yıla çıkarılmalı ki, mesleğinde nitelikli eleman olarak yetişsinler. İlk yıl zorunlu eğitim olabilir ama ikinci, üçüncü, dördüncü yıllarda fabrikalarda en azından haftada 3 gün staj görmeleri bu mesleği daha iyi kavramaları için çok uygun olur. Fakat İnegöl bu konuda İMOS, Mobilyacılar Odası, İTSO, MÜSİAD, sivil toplum örgütlerimizden birçok çalışma var. İnegöl’ün güzel tarafı da budur. İnegöl mobilyası dedik mi, hepimiz hep birlikte kenetleniyoruz, bir şeyler yapmak için uğraşıyoruz. Akhisar’da açılan Hacı Sevim Yıldız Mesleki Eğitim Kampüsünün ne kadar önemli olduğunu, önümüzdeki yıllarda daha iyi anlayacağız, oradan verim almaya başladığımız zaman.
Birde taklit ürünlerle ilgili sıkıntı yaşanıyor. Bununla ilgili sanırım bir çözüm yolu bulundu. Herkesin yararlanacağı bir tasarım merkezi açılacak, sizce ne gibi katkılar sağlayacak?
TAKLİT ÜRÜN YAPANLARA BİR TAKIM CEZALAR VERİLECEK
İnegöl mobilyası aslında 100 yıllık bir mazimiz olmasına rağmen son 30 yılımız, 25 yılımız sanayileşmeye, büyümeye dönük bir hızlı dönem oldu. Burada bazı sıkıntıları hep birlikte yaşıyoruz, bunlar hep bir geçiş süreci. Buradan birçok firmamız, İnegöl’deki şuan marka dediğimiz firmalar da dâhil öz sermayeleri ile kısıtlı imkânlar ile mobilya sanayine giriş yaptılar. Tabi arkadaşlarımız da bu yollardan geçtiler. Bir başka koşan ürünü yaparak, bir başkasının yaptığı ürünü yaparak, bu noktalara geldiler. Belirli bir noktaya gelen arkadaşlarımıza artık bu işe dur diyelim, herkes kendi ürününü yapsın, bundan sonra geçiş sürecini tamamlayalım, firmalar patentli ürün yapsınlar dediler ve çok mantıklı bir karar alındı. Bu kararın içerisinde İnegöl Mobilyacılar Odası da var, İTSO da var dışarıdan destekleyen İnegöl Belediyesi de var. Bu karara uymak ve başlangıcına adım atmak bile çok önemli. Bazı kararlar alıyoruz, taklit ürünleri yapanları fuara almayarak başladık. Uyararak, cezalar vererek, birçok etkinliğimize almayarak başladık. Bu önümüzdeki yıllarda daha da üstüne gidilerek daha hızlı bir süreçte buradaki amaç İnegöl mobilyasının marka değerini arttırmak, kalitesini arttırmak ve katma değerini arttırmaktır. Taklit ürünlerde maalesef fiyatlar dip yapıyor, bu ürünü yapan firmaya da onu taklit eden firmaya da para kazandırmıyor. Bunun önüne geçmek amacıyla İnegöl’de bir yere gidildiği zaman hep aynı koltukları, aynı mobilyaları, aynı tarz ürünleri görürsek bu sefer İnegöl’e alıcı da gelmez. Biz farklı modeller, farklı renkler, farklı tasarımlar yapmak zorundayız. Bunun için benim de kurucusu olduğum İMOS’un BEBKA destekli bu tasarım merkezi ile ilgili güzel bir çalışması var. İnşallah buradan yeni tasarımcı arkadaşlarımız İnegöl mobilya sanayinde kalır. Bu devam ettiği sürece uzun yıllar İnegöl’de üst düzey tasarımcıları muhafaza etmek kolay değil. Neticede biz bir ilçeyiz, büyükşehir değiliz. Tasarımcılarımızın birçoğu büyükşehirlere yerleşmekten yana. Bu arkadaşları çekebilirsek, İnegöl’de de bu işin onlar için değerli bir iş kapısı olduğunu onlar da fark ederse, biz buradan çıkan tasarımcı arkadaşlarımıza işler de verirsek bunlar birbirlerini çekerek İnegöl’e gelirler. İnegöl bir sanayi şehri, iş merkezi. Burada para kazanıldıktan sonra her şehirde yaşanılabilir, her şehre gidip gezilebilir ama işimizi en kaliteli ve güzel şekilde yapalım mantığı ile bu yollara çıktık. Herhalde tasarımcılarımız da buranın onlara göre bir iş sahası olduğunu fark edip, bundan sonra burada kalırlar diye düşünüyorum.
İnegöl mobilyası son 10 yılda ciddi bir ivme kazandı. Bunda en büyük pay sizce kimin?
KİMSE KENDİNE PAY ÇIKARMAMALI
Bu uzun bir süreç. Biz 10 yıldan 20 yıldan beri bir atılım içerisindeyiz fakat bizim bir altyapımız, bir temelimiz, sanatımız, mesleğimiz var. Ahşap konusunda İnegöl’de yetişmiş çok değerli ustalarımız var. Bu büyüklerimizin bu sanatı bizlere devretmesi ile bugünlere geldik. Bunun için de esnaf odası başkanlarımız Hamdi İdil, Habil Kosova, İTSO’da Metin ağabeyimiz, İnegöl Belediyesi’nde Alinur Aktaş, ondan öncesinde rahmetli Hikmet Şahin başkanımız, Tabakoğlu, Tanoğlu, Cemal Arık dâhil hepsi, İnegöl mobilyasına çok önem vermiş belediye başkanlarıydı. Bu günlere bütün sivil toplum örgütlerinin yöneticileri ve başkanlarının destekleri ile geldik. İnegöl’de kimse biz bu işi yaptık, bu noktaya geldik deme hakkına sahip değildir. Bu birlikteliğin bir meyvesidir. Bütün mesele burada. Kimsenin tek başına kendisine pay çıkarmaması lazımdır. Fuarlarımız çok önemli. 32’ncisini düzenleyeceğimiz İnegöl MODEF EXPO fuarı. 32 tane fuar düzenlemişiz. İnegöl Mobilyacılar Odası 32 fuarın içerisinde kurucularından, İTSO öyle, İnegöl Belediyesi öyle, sivil toplum örgütleri şirketin ortağı olmasalar bile, her zaman bize dışarıdan destek verirler. Muhalefetin çok az yapıldığı bir konu İnegöl mobilyasıdır. O da yararlı yönde muhalefet yapılır, yapıcı yönde yapılır. Bu birlikteliğin nimetlerini İnegöl hep birlikte kazanır. Yalnız mobilya sanayi değil, giyimden tekstile gıdaya ve otele yani hizmet sektörüne İnegöl mobilyasının gelişimi ile birlikte bütün alanlarımız gelişmeye başladı. Bütün İnegöl’ümüz mobilya sektöründen faydalanmaktadır. Bunu hep birlikte geliştirmemiz lazım. Fazla da kaş yapayım derken göz çıkarmayalım. Biraz daha yapıcı olalım, bazı noktalarda hep fikir birliğinde olalım. İstişare halinde olalım. Daha hedef noktalara kilitlenelim. İnegöl’de mobilyacıların birlikte olduğu zaman Sayın Ahmet Güleç’i İstanbul İhracatçılar Birliği Başkanı yaptık. Buradan otobüsler ile mobilyacılarımızı götürdük. ‘Artık Türkiye’de söz sahibi olmak istiyoruz, her yerde olmak istiyoruz, adımızın her yerde olmasını istiyoruz’ dedik ve karşı taraflar liste bile çıkaramadı. Bu İnegöl için gurur verici bir şeydir. Ahmet Güleç de görevini en iyi şekilde yapan bir arkadaşımız. Bu vesile ile ona da başarılar diliyoruz.
İnegöl mobilyacısını son yıllarda yurt dışı fuarlarda sıkça görür olduk. Mobilyacımız gerçekten bu fuarlardan istifade edebiliyor mu?
FUARLA MOBİLYACIMIZIN UFKUNU AÇIYOR
İnegöl mobilyacısı dünyadaki nerede fuar varsa, oradaki fuara gidip görüyor ve kendisine uygun gördüğü fuarlara da, katılımcı olarak katılmaya başladı. Bazı fuarlardan yarım saatte çıkıp, ‘Burası bize uygun değil’ dediğimiz fuarlar oldu. Bizzat Mobilyacılar Odası olarak, 12 tane yurtdışı fuar gezisi düzenledik. Bazı fuarlarda 4-5 gün de yetmedi. Çok nitelikli, bizim istediğimiz tarzda fuarlar olduğu zaman mobilyacılarımızı da fuarlardan dışarıya çıkarmak mümkün olmadı. Biz mobilyacılarımızın ufkunu açtık. Dünyadaki mobilya trendini, renklerini, modellerini, stantlarını, oradaki hayat tarzını, yaşayış tarzını mobilyacılarımıza gezdirerek birebir ülkelerdeki mağazaları, mağazaların teşhir alanlarını, sunumlarını gezdik. İnegöl’de birçok mobilyacılarımızın bu fuarlara gittikten sonra bu ülkelerdeki, şehirlerdeki Show Room’ları, mağazaları gezdikten sonra İnegöl’deki mağaza şekillerini değiştirdiklerine ben bizzat şahidim. O tarzda dizaynlar yapmaya başladıklarını gözlemledim. Ürünleri fazla sıkıştırmayarak, daha ferah ve sade, eski perakende satış anlayışından uzaklaşarak, daha bilinçli tezgâhtarlar koyarak, bu işlere bakış açısı ile baktıklarını gördüm. Bu gezilerin yüzde 99’u çok faydalıdır. Her zaman bütün mobilyacılarımızın en az 1-2 tane özellikle İtalya Milano fuarına, Çin fuarını, bir de Almanya Köln’deki mobilya fuarlarını gezerlerse kendileri açısından, gelişimleri açısından çok faydalı olur. Türkiye’den Çin’de 24-25 firma vardı. Bunların 12-13 tanesi İnegöllü katılımcı firmaydı. İtalya’da ki son fuarlara 2-3 tane İnegöllü firmamız katıldı. Daha fazla fırsat verseler, İnegöl’den çok firmamız katılacak. Bunlar hep bizim gelişmemize fayda sağlayacak.
İnegöl`deki fuarların sanki heyecanı kalmadı. Sizce yeni fuar merkezi yeni bir heyecan katar mı firmalara.
FİRMALARIN GELİŞİMİ FUARLARDAN HIZLI OLDU
İnegöl mobilyası İnegöl’ün en önemli değeridir. Adı ile bütünleşti. Bunu da fuarlarda taçlandırdık. Biz bu ürünleri yapıyoruz, buyurun yurtiçinden ve yurtdışından satın alıcılarımız, profesyonel mağazacılar buyurun gelin bizi İnegöl’de izleyin dedik. Tabi ilk fuarlarımız ufak, dar çerçeveli fuar alanlarında yapıldı. Her zaman dediğimiz gibi Perşembe Pazarı ve Hikmet Şahin Kültürparkı ilk etabında 6 bin 500 metrekarelik alanda yapıldı devamı. Bu alanlarda ilk yapıldıkları zamanlar hep heyecanlar üst seviyeydi, fakat firmalarımızın gelişimi bizim fuarımızdan daha hızlı oldu. En büyüğü bin-2 bin metrekare olan firmalarımızın, şimdi 25-30 bin metrekare kapalı alanları var. 70-80 bin metrekare açık alanları olan firmalarımız var. Böyle firmalarımız İnegöl’de hızlı bir şekilde büyüdü ve fuarımız şu anki mevcut binamız, biraz İnegöl’ün yapısına ve büyüyen firmalara göre yetersiz kaldı. Bunun yanına ek, portatif bina falan alarak 160 firmamızı bir çatıya toparlıyoruz. Fakat İnegöl fuarları İnegöl’ün kaderini değiştirdi. Kaderini değiştirmese de hızlandırdı. Sektörde büyümemizi hızlandırdı. Ben bizzat 2006 yılından beri fuarda İnegöl Mobilyacılar Odasını temsilen görev yapmaktayım. 8 yılı bitti 9. yılın içerisindeyim. Birçok firmamızın 50-100 metrekarelik yerlere fuarda girebilmek için çırpındığı ve çırpınıp da fuara girdiklerinde bu firmalarımızın gelişimini ve değişimini hızlı bir şekilde hep birlikte yaşadık. Bu arkadaşlarımız markalaşma evresine geldiler. Bunları kutluyorum fakat onların bu gelişiminde bu fuar ve İnegöl fuarlarının çok büyük katkısı vardır. İnegöl mobilyasının kaderini hızlandıran, belirleyen mobilya fuarlarımızdır. Bu mobilya fuarlarımızın sayesinde biz İstanbul CNR Fuarına da ağırlık verdik, yurtdışı fuarlarına da ağırlık verdik. Ama burada bu fuarlara girerek, fuarcılığı öğrenerek, fuarların kıymetini bilerek buralara gittik. En son İstanbul fuarında 137 tane İnegöllü firmamız vardı. Bu firmalar artık fuarın kıymetini bilip fuar zihniyetini yaşayan arkadaşlarımızdır. İnşallah İnegöl merkezinde, İnegöl’e yakın bir alanda yeni bir fuar binası yaparsak ki inşallah yapacağız, Belediye Başkanımız da istiyor, MODEF şirketi de istiyor, İTSO’da bu işe bizzat destek vereceğini beyan etti, en hızlı bir şekilde İnegöl yeni bir fuar binası yapmak zorunda. Yaparsak en azından önümüzde bir 15-20 yıl bu fuarlarla ilgili sıkıntıyı aşmış oluruz. Öyle bir alanda yapmamız lazım ki, dışarıdan gelen insanlar da gıpta etmeli, İnegöl bunun da en güzelini yaptı demeleri lazım. Bundan sonra yapacağımız fuar alanının da böyle olması lazım. Derme çatma bir bina olmaması lazım. İnşallah bunu da başarırsak, İnegöl’e çok önemli bir hizmet daha gelir.
Peki yeni fuar alanının İnegöl`e yapılması konusunda tüm taraflar mutabık mı?
BELEDİYE BAŞKANIMIZ 206 YILINI İŞARET ETTİ
Bütün kurumlar İnegöl`e yapılması konusunda mutabık. İnegöl Belediyesi bu bünyede ağır basar. Belediyemizin belirlediği birkaç farklı alan var. 105 adadan bahsediliyor. 85 dönümlük bir yer olarak bahsediliyor. Biz de krokilerde gördük. Kabataslak bir projemiz var. İkinci alternatif yerler de düşünülüyor. İlk etapta en az 50 bin metrekare bir kapalı alan düşünülüyor. Bu İnegöl’e şuan için yeterlidir. Şuan bizim 28 bin 500 metrekare katlı veya portatif binamız ile birlikte 28 bin 500 metreden bahsediyoruz, düzayak 50 bin metreye çıktığı zaman kullanım metrekaresi çok daha fazla olacak. Düzayak olduğu zaman 1 ve 2. katlı alanlarda fuayeler ve boşa giden yürüyüş yolları ile birlikte o alanlar, daha çok daralacak ve katılımcı sayısı daha fazla olacak. İnşallah bu 2015-16 yıllarında hizmete açarız. Burada belediyemizin kararlılığı ve tavrı çok önemli. Muhakkak Alinur Başkanımızın da bizzat bu işi 2016 yılında açacağız diye beyanatları var. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden de bu konuda bazı destekleri alacağımızı tahmin ediyorum. Hep birlikte İnegöl fuarının İnegöl’de olması için uğraşalım, İnegöl’de olması için maddi ve manevi desteklerimizi verelim. Burada İnegöllü mobilyacılar çok önemli, bu işin sahipleri, rol üstlenecekler. Belirli bir metrekareler de satışa çıkacak, alanlar önceden 3-5 yıllığına olabilirler. Bu arkadaşların büyük fedakârlıkları ile MODEF’in bu işin bizzat sorumlusu olmasıyla yeni bina da yapılacaktır.
DIŞARDAN MOBİLYACILARDA KATILACAK
Yeni fuar alanında birçok projelerimiz olacak. Yeni fuar alanında dışarıdan firmaları artık İnegöllü firmalarımız da istiyor. ‘Bizim fuarlarımızda katılımcı olması lazım’ diyorlar. Onlar yalnızca buraya ziyaretçi safhasında değil bizimle birlikte katılımcı olsunlar, onlar da müşterilerini buraya getirsinler, herkes pazara çıksın ve burası bir fuar merkezi olsun istiyorlar. Bunu bizim kendi mobilyacımız da istiyor, eskiden karşı çıkan firmalarımız şimdi karşı çıkmıyor, onların olması lazım diyor. Herhalde yüzde 25-30 dışarıdan gelenlere yer vereceğiz.
TÜV Rheinland mobilya test merkezi için ne diyorsunuz? Çok büyük hayalerle kuruldu. Ancak üretici pek ilgi göstermiyor gibi. Bunun sebebi nedir?
TÜV bir dünya markası test laboratuarıdır. Bizim MODEF binamızın içerisinde, bütün kurumlar eşit derecede Belediye, İTSO, İnegöl Mobilyacılar Odası, MODEF’in şirketinin getirip kurduğu, kasasından harcadığı masrafla yapılmıştır. Tek bir kurumun özel gayreti ile değildir. Bunun böyle bilinmesi lazım. Düşünüp taşındık İnegöl’e çok faydalı olacağını, marka değeri katacağını ve İnegöl’de gelişmekte olan firmalarımızın da belirli standartlarda ürünlerini test edeceklerini düşündük. Çünkü Avrupa Birliği ülkelerine ihracat yaparken birçok standartlar istenmekte. Bu ürünlerin test sonuçlarını almak için eskiden birçok firmalarımız Almanya’ya, yurtdışına, TÜV’e ürün göndererek, oradan sonuçları alıp tekrar satışlarını yapabiliyorlardı. Biz bu hizmeti İnegöl’ün ayağına getirdik ve Türkiye’de de bizim coğrafyamızda tekiz. Kayseri’ye, Ankara’ya, İstanbul’a kadar mobilya ile ilgili test sonuçları almak isteyen üretici firmalar, ürünlerini İnegöl’e göndermekteler. Fakat İnegöl’den istediğimiz verimi tam alamadık. Fakat TÜV yöneticileri de acele etmeyecekler. İnegöl’ün ne kadar 110 yıllık bir mazisi olsa da, biz daha bu işte genciz. Bir çınar olarak düşünelim, 100 yıllık çınara genç deriz. Bursa’da İnkaya çınarı var 600 yıllık o da orta yaşlı. Yani biz 100 yıllık bir çınarsak daha genciz. Daha kök salacağız, güçleneceğiz, geniş kollarımız, dallarımız, budaklarımız olacak ve buradan çok daha markalar çıkacak. Bizim de İnegöl Mobilyacılar Odası’nın amblemi çınardır. İnegöl mobilyasına hizmet eden odamızın önümüzdeki 2015 yılında 50. yılı olacaktır. İnşallah önümüzdeki yılda da daha güzel etkinlikler ile bu konuyu çınarı da İnegöl mobilyasını da sizlere aktaracağız.
İnegöl`ün mobilyanın başkenti olması yolunda 2. ihtisas sanyi büyük önem arz ediyor. 2. OSB`de son durum nedir? Tam randımana ne zaman kavuşur?
2. OSB`DE ÇALIŞANLAR HUZURLU VE MUTLU
İnegöl’de bir alışkanlık var. İnegöl’ün merkezinde oturalım, sanayimiz hemen dibimizde olsun yürüyerek gidelim. Her şey iç içe. İnegöl mobilya sanayisi ile İnegöl yerleşim merkezi arasında bir Osmanbey Caddesi var. Hemen sanayimiz başlar. Eskiden Tabakhane Caddesi’ne kadar olan sanayimize, İnegöl’ün her yerinden yürüyerek veya bisikletleri ile çalışanlarımız gelirdi. İnegöl merkezi bizi almadığı için yeni yerleşim bölgelerine yerleşiyoruz. Buna alışacağız. Şuan için Akhisar, Alanyurt uzak gelse de bir İstanbul’u, Bursa’yı düşündüğümüz zaman çok yakın mesafeler bunlar. Sanayimiz de böyle. Hep sanayinin içerisinde olmayı hedefledik. Eskiden 1. OSB’de bile mobilyacı 1-2 tane vardı ama şimdi 1. OSB’nin birçok yerinde İnegöllü mobilyacılar var. Tekstilden veya başka sektörden fabrikalarını kapatanların yerlerini hemen mobilyacılar kiralıyor veya satın alıyor. 2. OSB’de de bu böyle olacak. Bu geçiş süreci 2. OSB ve özellikle mobilya ihtisas olduğu için biraz uzak gibi yaklaşımda olan firmalarımız var. Oraya işçimizi nasıl götüreceğiz diye çalışanlarımız da nazlanıyor. Orası uzak, orada çalışılır mı diye düşünüyorlar, ama oraya gidenlerin çok mutlu ve huzurlu olduklarını görüyorum. Büyük metrekarelerde büyük fabrikalarda her türlü donanımlı, rahat mekânlarda çalışıyorlar. Arada servis araçları ile gidip gelme durumu var. Bu biraz zamana yayılacak ama, Türkiye’nin en önemli mobilya ihtisas sanayi orası olacak. İnşallah bunu hep birlikte başaracağız.
2. İhtisas Sanayin de farklı sektörüler düşünülüyor mu?
BURASI MOBİLYA İHTİSAS ADIYLA ÖZDEŞLEŞMELİ
Burayı adı ile özdeşleşmiş gibi bırakalım mobilya ihtisas sanayi olsun. Burada yer alamayan arkadaşlarımızı yer almaları için ikna edelim, kazandıralım. İnegöl’ün hava kirliliğinden bahsediyoruz, 1. sınıf tarım arazilerinin sanayiye açılıp tarım arazilerine zarar vermesinden bahsediyoruz. Yeni yapılan bu mobilya sanayinin arkasından bundan sonra sanayiye açılmayacak diyoruz fakat hızla orada açılan bölgelerde bin-2 bin metrekarelik fabrikaların inşaatları devam ediyor. Bu insanlar buralara çok büyük para harcıyorlar. Sanayi içerisindeki arsa fiyatları müthiş derece pahalı. Burada ekonomik fabrika arsaları var. Buradaki arkadaşlarımızı özendirerek orada yerlerini yapmayan, yalnızca buradan yer almış fakat inşaatına başlamayan arkadaşlar buradan yalnızca bir rant elde etmek istiyorlarsa yani ellerindeki arsalar değerlensin satarız diye bekliyorlarsa öyle bir beklentileri olmaması lazım. Buranın yönetimi de başta İnegöl Belediyesi, Kaymakamlık ve İTSO’dan oluşan bir yönetim var. Taahhütlerini yerine getirmeyen arkadaşlardan da bu arsaları alarak, paralarını iade ederek burada fabrika yapacak, işçi çalıştıracak, istihdam sağlayacak arkadaşlara vermelerini istiyorum. Çünkü orada 14 tane fabrika varsa, burada bir sıkıntı var demektir. Bu arkadaşlar yerlerini neden yapmıyor? İnegöl’de büyük fabrikaları veya büyük yerleri olup orada beklentisi olan arkadaşlar mı bunlar, ya da bu mesleğin dışından insanlar mı tam bilemiyorum. Ama gerçekten ihtiyaç sahibi, bir şeyler yapmak isteyen sanayide o kadar çok insan var ki, bu insanları, doğru insanları bulup onlara gerekirse daha fazla ödeme süreleri çıkararak yeter ki bir an önce başlayıp bitirsinler, üretime başlasınlar. Mobilyacının dışında da başka sektöre verilmemesi gerekir diye düşünüyorum. Ancak mobilya yan sanayi olabilir.
İnegöl mobilyasının gelişimi için çok şeyler yapıldı. Bundan sonra daha neler yapılabilir?
GERÇEK MARKAMIZ İNEGÖLMOBİLYAMIZ
Biz İnegöl mobilyası olarak zaten bir markayız. İnegöl mobilyası firmalara bazlı değil. Yani Türkiye’de ve yurtdışında İnegöl mobilyası imajı var, İnegöl mobilyası markası var. Bu markanın içinde esas ana gövde İnegöl mobilyası. Bunun içerisinden Çilek gibi ve arkasından gelebilecek 14-15 tane firmamız, kişisel firma eksiklerini tamamlayarak Türkiye çapında, dünya çapında marka olmak için uğraşacaklar. Fakat bizim gerçek markamız, gerçek değerimiz İnegöl mobilyasıdır. Markalaşan firmalarımızın hiçbiri İnegöl ismini kullanmaz. Yalnızca kendi markasının ismini kullanır. Atıyorum ben ‘Ayhan Sehpa’ derim böyle kalıyor, ‘İnegöl Ayhan Sehpa’ denmez. Markalaşan firmalarımıza bakarsanız böyledir. Ama toplu olarak ne kullanıyoruz, İnegöl mobilyası kullanıyoruz. Bunun değerini, kıymetini bilirsek, bunu korursak, daha çok yayarsak, markalaştırırsak kazanırız. Biz firmalarımıza İnegöl mobilyası patenti verelim. Bu standartları taşıyan firmalarımıza, markalarımızı ve ürünlerini tescil etsinler, uygun gördüğümüz ürünlere İnegöl mobilyası amblemli bizim etiketlerimizi çaksınlar ve bu patent altında satsınlar. Türkiye çapında yayılalım dedik. Mağazalara da Show Room’lara da girişlerinde İnegöl Mobilyası yazılsın istedik. Bu biraz düşüncede kaldı. Bunu pek ilerletemedik. İstediğimiz konumda, ilk hayalimizdeki, düşüncemizdekini ilerletemedik. Bunu yaymış olsaydık o İnegöl Mobilyası satılan Show Room’lara İnegöl Mobilyası tabelası asacaktık, yalnızca bu nar amblemli. Ve içeride de sadece İnegöllü firmaların ürünlerinin satılmasına izin verecektik. Yani her değişik firmadan alabilirlerdi yeter ki bizim uygun gördüğümüz firmaların ürünlerini satacaklardı ve bu İnegöl’e çok artı kazandıracaktı. İnegöl’de bir yanlış algılama var. Büyük firmalar büyüdükçe küçükler kayboluyor denirdi eskiden. Kesinlikle öyle bir şey yok, büyük firmalar büyüdükçe yan sanayi de genişliyor, ihtiyaçlar da genişliyor. İnegöl’de 2010 yılında biz Mobilyacılar Odası’na talip olduğumuz zaman bu 5 yıllık dönemde Pazartesi pazarının yarısı boştu ve TOKİ anlaşmak üzereydi, bir değişim gerekiyordu. Bir kısmı kabul etti bir kısmı kabul etmedi. 6., 7., 8. sokaklar dediğimiz yerlerde de o kadar çok kiralık boş yer vardı ki 30-40 bin TL’ye 2-3 katlı yerler satılıktı. 2010 yılından sonra Mobilyacılar Odası’nın da bizzat bu işte faydaları vardır diye düşünüyorum, yurtdışı geziler, yurtiçi fuarlar, fuara katılan üyelerimizin sayısını arttırarak, ek portatif binalar kurarak seminerler, geziler derken mobilyacılarımızın ufku açıldı. Yurtdışından büyük işler almaya başladılar. Bunları yetiştiremeyen firmalarımız yan sanayine yöneldi. Ahşap sektörü tekrar İnegöl’de yaygınlaştı. Ahşap ayaktan başlayıp berjer, sandalye, iskelet işleri gelişti ve bu arkadaşlarımız kapatmış oldukları işyerlerinin hepsini tekrar açtılar.
BÜYÜK FİRMALAR KÜÇÜKLERİ KORUMALI
Şuan İnegöl’de bu iş durgunluğuna rağmen, bir tane kiralık yer bulamazsınız. Herkes faal. Büyüklerimiz yeter ki, mobilya sektöründeki lokomotif firmalarımız dünyaya mal satsın, Türkiye’ye mal satsın.. Kıyıdaki köşedeki her firmamıza buradan iş çıkar. Büyük firmalar bu arkadaşlarımızı da unutmamalılar. Yan sanayinde bunları iyi değerlendirmek lazım. Fason işler verebilirler, bitmiş işler verebilirler, herkesin kapasitesine, makinesin göre işler verebilirler. Her işi biz kendimiz yapalım mantığından çıkalım, paylaşımcı olalım. Ufak firmalarımızı, sanatkârlarımızı da koruyalım. Bu iş ancak böyle olur. Şuanda da böyle bir durumdayız. İnşallah bu artarak devam eder. Bütün sektörlerdeki bütün meslekleri bir firma her şeyini kalkmasın. Koltuğunu, mobilyasını, sehpasını, portmantosunu, sandalyesini yapmaya kalkıyor. Bu çok sağlıklı bir karar değil. Burada bu kadar esnaf ve sanatkâr var. Bize Çanakkale’den DOĞTAŞ, Kayseri’den İstikbal, Bellona gelip burada bir sürü fason işler yaptırıyor. Bunları iyi değerlendirmek lazım. İnegöllü firmalarımız da bunları iyi değerlendirsin. Ufak firmalarımız ile iyi diyalog halinde onları ezmeden, sıkıntıya sokmadan onların da belirli bir para kazanması şartıyla onlara iş vermeleri gerekiyor. O zaman bizim sanatkâr sorunumuz kalmaz, işçi sorunumuz kalmaz, yine bu esnaf dükkânlarında birçok sanatkâr ve işçi yetişir.
İnegöl`den neden marka çıkmıyor? Sizce markalaşamamanın sebepleri nedir?
MARKALAŞMAK KOLAY İŞ DEĞİL
Türkiye çapında, dünya çapında marka olmak kolay bir iş değil. Çilek 90’lı yıllarda bir açığı görerek, bir tek branşta genç odasında odaklandı ve o açık gerçekten Türkiye’de o zaman önemli bir açıkmış. Herkes mobilya, koltuk, sandalye yapıyor ama tek başına genç odası yapan kimse yoktu ve böyle çeşit çeşit renklerde yapan yoktu. Bu açığı yakalayıp, bu işte hızlı bir şekilde büyüdü. Bu kolay bir iş değil. Bu süreci en iyi kendileri bilir. Ne sıkıntılar çektiklerini, markalaşma esnasında reklâma, tanıtımlara büyük bütçeler ayırmalarının, çok ünlü kişilerin televizyonda ‘Çilek’ reklamlarına çıktıklarını gördük. Bu insanlar kazandıklarıyla ilk yıllarda kendilerine ev almadılar, araba almadılar. Kazandıklarını hep yatırıma, tanıtıma, reklâma, markaya harcadılar. Sonradan da bu işin meyvelerini toplamaya başladılar. Bu işler böyle oluyormuş. Onların izlediği yolu diğer firmalarımız da iyi takip etmeliler. İlk önce özel yaşantılarına, bindikleri arabalara, oturdukları evlere ve diğer masraflara ayıracakları parayı markaya ayıracaklar, işlerine ayıracaklar. Sonradan bunlar da belli bir süreçten geçtikten sonra bu sağlıklı noktaya gelebilirler.
Mobilya hiç şüphesiz İnegöl`ün lokomotif sektörü. Binlerce insan ekmek yiyor. Sizce İnegöl`ün bir bütün olarak mobilyaya endekslenmesi ticari hayatımız için bir risk değil mi?Yani alternatif sektörler düşünülemez mi?
TARIM ARAZİLERİNE SAHİP ÇIKMALIYIZ
İnegöl’de bizim odaklaşmış, özdeşleşmiş bir mesleğimiz var o da mobilya. Bu mobilya sektörünü 2. plana atıp bir başka şeye odaklanmak, İnegöl için çok büyük kayıp olur. Bir markayı elimizin tersi ile itmek olur. Burada uzmanlaşabildiğimiz kadar uzmanlaşacağız, büyüyebildiğimiz kadar büyüyeceği, markalaşacağız. Herkesin marka olmasına gerek yok. İnegöl’den 2 bin tane marka çıkması mümkün değil. Türkiye çapında en fazla 2-3 tane daha çıkabilir, ama biz zaten markayız. İnegöl mobilyası markasıyız. Bunun değerini bilirsek, bir de yanında İnegöl mobilya yan sanayinin üretimini yapabiliriz. Yani İnegöl’de ilk aklıma gelen binlerce ray kullanılıyor ama biz ray üretmeyiz, dışarıdan alırız, ya da birçok aksesuarı dışarıdan alırız. İnegöl’de yan sanayi gelişebilir. Mobilya ile birlikte bu sektöre belki firmalarımız ileride bir bakış açısı ile yeterli gördükleri zaman üretimine geçebilirler. Bu metal sanayi, ahşap sanayi gibi değil. Çok daha büyük paralar ile kurulabilen yani ufaktan büyüme mantığı ile değil de çok büyük bir bütçe ile kurulması gerekiyor. Ama yapılabilecekse mobilya sanayine uygun yan sanayi üretimleri yapılabilir. Bir de elimizde bizim hazırda olan tarımımız var. Nereden bakılırsa bakılsın, İnegöl bir tarım şehri. Tabi bu tarım alanlarını korumak belirli bir çerçevede sanayileşmeyi önlemek güzel bir düşünce. Yani artık yapılan yapıldı, olan oldu, İnegöl’ün 4 bir tarafında mobilya sanayi var fakat bir noktadan sonra 1. sınıf tarım arazilerine girmemek gerekir. Burada 2. OSB’yi iyi değerlendirmek gerekir. 9-10 kilometrelik bir yol, uzak değil. Büyükşehirlerde yaşayanlar için çerez bir yol.
2.OSB`YE KÜÇÜK SANAYİ SİTESİ KURULMALI
Benim Sayın Belediye Başkanımıza ve belediye başkan adaylarımıza bir önerim vardı. Buranın canlanması için buradan küçük sanayinden küçük esnaf ve sanatkârın oraya gitmesi gerekir dedim, hepsine yazdım ve Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın da şuan seçim bildirgesinde bu taahhüdü var. Oraya ikinci bir küçük sanayi sitesi, daha büyük ölçülerde, herkes fabrika yapamayabilir ama bin- 2 bin metrekarelik işyerleri yaparak, şu anki mevcut sanayimizden oraya götürürsek oraya bir hareket gelir. Bizim olduğumuz yerde lokantacı, çay ocağı, büfe, nakliye, yan sanayi bunların hepsi oraya gelir. Hem İnegöl sanayisi bir rahat nefes alır, hem de mobilya sanayinde büyük kiralar ödeyen birçok üreticimiz de rahatlar, nefes alır, yer sahibi olur. Bunu da ihmal etmemek gerekir. Belediye Başkanımızın da taahhüdü bu dönem içerisinde bunun temelleri atılmalıdır, bir başlangıcı yapılmalıdır. Bu bizim odamızın da İnegöl Belediyesi’nin de en büyük projesi olabilir. Bu fuardan da önemli. Kendisinin de bu konu ile ilgili bir taahhüdü var. İnşallah böyle bir çalışma yaparız da, en azından 300-400 tane firmamızı oraya götürebiliriz. En azından bir milyon metrekare bir alan üzerine 400 bin metrekarelik bir inşaat yapılabilir. Oraya ciddi bir hareket gelir. Özellikle benim de üzerine düştüğüm bir konu bu. 2015 yılından sonra Belediye Başkanımızdan ısrarla isteyeceğimiz ve takibini yapacağımız bir iş. İnşallah İnegöl’e bir değer katarız.
Şuan bir krizden bahsediliyor. İhracat ve tahsilat sıkıntısı olduğu konuşuluyor. Bu nasıl aşılacak?
SEÇİMLER VE KOMŞULARDAKİ SAVAŞ İŞLERİ ETKİLEDİ
Türkiye’de 2014 yılı seçimlerle başladı. Esnaf Odaları seçimleri, 30 Mart’ta yerel seçimler, daha sonra Cumhurbaşkanlığı seçimleri, bizim üst kurumların seçimleri ve böyle devam ediyor. 2015 yılının 6. ayına kadar da devam edecek gibi gözüküyor çünkü genel seçimler yaklaşıyor. Bizim Türkiye’de maalesef ekonomimizde bir sıkıntı olmasa dahi seçim atmosferi oldu mu bir de komşularımızda, ihracat yaptığımız özellikle Irak, Suriye, Libya gibi ülkelerde iç savaşların olması maalesef 2014 yılını mobilyacılar için pek iyi etkilemedi, pek iyi geçmedi. Hatta diğer sektörler için de pek iyi geçtiği söylenemez, yalnız mobilya için değil. Mobilya bu birleştirici ürünlerden bir tanesi. Zaruri ihtiyaçlar, mecburi ihtiyaçlar, gıda olduğu zaman özel lükse giren beyaz eşya veya mobilya bizim ilk etkilenen sektörlerimizdir. Maalesef bu sene sıkıntılı bir süreç geçiriyoruz. İnegöllü mobilyacılarımız da çok büyük borçların altına imzalar attı, sıkıntılar oldu. OSB, AVM, fabrikalarını geliştirme, Show Room’larını geliştirme falan derken tabi dereler bile her zaman akmıyor, bazı derelerin kuruduğunu görüyoruz, bunların tedbirlerini almamız gerekir.
BİLİNÇSİZ KREDİLER ÇEKİYORUZ
Bizim İnegöl’de en büyük sıkıntımız bu. İşler iyi olduğu zaman hep iyi olacakmış gibi görüyoruz, bilinçsiz krediler çekiyoruz, önümüzü iyi göremiyoruz. Ben bizzat şahidim İnegöl mobilya sanayinde birçok arkadaşımız, sanayiye bisikletle gelirdi şimdi bir fabrikatör oldu, altlarında son model arabalar var. İnşallah daha iyi yerlere gelirler. Ama birçok sanayicimizin de, İnegöl’de bu adamlar yıkılmaz dediğimiz arkadaşlarımızın da battığını gördük. İşte bu bilinçsiz borçlanmalar, bilinçsiz yatırımlar, işi her gün akacakmış gibi gören firmalarımızın kaybolduğunu üzülerek gördük. Onun için mobilya sanayinde hızlı para kazanan arkadaşlarımıza hızlı büyürken biraz dikkatli olmalarını, temkinli olmalarını tavsiye ediyorum. Her zaman kıyısında köşesinde kara günler için bir birikimleri olması gerektiğini, bir şeyler saklamaları gerektiğini düşünüyorum. Bütün kazançlarını yatırımlara veya diğer özel ihtiyaçlarına harcamamaları gerekiyor. Sonra sıkıntı olabiliyor.
Genel anlamda sektöün önündeki engeller neler?
DÖNEN ÇEK SAYISI DÜŞTÜ
Yeni çek yasası bizi çok fazla üzmedi. Hakikatten Türkiye çapında dönen çeklerin sayısı azaldı. Ya gerçekten iflas edenler işini bozanlar çeklerini ödememeye başladı ya da herkesin her şeyini satıp borcunu ödemek için büyük bir gayret içerisinde olduğunu gördük. İçlerinde art niyetli insanlar illa olacaktır, fakat bu yeni çek yasası ile birlikte eskiye nazaran Türkiye genelinde istatistiklere bakılırsa, dönen çek sayısı azaldı. Bizi bekleyen en büyük sıkıntılardan bir tanesi hızlı büyüme ve bununla birlikte nitelikli eleman sorunu ve elemanlarımızın firmalarına bağlılıklarının olmaması. Firmalarımızı çok basit sebeplerden değiştirmeleri, işvereni çok zor durumda bırakıyor. Fuar zamanı firmalarımız iş alıyor, siparişleri elindeki kapasitesine göre çalışanına göre ayarlıyor, fakat fuardan çıktıktan sonra elemanların hemen işyeri değiştirmeleri sorunlarını yaşıyorlar. Bu birçok firmada yaşanıyor. Bir iş adabı olması lazım, işyerine sadakat olması lazım, işyerini sahiplenmek lazım. Bir işyeri büyüyorsa kesinlikle oradaki firma sahibinin kişisel çabaları ile büyümez. O firmada çalışanlarla büyür. Yani ekip işi. Kapıdaki süpürgeciden, bekçiden müdüre kadar pazarlamasına kadar herkesin eşit payı olduğunu düşünüyorum. Firmalarımız da ile çalışanları ile iyi geçinip onların ihtiyaçlarını güzel karşılasınlar, karşıladıktan sonra da çalışanlarımız da işyerine sadık olsunlar. Firma büyüyecekse ancak böyle büyür. En büyük tehlikelerden biri hızlı bir şekilde eleman değişimidir. Bunların da bir şekilde kayıt altına alınıp bu insanların artık ‘Durun, siz ne yapıyorsunuz. Senede 3-4 işyeri değiştirilmez’ diyerek bu insanları bir listeye toplayıp firma sahiplerimize belirtmek gerekir diye düşünüyorum. Ama bu işi yapanlar yine bizim firma sahiplerimiz. Bunların da eleman transferi yaparken en son çalıştığı yerden bir referans alması gerektiğini düşünüyorum.
HALA ÖZEL TÜKETİM SEKTÖRÜYÜZ
KDV oranlarında biz hala özel tüketimdeyiz. Yüzde 18’de gidiyor ama mobilya artık bir özel tüketim ürünü değil bir ihtiyaçtır. Hangimiz yer sekisinde, minderde oturuyoruz. Hepimizin altında bir koltuk, bir kanepe, bir sandalye, yatak odası, genç odası var. En fakirimizde de var. O zaman bu bir özel tüketim değil bir ihtiyaçtır. Bir ihtiyaç olduğuna göre KDV oranlarının tekrardan gözden geçirilip düşürülmesi gerekiyor. En azından yüzde 10’larda sabitlenme iyi olur. Bir zamanlar kriz döneminde yüzde 10’a düştüydü, Türkiye’de müthiş bir mobilya satışı olmuştu. Bu kalıcı olarak yapılmalı, geçici olarak değil. Yüzde 10 iyidir. Eğer bu kanunları çıkaranlar yer minderinde oturuyorlarsa tamam yüzde 18 değil yüzde 25 olsun, bizim ürettiğimiz özel tüketim deriz. Kanunları çıkaranlar koltuklarda, kanepelerde oturuyorlarsa demek ki bu bir ihtiyaçtır. O zaman ihtiyaçsa herkesin daha uygun şartlarda alabilmesi için KDV oranlarını düşürmek gerekiyor. Bugün yüzde 18’den yüzde 10’a düşse yüzde 8 fiyat düşer. Bu girdilerimiz bizim hammaddelerimize de düşecektir. Tekstilde yüzde 8. Mobilyaya geçiyorsun yüzde 18. O da mobilya o da mobilya, tamamlayıcı bunlar. Kumaşı mobilya sektöründe kullanıyorsun. Yüzde 8 ile giriş yapıyorsun yüzde 18 ile çıkış yapıyorsun o da sıkıntılı. Uymuyor, aynı sektörde kullanıyoruz. Mobilya artık bir özel tüketim değil, ihtiyaçtır. Bunu hepimiz kullanıyoruz. Onun için yüzde 10’a düşerse iyi olur.
Farklı bölgelerdeki firmalar, devletin teşviklerinden faydalanıyor. Bu noktada diğer şehirlerdeki firmalarla haksız bir rekabet konusu. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
HERŞEYE RAĞMEN TÜRKİYE`NİN 1 NUMARASI İNEGÖL`DÜR
Türkiye’de yalnız Kayseri’de değil, Karadeniz’de bazı bölgeler var Güneydoğu’da var. Hatta bizim dibimizde Domaniç de şuan 3. bölgede. İnegöl’e 27 kilometre sınır bir ilçe 3. bölgede. Oraya şuan bir mobilyacımız yatırım yapsa 3. bölgedeki bütün haklardan faydalanabilecek ama herhalde Domaniç’te bu iş için mobilyacılar uygun yer bulamadılar, yalnızca işçiyi Domaniç’ten getirmek noktasında işbirliği içerisindeyiz. Türkiye çapına baktığımızda Kayseri, mobilya sektöründe fabrikalaşmış, sanayileşmiş ve kökleri de bir sanayici kökleri. Yani mobilya sektöründe değil sanayiye alışkın insanlar. Biz esnaf ve sanatkârlığa daha uygun insanlarız. Biz ilk önce bütün her işimizi, kendi öz sermayemizle yapmaya, yastığımızın altındaki para ile bu işi yapmaya alışmışız. Ama Kayseri öyle değil, devlet imkânlarını çok iyi kullanabilen ve devlette her zaman söz sahibi olan Milletvekillerinin, Bakanların, Başbakanların, Cumhurbaşkanlarının çıktığı bir yer. Bu olanakları çık iyi kullanmışlar. Bunu mobilya sektöründe de kullanmışlar. Çok büyük bir OSB’leri var. Bu OSB’nin içerisinde çok büyük metrekarelerde fabrikaları var. Konuşmamın başında da bahsettim benim işyerimde 16 kişi çalışıyor, toplam 900-bin metrekare büyüklüğünde. Orada bir arkadaşımızın fabrikasını ziyaret ettiydik 12 bin metrekarede 14 kişi çalıştırıyor. Neden? Yerler ucuz, imkânlar bol, devlet imkânları bol, teşvikler bol. Çok uzun vadelerde cebinden hiç para çıkmadan bedavaya bu tür yerleri yapmışlar. Bizde de bu imkânlar olsa Kayseri’yi geçerdik. Biz kendim imkânlarımız ile bu hale geldik. Biz hala kendi imkânlarımız ile AVM’ler, fuarlar, 2. OSB’ler yapmaya çalışıyoruz. Eşit şartlarda değiliz. Türkiye’de özellikle mobilya sektöründe teşvikler verilecekse, her bölgede nerede üretiyorsan üret aynı olması lazım. Çünkü ürettiğimiz ürün aynı, pazarımız aynı ama satarken, onlar bizden daha az birçok elektrikten, sigorta primlerinden, vergilerden birçok şeyden muaf oldukları, düşük ödedikleri için üretimde de ucuz ürün ürettikleri için satışta bizden 1-0 önde başlıyorlar. Biz onları yalnızca özel çalışmalarımız, modellerimiz, tasarımlarımızla geçmeye çalışıyoruz. Farklı ürünler yaparak geçmeye çalışıyoruz. Yani birebir aynı üründe onlar bizden 1-0 önde başlıyorlar. Bu Trabzon’da da geçerli Kayseri’de de geçerli Diyarbakır’da da geçerli. Devletimiz onları yükseltmesin ama bizimki de düşürülsün. Bizi de aynı şartlara çeksin, İnegöl’ü de aynı şartlara çeksin, İnegöl’de de bir mobilya sanayi var. Bu insanlar 318 milyon dolar ihracat yapmışlar. Türkiye’nin yüzde 35 mobilyasını üretiyorlar. 30-35 bin kişiye istihdam sağlıyorlar. Gelişmeye, büyümeye açık bir sektör ve biz Türkiye’nin bir numarasıyız. Tescilleyerek 1 numarası olacağız. Biz o yoldayız. Kayseri’si de İnegöl’e gözünü dikmiş Ankara’sı da İstanbul’u da… Herkes İnegöl’e gelmek istiyor, yer almak istiyor. Burası ulaşım bakımından, tanıtım bakımından, tasarım bakımından, ustalarımızın, işçilerimizin, hammaddenin bolluğu bakımından her şey için mobilya için uygun bir yer. Bu 2. OSB de bu iş için çok uygun bir yer. Bunun kıymetini bilirsek bizi de aynı şartlara çekerlerse biz Türkiye’ye çok daha istihdamlar kazandırırız, çok daha katma değerler kazandırırız, çok büyük işler yaparız, dünyaya kendimizi tanıtırız. İnegöl mobilyacısı olarak gerçekten genç bir jenerasyonumuz var. İnsanlar çok istekli. Fuar binamıza gittim birçok firma sahibimizin kendisinin bizzat gece yarılarına kadar stantlarının başında işleri ile ilgilendiklerini görüyorum. Bu heyecandan olur yalnızca para kazanma hırsından değil. Bir heyecan. Biz elimizdeki İnegöl Mobilyası marka değerini daha da büyütmek gururu ile bu işleri yapıyoruz. Tabi bütün sivil toplum örgütleri başta İnegöl Belediyesi ve İTSO olmak üzere hepimiz bunun için uğraşıyoruz. Çünkü bir yere gittiğimiz zaman ben İnegöl Mobilyacılar Odası Başkanı olarak İnegöl dışında veya yurtdışında ben de bana karşı gösterilen ilgiye alakaya şaşırıyorum. ‘Siz nasıl bu işleri beceriyorsunuz?’, ‘Nasıl bu fuarları yapıyorsunuz?’, ‘Nasıl yurtdışına gidiyorsunuz?’ diyorlar. Beni Türkiye’nin en büyük kongrelerinden biri olan Ağaç İşleri Federasyonu Kongresi’nde ‘İnegöl Mobilyacılar Odası çok ayrıdır, şuan üyelerini en az 12-13 kere yurtdışına fuarlara götürmüştür, İnegöl’deki fuarların kurucusudur’ diye anmaları orada bize ayrı bir haz, gurur verdi. Yüzlerce mobilya temsilcisinin olduğu bir toplantıdaydı. Demek ki biz doğru yoldayız fakat şımarmadan, haddimizi bilerek, daha güzel daha doğru işler yaparsak kazancımızın belirli kısımlarını marka değerimize ayırırsak, ufak esnaf ve sanatkârımızı kaybetmezsek, unutmazsak, yan sanayinde bunları iyi değerlendirirsek büyürüz. Büyüyeceksek böyle büyüyeceğiz. Yalnızca birkaç firmanın kendi çapında isimlerini, markalarını belirleyerek, İnegöl ismi geçmeden A firması B firması büyümüş demek, İnegöl’e o kadar büyük katkı sağlamaz. Ufakları kaybetmeden içimizden Çilek gibi markalar çıkarırsak çok daha iyi olur. Yan sanayimiz ile birlikte ufak esnaf ve sanatkârımız ile birlikte sivil toplum örgütlerimiz ile birlikte İnegöl doğru yolda fakat acele etmeyeceğiz, sabırlı olacağız. Bu süreçtir. Yurtdışında fuarlara gittiğimiz zaman 150 yıllık firmaya ancak olgunlaşmış diyorlar. Bizde İnegöl’de daha 30-40 yılı geçen firma yok en fazla birkaç tane 50 yıllık firmamız vardır, ama en uzun ömürlü firmalarımız onlar. Demek ki biz daha genciz. 35-40 yaşındaki insanlara genç diyorsak, firmalarımızın da İnegöl’deki ortalama yaşı 20-25 şuanda. Onun için sabırlı olacağız, kararlı olacağız, araştıracağız, tedbirli olacağız. Çünkü hayatta nasıl virajlı yollarımız var, inişli çıkışlı yollarımız var, düz yollarımız varsa iş hayatında da bunlar var. Viraj da olacak keskin inişler de olacak çıkışlar da olacak. Ona göre önlemlerimizi almamız lazım. Dereler gibi her zaman akmadığını düşünürsek tedbirli olmamız lazım.
Mobilya sektörü için yerel yönetimden ve iktidardan özel bir beklentiniz, talebiniz var mı?
BÜYÜKŞEHİR BÜYÜKLÜĞÜNÜ GÖSTERMELİ
İnegöl’de sektör ile ilgili birçok sivil toplum örgütlerimiz var, işadamları derneklerimiz, resmi kurumlar odalar, ticaret odaları, İnegöl Belediyesi, Kaymakamlık ve bundan sonra Bursa Büyükşehir Belediyesi var. Bursa Büyükşehir Belediyesi madem İnegöl’ü bünyesine aldı, biz de artık bir merkezi ilçe isek, biz de bir ilçesi isek Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne bağlandıysak bundan sonra Bursa, Büyükşehir Belediyeciliğini göstermeli bize. Yalnızca ufak tefek yol kazılarında, yolların düzenlenmesi, kaldırımların yeşil-beyaza boyanması ile biz Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne bağlandığımızı hissedemeyiz. Hissetmemiz için İnegöl’e büyük işler yapması lazım. Büyük işlerden biri fuar alanı, tanıtım. Bu sektörel firmalarımızın büyümesi için reklamlar. Reklam bütçesi ayırması lazım İnegöl Mobilyası için. Bize bir destek vermesi lazım. Yalnız fuar da yeterli değil omuz vermesi lazım. Ulusalda belirli mevsim başlarında, sezon başlarında, mobilyaya bir reklam bütçesi bulmamız lazım. İnegöl mobilyasının ulusalda, Türkiye çapında yapabilirsek dünyada reklamını yapmamız lazım. Ama gücümüzün yettiği yerlerde yapalım, buna Bursa Büyükşehir Belediyesi de destek versin. Biz Bursa’yız. Biz inkâr etmiyoruz. Bizim nüfus kağıdımızda Bursa yazıyor. 16 plakayı kullanıyoruz. İlimizde yapılabilecek her şey için ilimize gidiyoruz. Şuan itibari ile de Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne bağlandık, köylerimiz mahalle oldu, her yere hizmet geleceği söyleniyor. Bunu İnegöl Belediyesi de yapabiliyordu. Şu anki mevcut şartlarda her şeyi İnegöl Belediyesi de yapabiliyordu ve daha kolay da ulaşabiliyorduk. Ama madem Bursa Büyükşehir Belediyesine bağlandık, bunun nimetlerinden biz de faydalanmak isteriz. Fuar binası yapılırken destek, İnegöl mobilyasının reklamları yapılırken destek, bazı firmalarımızın çözemediği altyapı giderleri OSB’de olabilecektir oralara destek, yeni küçük sanayi sitesi kurulması için destek yaparsa o zaman biz çok doğru bir iş yaptığımıza inanırız, iyi ki bağlanmışız diyebiliriz. Yoksa şu anki bağlanmış olduğumuz gibi bağlandıysak yanlış yapmışız derim. Bunu zaman gösterecek. Bursa Büyükşehir’in bize katkıları olacak. Olduğu zaman biz de bu işi yapanları tebrik ederiz, doğru bir karar almışsınız deriz, ‘İnegöl’ün imkânları ile bunlar olmazdı Bursa Büyükşehir Belediyesi geldi bunları yaptı’ diyebileceğimiz şeyler olduktan sonra bunları da diyeceğiz ama şuan 7 aylık bir süreç oldu daha onu görmedik. İnşallah 2015 yılından itibaren Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne bağlanmanın nimetlerinden faydalanırız.
İnegöl mobilyasının tanıtımı ve reklamı için İnegölspor güzel bir argüman olabilir. Bu konuda çalışma yapılamaz mı?
HER TÜRLÜ TEKLİFE AÇIĞIZ
İnegöl yerel basınının aklında bir proje veya fikir olursa bu konuya açığız. Tekliflere açığız, bizi aydınlatacak değişik versiyonlar, çalışmalar İnegöl’e değer katar. Fakat bir spor kulübünün sponsorluğu bizi aşar. Bunlara çok büyük bütçeler gerektiriyor. Bizim ulusala ayırdığımız bütün reklam bütçesi yıllık 600 bin TL’yi geçmiyor. Fuar başı 500 veya 600 bin TL civarında bütçe ayırıyoruz. 2 fuarda 1 milyon TL’yi rahat buluyor, yıllık 2 fuarlık reklam bütçemiz bu. İnegöl Belediyespor’a voleybol takımına da aynı zamanda ‘İnegöl Mobilyası’ şeklinde göğüs reklamı verdik. Bu da artısı. Tabi dışarılarda neler yapabiliriz ilk önce bunu projelendirmek gerekir ve bütçemizi belirlemek gerekir. İnegöl Mobilyası da Bursa Kestanesi, Uludağ, Bursa Tarımı ve İnegöl Mobilyası gibi Bursa’nın değerlerinden biri olduysa bize bu reklam bütçelerinde de yıllık destek verirlerse tabi İnegöllü işadamlarımız da bir katkı sağlasın, fuar şirketimiz de bir katkı sağlasın. Bizim yıl boyu belirli zamanlarda reklam yapmamız lazım. Biz İMOS olarak böyle bir bütçe oluşturup o yıl reklam yaptığımızda 2011’de işlerimiz çok iyiydi. 2010 yılında reklamlar yaptık, 2011 yılında da İnegöl mobilya sanayinde çok güzel işler oldu. Demek ki reklamın bir faydası var. Tanıtımda faydası var, alışverişte faydası var. Ama bunu sürekli yapmamız lazım. Kesintiler halinde yaparsak ‘İnegöl mobilyası çıkıyordu, ne oldu? Sıkıntı mı var, marka değeri mi düştü?’ diye düşünebilirler. Kesintiler halinde yaparsak faydadan çok zarar da getirebilir. Bir spor takımına sponsor olmanın belirli dönemlerde reklamdan çok daha fazla faydası olabilir. Hele bir üst lige çıkarsak çok daha ses getirebilir. Buna MODEF de destek verebilir ama yalnız MODEF’in desteği ile olmaz. Bu kısıtlı bütçesi ile yeterli olmaz. Televizyonda mı reklam versin, bir futbol takımına sponsor mu olsun. Bunu İnegöl’de gazetecilerin önde gelenleri ile masaya yatırıp tartışmak gerekir, başka yollar da bulunabilir. Ben isterim ki, ismini söyleyemeyeceğim birçok mobilya markaları var, 12 ay reklamlarını yapıyorlar. Ama bizim fuar zamanlarımızda onlar daha fazla reklam yapıyorlar.
FUARLARIMIZA KATILIMI AZALTMAK İÇİN KAMPANYALAR DÜZENLENİYOR
Mesela şimdi MOSDER üyeleri Türkiye çapında 45 günlük bir indirim kampanyası düzenledi. Bu o derneğin tasarrufudur üyelerine yaptırabilir, ama hep bunlar bizim fuar zamanına denk geliyor. Büyük firmaların bayi toplantıları fuar zamanına gelir. Özellikle Kayserili marka firmalar hep bizim fuar zamanlarımızda bayi toplantıları yaparlar, bayilerin İnegöl’ü gezmesini engellemek için. Firma ismi vermek istemiyorum ama bizim değerimizi, gücümüzü dışarıdakiler bizden daha iyi biliyorlar. Bu kasıt değil, biz gücümüzü iyi kullanamıyoruz. Aslında bunların yaptıkları anormal bir şey değil, yapabilirler. Bir dernek kurmuşlar. Niçin birleşmişler? Bu dernek üyelerine veya firmalarına faydalı olabilmek için. Ben onları suçlayacak bir şey söylemiyorum ama bizim uyanık olmamız lazım, birlik olmamız lazım, televizyon reklamları yapmamız lazım. Mesela biz fuara katılan katılmayan, otelden pastanesine, hastanesine kadar herkesin bize bir bütçe ayırıp vermeleri lazım. Bu sene benden 10 bin lira, benden 20 bin lira, yeter ki televizyonda daha fazla reklam yapın, bizim tanıtımımızı yapın deseler, bütün İnegöl kazanıyor zaten mobilya ile birlikte. Bizim belirli bütçeleri ayıramamamızın sebeplerinden biri, maddi imkânsızlıklar. Keşke 12 ay reklam yapabilsek. Hadi 12 ay yapamadık sezon başlarında ve sezon sonlarında bu reklamları hızlı yapabilsek. Yani rakiplerimiz her gün sahnedeyken, biz senede belirli günlerde bir altyazıyla veya kuşak reklamlarla geçiyoruz. Tabi bu orada imaj olarak, diğer firmaları daha öne çıkarıyor. Aslında biz onlardan daha güçlüyüz. Fikir birliği ayrı, maddi birlik ayrı.
EN BÜYÜK DESTEĞİ İNEGÖL BELEDİYESİ VERDİ
Maddi olarak da birlikte olmamız lazım. Kapı kapı 1 milyon TL toplarken göbeğimiz çatladı. Burada en büyük desteği İnegöl Belediyesi verdi. Sonra İTSO verdi. Biz Mobilyacılar Odası olarak belediyeye reklam bütçesi için yazı yazdık, bizim üzerimizden reklam yapıldı o zaman. Allah razı olsun öyle bir tanıtıma katkı sağlandı. Ama yalnız İTSO, Mobilyacılar Odası ve Belediye ile olmaz. Firmalarımız her yıl ‘Gelirimin yüzde 2’sini MODEF’e reklam bütçesi olarak vereceğim. O bizim adımıza bunu kullansın’ diyebilirse İnegöl’ü büyütürüz. Keşke yapabilsek. Bu sefer 12 ay bangır bangır bağırttırırız. İnegöl’deki bütün basın mensuplarını, ajans sahiplerini çağırırız, ‘Bizim bu sene 2 milyon TL bütçemiz var, hadi fikir birliğinde olalım, ne yapalım?’ deriz. Masaya yatırırız. Ama şimdi böyle bir bütçe olmadığı için yalnızca MODEF’ten aldığımızı bütün İnegöl reklamlarına harcayamayız. Orada 160 tane firma bu parayı vermiş, diğerleri vermemiş. Öyle bir durum da var ama yapılmayacak şey değil. Yeter ki, firmalarımız burada samimi olacaklar, güvenecekler, her yıl belirli bir reklam bütçesini tek çatı altında toparlayabilsek, İnegöl’de kesinlikle herkese faydası olur.
8948,13%-0,65
34,24% -0,06
37,30% 0,21
3058,11% -0,41
5015,36% 0,02