Rabbini tanıyıp, O’na en güzel şekilde kulluk yapsın diye yaratılan insanoğlu, şu imtihan dünyasında konaklayacağı maksimum 100 yıllık ömrü tüketip sonsuzluğa giderken, önünde iki yol konmuş.
Birincisi, Kur’an-ı Kerim’de biz Müslümanlara emredilen Sıratım Müstakimdir. Namazlarımızda her rekatta okuduğumuz Fatiha süresinde “bizi sıratı müstakimden ayırma diye dua ettiğimiz” O yol, peygamberlerin ve Sıddıkların gittiği dosdoğru yoldur. O yol, Yüce Allah’ın biz kullarına iman edip, Salih ameller işlediğimizde vaat ettiği, sonsuz nimetlerin bulunduğu cennete götüren tek HAK yoldur. O’nun dışındaki tüm yollar batıla çıkar ve insanoğlunu Allah muhafaza ebedi cehenneme sürükler.
Cenabı Hak, gönderdiği Peygamberler ve kitaplar vasıtası ile insanları uyarmış ve müjdelemiş, ama tercih konusunda ise kararı biz kullarına bırakmıştır.
Kul ya iman edip, peygamberinin gösterdiği istikamette yürüyecek, ya da şeytanın ve nefsinin götürdüğü istikamette bir yolu tercih edecek.
Bizler şu 21. Yüzyılda 1400 yıl önce Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed Aleyhissselam ve onun getirdiği kitabı Kuran’a iman etmiş kullar olarak, Allah’ın nizamından yanayız, ve olmak durumundayız. Zira Allah’ın nizamı, tüm insanların ebedi kurtuluşu olan nizamdır. Adalete dayalı Hak Nizam’ın hakim olduğu dünyanın elbette güllük gülistanlık olacağına ve insanın Rab’bini daha kolay bulacağına ve ona kulluk vazifesini daha kolay yaparak cennete kavuşacağına iman ediyoruz.
Ama gel gelelim şeytan ve avenesi insanoğluna öyle desise ve tuzaklar kuruyor ki, insanoğlu cehennem ateşini adeta kendi elleriyle götürüyor.
İnsanoğlunun şu dünyada mutluluk vesilesi olarak gördüğü ve peşinden son nefesine kadar koştuğu mal, mülk kısaca tüm nimetlerin aslında şu yalan dünyanın bir süsü ve eğlencesi olduğunu, gerçek mutluluğun Hakk’ın rızası olacağını yakın zamanda yaşadığımız deprem vesile bir kez daha hatırlamış olduk. Anlamayan gafiller ve nasipsizler ise deprem felaketinin yaşandığı günlerde bile halen yağma ve talan peşindeydiler. Allah onları da ıslah etsin.
Evet, bu deprem felaketi bize, güç ve kudretin yalnızca Allah’ta olduğunu, tüm insanların Allah’ın rahmetine muhtaç olduğunu, insanların dünyalıklarının bir hiç olduğunu ve insan olarak hangi görüşten ve fikirden olursak olalım birbirimize muhtaç olduğumuzu bir kez daha hatırlattı.
Zenginin 1 dakikada her şeyin kaybedip fakir ile aynı çadırda aynı karavandan çorba kuyruğuna soktuğu depremin sadece biz vatandaşların değil, devlet idarecilerinin de aklına başına getirmesini ve ülkemizi Rabbin rızasına uygun, Hakkı gözeterek adil bir şekilde yönetmesini diliyor ve dua ediyorum.